"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
1. Taraflar arasındaki “Kurum işleminin iptali ve tespit" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, ... İş Mahkemesinin davanın kabulüne ilişkin kararına yönelik davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılıp düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine dair ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen karar taraf vekillerinin temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin tarım işi ile uğraşması nedeniyle davalı Kurum tarafından re’sen 01.04.1993 tarihinden itibaren 2926 sayılı Kanun kapsamında sigortalılık tescilinin yapıldığını, 25.11.1993 tarihinden itibaren ziraat odası kaydı bulunan davacının 6552 sayılı Kanun ile eklenen 5510 sayılı Kanun’un Ek 17. maddesi gereğince yapılandırılan prim borçlarını ödediğini, ancak davalı Kurumca daha sonra 506 sayılı Kanun’a tabi sigortalı çalışmaları bulunduğundan bahisle 01.04.1993 tarihinden 2009 yılına kadar olan tüm Tarım Bağ-Kur sigortalılığının iptal edildiğini, müvekkilinin 506 sayılı Kanun’a tabi çalışmalarının kısa süreli ve kesintili olduğunu, Yargıtay içtihatlarında da bir yıldan az sürelerin kısa süreli kabul edildiğini, bu nedenle müvekkilinin devam eden tarımsal faaliyetleri nedeniyle 506 sayılı Kanun kapsamındaki kısa süreli sigortalılığı dışında Tarım Bağ-Kur sigortalısı sayılması gerektiğini, idari yoldan yapılan başvurunun reddedildiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 01.04.1993-25.07.2000 tarihleri arasındaki süreler yönünden 506 sayılı Kanun’a tabi sigortalılığı dışlanarak Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı ... (SGK/Kurum) vekili cevap dilekçesinde; 03.03.1993 tarihi itibariyle 2926 sayılı Kanun kapsamında Tarım Bağ-Kur sigortalılık tescili yapılan davacının 1993/3. döneminde 506 sayılı Kanun’a tabi çalışmalarının tespit edilmesi nedeniyle Tarım Bağ-Kur sigortalılığının başlangıçtan itibaren iptal edilerek ziraat odası kaydına istinaden 07.09.2009 tarihinde 5510 sayılı Kanun’un 4/1-b maddesine göre tescilinin yapıldığını, davacının iddia ettiği dönemde Tarım Bağ-Kur sigortalısı sayılmasının mümkün olmadığı gibi bu dönem itibariyle prim ödemesi de bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
6. ... İş Mahkemesinin 11.04.2017 tarihli ve 2016/57 E., 2017/326 K. sayılı kararı ile; davacının 506 sayılı Kanun’a tabi çalışmalarının 1993/2. döneminde 80 gün, 1993/3. döneminde 60 gün ve 1994/1. döneminde 60 gün olmak üzere toplam 180 gün olduğu, makul süre olarak değerlendirilmesi gereken bu kısa süreler içinde davacının tarımsal faaliyetinin devam ettiği, sigortalılığının iptal koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının 506 sayılı Kanun’a tabi çalışmaları dışlanarak 01.04.1993-25.07.2000 tarihleri arasında 2926 sayılı Kanun kapsamında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine, aksi yöndeki Kurum işleminin iptaline karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:
7. ... İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
8. ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 14.09.2018 tarihli ve 2017/1686 E., 2018/1551 K. sayılı kararı ile; davacının 01.08.1990 tarihinde başlayıp 15.04.1994 tarihinde sona eren 506 sayılı Kanun Kapsamındaki çalışmalarının, 2926 sayılı Kanun’a tabi sigortalılık tescili yapılan 03.03.1993 tarihinden sonrasına ilişkin ve makul süreyi aşar nitelikte olduğu, 506 sayılı Kanun’a tabi çalışmasının sona erdiği 15.04.1994 tarihi sonrasında 2926 sayılı Kanun kapsamında sigortalılık iradesini ortaya koyacak herhangi bir yazılı başvurusu, prim ödemesi ya da tarımsal ürün satış bedelinden yapılan prim tevkifatı bulunmayan davacının dava konusu dönemde 2926 sayılı Kanun sigortalısı kabul edilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı kaldırılıp düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
9. ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararı süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
10. Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin 12.11.2019 tarihli ve 2018/6970 E., 2019/6831 K. sayılı kararı ile; "... F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Davacı, davalı Kurum tarafından Tarım Bağ-Kur sigortalılığının, 506 sayılı Yasa kapsamındaki çalışmaları gerekçe gösterilerek iptal edilmesine dair işlemin iptalini ve 01/04/1993-25/07/2000 tarihleri arasında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile hükümde yazılı şekilde karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince ise, yerel mahkemenin kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 03/03/1993 varide tarihli bildirgesine istinaden 01/04/1993 tarihi itibariyle re'sen tescil edildiği, davacının ilk olarak03/03/1993 tarihinden itibaren kesintisiz devam eden Tarım Bağ-Kur sigortalısı sayıldığı ve bu döneme ilişkin prim borçlarını 6552 sayılı Yasa kapsamında süresinde ödediği, ancak daha sonra davalı Kurum tarafından; Tarım Bağ-Kur bildirgesinin düzenlendiği tarihte davacının SSK'lı çalışmaları bulunduğu gerekçesi ile Tarım Bağ-Kur sigortalılığının dosyasında tarım Tarım Bağ-Kur bildirgesi bulunan 07/09/2009 tarihine kadar iptal edildiği, davacının 1993/1. dönemde 80, 1993/2. dönemde 80, 1993/3. dönemde 60, 1994/1. dönemde 60 gün 506 sayılı Yasa ( 5510 sayılı Yasa'nın 4/1-a maddesi ) kapsamında çalışmalarının bulunduğu, 25/11/1993-30/03/2015 tarihleri arasında ziraat odası kaydı bulunduğu, 2002 yılından itibaren çiftçi kayıt sisteminde kayıtlı olduğu, muhtar ve davacı tanıklarının davacının eskiden beri tarımla uğraştığını doğruladıkları, davacı adına kayıtlı tarla vasıflı taşınmazlarının bulunduğu anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Yasa'nın 10. maddesinde; “ sigortalıların kayıt ve tescil işlemlerinde valilik, kaymakamlık, özel idare, belediye ve muhtarlık ve nüfus idareleri kayıtları ile diğer kamu kuruluşlarının, tarım satış kooperatifleri ve birliklerinin, pancar ekicileri istihsal kooperatifleri ve Birliği Türkiye ... Fabrikaları Anonim Şirketi kayıtlarının esas alınacağı” düzenlenmiştir.
Öte yandan Tarım Bağ-Kur sigortası kapsamında kesintisiz tarımsal faaliyetin bulunduğunun anlaşıldığı hallerde, gerek 506 ve gerekse 1479 sayılı Yasa'lar kapsamındaki kısa süreli çalışmaların 2926 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığı tümden sona erdirmeyeceği, 2926 sayılı Yasa'nın 36 ve 10. maddesindeki şartların da gerçekleşmesi halinde 506 ve 1479 sayılı Yasa'lar kapsamındaki kısa süreli çalışmalar dışında kalan süreler bakımından Tarım Bağ-Kur sigortalısı olunduğunun kabulünün gerekeceği, 506 ve 1479 sayılı Yasa'lar kapsamındaki çalışmaların uzun süreli olduğu hallerde ise, tarımsal faaliyetin kesintiye uğradığının ve anılan çalışmaların sona ermesinden sonra, 2926 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığın yeniden başlatılabilmesi için doğrudan prim yatırılması, talep veya aynı Yasa'nın 36. maddesine göre ürün bedelinden tevkifat yapılması yoluyla yeniden kayıt ve tescil yolundaki iradenin ortaya konulması gerektiği Dairemizin giderek Yargıtay'ın yerleşmiş görüşlerindendir
Bir yıldan daha az süren zorunlu sigortalılık kapsamındaki çalışmalar kısa süreli olup kesintisiz bir şekilde bir yıl veya daha fazla süren çalışmalar ise uzun süreli çalışmadır.
Somut olayda; davacının 506 sayılı Yasa kapsamındaki çalışmaları kısa süreli olup, tarımsal faaliyetinin devam ettiği de anlaşıldığından 506 sayılı Yasa kapsamındaki çalışmaları dışlanmak suretiyle davacının talebi ile bağlı kalınarak 01/04/1993- 25/07/2000 tarihleri arasında 2926 sayılı Yasa kapsamında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olmuştur.
Mahkemece yapılacak iş, davacının ihtilaflı dönemdeki 506 sayılı Yasa kapsamındaki çalışmaları kısmi süreli olduğundan 01/04/1993- 25/07/2000 tarihleri arasına ait dönem bordrolarını istemek, bordrolardaki fiili çalışma günlerini tespit etmek ve dışlamak suretiyle davacının Tarım Bağ-Kur sigortalılık sürelerini belirlemekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde davacı vekili tarafından temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASI gerekmiştir..." gerekçesiyle bozma nedenine göre davalı Kurum vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığı belirtilmek suretiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
11. ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 12.02.2020 tarihli ve 2020/53 E., 2020/106 K. sayılı kararı ile; davacının muhtar veya herhangi bir zirai kurum/kuruluş onayı olmadan 03.03.1993 tarihinde yetkili memur tarafından re’sen düzenlenen tarım sigortalılığı bağ-kur'a giriş bildirgesiyle 2926 sayılı Kanun kapsamında tescil edilen sigortalılığının 01.05.1994 tarihine kadar başlatılmasının mümkün olmadığı, bildirgenin düzenlendiği 03.03.1993 tarihinden 15.04.1994 tarihine kadar devam eden 506 sayılı Kanun'a tabi çalışmalarının makul süreyi aşması nedeniyle sigortalılığının yeniden başlatılamayacağı, ayrıca çalışma yaşamında daha az vergi ve sigorta primi ödemek amacıyla zaman zaman Kuruma bildirilen çalışma gün sayılarının gerçeği yansıtmadığının ve fiilen çalışılan günlerin eksik bildirildiğinin bilinen bir gerçek olduğu, dava konusu dönemde davacının sigortalı çalışmalarının geçtiği akaryakıt istasyonunun sürekli çalışan bir işyeri olduğunun özellikle belirtilmesi gerektiği, öte yandan sırf tarımsal faaliyetinin olması davacıya dava konusu sigortalılığı kazandırmayacağı gibi tescil belgesinin düzenlenme tarihi olan 03.03.1993 tarihinden sonra 25.11.1993 tarihinden itibaren ziraat odası; 2002 yılından itibaren çiftçi kayıt sistemi kayıtlarının başladığı, adına 2.434,63 metrekare hisse düşen tarla vasıflı taşınmazın uyuşmazlık konusu dönemden sonra adına tescil edildiği dikkate alındığında tarla kiralamak suretiyle tarımsal faaliyette bulunduğuna ilişkin iki tanık beyanı ile zabıta araştırma tutanağının Hukuk Genel Kurulu kararları ile benimsenen kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyetin gerçekleştiğine ilişkin kriterleri karşılamadığı, bu nedenle davacının dava konusu dönemde kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyetinin olduğu hususunun ispat edilemediği, yine bozma kararında değinilmemiş ise de dava konusu dönemin prim borçlarını 28.01.2015 tarihinde ödemiş olmasının davacıya davaya konu sigortalılığı kazandırmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
12. Direnme kararını süresi içinde taraf vekilleri temyiz etmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
13. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 506 sayılı Kanun kapsamında 1993/1. döneminde 80, 1993/2. döneminde 80, 1993/3. döneminde 60 ve 1994/1. döneminde 60 gün sigortalılığı bulunan davacının 03.03.1993 tarihinde 2926 sayılı Kanun’a tabi olarak tescil edilen ve 6552 sayılı Kanun gereğince prim borçlarını ödediği sigortalılığının 07.09.2009 kadar olan kısmının iptaline ilişkin Kurum işleminin yerinde olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre 506 sayılı Kanun kapsamındaki çalışmalarının kısa süreli olduğu ve tarımsal faaliyetinin de devam ettiği kabul edilip talebi bağlı kalınarak 01.04.1993-25.07.2000 tarihleri arasındaki 506 sayılı Kanun’a tabi fiili çalışma günleri tespit edilip dışlanmak suretiyle Tarım Bağ-Kur sigortalılık sürelerinin belirlenmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
14. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında öncelikle direnme adı altında verilen kararın yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulu tarafından mı yoksa Özel Daire tarafından mı yapılması gerektiği ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.
IV. GEREKÇE
15. Direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli, gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir.
16. Başka bir deyişle mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenip gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması hâlinde direnme kararının varlığından söz edilemez.
17. İstikrar kazanmış Yargıtay içtihatlarında mahkemece direnme kararı verilse dahi bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme veya toplanan yeni delillere dayanmak, önceki kararda yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen karar direnme kararı olmayıp yeni hüküm olarak kabul edilmektedir.
18. Somut olayda; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından davacının 01.08.1990 tarihinde başlayıp 15.04.1994 tarihinde sona eren 506 sayılı Kanun'a tabi sigortalılığının makul süreyi aşar nitelikte olduğu, bu çalışmalarının sona erdiği 15.04.1994 tarihi sonrasında 2926 sayılı Kanun kapsamında sigortalılık iradesini koyacak başvurusu, prim ödemesi veya tarımsal ürün satışından prim tevkifatı bulunmayan davacının istek konusu dönemde tarım sigortalısı kabul edilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle ilk derece mahkemesinin davanın kabulüne ilişkin kararı kaldırılıp düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verildiği, Özel Dairece davacının 506 sayılı Kanun'a tabi çalışmalarının kısa süreli olduğu ve tarımsal faaliyetinin de devam ettiği, bu çalışmaları dışlanmak suretiyle talebiyle bağlı kalınarak 2926 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olduğunun tespitine karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince bu sefer davacının 506 sayılı Kanun'a tabi çalışmalarının makul süreyi aştığı yönündeki gerekçe tekrar edilmekle birlikte daha önce üzerinde durulmadığı hâlde davacının 03.03.1993 tarihinde Kurumca re'sen yapılan tescilinin geçerli olmadığı, 15.04.1994 tarihinden sonraki dönemde tarımsal faaliyetinin kanıtlanamadığı, 506 sayılı Kanun'a tabi sigortalılık süresinin Kuruma eksik bildirilmiş olabileceği ve 28.01.2015 tarihinde yapılan prim ödemesinin davacıya dava konusu sigortalılığı kazandırmasının mümkün olmadığı şeklinde önceki kararda yer almayan yeni bir gerekçeye dayanılmıştır.
19. Görüldüğü üzere Bölge Adliye Mahkemesince önceki kararın gerekçesinde yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş yeni ve değişik gerekçe ile yeni bir karar verilmiştir.
20. Bu durumda ortada Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenmesi gereken direnme kararı değil yeni hüküm bulunmaktadır.
21. Hâl böyle olunca yeni hükme yönelik temyiz itirazları Özel Dairece incelenmelidir.
22. Bu nedenle dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Taraf vekillerinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 08.12.2022 tarihinde oy birliği ile ve kesin olarak karar verildi