Logo

Hukuk Genel Kurulu2021/237 E. 2022/1758 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İş kazası sonucu oluşan maddi tazminat talebinde, davacıya sürekli iş göremezlik geliri bağlanması için Sosyal Güvenlik Kurumu'na başvurulup başvurulmadığı ve sürekli iş göremezlik oranının tespit edilip edilmediği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıya, sürekli iş göremezlik oranının belirlenmesi ve sürekli iş göremezlik geliri bağlanması için Kuruma başvurması gerektiği hususunda yapılması gereken tebligatın usulüne uygun yapılmadığı ve bu hususun eksik araştırma ile sonuçlandırıldığı gözetilerek direnme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

1. Taraflar arasındaki “Maddi ve manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Yalova İş Mahkemesinin maddi tazminat talebinin reddine, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin kararına yönelik davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi tarafından verilen karar, davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, İlk Derece Mahkemesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı ...nin alt işvereni olan diğer davalı ...’un işçisi olarak çalışan müvekkilinin 24.09.2014 tarihinde kalıp çakarken tahta platformun çökmesi nedeniyle düşerek yaralandığını, kazanın meydana gelmesinde tüm kusurun davalılarda olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları kalmak kaydıyla 8.000TL maddi ve 25.000TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı ... Taşıt Muayene İstasyonları İşletmeciliği A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkilinin çalışanı olmadığını ve zamanaşımı süresinin dolduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

6. Davalı ... cevap dilekçesi sunmamış ve duruşmalara katılmamıştır.

İlk Derece Mahkemesi Kararı:

7. Yalova İş Mahkemesinin 25.10.2017 tarihli ve 2015/564 E., 2017/695 K. sayılı kararı ile; davalı ...nin alt işvereni olan diğer davalı ...’un işçisi olarak çalışan davacının 24.09.2014 tarihinde kalıp çakarken tahta platformun çökmesi nedeniyle dik konumdaki demirlerin üzerine düşerek yaralandığı, Yalova 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/336 E., 2016/413 K. sayılı kararı ile davalı ...’un taksirle yaralanmaya neden olma suçundan dolayı cezalandırılmasına karar verildiği, Kurum tarafından meydana gelen kazanın iş kazası olduğu kabul edilerek davacıya geçici iş göremezlik ödemesi yapıldığı, mükerrer ödemeye neden olunmaması için kaza geçirenin Kuruma müracaat ederek maluliyet oranı belirlendikten sonra bu oran üzerinden sürekli iş göremezlik geliri bağlanması gerektiği, bu amaçla Kuruma müracaat etmesi için verilen kesin süreye rağmen davacının Kuruma başvuruda bulunmadığı, bu nedenle maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi, gerekli güvenlik tedbirleri almayan asıl işveren davalı şirketin %30; alt işveren davalı ...’un %40 oranında kusurlu olduğu gözetilerek manevi zarara uğrayan davacı lehine manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile maddi tazminat talebinin reddine; 7.500Tl manevi tazminatın 24.09.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:

8. Yalova İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.

9. Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 25.05.2018 tarihli ve 2018/1097 E., 2018/1080 K. sayılı kararı ile; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

10. Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

11. Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin 16.05.2019 tarihli ve 2018/6563 E., 2019/3840 K. sayılı kararı ile; “…Dava, sigortalının iş kazasından kaynaklı sürekli iş göremezliği iddiası ile maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.

Mahkemece, 7500,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair taleplerin ise reddine karar verilmiştir.

Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacının sürekli iş göremezlik oranının kurumca tespit edilmediği anlaşılmıştır.

Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmayan zararın ödetilmesine ilişkin davalarda (tazminat davaları) öncelikle haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için Kurum tarafından sigortalıya bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin tazminattan düşülmesi gerektiği Yargıtay’ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir. Diğer yandan, sigortalıya bağlanacak gelir ve hükmedilecek tazminatın miktarını doğrudan etkilemesi nedeniyle, işçide oluşan meslekte güç kayıp oranının hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeksizin kesin olarak saptanması gerekir.

Maluliyetin tespiti açısından davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Yasanın 95. maddesidir. Anılan maddede; “Bu Kanun gereğince, yurt dışında tedavi için yapılacak sevklere, çalışma gücü kaybı, geçici iş göremezlik ödeneklerinin verilmesine ilişkin raporlar ile iş kazası ve meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücü veya çalışma gücü kaybına esas teşkil edecek sağlık kurulu raporlarının usûl ve esaslarını, bu raporları vermeye yetkili sağlık hizmeti sunucularının sahip olması gereken kriterleri belirlemeye, usûlüne uygun olmayan sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgeleri düzenleyen sağlık hizmet sunucusuna iade edecek belirlenen bilgileri içerecek şekilde yeniden düzenlenmesini istemeye Kurum yetkilidir. Usûlüne uygun sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgeler ile gerekli diğer belgelerin incelenmesiyle; yurt dışında tedavi için yapılacak sevklere, vazife malullük derecesini, iş kazası veya meslek hastalığı sonucu tespit edilen meslekte kazanma gücünün kaybına veya meslekte kazanma gücünün kaybı derecelerine ilişkin usûlüne uygun düzenlenmiş sağlık kurulu raporları ve diğer belgelere istinaden Kurumca verilen karara ilgililerin itirazı halinde, durum Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanır. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar, Sağlık Bakanlığı ile Kurumun birlikte çıkaracağı yönetmelikle düzenlenir.” ifadelerine yer verilmiştir.

Bu yasal düzenleme gereğince düzenlenen Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşleri Yönetmeliğinin Geçici 1. maddesinde; bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce çalışma gücü kaybı, iş kazası, meslek hastalığı, vazife malullüğü, harp malullüğü sonucu meslekte kazanma gücü kaybı ile erken yaşlanma durumlarının tespiti talebinde bulunan sigortalılar ve hak sahipleri için, yürürlükten kaldırılan ilgili sosyal güvenlik mevzuatının 5510 sayılı Yasaya aykırı olmayan hükümlerinin uygulanacağı, 5. maddesinde sigortalı ve hak sahiplerinin çalışma gücü oranlarının a) Sağlık Bakanlığı eğitim ve araştırma hastaneleri, b) Devlet Üniversitesi, c) Türk Silahlı Kuvvetlerine bağlı asker hastaneleri, ç) sigortalıların ikamet ettikleri illerde (a), (b), (c) bentlerinde belirtilen hastanelerin bulunmaması durumunda Sağlık Bakanlığı tam teşekküllü hastanelerin yetkili olduğu bildirilmiş; Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 56. maddesinde ise Kurum Sağlık Kurulunca verilen karara karşı yapılan itirazların Yüksek Sağlık Kulunca inceleneceği ifade edilmiştir.

Kural olarak Yüksek Sağlık Kurulunca verilen karar Sosyal Güvenlik Kurumunu bağlayıcı nitelikte ise de; diğer ilgililer yönünden bir bağlayıcılığı olmadığından Yüksek Sağlık Kurulu Kararına itiraz edilmesi halinde inceleme Adli Tıp Kurumu aracılığıyla yaptırılmalıdır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 28.06.1976 günlü, 1976/6-4 sayılı Kararı da bu yöndedir. Adli Tıp 3. İhtisas Kurulundan alınacak rapor ile Yüksek Sağlık Kurulu Kararı arasında sürekli iş göremezlik oranına yönelik görüş ayrılığı bulunduğu takdirde çelişkinin giderilmesi için dosyanın Adli Tıp 2. Üst Kuruluna gönderilerek çıkacak sonuca göre karar verilmesi gerekir.

Somut olayda, davacının sürekli iş göremezlik oranının Kurumca tespit edilmediği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece yapılacak iş; yukarıda açıklanan prosedüre göre davacı sigortalının sürekli iş göremezlik oranının tespit edilip edilmediğini Sosyal Güvenlik Kurumu'ndan sormak, tespit yapılmamış ise iş kazasına ilişkin tüm tıbbi evraklar temin edildikten sonra, davacının SGK Maluliyet ve Sağlık Kurulları Daire Başkanlığına müracaatının sağlanması ve usulüne uygun şekilde sürekli iş göremezliğinin tespitine ilişkin rapor alınarak kesinleştirilmesi; itiraz halinde sırasıyla SGK Yüksek Sağlık Kurulu'ndan ve Adli Tıp 3. İhtisas Kurulundan rapor alınması; mevcut raporlar arasında çelişki oluşması halinde ise; raporlar arasındaki çelişkinin Adli Tıp Genel Kurulu'ndan rapor alınmak suretiyle giderilmesinin ardından çıkacak sonuca göre bir karar verilmesinden ibarettir.

Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı :

12. Yalova İş Mahkemesinin 25.09.2019 tarihli ve 2019/312 E., 2019/439 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçe tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

13. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

14. Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda bozma kararında belirtilen prosedüre göre davacının sürekli iş göremezlik oranının tespit edilip edilmediği Kurumdan sorulduktan sonra tespit yapılmadığının anlaşılması hâlinde iş kazasına ilişkin tüm tıbbi belgeler temin edilerek davacının Sosyal Güvenlik Kurumu Maluliyet ve Sağlık Kurulları Daire Başkanlığına başvurusu sağlanıp iş göremezliğin tespitine ilişkin rapor temin edilmesi, sonrasında bu rapora itirazda bulunulduğu takdirde sırasıyla Sosyal Güvenlik Kurumu Yüksek Sağlık Kurulu ve Adli Tıp 3. İhtisas Kurulundan rapor alındıktan sonra mevcut raporlar arasında çelişki bulunduğunun anlaşılması hâlinde Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. Üst Kurulundan rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

15. Öncelikle konuyla ilgili kavramlar ve mevzuat hükümlerine kısaca değinmekte fayda bulunmaktadır.

16. Sürekli iş göremezlik; sigortalının iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az yüzde on oranında azalmış olması durumu olarak tanımlanabilir (Türk Hukuk Lûgatı Cilt I, Ankara 2021, s. 1030).

17. İş Hukukunda ve Sosyal Güvenlik Hukukunda "sürekli iş göremezlik" olarak adlandırılan bedensel zararlara "kalıcı sakatlık" denildiği gibi Yargıtay kararlarında ve Adli Tıp Kurumu raporlarında "beden gücü kaybı" veya "çalışma gücü kaybı" ya da "meslekte kazanma gücü kaybı" da denilmektedir.

18. Sigortalıda oluşan meslekte güç kaybı oranı ve bu oranın ne zaman meydana geldiğinin saptanması ancak bu hususta yasal çerçevede bir raporun alınmış olmasına bağlıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25.12.2013 tarihli ve 2013/10-485 E. 2013/1749 K. sayılı kararı).

19. 5510 sayılı sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun (5510 sayılı Kanun) 18. maddesinde Kurumca yetkilendirilen hekim veya sağlık kurullarından istirahat raporu alınmış olması şartıyla iş kazası nedeniyle iş göremezliğe uğrayan sigortalıya her gün için geçici iş göremezlik ödeneği verileceği; 19. maddesinde iş kazası sonucu oluşan hastalık ve özürler nedeniyle Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık Kurulları tarafından verilen raporlara istinaden Kurum Sağlık Kurulunca meslekte kazanma gücü en az %10 oranında azalmış bulunduğu tespit edilen sigortalıya sürekli iş göremezlik geliri bağlanacağı, iş kazası ve meslek hastalığı sonucu sürekli iş göremezlik hâllerinde meslekte kazanma gücündeki kayıp oranının belirlenmesine ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usul ve esasların Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiştir.

20. Sürekli iş göremezlik oranının tespitinde izlenecek usul ise 5510 sayılı Kanun’un 95. maddesinde belirlenmiştir.

21. 5510 sayılı sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 95. maddesinin 2. fıkrası uyarınca, usulüne uygun sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgeler ile gerekli diğer belgelerin incelenmesiyle iş kazası veya meslek hastalığı sonucu tespit edilen meslekte kazanma gücünün kaybına veya meslekte kazanma gücünün kaybı derecelerine ilişkin usulüne uygun düzenlenmiş sağlık kurulu raporları ve diğer belgelere istinaden Kurumca verilen karara ilgililerin itirazı hâlinde durum Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanır.

22. Diğer taraftan 5510 sayılı Kanun’un “Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu” başlığını taşıyan 58. maddesinde bu Kanunda yazılı olan görevleri yerine getirmek üzere branşları Kurum tarafından belirlenecek uzman hekimlerden oluşan Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu kurulacağı, Kurulun sigortalılar hakkında vazife malûllük derecesi, iş kazası ve meslek hastalığı sonucu sürekli iş göremezlik derecesi tespiti ile çalışma gücünün malûliyeti gerektirecek derecede kaybına ilişkin Kurumca verilen kararlardan itiraza konu olanları inceleyerek karara bağlayacağı, Kurulun bu Kanunda yazılı görevlerle sınırlı olmak kaydıyla mahkemelerden intikal eden ve bilirkişi sıfatıyla rapor düzenlenmesi istenilen dava dosyaları hakkında gerekli incelemeleri yaparak görüş bildireceği, Kurulun görev, yetki, çalışma usûl ve esasları ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usûl ve esasların, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiştir.

23. Anılan maddeye dayanılarak çıkarılan 11.10.2008 tarihli ve 27021 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak 01.10.2008 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe giren Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunun Görev, Yetki, Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 7. maddesinde söz konusu Kurulun, sigortalıların çalışma gücü kaybına ilişkin düzenlenmiş sağlık kurulu raporları ve diğer belgelere istinaden Kurum Sağlık Kurulunca verilen kararlar ile malûl durumdaki sigortalıların başka birisinin sürekli bakımına muhtaç olup olmadığına ilişkin Kurum Sağlık Kurulunca verilen kararlara karşı ilgililerin itirazlarını ve Kanunla ve diğer mevzuatla Kurum Sağlık Kuruluna verilen görevler üzerine düzenlenen kararlara yapılan itirazları inceleyip karara bağlamakla görevli bulunduğu, 8. maddesi ile de Yönetmeliğin 7. maddesinde belirtilen konularla sınırlı olmak kaydıyla mahkemelerden intikal eden ve bilirkişi sıfatıyla rapor düzenlenmesi talep edilen dava dosyaları hakkında gerekli incelemeleri yaparak görüş bildireceği hüküm altına alınmıştır.

24. Daha sonra 02.07.2013 tarihli ve 28695 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu Görev, Yetki, Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik ile yukarıda anılan yönetmelik yürürlükten kaldırılmış ve yine Yönetmeliğin 7. ve 8. maddelerinde söz konusu Kurulun görevleriyle ilgili benzer düzenlemelere yer verilmiştir.

25. Ayrıca Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından 5510 sayılı Kanun’un 107. maddesine dayanılarak 5510 sayılı Kanun’a tabi işyeri, işverenler, sigortalı, hak sahipleri ile diğer ilgili kişi ve kuruluşlar açısından sosyal sigorta işlemlerinin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları kapsayan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği hazırlanmış, anılan Yönetmelik 28.08.2008 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak 01.10.2008 tarihi itibarıyla yürürlüğe girmiştir. Daha sonra bu Yönetmelik 12.05.2010 tarihli ve 27579 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 125. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış, Yönetmeliğin “Malullük durumunun tespiti” başlıklı 51. maddesinde, sigortalının malullük durumunun, kendisinin veya işverenin istemi üzerine; Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca yöntemince düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbî belgelerin, varsa sigortalının maluliyetine sebep olduğu ileri sürülen hastalığı ile ilgili daha önce başvurulan sağlık hizmeti sunucularından temin edilecek rapor, tıbbî belge ve epikrizlerin, sigortalı hakkında daha önce Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu veya Kurum Sağlık Kurulunca verilmiş bir karar mevcut ise bu kararın bir örneği ile dayanağı rapor ve tıbbî belgelerin, Kurum Sağlık Kurulunca incelenmesi sonucu 03.08.2013 tarihli ve 28727 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğinde belirlenen usul ve esaslara göre tespit edileceği belirtilmiştir. Bu Yönetmelikten önce yürürlükte bulunan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğ’inin 55. maddesinde de aynı yönde düzenleme söz konusudur.

26. Konuyla ilgili olarak anılan Yönetmelik hükümlerinin yollamada bulunduğu 5510 sayılı Kanunun 107. maddesine dayanılarak çıkartılıp 5510 sayılı Kanun’un sigortalı sayılanlar ve bunların bakmakla yükümlü oldukları veya hak sahibi çocuklarının çalışma gücü veya meslekte kazanma gücü kayıp oranlarının tespitine ilişkin Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği 01.10.2008 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 11.10.2008 tarihli ve 27021 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak; Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği ise 01.09.2013 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yürürlüğe girmiş olup 23. maddesi ile Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinde yer alan çalışma gücü kaybı, vazife malullüğü, harp malullüğü ile erken yaşlanma durumlarının tespiti ile ilgili tüm hükümlerin yürürlükten kaldırıldığı belirtilmiştir. Bu Yönetmelik ise 28.09.2021 tarihli ve 31612 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Maluliyet ve Çalışma Gücü Kaybı Tespiti İşlemleri Yönetmeliği ile yürürlükten kaldırılmış olup hâlen bu yönetmelik yürürlüktedir.

27. 28.09.2021 tarihli ve 31612 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Maluliyet ve Çalışma Gücü Kaybı Tespiti İşlemleri Yönetmeliği’nin 11. maddesinde çalışma gücü kaybı ile kadın sigortalının başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede ağır engelli çocuğunun tespitinde esas alınacak sağlık kurulu raporlarını düzenlemeye Sağlık Bakanlığı tarafından sağlık kurulu raporlarını düzenlemeye yetkilendirilmiş devlet hastaneleri ile eğitim ve araştırma hastaneleri, Devlet üniversite hastaneleri, belgelenmesi kaydıyla yukarıda belirtilen hastaneler dışında kalan yataklı sağlık hizmeti sunucularının yoğun bakımında tedavisi devam eden ve başka bir hastaneye nakli hayati risk taşıyanlar için yatmakta olduğu hastanelerin yetkili olduğu belirtilmiş, 16. maddesinde ise Kurum Sağlık Kurulunca verilen kararlara yapılan itirazların Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca değerlendirileceği hükme bağlanmıştır. Aynı yönde düzenleme 12.05.2010 tarihli ve 27579 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 52. maddesinde de yer almakta olup Kurum Sağlık Kurulunca verilen karara karşı yapılan itirazların Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kuruluna intikal ettirileceği belirtilmiştir.

28. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 28.06.1976 tarihli ve 1976/4 E., 1976/6 K. sayılı kararında da vurgulandığı üzere Kurulun kararları, Sosyal Sigortalar Kurumunu (Sosyal Güvenlik Kurumunu) bağlayıcı ise de diğer ilgililer yönünden bir bağlayıcılığı yoktur.

29. İlgililerce Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunun kararına itiraz edilmesi hâlinde uygulamada genellikle Adli Tıp Kurumundan rapor alınmakta olup Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasından sonra iki olasılık ortaya çıkmaktadır. İlk olarak, Adli Tıp Kurumu raporunun Yüksek Sağlık Kurulu raporunu doğrulamasıdır. Bu durumda Adli Tıp Kurumu raporunu çürütecek önemli bir neden ve somut bir veri yoksa Adli Tıp Kurumu raporuna itibar edilebilir. Çünkü iki üst sağlık kuruluşunun görüşü birbirini doğrulamaktadır. İkinci olasılık ise Adli Tıp Kurumu raporu ile Yüksek Sağlık Kurulu raporlarının birbirine aykırı olmasıdır. Bu durumda, çelişkinin giderilmesi gerekmektedir.

30. 14.04.1982 tarihli ve 2659 sayılı Adlî Tıp Kurumu Kanunu’nun (2659 sayılı Kanun) 1. maddesinde diğer görevleri yanında adalet işlerinde bilirkişilik yapmak üzere Adalet Bakanlığına bağlı Adlî Tıp Kurumu kurulduğu ve Adlî Tıp Grup Başkanlıkları bünyesinde bir veya daha çok adlî tıp ihtisas daireleri kurulabileceği belirtilmiştir. Kanun’un 2. maddesinin (a) bendinde mahkemeler, hâkimlikler ve savcılıklar ile Kurumun uygun gördüğü alanlarda kamu kurum ve kuruluşları tarafından gönderilen adli tıpla ilgili konularda bilimsel ve teknik görüş bildirmek Adli Tıp Kurumunun görevleri arasında sayılmış ayrıca Adli Tıp Genel Kurulunun görevlerinin düzenlendiği 15. maddenin (f) bendinde Adli Tıp İhtisas Kurulları ile Adli Tıp Kurumu dışındaki sağlık kuruluşlarının verdikleri rapor ve görüşler arasında ortaya çıkan çelişkileri inceleyip kesin olarak karara bağlamak da bu görevler arasında gösterilmiştir.

31. Daha sonra 24.11.2016 tarih ve 29898 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6754 sayılı Bilirkişilik Kanunu’nun (6754 sayılı Kanun) 30. maddesi ile 2659 sayılı Kanun’un 15. maddesi değiştirilerek Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu yerine Adli Tıp Kurumu bünyesinde Üst Kurullar kurulmuştur. 2659 sayılı Kanun’un 6754 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile değişik Adli Tıp Üst Kurullarının Görevleri başlıklı 15. maddesinin (f) bendi uyarınca Adli Tıp Üst Kurulları, “Adlî Tıp İhtisas Kurulları ile Adlî Tıp Kurumu dışındaki sağlık kuruluşlarının heyet hâlinde verdikleri rapor ve görüşler arasında ortaya çıkan çelişkileri, konu ile ilgili uzman üyelerin katılımıyla inceler ve kesin karara bağlar”.

32. 2659 sayılı Adlî Tıp Kurumu Kanunu’nun başlığı 02.07.2018 tarihli ve 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 61. maddesi ile Adli Tıp Kurumu ile İlgili Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun olarak değiştirilmiş, Kanun’un 1 ilâ 28. maddeleri aynı Kanun Hükmünde Kararname ile yürürlükten kaldırılmıştır.

33. Nihayet 15.07.2018 tarihli ve 30479 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Bakanlıklara Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum ve Kuruluşlar ile Diğer Kurum ve Kuruluşların Teşkilatı Hakkında 4 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi (4 sayılı Kararname) ile de Adli Tıp Kurumu yeniden düzenlenmiştir.

34. 4 sayılı Kararnamenin 7. maddesinde Adli Tıp Üst Kurulları hakkında düzenleme yapılmış olup Kararnamenin 16. maddesinin (d) bendinde Adli Tıp İhtisas Kurulları ile Adli Tıp Kurumu dışındaki sağlık kuruluşlarının heyet hâlinde verdikleri rapor ve görüşler arasında ortaya çıkan çelişkileri inceleyip kesin karara bağlamak Adli Tıp Üst Kurullarına verilen görevlerden biri olarak hükme bağlanmıştır.

35. Anılan düzenlemeden de açıkça anlaşılacağı üzere, Adli Tıp Üst Kurulları çeşitli sağlık kuruluşları ile Adli Tıp İhtisas Kurulları raporları arasında çıkabilecek çelişkileri son merci olarak inceleyip kesin olarak bağlamakla görevli kılınmıştır.

36. Somut olayda davalı ...nin alt işvereni olan diğer davalı ...’un işçisi olarak çalışan davacının 24.09.2014 tarihinde kalıp çakarken tahta platformun çökmesi nedeniyle dik konumdaki demirlerin üzerine düşerek yaralandığı, Yalova 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/336 E., 2016/413 K. sayılı kararı ile davalı ...’un taksirle yaralamaya neden olma suçundan dolayı cezalandırılmasına karar verildiği, Kurum tarafından meydana gelen kazanın iş kazası olduğu kabul edilerek davacıya geçici iş göremezlik ödemesi yapıldığı anlaşılmıştır.

37. İlk Derece Mahkemesince davacı vekilinin hazır olduğu 12.04.2017 tarihli duruşmada sürekli iş göremezlik oranının belirlenebilmesi ve sürekli iş göremezlik geliri bağlanabilmesi için Kuruma başvurduğuna dair belgeyi sunması için davacıya iki haftalık kesin süre verilerek kesin sürenin sonuçlarına ilişkin davacı vekiline ihtarda bulunulduğu, 12.07.2017 tarihli duruşmada ise davacı vekilinin müvekkiline ulaşamadığını, bu nedenle vekaletnamede bildirilen adresine tebligat çıkarılmasını talep etmesi üzerine davacının vekaletnamede belirtilen ... adresine yapılan ihtaratlı tebligatın davacının adresten ayrıldığından bahisle iade olunduğu, 25.10.2017 tarihli son duruşmada da davacının aynı zamanda adres kayıt sistemindeki (MERNİS) adresi olan vekaletnamedeki adresine yapılan tebligatın iade olunduğu belirtildikten sonra ihtaratlı kesin süreye rağmen Kuruma başvuruda bulunulmadığı, gelir bağlanması için hak sahibi tarafından Kuruma müracaat gerekli olduğu gerekçesiyle maddi tazminat talebinin reddine karar verilmiş ise de davacının vekaletnamede belirtilen adresi ile MERNİS adresinin farklı olduğu, MERNİS adresinin ... olduğu, bu nedenle verilen kesin sürenin usule uygun olmadığı ve davacıya usulüne uygun tebligat da yapılmadığı görülmüştür.

38. Bu itibarla İlk Derece Mahkemesi ve Özel Daire arasında sürekli iş göremezlik oranının tespitinde izlenecek usul konusunda uyuşmazlık bulunmayan eldeki davada bizzat davacıya sürekli iş göremezlik oranının belirlenebilmesi ve davacıya iş kazasına ilişkin sürekli iş göremezlik gelirinin bağlanabilmesi için Kuruma başvurması ve buna ilişkin belgeyi sunması için usul kurallarına ve kanuna uygun şekilde tebligat yapıldıktan sonra yasal prosedür işletilerek yapılacak inceleme ve araştırma sonucuna göre karar verilmelidir.

39. Hâl böyle olunca direnme kararı yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulmalıdır.

IV. SONUÇ :

Açıklanan nedenlerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda belirtilen değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371. maddesi gereğince BOZULMASINA,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/1. maddesi gereğince dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 15.12.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.