"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
1. Taraflar arasındaki “Hizmet tespiti” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, ... İş Mahkemesinin davanın reddine ilişkin kararına yönelik davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi tarafından verilen istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılıp yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın hak düşürücü süre yönünden reddine dair karar davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı işyerinde 2007 yılı Ekim ayında asgari ücretle çalışmaya başladığını ancak sigorta girişinin 29.04.2008 tarihinde yapıldığını, 04.04.2016 tarihinde yazılı onayı alınmaksızın ücretsiz izne çıkarılan müvekkilinin davalı işverenin bu eylemli feshi nedeniyle işçilik alacaklarının tahsili istemiyle dava açacağını ileri sürerek 2007 yılı Ekim ayı ilâ 29.04.2008 tarihleri arasındaki hizmetinin tespitini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı ... San. ve Tic. A.Ş. cevap dilekçesinde; hak düşürücü sürenin geçtiğini, davacının Kuruma bildirilen çalışma süresi dışında hizmetinin bulunmadığını, işe başlama tarihinin 20.03.2009 olduğunun davacı tarafından imzalanan belirsiz süreli iş sözleşmesinden de anlaşılacağı üzere işe başlama tarihinin 20.03.2009 olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
6. Fer’î müdahil ... Kurumu (Kurum/SGK) vekili cevap dilekçesinde; davacının sigortalılık başlangıç tarihinin 29.04.2008 olduğunu, dava dışı ... Tekstil İnş. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından 29.04.2008 tarihli işe giriş bildirgesinin verilerek 30.09.2008 tarihine kadar toplam 87 gün hizmetlerinin bildirildiğini, davalı işveren tarafından ise davacının ilk işe girişinin 20.03.2009 tarihinde bildirildiğini ve Kurum kayıtlarında dava konusu döneme ilişkin bildirim bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
7. ... İş Mahkemesinin 23.02.2017 tarihli ve 2016/539 E., 2017/213 K. sayılı kararı ile; davacının 29.04.2008-30.09.2008 tarihleri arasında dava dışı ... Tekstil İnş. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından sigortalı gösterildiği, tanık beyanları ve özellikle davacı tanığı ...’ın davacıyla birlikte ... Sanayi Sitesinde bulunan dava dışı ... Tekstil İnş. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti.’de birlikte çalıştıklarına, bu şirketin iflas etmesi üzerine davalı şirkette çalışmaya başladıklarına ilişkin beyanı göz önüne alındığında davacının iddia ettiği tarihte davalıya ait işyerinde çalıştığına dair kesin ve inandırıcı beyanlarda bulunmadıklarının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:
8. ... İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
9. ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 13.06.2017 tarihli ve 2017/1021 E., 2017/1011 K. sayılı kararı ile; davacının hizmet döküm cetveline göre 29.04.2008-30.09.2008 tarihleri arasında dava dışı ... Tekstil İnş. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti.’de çalıştığı, davalı işveren tarafından Kuruma 20.03.2009 tarihinde işe giriş bildirgesi verildiği, 2007 yılı Ekim ayı ilâ 29.04.2008 tarihleri arasında davalı işveren nezdinde çalıştığının tespitini talep eden davacının davalı işveren tarafından verilen 20.03.2009 tarihli işe giriş bildirgesine kadar davalı işyerinde kesintisiz çalışmadığı, bu nedenle davacının eldeki davayı 2008 yılının sonundan başlayarak 5 yıl içinde açması gerekirken 19.04.2016 tarihinde açtığı anlaşıldığından davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddi gerektiği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
10. ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
11. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 01.10.2019 tarihli ve 2017/4841 E., 2019/6876 K. sayılı kararı ile; “…İnceleme konusu davada, davacı 2007/Ekim ayından 04.04.2016 tarihine kadar işyerinde makineci olarak kesintisiz çalıştığını bildiriminin 29.04.2008 tarihinde yapıldığını 2007/Ekim - 29.04.2008 arasındaki bildirilmeyen günlerin tespitine karar verilmesini istemiş, Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş ise de tesis edilen hüküm eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır.
Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanların hizmetlerin tespitine ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu çerçevede hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyerek, gerekli araştırmaların re'sen yapılması ve kanıtların toplanması gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır.
Bu yasal düzenleme ve ilkeler ışığında somut olay incelendiğinde, davacı 29.04.2008 tarihinden itibaren yapılan bildirimin davalı şirket tarafından yapıldığı düşüncesiyle 2007/Ekim - 29.04.2008 arasının tespitini talep etmiş ise de, davalı işyerinden yapılan bildirim 20.03.2009 dan itibaren başlamaktadır. 29.04.2008 - 30.09.2008 tarihleri arasında ... sicil numaralı dava dışı ... Tekstil ünvanlı işyerinden bildirimi olduğunun anlaşılması karşısında, ve giderek davacının Ekim 2007'den 04.04.2016 ya kadar kesintisiz olarak davalı işyerinde çalıştığı beyanına göre, dava dışı ... Ltd. Şti.'nden bildirimi yapılan 29.04.2008 - 30.09.2008 arasındaki sürelerde de davalı işyerinde çalışma iddiası var ise bu süreler için dava dışı ... Ltd. Şti’ne usulünce husumet yöneltilip davaya katılımı sağlanmalı, toplanacak delillere göre davacının davalı işveren nezdinde geçen çalışma süreleri usulünce saptanıp, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde karar tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
12. ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 16.09.2020 tarihli ve 2020/484 E., 2020/1086 K. sayılı kararı ile; davacının 2007 yılı Ekim ayı ilâ 29.04.2008 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığının tespitini talep etmiş olup dava dışı ... Tekstil İnş. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından Kuruma bildirilen 29.04.2008-30.09.2008 tarihleri arasındaki çalışmasının aslında davalı şirkette geçtiğine ve davalı şirkette kesintisiz 04.04.2016 tarihine kadar çalıştığına dair iddiasının bulunmadığı, davacı tanığı ...’ın davacı ile birlikte çalıştıkları dava dışı ... Tekstil İnş. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin iflas etmesi üzerine davalı şirkette çalışmaya başladıklarını beyan ettiği ayrıca davacının dava dışı ... Tekstil İnş. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından işten çıkışının bildirildiği 30.09.2008 tarihi ile davalı şirket tarafından işe girişinin bildirdiği 20.03.2009 tarihleri arasında herhangi bir bildirimin bulunmadığı, bu nedenle kesintisiz çalışmanın söz konusu olmadığı, eldeki dava 2008 yılı sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekirken 19.04.2016 tarihinde açılması nedeniyle hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
13. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
14. Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; Bölge Adliye Mahkemesince davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilen eldeki davada; dava dışı ... Tekstil İnş. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından 29.04.2008-30.09.2008 tarihleri arasında sigortalı gösterilen davacının bu tarihlerde davalı işyerinde çalıştığına dair iddiasının bulunup bulunmadığı; davacının 29.04.2008-30.09.2008 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığına ilişkin iddiasının olduğunun anlaşılması hâlinde dava dışı ... Tekstil İnş. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti.’ye husumet yöneltilip davaya katılımı sağlanarak toplanacak delillere göre davacının davalı işveren nezdinde geçen çalışma süreleri usulünce belirlenip sonucuna göre karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
15. 1 Ekim 2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun (5510 sayılı Kanun) geçici 7. maddesinin 1. fıkrasında; “Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 17/07/1964 tarihli ve 506 sayılı, 02/09/1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı, 08/06/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunlar ile 17/07/1964 tarihli ve 506 sayılı Kanun’un Geçici 20'inci maddesine göre sandıklara tabi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiili hizmet süresi zammı, itibari hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirilirler” yönünde düzenleme bulunmaktadır.
16. Bu durumda 01.10.2008 tarihinden önceki döneme ilişkin hizmet tespiti uyuşmazlıklarında 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu (506 sayılı Kanun); bu tarihten sonraki dönem bakımından ise 5510 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerekecektir.
17. Öncelikle ifade etmek gerekir ki, mülga 506 sayılı Kanun ve 5510 sayılı Kanun’un 4. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı niteliğini kazanmanın koşulları başlıca üç başlık altında toplanmaktadır.
18. Bunlar: a) Çalışma ilişkisinin kural olarak hizmet sözleşmesine dayanması, b) işin işverene ait işyerinde ya da işyerinden sayılan yerlerde iş organizasyonu içerisinde yapılması, c) çalışanın 506 sayılı Kanun’un 3. maddesinde (5510 sayılı Kanun’un 6. maddesi) belirtilen istisnalardan olmaması şeklinde sıralanabilir. Sigortalı olabilmek için bu koşulların bir arada bulunması zorunludur.
19. Dolayısıyla sigortalı olarak çalışabilmenin temel koşulu, hizmet sözleşmesine dayalı çalışmanın bulunmasıdır. Bu anlamda bir sözleşme, hizmet sözleşmesi olarak kabul edilmediğinde sigortalılıktan söz edilmesi de mümkün olmayacaktır.
20. Sigortalılık niteliğinin kazanılması açısından işveren ile çalıştırılan kişi arasında hizmet sözleşmesinin yapılması tek başına yeterli değildir. Ayrıca işin işverene ait işyerinde ya da işyerinden sayılan yerlerde yapılması gerekmektedir. Mülga 506 sayılı Kanun’un 5. maddesine göre (5510 sayılı Kanun’un md. 11) işyeri, bir hizmet sözleşmesine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanların işlerini yaptıkları yerdir. İşin niteliği ve yürütümü bakımından işyerine bağlı bulunan yerlerle dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden veya meslek eğitimi yerleri, avlu ve büro gibi diğer eklentiler ve araçlar da işyerinden sayılır.
21. Ayrıca 5510 sayılı Kanun'un geçici 7. maddesi uyarınca, uygulama yeri bulan 506 sayılı Kanun'un 2. ve 6. maddelerinde öngörülen koşulların oluşmasıyla birlikte çalıştırılanlar, kendiliğinden sigortalı sayılırlar. Ancak, bu kimselerin ayrıca aynı Kanun’un 3. maddesinde sayılan istisnalara girmemesi gerekir. Çalıştırılanların, başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın sigortalı niteliğini kazanmaları 506 sayılı Kanun'un 6. maddesinin 1. fıkrasında yer alan açık hüküm gereğidir (5510 sayılı Kanun 4 ve 92. maddeleri).
22. Ne var ki, sigortalıların bazı haklardan yararlanmaları öncelikle Kuruma bildirilmeleri, belirli süre prim ödemiş olmaları ve Kanunun gerektirdiği bilgilerin açık bir şekilde bilinmesi koşullarına bağlıdır. Anılan bilgi ve belgelerin Kuruma ulaştırılmaması veya eksik ulaştırılması hâlinde ise bildirimsiz (kaçak) çalıştırma olgusu ortaya çıkacaktır. Bu durum, prim ve gelir vergisi ödememek için işverenlerce sıklıkla başvurulan bir yol olup ülkenin gerçeklerinden biridir. İşte bu noktada, işçinin birtakım yasal haklardan yararlanabilmesi için sigortalı hizmetinin tespitini istemesi gereği ortaya çıkmaktadır.
23. Bilindiği üzere, sigortalı hizmetin tespiti davaları kamu düzenini ilgilendirmekte olup bu niteliği gereği özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerekmektedir. Bu davaların yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanun'un 79. maddesinin 10. fıkrasında; “Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları kurumca tespit edilmeyen sigortalıların hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak hizmet tespiti isteyebilecekleri” düzenlenmiştir.
24. Sigortasız çalışmaların tespiti yönünden dava açma ve hak arama özgürlüğüne getirilen süre sınırlaması başka bir deyişle dava açma süresinin 5 yıl ile sınırlandırılması doğrudan doğruya hakkın mevcudiyetini etkilediğinden hak düşürücü niteliktedir ve bu sürenin geçmesi ile hak bir daha canlanmamak üzere ortadan kalkmaktadır. 506 sayılı Kanun'un kabul edilip yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla 5 yıl olarak öngörülen süre, 09.07.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3395 sayılı Kanun'un 5. maddesiyle 10 yıla çıkarılmış, daha sonra 07.06.1994 tarihinde yürürlüğe giren 3995 sayılı Kanun'un 3. maddesiyle yeniden 5 yıl olarak düzenlenmiş olup 5510 sayılı Kanun’un 86. maddesinin 9. fıkrasında da bu süre 5 yıl olarak geçerliliğini korumaktadır.
25. Bu kapsamda işe giriş bildirgesi düzenlenmemiş veya düzenlenmesine karşın hak düşürücü süre içerisinde Kuruma verilmemiş, süresi içerisinde Kuruma verilen dönem bordroları ile bildirim yapılmamış, çalışmanın varlığı yönünde sigorta müfettişince herhangi bir tespit yapılmamış ise hizmetlerin tespitini talep eden kişilerin hak düşürücü süre geçmeden dava açması zorunludur.
26. İşverenin, çalıştırmış olduğu sigortalılara ait hangi belgeleri Kuruma vermesi gerektiği 506 sayılı Kanun'un 79. maddesinin 1. fıkrasında açıkça ifade edildiği üzere yönetmeliğe bırakılmıştır. Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinde işverence verilecek belgeler düzenlenmiştir. Bunlar, aylık sigorta primleri bildirgesi, dört aylık sigorta primleri bordrosu, sigortalı hesap fişi vs.dir. Sayılan bu belgelerden birisinin dahi verilmiş olması hâlinde artık 506 sayılı Kanun'un 79. maddesinin 10. fıkrasında düzenlenen hak düşürücü süreden söz edilemez.
27. Yargıtayın yerleşmiş uygulamalarına göre; eğer sayılan belgelerden birisi işveren tarafından verilmişse burada Kurumun sigortalının çalışmasından haberdar olduğu ve artık hizmet tespiti davası için hak düşürücü sürenin varlığından söz edilemeyeceği kabul edilmektedir.
28. Diğer taraftan, Kurum tarafından yapılan bir tespitin olması hâlinde de aynı sonuca ulaşılmaktadır. Bu kabulün temelinde yatan neden; hiç bildirim yapılmayan sigortalılarla, kısmi bildirim yapılan sigortalıların aynı hukuksal statüye tabi tutulmalarının hukuka ve hakkaniyete aykırı olacağının düşünülmesidir.
29. Somut olayda; davacı vekili dava dilekçesinde müvekkilinin 2007 yılı Ekim ayında çalışmaya başladığını ancak davalı işveren tarafından sigorta girişinin 29.04.2008 tarihinde yapıldığını ileri sürerek söz konusu tarihler arasındaki hizmetlerinin tespitini talep etmiştir.
30. Dosya kapsamında bulunan hizmet döküm cetveline göre davacının 29.04.2008-30.09.2008 tarihleri arasında dava dışı ... Tekstil İnş. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti.’de çalıştığı, 20.03.2009 tarihinde davalı işveren tarafından davacı adına işe giriş bildirgesi Kuruma verildiği ve bu tarihten sonra davacının davalı işveren tarafından çalışmalarının bildirildiği görülmüştür.
31. Öte yandan yargılama sırasında dinlenen davacı bordro tanığı ... davacının 2008 yılı Ekim ayından itibaren davalı işveren nezdinde çalıştığını, ... Tekstil İnş. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. unvanlı şirket hakkında bilgisinin olmadığını; davacı tanığı ... ise ... Sanayi Sitesinde dava dışı ... Tekstil İnş. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti.’de davacıyla birlikte çalıştıkları dava dışı ... Tekstil İnş. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. iflas ettikten sonra davalı şirkette çalışmaya başladıklarını beyan etmiştir.
32. Diğer taraftan dosyadaki delillere göre davalı şirket ile dava dışı ... Tekstil İnş. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında organik bağ bulunmadığı açıktır.
33. Bu itibarla davacının yargılama sırasında dava dışı ... Tekstil İnş. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti.’de çalışmasının bulunmadığına, 2007 yılı Ekim ayından 20.03.2009 tarihine kadar davalı şirkette kesintisiz çalıştığına dair iddiasının bulunmaması, bu hususa ilişkin açık temyiz itirazının olmaması, hizmet döküm cetvelinde davacının 29.04.2008-30.09.2008 tarihleri arasında dava dışı ... Tekstil İnş. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti.’den; 20.03.2009 tarihinden itibaren davalı şirketten çalışmalarının bildirilmesi, tanık beyanları, davalı şirket ile dava dışı ... Tekstil İnş. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında organik bağ bulunmaması ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde 2007 yılı Ekim ilâ 29.04.2008 tarihleri arasında davalı şirkette çalıştığının tespitini talep eden davacının davalı şirket tarafından 20.03.2009 tarihinde işe başladığına dair Kuruma verilen işe giriş bildirgesine kadar davalı şirkette kesintisiz çalışmadığının anlaşıldığı, bu durumda Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında kesintisiz olarak geçen çalışmanın sona erdiği yılın sonunun başlangıç olarak alınması gerektiği, kesintisiz geçtiği iddia olunan çalışmanın sona erdiği 2008 yılının sonundan itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre içinde dava açılması gerekirken eldeki davanın 19.04.2016 tarihinde açıldığı anlaşıldığından hak düşürücü sürenin geçtiği, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine dair Bölge Adliye Mahkemesince verilen direnme kararının usul ve yasaya uygun olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
34. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; davacı vekili dava dilekçesinde müvekkilinin davalı şirkette 2007 yılı Ekim ilâ 04.04.2016 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığını ileri sürerek davalı işveren tarafından sigorta girişinin yapıldığı 29.04.2008 tarihine kadar olan çalışma dönemi bakımından hizmetinin tespitini talep ettiği, öte yandan hizmet döküm cetveline göre davalı şirket tarafından davacı adına düzenlenen işe giriş bildirim tarihinin 20.03.2009 olduğu, bu durumda davacıya talebinin açıklattırılması gerektiği, davacının talebinin davalı şirket tarafından bildirilmeyen tüm çalışma sürelerinin tespitine ilişkin olduğunun ve dava dilekçesinde belirtilen tarihlerin maddi hataya dayandığının anlaşılması hâlinde davalı şirket ile dava dışı ... Tekstil İnş. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. mecburi dava arkadaşı olacağından bu şirketin mahkemece davaya dâhil edilmesinin; davacının talebinde maddi hata bulunmadığı ancak talep edilen çalışma döneminin davalı şirket nezdinde olduğuna dair yanıldığının anlaşılması hâlinde ise aynı konuda açılmış ek dava olup olmadığının sorulması, açılmış bir dava varsa bu dava ile birleştirilerek sonuca ulaşılmasının doğru olacağı, belirtilen hususlar mahkemece araştırılıp değerlendirilmeden davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesinin isabetli olmadığı, bu nedenle direnme kararının bu değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
35. Hâl böyle olunca direnme kararı onanmalıdır.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA,
Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/2. maddesi uyarınca kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine 19.10.2022 tarihinde ikinci görüşmede oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.
KARŞI OY
Davacı dava dilekçesinde, davalı işyerinde Ekim 2007 tarihinden itibaren çalışmaya başladığını, 04.04.2016 tarihinde ücretsiz izne çıkarılarak eylemli fesih yapıldığını aradaki kesintisiz çalışma süresine rağmen sigorta girişinin 29.04.2008 tarihinde yapıldığını belirterek sigorta girişinin yapıldığı tarihe kadar ki hizmetinin tespitini talep etmiştir.
Bölge adliye mahkemesince davalı işveren tarafından 20.03.2009 tarihinde işe giriş bildirgesi verildiği, öncesinde 29.04.2008-30.09.2008 tarihleri arasında ... Tekstil İnş. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şirketinden çalışma bildirildiği, davalı işyerindeki çalışmanın kesintisiz olmadığı için talep edilen dönem itibarıyla hak düşürücü sürenin dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dava dilekçesindeki iddia Ekim 2007 ile 04.04.2016 arasında davalı işyerinde kesintisiz çalışıldığı yönünde olup sigorta girişinin yapıldığı 29.04.2008'e kadarki olan dönemdeki çalışmanın tespiti yönündedir. Oysa ki davalı işyerindeki sigorta giriş bildirimi davacının belirttiği gibi 29.04.2008 olmayıp 20.03.2009’dur. Davacı iddiasına göre kesintisiz çalışma olgusuna dayanıldığından açılan dava süresinde olacaktır. Sigorta kayıtları esas alındığında ise davalı işyerinde kesintisiz çalışma olmadığından hak düşürücü süre dolmuş olmaktadır.
Davacının kesintisiz çalışma iddiası gözetildiğinde sigorta girişinin iddia edildiği gibi 29.04.2008 olmayıp 20.03.2009 olarak görünmesi nedeniyle bu durum kesintisizliği ortadan kaldırdığı hâlde neden kesintisiz çalışmadan söz ettiği, bu tarihler arasında da davalı işyerinde çalışmış ise neden 20.03.2009 tarihi değil de 29.04.2008 tarihine kadar olan çalışmalar için dava açtığı, beyanlarda veya tarihlerde bir hata varsa bunu düzeltir şekilde talebinin açıklatılması gerektiği açıktır. Sosyal güvenlik hakkı anayasal bir hak olup kişinin maddi ve manevi varlığının korunmasıyla da ilgilidir. Kişinin açıkça kesintisiz çalışmadan söz etmesine rağmen belirtilen husus açıklatılmadan kesintisizliğin ortadan kalktığı gerekçesiyle davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi hâkimin açıklatma ödevine uygun düşmemektedir.
Bu durumda hâkimin açıklatma ödevine uygun olarak davacıya talebinin açıklatılması, açılan dava, davalı işyerinden bildirilmeyen tüm sürelerin tespiti talebini içeriyor ve dilekçesinde belirttiği tarihler maddi hataya dayanıyorsa bunu düzeltme imkânı tanınması, maddi hata düzeltimi olduğu takdirde davalı şirket ile dava dışı şirket mecburi dava arkadaşı konumunda olacağından dava dışı şirketin de anılan dönem için davaya dahil edilmek suretiyle taraf hâline getirilmesi gerekmektedir. Şayet maddi hata olmayıp bildirilen sigortanın davalı işveren nezdinde olduğu konusunda yanılmaya dayalı ise sonrasında bu konuda açılmış ek bir dava olup olmadığının sorulması şayet açılmış ise bu dava ile birleştirme hususu değerlendirilmelidir.
Mahkemece davacının kesintisiz çalışma iddiasına usul kuralları bağlamında değerlendirilmesi gereken bir değer atfedilmeksizin ve anılan hususlar üzerinde durulmaksızın davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle değişik bozma yapılması gerektiği görüşünde olduğumdan direnme hükmünün onanması yönünde oluşan değerli çoğunluk görüşüne katılamıyorum.