Logo

Hukuk Genel Kurulu2021/245 E. 2022/1448 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İstinaf mahkemesince verilen kararın HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kesin nitelikte olup olmadığı ve bekletici mesele yapılması gereken dava dosyası bulunduğundan bahisle dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilip gönderilemeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi'nin HMK’nın 353/1-a bendinde sayılan hususlar kapsamında verdiği kararların kesin nitelikte olduğu ve HMK 362. maddesi ile de bu kararlara karşı temyiz yoluna başvurulamayacağı açıkça belirtildiğinden, direnme kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

1. Taraflar arasındaki asıl davada “tazminat”, karşı davada “tespit” isteminden dolayı yapılan yargılama sonunda, her iki taraf vekilinin istinaf talebi üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince verilen davalı-karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin (Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) verdiği asıl davanın kısmen kabulü, karşı davanın reddine ilişkin kararın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine ilişkin karar, davacı- karşı davalı vekili ve katılma yoluyla davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davacı-karşı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili; plastik üretimi yapan müvekkilinin, fabrikasında davalı ... şirketinin kusuruyla gerçekleşen elektrik kesintileri nedeniyle zarara uğradığını, fabrikada işlenen malzemelerin kesintiler nedeniyle işlenemez hâle geldiğini yahut yeniden işlem görmek zorunda kaldığını, kesintilerin yarattığı zaman kaybının üretimde azalmaya neden olduğunu ileri sürerek 5.251.216TL tazminatın davalıdan tahsilini istemiştir.

Davalı Cevabı ve Karşı Dava:

5. Davalı vekili; davanın zamanaşımına uğradığını ve belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, davacının zararını ispat etmesi gerektiğini, elektrik kesintileri müvekkilinin kusuru ile oluşmadığından müvekkilinin zarardan sorumlu tutulamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.

6. Karşı dava ile ise; mevzuata aykırı olarak uygulama esaslarını yerine getirmeden elektrik kullanan davacı-karşı davalının, usulsüz elektrik kullanımının tespiti ile işletme elektriğinin kesilip kesilmeyeceği hususunda oluşan muarazanın giderilmesini talep etmiştir.

Karşı Davaya Cevap:

7. Davacı-karşı davalı vekili, karşı davanın reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesi Kararı:

8. ... Asliye Hukuk Mahkemesinin (Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla verdiği) 04.09.2018 tarihli, 2014/106 E., 2018/367 K. sayılı kararı ile; davalı-karşı davacı ... şirketinin kusurlu eylemleriyle davacının zararına neden olduğu, dosya kapsamındaki bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya elverişli bulunduğu, davalı-karşı davacı vekilinin mahkemenin 2009/429 Esas (bozma sonrası 2018/35) sayılı dava dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiği yönündeki itirazında ise hukukî yarar bulunmadığı, zira söz konusu davanın 2008-2009 yıllarındaki elektrik kesintileri nedeniyle uğranılan zarara ilişkin olduğu, eldeki davanın ise 17.02.2014 tarihinde açıldığı ve bilirkişilerin Eylül 2009-Şubat 2014 tarihleri arasındaki kesintiler nedeniyle doğan zarar üzerinden hesaplama yaptığı gözetildiğinde söz konusu dosyanın bekletici mesele yapılmasının gerekmediği gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulüyle 5.251.216TL tazminatın davalı-karşı davacıdan tahsiline, karşı davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:

9. İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı-karşı davalı ve davalı-karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

10. ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 04.12.2018 tarihli, 2018/49 E., 2018/44 K. sayılı kararıyla; “…Uyuşmazlık konusu olan hususlar; eldeki dava yönünden, zararın ve kapsamının belirlenmesi, davaya konu aboneliğe ilişkin olarak kesinti nedenleri ve süreleri, elektrik kesintilerinin yasal sınırlar içinde kalıp kalmadığı, tesisatın mevzuata uygun olup olmadığı, bu kesintiler nedeni ile davacının üretim kaybına uğrayıp uğramadığı, ve talep edilen diğer zarar kalemlerinin varlığı ve kapsamı vb. gibi hususlar olmakla özel ve teknik bilgiyi gerektirmektedir.

Her ne kadar HMK'nun 165. maddesi uyarınca farklı dönem için zarar tazmini istemi ile açılan tazminat davasının bekletici mesele yapılmasını zorunlu kılan bir pozitif hukuk kuralı olmasa da somut olayda, tarafları aynı davalarda farklı dönemler için zarar talep edildiğinden ... Asliye Hukuk Mahkemesi' nde görülen 2018/35(2009/429) esas sayılı dava ile görülmekte olan dava arasında bağlantı olduğu konusunda hiçbir duraksama bulunmamaktadır. Görülmekte olan davada mahkemece zarar taleplerinin dönemlerinin farklı olması gerekçesi ile davaların birleştirilerek görülmesi ve/veya daha önce açılan dava dosyasının bekletici mesele yapılması talebinin reddine karar verilmiş ise de davacının iddia ettiği zararın mevcudiyeti ve kapsamının belirlenebilmesi amacıyla içinde mali müşavir bilirkişi de bulunan konusunda uzman bilirkişilerden oluşturulacak bir bilirkişi kuruluna, tüm belgeleri ve önceki raporları incelettirip, gerektiği takdirde mahallinde inceleme de yapılarak ve taraflarca bilirkişi raporlarına yapılan itirazlar da dikkate alınarak, çelişkileri giderecek nitelikte rapor hazırlanması delillerin bu surette toplanması, değerlendirilmesi, hızlı ve etkin yargılama yapılması, usul ekonomisi ilkesi ve hukuk güvenliği ile istikrarının tesisi açısından önem arz etmektedir.

Somut olay yönünden ... Asliye Hukuk Mahkemesi' nde görülen 2018/35(2009/429) esas sayılı dava dosyasının sonucunun beklenilmesinde hukuki yararın bulunması karşısında, HMK’nın 165/1 maddesi uyarınca ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen 2018/35(2009/429) esas sayılı dava dosyası bekletici mesele yapılarak yargılamaya devam olunması gerekirken yazılı olduğu şekilde eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru değildir. Bu durum, HMK. nın 353/1-a/6. maddesine göre kararın kaldırılması nedenidir.

O halde, ... Asliye Hukuk Mahkemesi' nde görülen 2018/35(2009/429) esas sayılı dava neticesi bekletici mesele yapılmaksızın işin esasına yönelik karar verilmesi dava dosyası kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri birlikte değerlendirildiğinde; tarafların iddia ve savunmalarının esaslı unsurlarını oluşturan ve eldeki davanın niteliği itibariyle mahkemenin hüküm kurmasını sağlayacak olan tüm esaslı delillerin toplanmamış ve mahkemece değerlendirilmemiş olması nedeniyle HMK'nın 353/1-a.6 maddesinde öngörülen şartların gerçekleştiği değerlendirildiğinden…” şeklindeki gerekçeyle davalı-karşı davacı vekilinin istinaf talebinin (işin esası incelenmeksizin) kabulüne ve dosyanın HMK’nın 353/(1)-a maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için mahkemesine gönderilmesine temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

11. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı vekili ile katılma yoluyla davalı-karşı davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

12. Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 11.04.2019 tarihli ve 2019/1375 E., 2019/3293 K. sayılı kararı ile; “…1-) 6100 sayılı HMK'nın 353/l-a-6. maddesinde, ilk derece mahkemesince, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması halinde, esasa ilişkin inceleme yapılmadan kararın kaldırılmasına kesin olarak karar verileceği düzenlenmiştir.

İlk derece mahkemesince; ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen 2018/35 Esas sayılı dosyası incelenmiş, anılan dosyanın bekletici mesele yapılması yönündeki davalı-karşı davacı vekilinin itirazları incelenmiş, ilgili dosyanın iş bu dosya ile benzer mahiyette olduğu, 2008-2009 tarihindeki elektrik kesintilerinden kaynaklı oluşan zararlara istinaden 29/09/2009 tarihinde açıldığı, eldeki mevcut davanın ise 17/02/2014 tarihinde açıldığı, iş bu dava konusu kesintilerin 29/09/2009-17/02/2014 tarih aralığını kapsadığı görülerek, 2018/35 Esas sayılı dosyasının beklenilmesinde hukuki yarar bulunmadığı kanaatine varılmış ve ilgili dosyanın bekletici mesele yapılmasına ilişkin talep reddedilmiştir.

Bu durumda ilk derece mahkemesince, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri bu delilin (... Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen 2018/35 Esas sayılı dosyası) toplanmamış veya gösterilen bu delilin hiç değerlendirilmemiş olmasından söz edilemez. Bölge Adliye Mahkemesince dosyanın bekletici mesele yapılması yönünde ilk derece mahkemesine gönderileceğine cevaz veren yasal bir düzenleme mevcut değildir. Aksine HMK'nın 353/1-b-3. maddesinde "yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra yeniden esas hakkında duruşma yapılmadan karar verilir" düzenlemesi yer almaktadır.

Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353. maddesinde, bölge adliye mahkemesinin dosyayı ilk derece mahkemesine geri gönderme sebepleri tahdidi olarak sayılmıştır. Buna göre Kanunda sayılan geri gönderme sebepleri gerçekleşmediğinden dava dosyasının kararda belirtildiği üzere inceleme yapılarak karar verilmesi için ilk derece mahkemesine iadesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu durumda, istinaf başvurusu kabul edilmiş olmakla, gerekirse Kanunun 353/1-b-3 maddesi uyarınca işin esasının, Bölge Adliye Mahkemesince, eksik delil olduğu belirtilen ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/35 E. Sayılı dosyası bekletici mesele yapılarak dava dosyası incelenip karara bağlanması gerekirken, Kanun’da bulunmayan bir gerekçe ile dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine karar verilmiş olması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.

2-) Bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir…” şeklindeki gerekçeyle ve oy çokluğuyla karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

13. ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 11.11.2019 tarihli ve 2019/1693 E., 2019/967 K. sayılı kararı ile; HMK’nın 353/1-a-6. maddesinde verilen kararların kesin olduğu da belirtilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

14. Direnme kararı süresi içinde davacı-karşı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

15. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda istinaf mahkemesince verilen kararın HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kesin nitelikte olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre istinaf mahkemesinin bekletici mesele yapılması gereken dava dosyası bulunduğundan bahisle dosyayı ilk derece mahkemesine göndermesinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

16. Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili kavram ve yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar bulunmaktadır.

17. İstinaf ile ilgili monografilerin karşılaştırmalı hukuka ilişkin bölümlerinde “geniş (tam) istinaf sistemi” “dar istinaf sistemi” ayrımına yer verilmektedir. Geniş istinaf sistemi davanın istinaf merciinde adeta yeniden görülmesi ve yeniden hükme bağlanması esasına dayanmaktadır. Dar istinaf sistemi ise ilk derece mahkemesinde hükme bağlanmış olan davanın yeniden görülmesinden ziyade o davada verilen hükmün denetlenmesi esasını benimsemektedir. Buna göre geniş istinafta ikinci derece mahkemesi önüne yeni vakıa ve deliller getirtilmesi konusunda bir sınırlama bulunmamakta, istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen hususlarla sınırlanmamakta, istinaf yoluna başvurmanın hükmün icrasını erteleyici etkisine getirtilen istisnalar sınırlı tutulmaktadır. Buna karşılık dar istinafta kanun yolu incelemesinin kural olarak istinaf dilekçesinde gösterilen sebeplerle sınırlı tutulduğu görülmekte, ikinci derece mahkemesinde yapılabilecek taraf işlemleri sınırlamalara tabi kılınmakta, yeni vakıa ve deliller ileri sürülmesi istisnai hâllerle sınırlı tutulmakta, istinaf incelemesi sırasında hükmün teminat karşılığında icrasına imkân veren hükümler bulunmaktadır. HMK dar istinaf sistemini benimsemiştir. Gerçekten istinaf incelemesinin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı tutulması, bölge adliye mahkemesinde yapılan istinaf incelemesinde kural olarak re’sen göz önünde tutulacak olanlar dışında ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen savunmaların dinlenmemesi, yeni delillere dayanılamaması ve bölge adliye mahkemesinin ilk derece mahkemesi kararını kaldırıp dosyayı bu mahkemeye geri göndermek konusunda geniş bir yetkiye sahip olması dar istinaf sistemine ait özelliklerdir (Budak, Ali Cem: İlamat Torbası İstinaf Mahkemesi Karar İncelemeleri, İstanbul 2020, s. 1-2).

18. İstinaf sistemi kavram olarak açıklandıktan sonra istinaf kanun yolu aşamasına da değinmek gerekmektedir. Öncelikle kararı veren ilk derece mahkemesi dilekçeler (istinaf dilekçesi ve cevap dilekçesi) verildikten veya bunun için belli süreler geçtikten sonra dosyayı dizi listesine bağlı olarak ilgili istinaf mahkemesine gönderir. (HMK m. 347/3, m. 343/4) İstinaf mahkemesinin görevli hukuk dairesi, ilk önce yetkili olup olmadığını re’sen inceler. Yetkili olduğu kanısına varırsa dosya üzerindeki ön incelemesine devam eder. Ön inceleme sonunda incelemenin aynı istinaf mahkemesinin başka bir dairesince (veya başka bir istinaf mahkemesince) yapılması gerektiği, istinaf edilen kararın kesin olduğu, başvurunun istinaf süresi içinde yapılmadığı, başvuru şartlarının yerine getirilmediği, başvuru sebeplerinin veya gerekçesinin hiç gösterilmediği tespit edilen dosyalar hakkında gerekli karar verilir (Kuru, Baki: Medeni Usul Hukuku Cilt II, Ankara 2020, s. 1366-1368).

19. Konuya ilişkin HMK’nın 352. maddesinin 1. fıkrası “(1) Bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince dosya üzerinde yapılacak ön inceleme sonunda aşağıdaki durumlardan birinin tespiti halinde öncelikle gerekli karar verilir:

a) İncelemenin başka bir dairece veya bölge adliye mahkemesince yapılmasının gerekli olması

b) Kararın kesin olması

c) Başvurunun süresi içinde yapılmaması

ç) Başvuru şartlarının yerine getirilmemesi

d)Başvuru sebeplerinin veya gerekçesinin hiç gösterilmemesi…” şeklinde düzenlenmiştir.

20. Ön inceleme aşamasında verilecek kararlar, incelemenin başka bir daire tarafından yapılması gerektiğine ilişkin “gönderme kararları”, ilk derece mahkemesine ait kararın istinaf kanun yolu açık olmayan kesin bir karar olması nedeniyle ve ayrıca başvurunun süresi içinde yapılmaması nedeniyle verilen “dilekçenin reddi kararları” ve istinaf başvuru şartlarının yerine getirilmemesi nedeniyle verilen “başvurunun yapılmamış sayılmasına” ilişkin kararlardır. Bu aşamada verilecek olan kararların temel niteliği ne işin esası, ne de ilk derece mahkemesine ait kararla bir ilgisinin olmamasıdır. Nitekim bu aşamada yapılan incelemede dairenin görevli olup olmadığı, inceleme konusu olan ilk derece mahkemesine ait kararın kesin olup olmadığı ve başvurunun süresinde ve kanunda öngörüldüğü biçimde yapılıp yapılmadığı denetlenmektedir. Dolayısıyla ön incelemede verilen kararlar tamamen istinaf başvurusu ile ilgili olup, başvurunun kabul edilebilir olmadığını tespit eden usule ilişkin nihai kararlardır (Akkaya, Tolga; Medeni Usul Hukukunda İstinaf, Ankara 2009, s. 319).

21. Ön inceleme aşamasında eksiklik bulunmadığı anlaşılan dosyalar incelemeye alınır.

22. İstinaf bölümünde, aksine hüküm bulunmayan hâllerde ilk derece mahkemesinde uygulanan yargılama usulü istinaf mahkemesinde de uygulanır. İstinaf incelemesi duruşmasız veya duruşmalı yapılır. Duruşmasız istinaf incelemesi HMK’nın 353. maddesinde düzenlenmiştir.

23. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesinin ilk hâlinde “(1) Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa;

a) Aşağıdaki durumlarda bölge adliye mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir:

1) Davaya bakması yasak olan hâkimin karar vermiş olması.

2) İleri sürülen haklı ret talebine rağmen reddedilen hâkimin davaya bakmış olması.

3) Mahkemenin görevli ve yetkili olmasına rağmen görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermiş olması veya mahkemenin görevli ya da yetkili olmamasına rağmen davaya bakmış bulunması veyahut mahkemenin bölge adliye mahkemesinin yargı çevresi dışında kalması.

4) Diğer dava şartlarına aykırılık bulunması.

5) Mahkemece usule aykırı olarak davanın veya karşı davanın açılmamış sayılmasına, davaların birleştirilmesine veya ayrılmasına, merci tayinine karar verilmiş olması.

6) Mahkemece, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması.

b) Aşağıdaki durumlarda davanın esasıyla ilgili olarak;

1) İncelenen mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığı takdirde başvurunun esastan reddine,

2) Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında,

3) Yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra yeniden esas hakkında, duruşma yapılmadan karar verilir…” hükmü yer almakta iken;

7035 ve 7251 sayılı Kanunlar ile yapılan değişiklikler sonucu 353. madde “…(1) Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa;

a) Aşağıdaki durumlarda bölge adliye mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir:

1) Davaya bakması yasak olan hakimin karar vermiş olması.

2) İleri sürülen haklı ret talebine rağmen reddedilen hakimin davaya bakmış olması.

3) Mahkemenin görevli ve yetkili olmasına rağmen görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermiş olması veya mahkemenin görevli ya da yetkili olmamasına rağmen davaya bakmış bulunması (Mülga İbare RGT: 05.08.2017 RG No: 30142 Mükerrer Kanun No: 7035/29)

4) Diğer dava şartlarına aykırılık bulunması.

5) Mahkemece usule aykırı olarak davanın veya karşı davanın açılmamış sayılmasına, davaların birleştirilmesine veya ayrılmasına, (Mülga İbare RGT: 05.08.2017 RG No: 30142 Mükerrer Kanun No: 7035/29) karar verilmiş olması.

(Değişik Alt Bent RGT: 28.07.2020 RG No: 31199 Kanun No: 7251/35)

6) Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.

b) Aşağıdaki durumlarda davanın esasıyla ilgili olarak;

1) İncelenen mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığı takdirde başvurunun esastan reddine,

2) Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında,

3) Yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra (Eklenmiş İbare RGT: 28.07.2020 Rg No: 31199 Kanun No: 7251/35) başvurunun esastan reddine veya yeniden esas hakkında, duruşma yapılmadan karar verilir…” şeklinde düzenlenmiştir.

24. Yukarıda yapılan açıklamalar ve yasal düzenlemelerden sonra somut olay özelinde 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 bendi değerlendirildiğinde; anılan hüküm istinaf kanun yolunun ne şekilde uygulanacağı konusunda son derece belirleyicidir. Bir taraftan istinaf mahkemelerinin hukukî denetim yanında aynı zamanda maddi vakıa incelemesi de yaparak tahkikat sonucuna göre yeniden karar verme yetkisine haiz olan bir hüküm mahkemesi olduğu kabul edilirken, diğer taraftan da söz konusu bu hükümle bir nevi eksik inceleme gerekçesiyle dosyanın mahalline geri gönderilmesi kabul edilmektedir. HMK’da kabul edilen dar istinaf sisteminin amacına uygun olarak istinaf mahkemelerinin hukukî denetim görevini yerine getirirken gerektiğinde yeniden tahkikat ve inceleme yapmalarına imkân verecek bir uygulamanın benimsenmesi ancak ortada hukukî ve maddi vakıa denetimine konu olacak verilerin bulunmaması hâlinde ise tahkikatın yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye geri gönderilmesi gerekmektedir. Olaya ve maddi delillere en yakın olan mahkeme ilk derece mahkemesidir (Kurtoğlu, Tülin: Özel Hukukta İstinaf Denetimi ve Yargılaması, Ankara 2017, s. 152-153).

25. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a. maddesinde altı bent hâlinde sayılmış olan usule ilişkin hukuka aykırılık durumlarında, ilk derece mahkemesine ait kararın esası incelenmeden kaldırılmasına ve dosyanın geri gönderilmesine, (b) bendinde “başvurunun esastan reddine” “düzelterek yeniden esas hakkında karar” ve “yeniden esas hakkında karar” şeklinde hüküm kurulacağı belirtilmiştir.

26. Bu kapsamda HMK’nın 353/1-a maddesinin 1-6 bentleri arasında sayılan usule ilişkin hukuka aykırılıklar tespit edildiğinde, ilk derece mahkemesine ait kararın esası incelenmeden kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine kesin olarak karar verilecektir. HMK’nın 353/1-a maddesinde belirtilen durumlarda istinaf mahkemesi kararı esas yönünden inceleyemez (Kurtoğlu, 187-188). Bu nedenle madde metninden de açıkça anlaşılacağı üzere HMK’nın 353/1-a maddesinde altı bent hâlinde sayılan hâllerde istinaf mahkemesinin esası incelemeden verdiği ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ve dosyanın ilgili ilk derece mahkemesine gönderilmesi kararları kesin olduğundan temyiz edilemez.

27. Öte yandan 7251 sayılı Kanun ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesine eklenen (g) bendine göre “353 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında verilen kararlar” hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağı açıkça hüküm altına alınmış olup, hükmün gerekçesinde de; 353. maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamına giren durumlarda bölge adliye mahkemesinin duruşma yapmadan kesin olarak karar vereceği, fıkraya eklenen yeni (g) bendiyle, 353. madde hükmü ile uyum sağlanarak Kanun’un bütünlüğünün korunmasının amaçlandığı ifade edilerek 353. maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında verilen kararların kesin nitelikte olduğu vurgulanmıştır.

28. Nitekim aynı hususlar Hukuk Genel Kurulunun 27.05.2021 tarihli ve 2020/(20)5-451 E.,2021/636 K., 24.05.2022 tarihli ve 2019/2-262 E., 2022/772 K., 16.03.2022 tarihli ve 2019/3- 453 E., 2022/328 K., 27.09.2022 tarihli ve 2020/11-238 E., 2022/1161 K. sayılı kararlarında da aynen benimsenmiştir.

29. Hâl böyle olunca bölge adliye mahkemelerinin HMK’nın 353. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamına giren kararları kesin nitelikte olduğundan ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince verilen direnme kararı yerindedir.

30. O hâlde, direnme uygun olup usul ve yasaya uygun direnme kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davacı-karşı davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA,

Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına, 08.11.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.