"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Yargıtay 4. Hukuk Dairesi (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla)
1. Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı Yargıtay 4. Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama sonunda, davanın esastan reddine karar verilmiştir.
2. Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; dava dışı şirkete karşı açtığı ve Büyükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/297 Esas sayılı dosyasında görülen tapu iptali ve tescil davasında 14.11.2017 tarihinde davanın kabulüne ve dava konusu taşınmazların değeri olan 165.000TL'nin faiziyle birlikte dava dışı şirketten tahsiline karar verildiğini, şirket vekilinin 2 haftalık süre içerisinde istinaf kanun yoluna başvurmadığını, kararın tebliğ edildiği vekilden farklı bir vekil tarafından eski hâle getirme talepli istinaf dilekçesi verildiğini, 12.02.2018 tarihli dosya gönderme kontrol formunda istinaf başvurusunun süresinde olduğu belirtilerek gerçeğe aykırı form düzenlendiğini ve dosyanın bölge adliye mahkemesine gönderildiğini, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 02.03.2018 tarihli ve 2018/738 E., 2018/471 K. sayılı kararı ile davaya bakmakla görevli mahkemenin ticaret mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmek üzere ilk derece mahkemesi kararının kesin olarak kaldırıldığını, yapılan başvuru üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince dosyanın yeniden ele alınarak 02.03.2018 tarihli ve 2018/738 E., 2018/471 K. sayılı kararın maddi hata sonucu oluşturulduğundan kaldırılmasına, dava dışı şirket vekilinin eski hâle getirme talebinin reddi ile istinaf talebinin süre yönünden reddine karar verildiğini, bu kararın temyizi ve icranın geri bırakılmasının talep edilmesi üzerine dosyanın Yargıtay 19. Hukuk Dairesine gönderildiğini, ihbar olunanlarca 09.07.2018 tarihli ve 2018/1621 E., 2018/211 K. sayılı karar ile farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin kanun hükmüne aykırı olarak icranın geri bırakılmasına karar verildiğini, icra takibine konu ilamın yasal süresi içerisinde istinaf edilmediğini, hekim raporu ile birlikte eski hâle getirme talepli istinaf dilekçesi verildiğini, yasal süresinde yapılmayan istinaf başvurusu için eski hâle getirme talebinde bulunulmasının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 99. maddesi uyarınca hükmün icrasına engel olmayacağını, aynı maddeye göre icranın geri bırakılmasına eski hâle getirme talebini inceleyen mahkemenin karar verebileceğini, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin eski hâle getirme talebini reddettiğini ve hükmün icrasını durdurmadığını, ek kararın temyiz incelemesi sırasında Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin ilamın infazını durdurarak icranın geri bırakılmasına karar vermesinin kanunun açık hükmüne aykırı olduğunu, ihbar olunanların ilamın infazını durdurmakla dosyaya yatırılan paranın ödenmesine engel olarak müvekkilinin zararına yol açtığını, oluşan zarar bilirkişi raporu ile tespit edileceğinden davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı süresinin dolduğunu, müvekkilinin taraf sıfatının bulunmadığını, sunulan delillerin ispata yeterli olmadığını ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46. maddesindeki sorumluluk koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Özel Daire Kararı:
6. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 30.06.2020 tarihli ve 2019/54 E., 2020/19 K. sayılı kararı ile; “…DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı şirket ile iş merkezinin dış cephe asansörünün yapılması karşılığında 2 adet bağımsız bölümün kendisine devrine ilişkin sözleşme yaptıklarını, bu şirkete karşı 10/12/2012 tarihinde tapu iptali ve tescil, aksi halde değerinin tespit edilerek hükmedilmesi istemli dava açtığını, Büyükçekmeçe 3. Asliye Hukuk Mahkemesince 14/11/2017 tarihinde davasının kabulüne ve 165.000,00-TL'nin faiziyle birlikte tahsiline karar verildiğini, davalı şirket vekilinin 2 haftalık süre içerisinde istinaf başvurusu yapmadığını, süresinden sonra kendisine karar tebliğ edilen vekilden farklı bir vekil tarafından eski hale getirme talepli istinaf dilekçesi verildiğini, İstanbul BAM 16. Hukuk Dairesi 02/03/2018 gününde görevsizlik kararı verilmek üzere mahkeme kararını kesin olarak kaldırdığını, ancak aynı dosyayı müracaat üzerine yeniden ele alarak maddi hata ile verildiğini belirtip önceki kararını kaldırarak davalı vekilinin eski hale getirme isteminin reddine, istinaf talebinin de süre yönünden reddine karar verdiğini, bu ek kararın temyizi ve icranın geri bırakılması talep edilmesi üzerine dosyanın Yargıtay 19. Hukuk Dairesine gönderildiğini, ihbar olunanlarca 09/07/2018 tarihinde farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı olarak icranın geri bırakılmasına karar verildiğini, eski hale getirme talebinde bulunulmasının HMK'nun 99. maddesi uyarınca kararın icrasını durdurmayacağını, ihbar olunanların ilamın infazını durdurarak, dosyaya yatırılan paranın ödenmesine engel olduklarını beyan ederek maddi zararının tazminini istemiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı süresinin dolduğu, husumetten reddi gerektiği, sunulan delillerin ispata yeterli olmadığı ve HMK’nun 46. maddesindeki sorumluluk koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
GEREKÇE: Dava, hakimlerin hukuki sorumluluğuna dayalı olarak maddi tazminat istemine ilişkindir.
Büyükçekmece 3 Asliye Hukuk Mahkemesinin dosya örnekleri getirtilerek incelenmiştir.
6100 sayılı HMK’nun 46. maddesinde sorumluluk nedenleri sınırlı olarak sayılmıştır. HMK'nun 46. maddesine göre Hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı ancak aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir:
a)Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
b)Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
c)Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması.
ç)Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması.
d)Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması.
e) Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması.
Somut olayda, sorumluluğa dayanak yapılan olgular, ihbar olunanların HMK'nun 99. maddesine açıkça aykırı olarak temyiz aşamasında icranın geri bırakılmasına karar verilmesi iddiasıdır.
Tazminat istemi, yasa yolları düzenlenmiş bulunan yargısal işlem ve kararlara ilişkindir. Davacının iddiası ve gelişim biçimi itibariyle, hukuki süreç işlemiştir. Davacı, HMK 46.maddede sayılan sınırlı hukuki sorumluluk nedenlerinin eldeki davada gerçekleştiğini kanıtlayamamıştır
HÜKÜM: Yukarıda gösterilen nedenlerle;
1-HMK'nun 46. maddesindeki şartlar oluşmadığından davanın esastan reddine,
2-HMK'nun 49. maddesine göre takdiren 1.000,00-TL disiplin para cezasının davacıdan tahsiline ve hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Alınması gereken 54,40-TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 171,00-TL'den mahsubuna, kalan 116,60-TL'nin davacıdan tahsiline ve hazineye gelir kaydedilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 4.950,00-TL maktu avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına…” gerekçesiyle davanın esastan reddine karar verilmiştir.
Kararın Temyizi:
7. Özel Daire kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. GEREKÇE
8. Dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 46. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
9. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 46. maddesinde sorumluluk nedenleri sınırlı olarak sayılmıştır. HMK’nın 46. maddesinde “(1) Hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir:
a) Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
b) Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
c) Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması.
ç) Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması.
d) Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması.
e) Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması.” düzenlemesi bulunmaktadır.
10. Somut olayda HMK'nın 46. maddesinde sınırlı sayıda belirtilen sorumluluk sebeplerinden hiçbiri bulunmadığından ve hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı tazminat şartları oluşmadığından Özel Dairece davanın reddine karar verilmesi yerindedir.
11. Hâl böyle olunca, yapılan açıklamalara, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, Daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir.
III. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın ONANMASINA,
Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına, 07.04.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.