"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
1. Taraflar arasındaki “tespit" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne ilişkin verilen karar davalılar Sosyal Güvenlik Kurumu ve Bugato İnşaat Mad. San. ve Tic. A.Ş. vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin murisi ...'ın davalı ... Mad. San. ve Tic. A.Ş'ye ait Trabzon İli Çaykara İlçesi HES inşaatında vinç operatörü olarak çalışmakta iken aynı firma ile Gürcistan'a çalışmak üzere gittiğini, 07.05.2013 tarihinde vincin Çoruh Nehrine devrilmesi sonucu meydana gelen kazada vefat ettiğini, murisin Gürcistan’a gitmeden önce davalı işveren yanında sigortalı olarak çalışmakta iken yurt dışında çalıştığı süreçte sigortasının yapılmadığını, Giresun İş Mahkemesinde 2015/24 Esas sayılı dosya ile maddi ve manevi tazminat istemli dava açtıklarını, anılan dosyada davalı Kurumdan gelen yazı cevaplarında mezkur kazanın iş kazası olmadığının belirtildiğini, bu nedenle 14.04.2017 tarihli celsede kazanın iş kazası olduğunun tespitine yönelik dava açmaları için süre verildiğini belirterek 07.05.2013 tarihinde davalı işverene ait işyerinde meydana gelen kazanın iş kazası olduğunun tespitini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı ... (SGK/Kurum) vekili cevap dilekçesinde; müvekkil Kurum tarafından düzenlenen 10.09.2015 tarihli ve 309382/İR/35 sayılı raporda kazanın iş kazası sayılamayacağının belirtildiğini, Gürcistan Cumhuriyeti mevzuatına göre Gürcistan’da kurulan, vergi ve sigorta açısından Gürcistan Cumhuriyeti kanunlarına tabi olan ... İnş Mad. San. ve Tic. A.Ş’nin Gürcistan şubesinin 5510 sayılı Kanun’a göre işveren sıfatını haiz olmadığı gibi mütevveffa ...’ın da 5510 sayılı Kanun’un 4. maddesi kapsamında sigortalı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
6. Davalı ... Mad. San. ve Tic. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; dava konusu kazanın iş kazası niteliğinde olmadığını, kazanın meydana gelmesinde müvekkili şirketin kusurunun ve illiyet bağının bulunmadığını, SGK'nın kazanın iş kazası olmadığını tespit ettiğini, müteveffanın müvekkil şirkete ait yüksek bedelli iş makinesinin pert olmasına sebep olduğunu ve maddi olarak yüksek zarara uğrattığını, işbu zararlara ilişkin dava açma hazırlığında olduklarını belirterek davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
7. Giresun İş Mahkemesinin 23.05.2018 tarihli ve 2017/125 E., 2018/258 K. sayılı kararı ile; Gürcistan Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti arasında 20.11.2013 (20.11.2003) tarihli Sosyal Güvenlik Sözleşmesi imzalandığı, Sözleşmenin 6. maddesine göre bu sözleşmenin 7. ve 8. maddelerine aykırı olmadığı takdirde, bir taraf ülkesinde çalışan şahsın bu faaliyet ile ilgili olarak yanlız çalıştığı ülke mevzuatına tabi olduğu, 7/5. maddesinde ise taraflardan birinin diğer taraf ülkesindeki şube ya da daimi temsilcilik bürolarında istihdam edilen şahısların, şube ve daimi temsilciliğinin bulunduğu taraf ülkesinin mevzuatına tabi olduğunun düzenlendiği, 445414 613 sicil numarasında kayıtlı "...Batum/Gürcistan" adresinde mukim ... İn. Mad. San. ve Tic. A.Ş. tarafından 16.08.2012 tarihinde Gürcistan Cumhuriyeti'nde yabancı girişim şubesi kurulduğu, muris ...'ın da Gürcistan Cumhuriyet kanunlarına göre kurulan ve Gürcistan kanunlarına tabi olan bu firmada 01.10.2012 tarihli iş sözleşmesi imzalanmak suretiyle istihdam edildiği, buna göre davalı tarafın işveren sıfatını haiz olmadığı gibi, kazalı ...'ın 5510 sayılı Kanun’un 4. maddesi kapsamında sigortalı olmadığı, meydana gelen kaza olayının da 5510 sayılı Kanun 13. madde kapsamında iş kazası olarak kabul edilmeyeceği, davacılar murisinin davalı işverenin Gürcistan'da bulunan işyerinde çalışırken zararlandırıcı olaya maruz kaldığı ve Gürcistan ile Türkiye arasında SGK’yı yükümlülük altına sokan sosyal güvenlik sözleşmesi bulunmadığı, topluluk sigortasının da iş kazasını kapsamadığı bu itibarla olayın SGK yönünden iş kazası sayılması ve Kurumun 5510 sayılı Kanun gereğince sorumlu olduğundan söz edilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:
8. Giresun İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
9. Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 12.11.2018 tarihli ve 2018/1853 E., 2018/1794 K. sayılı kararı ile; Türkiye ile Gürcistan arasında 11.12.1998 tarihinde imzalanan ve 20.11.2003 tarihinde yürürlüğe giren Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin 6. maddesinde " Bu sözleşmenin 7. ve 8. Maddelerine aykırı olmadığı takdirde bir taraf ülkesinde çalışan bu şahıs faaliyet ile ilgili olarak yanlız çalıştığı ülke mevzuaatına tabii olur." hükmüne karşılık 7/1. maddesinde " Bir tarafın mevzuatına tabii olan ve işveren tarafından diğer taraf ülkesine 24 aydan az bir süre için çalışmaya gönderilen kişiler bu hizmetleri birinci taraf ülkesinden yerine getirilmiş gibi işlem görür ve bu taraf ülkesinin mevzuatına tabii olur." hükmünün mevcut olduğu, davacıların murisinin daha önceden davalı şirketin Türkiye’de kurulu işyerinde çalıştığı, davalı şirketin Gürcistan kanunlarına göre Türk firmalarının doğrudan Gürcistan'da kendi adlarına faaliyette bulunamadıklarından dolayı bu ülkede faaliyette bulunabilmek için şube açtıkları, davalı şirketin 10.08.2012 tarihli yönetim kurulu kararında da davacıların murisinin çalıştığı Gürcistan'da kurulu firmanın şube olarak açılmasına karar verildiği, 5510 sayılı Kanun’un iş kazasının tanımını, bildirilmesi ve soruşturmasını düzenleyen 13. maddesine göre;" Bir olayın iş kazası olması için, sigortalının iş yerinde bulunduğu sırada, işveren tarafından yürütülmekte olan bir iş ya da verilen görev nedeniyle, sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız şekilde çalışıyor ise, yürütmekte olduğu iş veya çalışma konusu nedeniyle iş yeri dışında bulunduğu bir sırada, bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak iş yeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, bu kanunun 4. maddesinin birinci fıkrası ( a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda, sigortalının işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hale getiren olaydır." şeklinde tanımlandığı, madde hükmünden de anlaşılacağı üzere bir olayın iş kazası sayılması için bir kişinin sigortalı olması, kazaya uğraması, sigortalının uğradığı kaza sonucu bedence ve ruhca bir arızaya uğraması, sigortalının gördüğü iş ile kaza arasında ve kaza olayı ile uğranılan zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması unsurlarının birlikte gerçekleşmesi gerektiği, somut olayda davacıların murisi olan ...'ın, davalı işverene ait Gürcistan’daki işyerinde 07.05.2013 tarihinde çalışırken meydana gelen kaza neticesinde vefatı olayının iş kazası olarak kabulü gerektiği gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne, davacıların murisi olan ...'ın, davalı işverene ait Gürcistan ülkesindeki işyerinde 07.05.2013 tarihinde çalışırken meydana gelen kaza neticesinde vefatı olayının iş kazası olarak tespitine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
10. Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararı davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
11. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 11.03.2020 tarihli ve 2019/525 E., 2020/2283 K. sayılı kararı ile; “..IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı Kurum vekili, Gürcistan Cumhuriyeti mevzuatına göre, Gürcistan Cumhuriyetinde kurulan, vergi ve sigorta açısından Gürcistan Cumhuriyeti kanunlarına tabi olan ... İnş. Mad. San. ve Tic. A.Ş. Gürcistan şubesi 5510 sayılı Kanuna göre işveren sıfatına haiz olmadığı gibi, ilgili şirkette istihdam edilen sigortalı ...'ın da 5510 sayılı Kanunun 4. maddesi kapsamında sigortalı olmadığı, meydana gelen kaza olayının da 5510 sayılı Kanunun 13. maddesine göre iş kazası olmadığı tespit edildiğini belirterek, temyizen kararın bozulmasını istemiştir.
Davalı şirket vekili temyiz dilekçesinde özetle; "Gürcistan ve Türkiye arasında imzalanan 11.12.1998 tarihli ve 20.11.2013 tarihli Sosyal Güvenlik Sözleşmesi ile bir taraf ülkesinde çalışan şahıs bu faaliyetle ilgili olarak yalnız çalıştığı ülke mevzuatına tabi olduğu ve taraflardan birinin diğer taraf ülkesinde ki şube ve ya daimi temsilcilik bürolarında istihdam edilen şahıslar, şube ve ya daimi temsilciliğin bulunduğu taraf ülkenin mevzuatına tabi olduğu hüküm altına alınmıştır." belirtmesi ile kararı temyiz etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Davaya konu olan ve tespiti istenen "iş kazası" mevzuatımızda 506 sayılı Kanunun 11-a ve 5510 sayılı Kanunun 13. maddesi ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, her iki kanunda da iş kazası tanımlanmamış, kazanın hangi hal ve durumlarda iş kazası sayılacağı yer ve zaman koşulları ile sınırlandırılarak belirlenmiştir
Eldeki davaya konu olayın meydana geldiği tarih itibari ile davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu olup, Kanunun 13. maddesinde İş Kazası;
"a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
b)İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,
c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
d) Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özüre uğratan olaydır." şeklinde belirlenmiştir.
İş kazası nedeniyle sosyal sigorta yardımlarının yapılabilmesi öncelikle Kurumun zararlandırıcı sigorta olayının iş kazası olduğunu kabul etmesine bağlıdır. İş kazası olgusu Kurumca kabul edilmezse somut olayda olduğu gibi sigortalının ya da hak sahiplerinin olayın iş kazası olduğunu dava yolu ile tespit ettirmesi gerekmektedir.
Dava konusu ihtilaf, davacının yurt dışında çalıştığı esnada uğradığı kazanın 13. madde kapsamında iş kazası sayılıp sayılamayacağı hususudur. Kural olarak sigortalılar, Türkiye'de yaşadıkları ve hizmet akdine göre çalıştıkları takdirde sosyal sigorta haklarından yararlanırlar. Bu kural, kanunların mülkilik ilkesinin doğal sonucudur. Ancak, kanunlarda mülkilik ilkesinin istisnasını oluşturan düzenlemelere de yer verilmektedir. 5510 sayılı Kanunun 5. maddesi (g) bendinde ve 10. maddesinde yer alan düzenlemelerde bu istisnalardandır.
5510 sayılı Kanunun 5/1-g maddesine göre ülkemiz ile sosyal güvenlik sözleşmesi olmayan ülkelerde iş üstlenen işverenlerce yurt dışındaki işyerlerinde çalıştırılmak üzere götürülen Türk işçileri 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılır ve bunlar hakkında kısa vadeli sigorta kolları ile genel sağlık sigortası hükümleri uygulanır.10. maddeye göre ise, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde sayılan sigortalıların işverenleri tarafından geçici görevle yurt dışına gönderilmeleri halinde, bu görevleri yaptıkları sürece, sigortalıların ve işverenlerin sosyal sigortaya ilişkin hak ve yükümlülükleri devam eder. Benzer hüküm 506 sayılı Kanunun 7. maddesinde de vardır.
Kanunun, “506 sayılı Kanuna ilişkin geçiş hükümleri” başlıklı geçici madde 6/sonda ise “Sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmamış ülkelerde iş üstlenen işverenlerce çalıştırılmak üzere bu ülkelere götürülen Türk işçilerinden, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce sadece malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi topluluk sigortasına devam edenler ile isteğe bağlı sigortalı olarak söz konusu ülkelere götürülmüş olan sigortalıların, bu Kanunun 5 inci maddesinin (g) bendi kapsamında sigortalılıkları bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren üç ay içerisinde işverenlerince sağlanır ve buna ilişkin yükümlülükler yerine getirilir” düzenlemesi vardır.
506 sayılı Kanun döneminde kısa vadeli sigorta hükümlerinin ülke dışında meydana gelen sigorta olaylarında uygulanabilmesi, 7. maddede belirtildiği gibi sigortalıların İşveren tarafından geçici görevle yabancı ülkelere gönderilmesi ya da Sosyal Sigortalar Kurumu’na yükümlülükler getiren sosyal güvenlik sözleşmesi veya kısa vadeli sigorta kollarını da kapsayan topluluk sigortaları bulunması halinde mümkün olabilir. SSK madde 86 uyarınca “Kurum, 2 nci ve 3 üncü maddelere göre sigortalı durumunda bulunmayanların Çalışma Bakanlığınca onanacak genel şartlarla (İş kazalarıyla meslek hasta¬lıkları) (Hastalık), (Analık), (Malullük, yaşlılık ve ölüm) sigortalarından birine, birkaçına veya hepsine toplu olarak tabi tutulmaları için, işverenlerle veya dernek, birlik, sendika ve başka teşekküllerle sözleşmeler yapabilir.” Maddeye göre sosyal güvenlik sözleşmesi akdedilmemiş ülkelerde Türk işverenler tarafından istihdam edilen Türk işçilerinin sosyal güvenliklerini sağlamaya yönelik topluluk sigortası sözleşmesi yaparak işçiler iş kazası sigortası kapsamına alınabilirler. Ancak, 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunla 506 sayılı Kanunun birkaç maddesi dışında tüm maddeleri yürürlükten kaldırıldığından, topluluk sigortası uygulaması da sona ermiştir. Daha önce topluluk sigortasına devam edenler artık, kısa vadeli sigorta kolları bakımından 5510 sayılı Kanunun Geçici 6. maddesi gereğince Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi yani 4/a kapsamında sigortalı sayılacaklardır.
5510 sayılı Kanun döneminde ise, 5/1-g maddesine göre ülkemiz ile sosyal güvenlik sözleşmesi olmayan ülkelerde iş üstlenen işverenlerce yurt dışındaki işyerlerinde çalıştırılmak üzere götürülen sigortalılar ile 10. maddeye göre sigortalıların işverenleri tarafından geçici görevle yurt dışına gönderilmeleri halinde, bu görevleri yaptıkları sürece meydana gelen kazalar iş kazası sayılır.
5510 sayılı Kanunun 10. maddesi kapsamında sigortalı sayılabilmek için, Türkiye Cumhuriyeti ile yabancı ülke arasında sosyal güvenlik sözleşmesi düzenlenmemiş olması, Türk işverenin iş merkezinin Türkiye’de bulunması, gerçek veya tüzel kişi Türk işverenin Türkiye’de iş yapmak koşulu aranmaksızın Türkiye’de tescil edilmiş ya da tescil edilebilir nitelikte işyerinin olması, Türk işveren ile Türk işçi arasında yabancı ülkede yerine getirilecek iş görme edimine ilişkin bireysel iş sözleşmesinin Türkiye’de yapılması, Türk işçinin işbu yazılı veya sözlü hizmet sözleşmesinin Türk işçiye yüklediği iş görme ediminin yerine getirilmesi gereği olarak yurt dışında yaşamasının sürekli olmayıp geçici nitelik taşıması gerekmektedir. Anılan maddede “geçici görev” kavramı bakımından herhangi bir süre sınırlaması öngörülmediğinden, görevin geçici mi yoksa sürekli mi olduğunun belirlenmesinde her somut olayın özelliği, bu yönde hizmet akdinin sigortalıya yüklediği iş görme ediminin niteliği, iş süresini belirlemeye ilişkin iş hayatının olağan akışı ve sosyal güvenlik hukuku ilkeleri gözetilecektir.
Ancak, işverenin baştan beri yurt dışında faaliyet göstermesi halinde, bu işveren yanında işe başlanması ve orada çalışma yapılması halinde 5510 sayılı Kanunun 10. maddesinin uygulama imkânı bulunmamaktadır. Diğer bir deyişle, geçici olarak götürülmeyip yurt dışında o ülkenin mevzuatına göre kurulmuş ve faaliyet gösteren, Türkiye' de işyeri bulunmayan işverenler yanında, doğrudan yurt dışındaki iş nedeniyle işe alınan Türk işçileri o ülke mevzuatına tabi olacakları, 5510 sayılı Kanunun 4/1-a maddesi kapsamında sigortalı sayılamayacaklarından uğradıkları kazalar, 5510 sayılı Kanun kapsamında iş kazası sayılmayacaktır. (Yargıtay Dergisi Cilt:44 sayı: 3 Temmuz 2018- Türk Mevzuatında İş Kazasının Tespiti Davaları- Halil Özdemir )
İş kazasının zorunlu unsurlarından birisinin kısa vadeli sigorta kolları kapsamında iş kazası ve meslek hastalığı kapsamında sigortalı olmaktır. Aksi halde meydana gelen kaza, iş kazası olarak nitelenemez. Sigortalı olma ve dar anlamda kısa vadeli sigorta kollarına tabi olmanın şartları, 506 ve 5510 sayılı Kanunlarda sınırlı olarak belirtilmiştir. Kısa vadeli sigorta kollarına tabi olmayan birisinin maruz kaldığı olay, Sosyal Güvenlik Kurumu açısından iş kazası sayılmayacağı ancak işveren yönünden iş kazası sayılacağına da karar verilemez. İş kazasının tanımı ve unsurları 506 veya 5510 sayılı Kanunlarda yapılmış olup bu Kanunlar dışında iş kazası sayılabilen bir hal yoktur. Yurt dışında meydana gelen bir kazanın genel olarak adı iş kazası olsa da anılan Kanunlara göre iş kazası sayılamayacağı durumda işveren yönünden de iş kazası sayılması mümkün değildir.
Yukarıdaki yasal düzenlemeler ve açıklamalara göre dava değerlendirildiğinde; davacılar murisi ile ... İnş. Mad. San. ve Tic. A.Ş. arasında Türkiye'de yapılan bir iş sözleşmesinin mevcut olmadığı, geçici olarak yurt dışına götürülmesi söz konusu olmayıp, tamamen Gürcistan mevzuatına göre kurulan ve faaliyet gösteren bir şirket olduğu ve şirket tarafından Gürcistan mevzuatına göre çalıştırıldığı; Türkiye ile Gürcistan arasındaki Sosyal Güvenlik sözleşmesi 6. maddesi kapsamında "Bu sözleşmenin 7 ve 8. maddelerine aykırı olmadığı taktirde, bir taraf ülkesinde çalışan şahıs bu faaliyetle ilgili olarak yalnız çalıştığı ülke mevzuatına tabi olur." şeklinde belirlemenin de varlığı gözetilerek davanın reddi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmektedir.
O hâlde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun kabulüne ilişkin kararı bozulmalıdır…” gerekçesiyle kararın bozulmasına dosyanın kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Direnme Kararı:
12. Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 10.09.2020 tarihli ve 2020/812 E., 2020/1433 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçeye ilaveten davacıların murisinin ülkemizde davalı şirkete ait işyerinde çalışmaya devam ederken, davalı şirket tarafından Gürcistan’da yapılan Hes projesi işi nedeniyle çalıştırılmak üzere yurt dışına götürüldüğü, davacıların murisinin davalı şirkete ait işyerinin devamı niteliğindeki Gürcistan'da kurulu işyerinde çalışmaya devam ettiği ve geçici olarak yurt dışına götürülmesinin söz konusu olduğu, davalı şirket vekilinin davacıların murisi tarafından açılan tazminat davasındaki cevap dilekçesinde de, davacıların murisinin davalı şirketin Gürcistan şubesi tarafından yürütülen Hes projesi kapsamında çalıştırıldığını, iş güvenliği ve iş sağlığı ile ilgili eğitimlerin verildiğini, gerekli kişisel koruyucu malzemenin murisin imzasına teslim edildiğini, İSG talimatı verildiğini, bunlarla ilgili belgelerin dilekçe ekinde sunulduğunu beyan ettiği, dolayısıyla davacıların murisi ile iş kazasının meydana geldiği tarihte ... İnş. Mad. San. ve Tic. A.Ş. arasında Türkiye'de yapılan bir iş sözleşmesinin mevcut olmamasının bir öneminin bulunmadığı, iş davalarına bakmakla görevli Yargıtay Dairelerinin bu durumlarda Türkiye'deki şirketin sorumluluğunu kabul ettikleri, sonuç olarak davacıların murisi ...'ın, davalı işverene ait Gürcistan ülkesindeki işyerinde 07.05.2013 tarihinde çalışırken meydana gelen kaza neticesinde vefatı olayının iş kazası olarak kabulü gerektiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
13. Direnme kararı süresi içinde davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
14. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 07.05.2013 tarihinde Gürcistan’da meydana gelen ve davacılar murisi ...’ın ölümüne neden olan kazanın iş kazası sayılıp sayılmayacağı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
15. Öncelikle uyuşmazlıkla ilgili kurum ve yasal düzenlemeler üzerinde durulmalıdır.
16. İş kazası nedeniyle sosyal sigorta yardımlarının yapılabilmesi öncelikle Kurumun zararlandırıcı sigorta olayının iş kazası olduğunu kabul etmesine bağlıdır. İş kazası olgusu Kurumca kabul edilmezse sigortalının ya da hak sahiplerinin olayın iş kazası olduğunu dava yolu ile tespit ettirmesi gerekmektedir.
17. İş kazası ve meslek hastalığının yabancılık unsurunu içinde barındırarak meydana gelmesi de mümkündür. Yabancılık unsuru, konunun meydana geliş şekline göre; yer bakımından, kişi bakımından ve konu bakımından olmak üzere oluşabilecektir.
18. Uyuşmazlığın çözümü yönünden, öncelikle, hangi olayın iş kazası olduğunun saptanmasında başvurulacak yasal dayanakların ve uygulanacak ilkelerin ortaya konulmasında yarar vardır. Hemen ifade edilmelidir ki, iş kazasının meydana geldiği tarihte yürürlükte bulunan mevzuat kapsamında bir kazanın hangi “hal ve durumlarda” iş kazası sayılacağı “yer ve zaman” koşullarıyla sınırlanarak belirtilmiştir.
19. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun (5510 sayılı Kanun) 13. maddesine göre iş kazası;
"a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
b) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,
c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak iş yeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
d) Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
e)Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özüre uğratan olaydır." şeklinde tanımlanarak 506 sayılı Kanun'da belirtilen iş kazası kavramı genişletilmiştir.
20. 30.06.2012 tarihli ve 28339 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun "Tanımlar" başlıklı 3. maddesinde iş kazası "...İşyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen engelli hale getiren olay..." şeklinde tanımlanmıştır.
21. Öte yandan kural olarak sigortalılar, Türkiye'de yaşadıkları ve hizmet akdine göre çalıştıkları takdirde sosyal sigorta haklarından yararlanırlar. Bu kural, kanunların mülkilik ilkesinin doğal sonucudur. Ancak, kanunlarda mülkilik ilkesinin istisnasını oluşturan düzenlemelere de yer verilmektedir. 5510 sayılı Kanunun 5. maddesi (g) bendinde ve 10. maddesinde yer alan düzenlemeler de bu ilkenin istisnalarındandır.
22. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 5. maddesinin (g) bendinde, ülkemiz ile sosyal güvenlik sözleşmesi olmayan ülkelerde iş üstlenen işverenlerce yurt dışındaki işyerlerinde çalıştırılmak üzere götürülen Türk işçilerinin 4. maddenin 1. fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılacakları ve bunlar hakkında kısa vadeli sigorta kolları ile genel sağlık sigortası hükümlerinin uygulanacağı, bu sigortalıların uzun vadeli sigorta kollarına tabi olmak istemeleri durumunda, 50. maddenin 2. fıkrasındaki Türkiye’de yasal olarak ikamet etme şartı ile aynı fıkranın (a) bendinde belirtilen şartlar aranmaksızın haklarında isteğe bağlı sigorta hükümlerinin uygulanacağı, bu kapsamda, isteğe bağlı sigorta hükümlerinden yararlananlardan ayrıca genel sağlık sigortası primi alınmayacağı hükme bağlanmış, (g) bendine 01.03.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanun’un 24. maddesiyle “Bu bent kapsamında yurt dışındaki işyerlerinde çalışan sigortalıların, bu sürede ödedikleri isteğe bağlı sigorta primleri 4. maddenin 1. fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalılık sayılır.” cümlesi eklenmiştir.
23. 5510 sayılı Kanun’un 10. maddesinde, 4. maddenin 1. fıkrasının (a) bendinde sayılan sigortalıların işverenleri tarafından geçici görevle yurt dışına gönderilmeleri hâlinde, bu görevleri yaptıkları sürece, sigortalıların ve işverenlerin sosyal sigortaya ilişkin hak ve yükümlülüklerinin devam edeceği belirtilmektir.
24. 5510 sayılı Kanunu’nun 10. maddesi kapsamında sigortalı sayılabilmek için, Türkiye Cumhuriyeti ile yabancı ülke arasında sosyal güvenlik sözleşmesi düzenlenmemiş olması, tüzel kişi Türk işverenin şirket merkezinin Türkiye’de bulunması, gerçek veya tüzel kişi Türk işverenin Türkiye’de iş yapmak koşulu aranmaksızın Türkiye’de tescil edilmiş ya da tescil edilebilir nitelikte işyerinin bulunması, Türk işveren ile Türk işçi arasında yabancı ülkede yerine getirilecek iş görme edimine ilişkin bireysel iş sözleşmesinin Türkiye’de yapılması, Türk işçinin işbu yazılı veya sözlü hizmet sözleşmesinin Türk işçiye yüklediği iş görme ediminin yerine getirilmesi gereği olarak yurt dışında yaşamasının sürekli olmayıp geçici nitelik taşıması gerekmektedir.
25. Değinilen hükümde “geçici görev” kavramı bakımından herhangi bir süre sınırlaması öngörülmediğinden, görevin geçici mi yoksa sürekli mi olduğunun belirlenmesinde her somut olayın özelliği, bu yönde hizmet akdinin sigortalıya yüklediği iş görme ediminin niteliği, iş süresini belirlemeye ilişkin iş hayatının olağan akışı ve Sosyal Güvenlik Hukuku ilkeleri gözetilmelidir.
26. Zira sigortalılar işverenleri tarafından geçici görevle yurt dışına gönderilmeleri hâlinde sigortalıların ve işverenlerin sosyal sigortaya ilişkin hak ve yükümlülükleri geçici görev süresince devam edecektir
27. Ancak, işverenin baştan beri yurt dışında faaliyet göstermesi hâlinde, bu işveren yanında işe başlanması ve orada çalışma yapılması durumunda 5510 sayılı Kanunun 10. maddesinin uygulama imkânı bulunmamaktadır. Yurt dışına geçici olarak götürülmeyip yurt dışında o ülkenin mevzuatına göre kurulmuş ve faaliyet gösteren, Türkiye' de işyeri bulunmayan işverenler yanında, doğrudan yurt dışındaki iş nedeniyle işe alınan Türk işçileri o ülke mevzuatına tabi olacaklar ve 5510 sayılı Kanunun 4/1-a maddesi kapsamında sigortalı sayılamayacaklardır.
28. Gelinen bu noktada sosyal güvenlik sözleşmelerine ilişkin açıklamalar yapmakta yarar vardır.
29. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın (Anayasa) “Yabancı ülkelerde çalışan Türk vatandaşları” başlıklı 62. maddesinde; “Devlet, yabancı ülkelerde çalışan Türk vatandaşlarının aile birliğinin, çocuklarının eğitiminin, kültürel ihtiyaçlarının ve sosyal güvenliklerinin sağlanması, anavatanla bağlarının korunması ve yurda dönüşlerinde yardımcı olunması için gereken tedbirleri alır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
30. Anayasa’nın 90. maddesinin son fıkrasında ise usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmaların kanun hükmünde olduğu, bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamayacağı, temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümlerinin esas alınacağı ifade edilmiştir.
31. Sosyal Güvenlik Sözleşmesi taraf ülkelerin vatandaşları ve çalışanlarının sosyal güvenlik haklarının mütekabiliyet esasları çerçevesinde korunması ve güvence altına alınabilmesi amacıyla akdedilen anlaşmalardır.
32. Yabancı ülkelere gönderilen Türk vatandaşlarının ve bunların bakmakla yükümlü oldukları kimselerin sosyal güvenceye kavuşturulmaları amacıyla Türk vatandaşlarını çalıştıran ülke ile ülkemiz arasında Anayasamızın öngördüğü düzenlemeler çerçevesinde 1959 yılından itibaren sosyal güvenlik sözleşmeleri imzalanmıştır.
33. İkili sosyal güvenlik sözleşmeleri yalnızca sözlşemenin tarafı olan iki ülke yönünden sonuç doğurmaktadır.
34. Türkiye Cumhuriyeti ile Gürcistan Arasında Sosyal Güvenlik Sözleşmesi (Sözleşme) 11.12.1998 tarihinde imzalanmış, 07.06.2003 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanmış ve 20.11.2003 tarihinde de yürürlüğe girmiştir.
35. Sözleşmenin “Sözleşmenin Kapsadığı Mevzuat” başlıklı 2. maddesinde
(1) Bu Sözleşme aşağıdaki mevzuatı kapsar.
(a) Türkiye Cumhuriyeti bakımından:
(a.1) İşçileri,(tarım işçileri dahil) kapsayan sosyal sigortalar mevzuatı(hastalık, analık, iş kazaları ve meslek hastalıkları, malullük, yaşlılık ve ölüm),
(a.2) Devlet memurlarını kapsayan Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı mevzuatı(malullük, yaşlılık ve ölüm),
(a.3) Esnaf ve sanatkarlar ve diğer bağımsız çalışanlar ile tarımda kendi adına ve hesabına çalışanlar hakkındaki mevzuat(malullük, yaşlılık ve ölüm),
(a.4) 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20’nci maddesinde belirtilen sandıklarla ilgili mevzuat.
(b) Gürcistan bakımından: Sosyal güvenlik, çalışma ve istihdam, aylıklar, devlet sosyal sigorta ve zararların tazmini hakkında mevzuat..” olduğu düzenlenmiştir.
36. Sözleşme’nin “Uygulamanın kapsadığı kişiler” başlıklı 3. maddesinde ise sözleşmenin her iki tarafın mevzuatında öngörülen kişiler ile onların aile fertlerine uygulanacağı belirtilmiştir.
37. Sözleşme’nin 6. maddesi "Bu Sözleşmenin 7’nci ve 8’inci maddelerine aykırı olmadığı takdirde bir Taraf Ülkesinde çalışan bu şahıs faaliyet ile ilgili olarak yanlız çalıştığı Ülke mevzuatına tabi olur".
38. Sözleşme’nin 7. maddesi ise; “(1) Bir Tarafın mevzuatına tabi olan ve işvereni tarafından diğer Taraf Ülkesine 24 aydan az bir süre için çalışmaya gönderilen şahıslar, bu hizmetleri birinci Taraf Ülkesinde yerine getirilmiş gibi işlem görür ve bu Taraf Ülkesinin mevzuatına tabi olur. Her iki Tarafın Yetkili Makamlarının önceden onaylamasıyla bu süre toplam 60 ayı geçmemek şartıyla uzatılabilir.
…..
(5) Taraflardan birinin diğer Taraf Ülkesindeki şube veya daimi temsilcilik bürolarında istihdam edilen şahıslar, Şube veya Daimi Temsilciliğin bulunduğu Taraf Ülkenin mevzuatına tabidirler.
.…” düzenlemesini içermektedir.
39. Somut olayda; davacılar murisi ... davalı şirketin 1058066 sicil numaralı Trabzon ilindeki işyerinde vinç operatörü olarak 16.07.2012 tarihinde çalışmaya başlamış, 22.11.2012 tarihine kadar aynı işyerinden hizmet bildirimleri yapılmıştır.
40. Davalı şirketin 10.08.2012 tarihli yönetim kurulu kararı ile Gürcistan Cumhuriyetinde şube kurulması kararı alınmış, Batum Başkonsolosluğu Ticaret Ateşeliği tarafından düzenlenen 27.09.2012 tarihli “iş alındı belgesi”nde davalı şirketin işi üstlenen firma, işin 32 ay süreli santral inşaatı yapımı olduğu ve 18.07.2012 tarihinde sözleşmenin imzalandığı belirtilmiş, 16.08.2012 tarihinde ... İnşaat Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş. adı ile Batum adresinde Gürcistan resmi makamlarına kayıt olmuştur.
41. Bundan başka iş yapan sıfatı ile davacılar murisi ... ve işveren sıfatı ile Batum/Gürcistan adresinde mukim Bugato İnşaat Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş. Gürcistan Şubesi arasında Türkiye’den hizmet bildirimlerinin devam ettiği 01.10.2012 tarihinde 31.12.2013 tarihine kadar geçerli olduğu belirtilen iş sözleşmesi imzalandığı, muris ...’ın 07.05.2013 tarihinde Batum’da murisin kullandığı vincin Çoruh Nehrine devrilmesi neticesinde vefat ettiği anlaşılmıştır.
42. Dava konusu kazada vefat eden kazalının mirasçıları tarafından iş kazası nedeniyle maddi-manevi tazminat istemli dava açılmasından sonra Sosyal Güvenlik Kurumu Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı tarafından muris ...’ın maruz kaldığı kaza olayının incelenmesine yönelik yapılan incelemede davalı şirketin yönetim kurulu üyesi Tolga Kurt “...’ı Trabzon ili Çaykara ilçesindeki inşaatımızda vinç operatörü olarak 2012/7. ayında sigortalı olarak çalıştırmaya başladık, ..Eksim Holdingin Gürcistan’da, Gürcistan Kanunlarına göre Hidro elektrik Santral lisansı alarak kurduğu Achar Enerji adındaki firmayla HES yapmak üzere iş akdi yapmak suretiyle anlaştık. ...’ın çalışmalarından memnun olduğumuz, ..yine çalışmak istediğini beyan etmesi üzerine Gürcistan’da çalışmak üzere anlaştık ve kendisiyle Gürcistan Kanunlarına göre 01.10.2012 tarihli iş sözleşmesi imzaladık. .....’ın işyerimizden en son maaş tahakkuku 2012/9. ayında gerçekleşmiştir. Kendisini Gürcistan’a götüreceğimiz için ücret ödemesek de mağdur olmaması için sigortalılığı devam ettirilmiş, ..21.11.2012 tarihinde işyerimizdeki sigortalılığı sona erdirilmiş ve isteğe bağlı sigortalılığa geçirilerek primlerinin firmamız tarafından ödeneceği taahüt edilmiştir. ... Gürcistan’da Gürcistan kanunlarına göre istihdam edilmiştir. ..Gürcistan mevzuatında sözleşme düzenlemek zorunlu, maaşlarında vergisi eklenerek bankaya yatırılması gerekiyor, devlet oradan vergisini kesiyor, prim ödeme gibi bir şey söz konusu değildir.” beyanında bulunmuş, işveren vekili Hasan Basri Demirhan da aynı beyanlara ek olarak “..Gürcistan’da gerçekleştirdiğimiz iş ile ilgili olarak Gürcistan Kanunlarına göre şirket kurduk ve faaliyetlerimiz bu şirket üzerinden gerçekleştirdik, ..Türkiye’den götürülen işçiler ve Gürcistan’da istihdam ettiğimiz diğer işçiler mali ve sigorta açısından Gürcistan mevzuatına tabidir. Bu yüzden kaza geçiren işçi ile ilgili olarak Türkiye’de herhangi bir belge düzenlenmemiş, kayıtlar Gürcistan’a kurduğumuz şirket üzerinden yapıldığından .. kayıt ve belge ibraz edilmemiştir.” şeklinde beyanlarda bulunmuştur.
43. İnceleme raporu ekinde de yer verilen gelir belgesi tercümesinde kazalının davalı şirket tarafından yapılan Gürcistan şubesi aracılığı ile aldığı maaş ödemelerine yer verilmiştir.
44. Öte yandan yapılan inceleme sonucunda davalı Kurum tarafından düzenlenen 10.09.2015 tarihli raporda Gürcistan Cumhuriyeti mevzuatına göre Gürcistan Cumhuriyetinde kurulan, vergi ve sigorta açısından Gürcistan Cumhuriyeti Kanunlarına tabi olan ... İnş. Mad. San. ve Tic. A.Ş. Gürcistan Şubesinin 5510 sayılı Kanun’a göre işveren sıfatını haiz olmadığı gibi ... İnş. Mad. San. ve Tic. A.Ş. Gürcistan Şubesince istihdam edilen kazalı Ali Vuralı’ın da 5510 sayılı Kanun’un 4. maddesi kapsamında sigortalı olmadığı, meydana gelen kaza olayının da 5510 sayılı Kanun’un 13. maddesine göre iş kazası olmadığı sonucuna varılmıştır.
45. Ayrıca kazalının mirasçıları tarafından açılan iş kazası nedeniyle maddi-manevi tazminat istemli davada eldeki dosya davalısı da olan şirket vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde davacıların murisinin davalı şirketin Gürcistan şubesi tarafından yürütülen HES projesi inşaatında vinç operatörü olarak çalıştığı, olayın mesai saatleri dışında gerçekleştiğinden iş kazası değil trafik kazası olduğu, müteveffanın tam kusurlu olduğu, kazalıya İSG talimatı ile iş sağlığı ve güvenliği konusunda eğitimler verildiği, gerekli kişisel koruyucu malzemenin murisin imzasına teslim edildiği belirtilmiştir.
46. Davacı mirasçılar tarafından 29.08.2013 tarihinde Giresun İş Mahkemesinde iş kazasından kaynaklı maddi-manevi tazminat davası açılmış, davalı Kurum tarafından yapılan incelemede olayın iş kazası kabul edilmemesi üzerine mirasçılara olayın iş kazası olduğunun tespitine yönelik dava açmak üzere süre verilmesi ihtarı üzerine eldeki dava açılmıştır.
47. Bu durumda yukarıda yapılan açıklamalar ile somut olaya ilişkin maddi ve hukukî olgular bir arada değerlendirildiğinde; davacıların murisinin Türkiye’de davalı şirkete ait işyerinde sigortalı çalışmalarının bulunduğu, davalı şirket tarafından Gürcistan Cumhuriyetinde santral işi yapımının üstelenilmesi üzerine murisin çalışmalarının bildirilmeye devam edildiği süreçte iş sözleşmesi imzalanarak çalıştırılmak üzere yurt dışına götürüldüğü, murisin davalı şirkete ait işyerinin devamı niteliğindeki Gürcistan'da kurulu şube işyerinde çalışırken geçirdiği kaza sonucunda vefat ettiği anlaşılmaktadır.
48. Türkiye ile Gürcistan arasında imzalanan Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin 6. maddesinde Sözleşmenin 7. ve 8. maddelerine aykırı olmadığı takdirde bir taraf ülkesinde çalışan kişinin çalıştığı ülke mevzuatına tabi olacağı mevcut ise de 7. maddedenin 1. fıkrasında bir tarafın mevzuatına tabi olan ve işvereni tarafından diğer taraf ülkesine 24 aydan az bir süre için çalışmaya gönderilen kişilerin bu hizmetlerinin birinci taraf ülkesinde yerine getirilmiş gibi işlem göreceği ve bu taraf ülkesinin mevzuatına tabi olacağı yanında devam eden 5. fıkrada da taraflardan birinin diğer taraf ülkesindeki şube veya daimi temsilcilik bürolarında istihdam edilen kişilerin şube veya daimi temsilciliğin bulunduğu taraf ülkenin mevzuatına tabi olacağının düzenlendiği, sözleşmenin durum ve şartlara göre statü belirlediği görülmüştür.
49. Davalı şirketin 10.08.2012 tarihli yönetim kurulu kararı ile Gürcistan kanunlarına göre bu ülkede faaliyette bulunabilmek için Türkiye’deki işyerinin devamı niteliğinde şube açtıkları, muris ...’ın da Türkiye’deki çalışmalarının akabinde davalı şirket ile aralarındaki iş sözleşmesi gereği 01.10.2012 -31.12.2013 tarihleri arasında, Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin 7. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen 24 aylık süreden daha kısa bir süre için geçici olarak yurt dışına götürülmesinin söz konusu olduğu, Sözleşmenin 6. maddesinin istisnası niteliğindeki, 7. maddesinin 1. ve 5. fıkralarındaki düzenlemeler gereği olayın Türkiye mevzuatına tabi olacağı ve davacılar murisi ...’ın geçirdiği kazanın 5510 sayılı Kanun’un 13. maddesi kapsamında iş kazası olduğu, meydana gelen kazanın iş kazası olmadığına değinen bozma kararının yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.
50. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında davacılar murisinin tamamen Gürcistan mevzuatına göre kurulan ve faaliyet gösteren şirket tarafından Gürcistan mevzuatına göre çalıştırıldığı, Türkiye ile Gürcistan arasındaki Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin 6. maddesindeki “Bu Sözleşmenin 7’nci ve 8’inci maddelerine aykırı olmadığı takdirde bir Taraf Ülkesinde çalışan bu şahıs faaliyet ile ilgili olarak yanlız çalıştığı Ülke mevzuatına tabi olur." düzenlemesi de gözetilerek olayın 5510 sayılı Kanun’a göre iş kazası olmadığı, Özel Daire bozma kararının yerinde olduğu görüşü ileri sürülmüşse de bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
51. Hâl böyle olunca mahkemenin yukarıda açıklanan hususlara değinen direnme kararı yerindedir.
52. O hâlde direnme kararı onanmalıdır.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalılar Sosyal Güvenlik Kurumu ve Bugato İnşaat Madencilik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA,
Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 21.12.2021 tarihinde oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.