Logo

Hukuk Genel Kurulu2020/668 E. 2022/1270 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Limited şirket ortağının şirketten çıkarılması davasında, ayrılma akçesinin hesabı yapılırken davacı şirketin talep sınırının aşılarak hüküm kurulup kurulmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Taleple bağlılık ilkesi gereğince, hakimin tarafların talep sonucuyla bağlı olduğu ve ondan fazlasına hükmedemeyeceği, somut olayda ise mahkemenin davacı şirketin talep ettiği miktarın üzerinde bir hesaba dayalı olarak ayrılma akçesinden mahsup yaparak davacı şirketin talebini aştığı gözetilerek direnme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

1. Taraflar arasındaki “limited şirketin haklı nedenle feshi ve limited şirketten çıkarma” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, ... Asliye Ticaret Mahkemesince verilen asıl davanın reddine, karşı davanın kısmen kabulüne ilişkin karar, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda karşı dava yönünden bozulmuş, Mahkemece karşı dava yönünden Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı karşı davada davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Asıl Davada Davacı-Karşı Davada Davalı İstemi:

4. Asıl davada davacı-karşı davada davalı vekili; müvekkilinin davalı-karşı davacı şirketin 1/3 hissesine sahip ortağı olduğunu, şirket müdürünün yasa gereği her yıl hesap vermesi gerekirken hesap vermekten kaçındığını, müvekkilinin şirketin defterlerini ve bilançosunu incelemesine izin verilmediğini, şirketin kötü yönetilerek zarara uğratıldığını ileri sürerek şirketin fesih ve tasfiyesini, bu mümkün olmadığı takdirde ortaklıktan çıkmış sayılmasına karar verilmesini talep etmiş, karşı davanın ise reddini savunmuştur.

Asıl Davada Davalı-Karşı Davada Davacı Cevabı:

5. Asıl davada davalı-karşı davada davacı vekili; davacı-karşı davalının 2010 yılına kadar şirkette müdürlük yaptığını, gerek şirket müdürü olduğu dönemde gerekse müdürlükten istifa ettiği dönemde şirketin işleyişi ile ilgilenmediğini, davacı-karşı davalının tutum ve davranışları ile şirketi zarara uğrattığını, müvekkili şirketin davacı-karşı davalıdan toplam 105.171,59TL alacaklı olduğunu ileri sürerek toplam 105.171,59TL alacağın faiziyle birlikte davacı-karşı davalıdan tahsilini ve davacı-karşı davalının şirket ortaklık payının diğer ortaklara devredilmesini talep etmiş, asıl davanın ise reddini savunmuştur.

Mahkeme Kararı:

6.1. ... Asliye Ticaret Mahkemesinin 15.06.2015 tarihli ve 2014/416 E., 2015/498 K. sayılı kararı ile asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; taraf vekillerinin temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 05.12.2016 tarihli ve 2015/11768 E., 2016/9301 K. sayılı kararı ile asıl davanın onanmasına, eksik araştırma yapıldığı gerekçesiyle karşı davada verilen kararın bozulmasına karar verilmiştir.

6.2. ... Asliye Ticaret Mahkemesinin 14.12.2017 tarihli ve 2017/278 E., 2017/1062 K. sayılı kararı ile; bozmaya uyularak, dosya kapsamında aldırılan bilirkişi asıl ve ek raporları gereğince ayrılma akçesinden şirketin karşı davalıdan olan alacaklarının mahsubu neticesinde karşı davalının 52.082TL alacaklı olduğu gerekçesiyle asıl dava yönünden verilen önceki karar kesinleştiğinden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, karşı davanın kısmen kabulü ile karşı davalı ...'in karşı davacı şirket ortaklığından çıkarılmasına, ayrılma akçesi olarak 101.702TL’nin tespitine, ancak karşı davalıya 52.082TL ayrılma akçesinin karşı davacı tarafından ödenmesine, karar tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, karşı davalının şirketteki hisselerinin diğer ortaklara eşit olarak devredilmesine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.

8. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 06.05.2019 tarihli ve 2018/1677 E., 2019/3379 K. sayılı kararı ile; “…1-) Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı karşı davacı vekilinin tüm, davacı karşı davalı vekilinin ise aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.

2-) Karşı dava, şirket ortağı olan davalının ortaklıktan çıkarılması ve alacak istemine ilişkindir. Karşı davacı şirket dava dilekçesinde, davalı ortağa 2012 yılı kar payına mahsuben 24.000,00 TL borç verildiğini, şirketin 2012 yılı için elde ettiği kâra göre, davalı ortağa düşen kâr payının 8.425,00 TL olduğunu, verilen avanstan bu kâr payının düşülmesi ile bakiye 15.575,00 TL’nin ise davalı tarafından şirkete ödenmesi gerektiği iddiası ile bakiye 15.575,00 TL için alacak isteminde bulunmasına rağmen, mahkemece, karşı davacı şirketin bu beyanı dikkate alınmaksızın ve talebi aşar şekilde çıkma payı olarak belirlenen 101.702,00 TL’den 24.000,00 TL’nin tamamının mahsup edilmesi doğru görülmemiş, karşı davada verilen hükmün davalı ortak yararına bozulması gerekmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

9. ... Asliye Ticaret Mahkemesinin 09.01.2020 tarihli ve 2019/673 E., 2020/34 K. sayılı kararı ile; karşı-davalı ortağın ayrılma akçesinin 101.702TL olarak belirlendiği, bu miktardan kâr payına ilişkin fazla ödenen 15.575TL, karşı davalı tarafından şirket hesabından nakit alınan 25.620TL ve karşı-davalının sebep olduğu 12.518,59TL ... ödemesi olmak üzere toplam 49.620TL'nin ayrılma akçesinden mahsubu neticesinde 52.082TL'lik miktara ulaşıldığı, dolayısıyla talebi aşar şekilde çıkma payı hesaplanmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

10. Direnme kararı süresi içinde karşı davada davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

11. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; karşı dava yönünden davalının ayrılık akçesinin belirlenmesinde davacının talebini aşacak şekilde hesaplama yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

12. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle “taleple bağlılık ilkesi” ile ilgili kısa bir açıklama yapılmasında yarar bulunmaktadır.

13. Medeni hukuk yargılamasına hâkim olan ilkelerden biri de taleple bağlılık ilkesidir. Tasarruf ilkesi ve taraflarca getirilme ilkesi, hâkimin, tarafların bildirdiği vakıalarla bağlı olmasını ve onların talepleri doğrultusunda hareket etmesini ifade ederken taleple bağlılık ilkesi ise hâkimin hüküm fıkrasında tarafların talep sonucuyla bağlı olduğunu; ondan fazlasına veya başka bir şeye hükmedemeyeceğini ifade etmektedir.

14. Taleple bağlılık ilkesi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 26. maddesinde açıkça düzenlenmiştir. Anılan maddenin birinci fıkrası; “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir” hükmünü içermektedir. Buna göre hâkim tarafların talepleri ile bağlı olup, kanunlarda gösterilen sınırlı sayıdaki istisnalar bir kenara bırakılacak olursa, talepten fazlasına veya talepten başka bir şeye karar veremez. Fakat hâkimin duruma göre talep sonucundan daha azına karar vermesi mümkündür. Örneğin davacı tarafından temerrüt faizi talep edilmemiş ise mahkemece re’sen temerrüt faizine karar verilemeyeceği gibi davacının temerrüt faizi talep etmesi durumunda ise davacının talep ettiği temerrüt faizinden daha yüksek oranda temerrüt faizine hükmedilemeyecektir. Bununla birlikte duruma göre davacının talep ettiği temerrüt faizinden daha düşük oranda temerrüt faizine hükmedilmesi veya temerrüt faizine karar verilmemesi de mümkündür.

15. Taleple bağlılık ilkesi özü itibariyle hâkimin, tarafların talebiyle bağlı olduğunu ifade etmektedir. Başka bir deyişle hâkim, tarafın talep etmediği bir husus hakkında karar veremeyecektir. Hâkim tarafın neyi talep edip etmediğini ise dava dilekçesine bakarak tespit edecektir. Dava dilekçesinde talep sonucunun yeteri kadar açık olmadığı hâllerde hâkim, davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde davacıya talep sonucunu açıklattırmalıdır (HMK m. 31).

16. Öte yandan taleple bağlılık ilkesi, kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulandığı davalarda geçerli değildir. Buna karşılık taraflarca getirilme ilkesinin uygulandığı davalarda da kimi zaman hâkimin, tarafların talebiyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri nedeniyle bu ilke uygulanmaz. Örneğin davada yargılama giderleri talep edilmemiş olsa bile, hâkim, kendiliğinden davada haksız çıkan tarafı yargılama giderlerine mahkûm eder (HMK m. 332/1).

17. Yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı vekili tarafından karşı dava dilekçesinde, 2009 yılında hisse devri sırasında eksik ödenen 9.000TL, kâr payı açıklaması ile avans borç olarak verilen 24.000TL’den 15.575TL, kasadan avans olarak alınan ve geri ödenmeyen 25.620TL, ... prim ödemeleri karşılığı olan 12.518,59TL, şirket banka hesabından fazla çekilen 33.495TL ve davalının eksik imzası nedeniyle Milli Eğitim Bakanlığı tarafından ödenmeyen ders ücreti olan 8.963TL olmak üzere toplam 105.171,59TL’nin karşı davalıdan tahsili talep edilmiştir. Yargılama aşamasında karşı davacı vekili tarafından Milli Eğitim Bakanlığı tarafından ödenmeyen ders ücretinin müvekkiline ödendiği beyan edilmiştir.

18. Dosya kapsamında bulunan bilirkişi raporunda karşı davalının şirketten ayrılma akçesinin 101.702TL olduğu, karşı davacının 24.000TL avans kâr payı ödemesi ile kasadan avans olarak alınan ve geri ödenmeyen 25.620TL’yi talep edebileceği, dolayısıyla bu miktarın ayrılma akçesinden mahsubu ile karşı davalının 52.082TL alacağı bulunduğu yönünde görüş bildirilmiştir. Taraf vekillerince 11.06.2015 tarihli celsede ayrılma akçesi olarak belirlenen 101.702TL’ye itirazlarının olmadığı belirtilmiş; bilirkişi raporundaki tespitlere, karşı davada davacı vekili tarafından itiraz edilmemiştir. Mahkemece verilen ilk karar, eksik incelemeyle karar verildiği gerekçesiyle Özel Dairece bozulmuştur. Bunun üzerine mahkemece, bozma ilamına uyularak bilirkişi raporu ile tespit edilen miktarın ayrılma akçesinden mahsubu ile 52.082TL’nin yasal faiziyle birlikte karşı davacıdan tahsiline karar verilmiş; karşı davacının 2009 yılında hisse devri sırasında eksik ödendiği iddia edilen 9.000TL, ... prim ödemeleri karşılığı olarak ödendiği iddia edilen 12.518,59TL ve şirket banka hesabından fazla çekildiği iddia edilen 33.495TL yönünden talebi reddedilmiştir.

19. Kararın taraf vekillerince temyizi üzerine Özel Dairece; karşı davada davacı vekili tarafından avans kâr payı ödemesi olarak 15.575TL talep edildiği, buna rağmen ayrılma akçesinden avans kâr payı ödemesi olarak 24.000TL düşülerek talebin aşıldığı gerekçesiyle karar bozulmuştur. Bu kez mahkemece, ayrılma akçesinden avans kâr payı ödemesine ilişkin olarak fazla ödenen 15.575TL, karşı davalı tarafından şirket hesabından nakit alınan 25.620TL ve karşı-davalının sebep olduğu 12.518,59TL ... ödemesi olmak üzere toplam 49.620TL'nin ayrılma akçesinden mahsubu neticesinde 52.082TL'lik miktara ulaşıldığı, dolayısıyla talebi aşar şekilde çıkma payı hesaplanmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir. Oysa mahkemece hesap hatası yapıldığı, ayrılma akçesinden avans kâr payı ödemesi olarak 15.575TL’nin değil 24.000TL’nin mahsup edildiği aşikârdır. Dolayısıyla karşı davada avans kâr payı ödemesi olarak, davacının talebinin 15.575TL olmasına rağmen, 24.000TL mahsup edilerek davacının talebinin aşılması ve ayrıca karşı davada davalı yönünden usuli kazanılmış hak oluşmasına rağmen 12.518,59TL ... ödemesinin de mahsup edilmesi doğru olmamıştır.

20. Bu itibarla mahkemece, karşı davada 101.702TL ayrılma akçesinden; karşı davalı tarafından şirket hesabından nakit alınan 25.620TL’nin ve avans kâr payı ödemesi olarak 15.575TL’nin mahsubu ile 60.507TL üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekmektedir.

21. Hâl böyle olunca direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulması gerekmiştir.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Karşı davada davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

Aynı Kanun’un 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.10.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.