Logo

Hukuk Genel Kurulu2021/562 E. 2022/1813 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının, 01.01.2004-22.04.2011 tarihleri arasında tarım BAĞ-KUR sigortalısı sayılıp sayılamayacağı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: 2926 sayılı Kanun ve 5510 sayılı Kanun'da tarımsal faaliyete dayalı sigortalılık bakımından geçmiş hizmetlerin tespitine olanak veren yasal bir düzenleme bulunmadığı, tarımsal faaliyetin fiilen sürdürülmesi ve makul süreyi aşan ara vermelerde tescil başvurusu, iradi prim ödemesi veya ürün satışından tevkifat yoluyla prim kesintisi bulunması gerektiği, somut olayda ise uyuşmazlık konusu dönemde bu unsurların olmadığı gözetilerek direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

1. Taraflar arasındaki “Tespit" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılıp düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine ilişkin verilen karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili dava dilekçesinde; 26.08.1971 tarihinde 506 sayılı Kanun (5510 sayılı Kanun m. 4/1-a) kapsamında sigortalı çalışmaya başlayan müvekkilinin bu çalışmasının sona erdiği tarihten tahsis talebinde bulunduğu 23.03.2016 tarihine kadar aralıksız tarım ve hayvancılıkla uğraştığını, 2011 yılındaki müracaatı üzerine 01.08.2003 tarihli müstahsil makbuzundaki prim kesintisine istinaden 01.09.2003 tarihinde 2926 sayılı Kanun kapsamında tescili yapılan davacının yapılandırılan prim borcunu da ödediğini, 23.03.2016 tarihli tahsis talebinin Kurumca 27.05.2016 tarihli yazı ile reddedildiğini, müvekkilinin tekrar başvurması üzerine bu sefer 08.08.2016 tarihli yazı ile ... odası kaydının 22.04.2011 tarihinde başladığı ve İl Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünde kaydının bulunmadığı gerekçe gösterilerek Tarım Bağ-Kur sigortalı olduğu dönemin bir kısmının geçerli sayılmayarak tahsis talebinin ikinci kez reddedildiğini, ancak müvekkilinin 01.08.2003 tarihli müstahsil makbuzunun yanı sıra hayvancılıkla uğraştığına ilişkin başka fatura ve makbuzlarının da olduğunu, ayrıca tarımsal faaliyette bulunduğu üzerine kayıtlı taşınmazlarının ve 31.05.2001 tarihinden beri kullandığı traktörünün mevcut olduğunu ileri sürerek müvekkilinin tarım sigortalısı olduğunun ve süresinin tespiti ile tahsis talep tarihi itibariyle emeklilik hakkının doğduğunun tespitine, aylıklarının ödenmesine, her türlü yapılandırma haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı ... (SGK/Kurum) vekili cevap dilekçesinde; 01.08.2003 tarihli prim kesintisi içeren müstahsil makbuzuna istinaden 01.09.2003 tarihinde sigortalılığı başlatılan davacının ... odası kaydının 22.04.2011 tarihinde başladığının tespit edilmesi üzerine 01.09.2003-31.12.2003 tarihleri arasında Tarım Bağ-Kur sigortalısı kabul edilip ... odası kayıt tarihi itibariyle sigortalılığının yeniden başlatıldığını, 4/1-a kapsamındaki çalışmaları da dikkate alınarak 4/1-b kapsamındaki hizmetlerinin belirlendiğini, davacının sigortalılık süresinin 44 yıl 6 ay 27 gün olmasına rağmen Tarım Bağ-Kur prim gün sayısının 2089 olduğunu, bu nedenle 506 sayılı Kanun’un geçici 81. maddesinde öngörülen şartları yerine getirmediği anlaşıldığından 23.03.2016 tarihli tahsis talebinin reddedildiğini, Kurum işlemlerinde hata bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesi Kararı:

6. ... 12. İş Mahkemesinin 17.07.2018 tarihli ve 2016/613 E., 2018/282 K. sayılı kararı ile; davacının 22.04.2011 tarihinden önce ... odası kaydına rastlanmamış ise de toplanan delillere göre tarımsal faaliyete uygun arazisinin ve 31.05.2001 tarihinden itibaren traktörünün ayrıca kuzu yemi satın aldığına ilişkin 29.09.2004 tarihli ve 0909 numaralı fiş bulunduğu, kolluk araştırmasında da 26.08.1971-23.03.2016 tarihleri arasında geçimini tarım ve hayvancılık yaparak sağladığının belirtildiği, tanıkların da bu hususu teyit ettiği öte yandan Kurumun 27.04.2011 tarihli başvurusu üzerine davacının 01.09.2003 tarihinden itibaren tescilini yapıp 6111 sayılı Kanun kapsamında yapılandırdığı primleri tahsil ettikten ve 5 yıla yakın süre kullandıktan, davacıya sigortalı olduğu inancı da verdikten sonra yaptığı yanlışlığın farkına vararak sigortalılığını iptal etmesinin Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesindeki dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığı, bu nedenle davacının 01.01.2004-22.04.2011 tarihleri arasında tarım Bağ-Kur sigortalı sayılması gerektiği, yaşlılık aylığı tahsis talebinin ise sigortalı olduğunun tespitine ilişkin karardan sonra değerlendirilmesi gerektiğinden bu aşamada bu taleple ilgili karar verilmesine yer olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davacının 01.09.2003-15.08.2011 tarihleri arasında tarım sigortalısı olduğunun tespitine, yaşlılık aylığı talebi konusunda karar verilmesine yer olmadığına ve fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:

7. ... 12. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.

8. ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 11.03.2019 tarihli ve 2018/1980 E., 2019/327 K. sayılı kararı ile; 2926 sayılı Kanun’da geçmiş hizmetlerin tespitine olanak veren bir düzenleme bulunmadığından ... odası kaydı 22.04.2011 tarihinde başlayan, 01.01.2004 tarihi ve sonrasında sigortalılık iradesini ortaya koyacak herhangi bir başvurusu, prim ödemesi, ürün satışı ya da bu satışlardan yapılan prim kesintisi bulunmayan davacının Hukuk Genel Kurulu ve Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin kararlarında da belirtildiği üzere makul süreyi aşan dönemler yönünden sigortalı sayılmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararı kaldırılıp düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

9. ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

10. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 07.10.2020 tarihli ve 2019/3258 E., 2020/5649 K. sayılı kararı ile; "...V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:

İşbu husus yönünden davanın yasal dayanağı, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçici 7. maddesi delaletiyle mülga 2926 sayılı Kanunun 2,3,6,9 ve 10. maddeleri ve 5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendidir.

2926 sayılı Kanunun 2. maddesinde, Kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın, 3. maddenin (b) bendinde tanımlanan tarımsal faaliyette bulunanların Tarım Bağ-Kur sigortalısı sayılacakları belirtilmiştir.

Anılan Kanunun 3.maddesinin (b) bendinde "Tarımsal faaliyette bulunanlar: kendi mülkünde, ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde, kamuya mahsus mahallerde ekim dikim, bakım, üretim, yetiştirme ve ıslah yollarıyla veya doğrudan doğruya tabiattan istifade etmek suretiyle bitki, orman, hayvan ve su ürünlerinin üretimini, avlanmasını, avcılar ve yetiştiriciler tarafından muhafazasını, taşınmasını sağlayanlar veya bu ürünlerden sair bir şekilde faydalanmak suretiyle kendi adına ve hesabına faaliyette bulunanlar" olarak tanımlanmış, 5. maddesinde, sigortalı olmanın zorunlu olduğu, sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemeyeceği ve kaçınılamayacağı, 6. maddesinde ise, diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamına tabi bir işte çalışanların, çalışmaya başladıkları tarihten bir gün önce, sigortalılıklarının sona ereceği hüküm altına alınmıştır. Ayrıca aynı Kanunun 9.maddesi Kuruma re'sen tescil yükümlülüğü yüklemiştir.

Anılan Kanunun 10. maddesine göre ise, kayıt ve tescil işlemlerinde valilik, kaymakamlık, özel idare, belediye, muhtarlık ve nüfus idareleri kayıtları ile, diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifleri ve birliklerinin ... Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir.

5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin 1. fıkrasının (b) maddesinde, köy ve mahalle muhtarları ile hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan tarımsal faaliyette bulunanların sigortalı olacakları, anılan Kanunun 3. maddesinde ise tarımsal faaliyetin, “Kendi mülkünde, ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde veya kamuya mahsus mahallerde; ekim, dikim, bakım, üretme, yetiştirme ve ıslah yoluyla yahut doğrudan doğruya tabiattan istifade etmek suretiyle bitki, orman, hayvan ve su ürünleri elde edilmesini ve/veya bu ürünlerin yetiştiricileri tarafından; muhafazasını, taşınmasını veya pazarlanmasını,” ifade edeceği, 7. maddenin (b) bendinde sigorta hak ve yükümlülüklerinin “tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar için tarımsal faaliyetlerinin kanunla kurulu ilgili meslek kuruluşlarınca veya kendilerince, bir yıl içinde bildirilmesi halinde kaydedildiği tarihten, bu süre içinde bildirilmemesi halinde ise bildirimin Kuruma yapıldığı tarihten” itibaren başlayacağı, 9. maddenin 1. fıkrasının 5. bendi gereği sigortalılığın “Tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar için, tarımsal faaliyetinin sona erdiği veya 6 ncı maddenin birinci fıkrasının (ı) bendi uyarınca muafiyet kapsamına girdiği yahut 65 yaşını doldurması nedeniyle talepte bulunduğu tarihten,” itibaren sona ereceği, 6. maddenin (ı) bendinde ise, Kamu idarelerinde ve Kanunun ek 5 inci maddesi kapsamında sayılanlar hariç olmak üzere, tarım işlerinde veya orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz işlerde çalışanlar ile tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; tarımsal faaliyette bulunan ve yıllık tarımsal faaliyet gelirlerinden, bu faaliyete ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan tutarın aylık ortalamasının, bu Kanunda tanımlanan prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az olduğunu belgeleyenlerin ve 65 yaşını dolduranlardan talepte bulunanların 5510 sayılı Kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta hükümleri çerçevesinde sigortalı sayılmayacakları belirtilmiştir.

Kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunan ve bildirimsiz kalan sigortalılar için 5510 sayılı Kanunun 86.maddesinde öngörülen "hizmet tespiti" davasına eşdeğer bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Anılan düzenlemede, kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takiben başlayacağının hükme bağlanmış olması karşısında, kayıt ve tescil, yada tescil yerine geçen iradi prim ödemesi veya prim tevkifatı öncesine isabet eden tarımsal faaliyet ve buna dayalı "sigortalılığının tespiti" söz konusu olamayacaktır

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.05.2011 gün, 2011/10-230 Esas 2011/319 Karar sayılı, 29.02.2012 gün ve 2011/10-769 Esas 2012/107 karar sayılı ve 27.06.2012 gün 2012/10-292 Esas ve 2012/415 Karar kararlarında da açıkça belirtildiği üzere, davacının tarımsal faaliyetinin kesintisiz sürüp sürmediğinin tespiti için, Mahkemece;

1-Çekişmeli dönemde davacının nerede oturduğu; Nüfus Müdürlüğü, İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı ve Muhtarlık kayıtları esas alınarak belirlenmeli,

2-Dönem içinde ... Bankası, Kooperatif veya Birlikler aracılığıyla "Tarımsal Amaçlı Kredi" kullanıp kullanmadığı araştırılmalı,

3-Dönem içinde ürün teslimatından dolayı prim kesintisi yapılıp yapılmadığı veya sigortalılık iradesini ortaya koyacak şekilde prim ödemesinin bulunup bulunmadığı araştırılmalı,

4-25.04.2006 gün 26149 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5488 sayılı Tarım Kanunun 19. maddesi uyarınca Çiftçi Kayıt Sistemine dahil edilerek doğrudan gelir desteği alıp almadığı ve bu bağlamda davacının hangi ürünleri ekerek bunları nerelere sattığı, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun "Zirai kazanç, zirai faaliyet, zirai işletme, çiftçi ve mahsulün tarifi" başlıklı 52, "Zirai kazançta vergileme" başlıklı 53, ve "Vergi Tevkifatı" başlıklı 94 vd. maddeleri ile 213 Vergi Usul Kanununun "Vergi kesenlerin sorumluluğu" başlıklı 11. maddesi kapsamında zirai kazançlarından dolayı vergi ödeyip ödemedikleri araştırılmalıdır. Konu ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.12.2010 gün ve 2010/10-580-647 sayılı kararında da açıkça belirtildiği üzere "Tevkifat yapma ve kurum hesaplarına aktarma yükümü, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun 94/11.maddesinde öngörülen çiftçilerden satın alınan zirai mahsuller için yapılan ödemelerden gelir vergisine mahsuben tevkifat yapma yükümüne paralel olarak getirilmiştir. Bakanlar Kurulu Kararı kapsamındaki gerçek ve tüzel kişiler, tarımsal faaliyette bulunan bu kişilerden satın aldıkları ürün bedellerinden tevkifat yapmakla yükümlüdürler." Tevkifat suretiyle vergilendirilen çiftçiler yaptıkları satış ve hizmetleri dolayısıyla müstahsil makbuzu almak ve saklamak zorundadırlar.

5-Tarımsal faaliyeti kapsamında ilaç, gübre ve sulama parası ödeyip ödemediği, varsa bunların fatura ve belgelerinin nelerden ibaret olduğu, ... Odası, Kooperatif veya Birliklere üyeliği varsa bu kuruluşlara düzenli bir şekilde aidat ödeyip ödemediği araştırılmalı, tarımsal faaliyete elverişli tapulu taşınmazının bulunup bulunmadığı, tarımsal faaliyetin taşınmaz kiralanması yoluyla gerçekleştirildiğinin savunulması halinde; taşınmazların, kimden hangi yıllar için kiralandığı, kiracının; kiralama yoluyla faaliyetini yürütmeye elverişli alet ve edavatının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, traktörünün bulunduğunun ileri sürülmesi halinde, traktörün hangi tarihte satın alınıp ilgilisi adına trafiğe tescil edildiğini gösteren fatura ve trafik tescil belgesinin celp edilmeli,

6-Hayvan yetiştiriciliği bulunduğunun ileri sürüldüğü hallerde, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 01.06.2011 gün ve 2011/10-306-365 sayılı kararında da belirtildiği üzere 16.05.1986 tarihinde yürürlüğe giren 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanununun 22.maddesi kapsamında hayvanlarına ilişkin menşe şehadetnamesinin bulunup bulunmadığı tespit edilerek, büyük ve küçükbaş hayvanlarına ilişkin istatistik bilgileri ve bu hayvanlara ilişkin yapılması zorunlu bulunan periyodik aşılara ilişkin bilgiler İlçe Tarım Müdürlüklerinden sorulmalı, köy muhtarı ve ihtiyar heyeti üyeleri gibi tarımsal faaliyetin varlığını yakından bilebilecek durumdaki tanıklar dinlenilerek sigortalılık olgusunun varlığı hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulmalıdır.

Ayrıca 2926 sayılı Kanunun 6.maddesinde belirtilen şekilde sigortalılığın sona erip ermediği araştırılmalı ve bu bağlamda çekişmeli dönemde 506 sayılı Kanun kapsamında SSK sigortalılığı ya da 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı varsa ve bu sigortalılık süresi makul süreyi aşmışsa, HGK.'nun 14.02.2007 gün, 2007/21-73-71 sayılı ve 14.03.2012 gün, 2011/10-804-152 sayılı kararları göz önünde bulundurularak sigortalılığın sona erdiği olgusu da dikkate alınmalıdır.

Dosya kapsamında davacı tescilinin 27.04.2011 tarihli başvurusu üzerine tevkifata dayalı olarak 01.09.2003 tarihi itibariyle yapılmış olması, daha sonra 23.03.2016 tarihli tahsis talebi üzerine ... Odası kaydının 22.04.2011 tarihi olduğu gerekçe gösterilerek mevcut tescilin o yılın sonu itibariyle sonlandırılıp, 22.04.2011 tarihi itibariyle yeniden başlatılması karşısında eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Kabule dair İlk Derece Mahkemesi kararının istinaf kanun yolu incelemesi sonucu kaldırılarak, davacının prim ödemesi, tescil ve başvuru şartının bulunmadığı gerekçesiyle reddedildiği anlaşılmakta ise de; 31.05.2001 tarihi itibariyle davacının üzerine kayıtlı traktörünün bulunması, ayrıca 12.03.1990 tarihinde satıştan intikal eden taşınmazlar üzerinde icar ve ortaklık suretiyle ilaveten de hayvan beslemek suretiyle kendi nam ve hesabına bağımsız olarak tarımsal faaliyetinin devam ettiğinin ve 01.09.2003-22.04.2011 arası dönemde sigortalı sayılmamasını gerektiren bir durum söz konusu olmadığı gibi, herhangi bir terk ve kesintinin de bulunmadığının anlaşılması karşısında sigortalılık süresinin tespitine yönelik davanın kabulü gerekirken yazılı gerekçelerle reddine karar verilmesi isabetsiz bulunmuştur.

Kabule göre de; dosya içerisinde yer alan 23.05.2016 tarihli tarım sigortalı bilgilerine göre, 01.09.2003-31.12.2003, 28.04.2011-15.08.2011 tarihleri itibariyle tarım bağ-kur sigortalılığının Kurum kabulünde olmasına rağmen; 15.08.2011 tarihine kadar kabul kararı verilmesinde talep bakımından davacının hukuki yararının bulunmadığının gözetilmemesi isabetsizdir. Davacının aynı zamanda tahsis talebi de bulunmakla, şarta dayalı olarak hüküm tesisi yerinde olmayıp, verilen karar hatalıdır.

O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun kabulü ile davanın reddine ilişkin kararının kaldırılarak, Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

11. ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 20.01.2021 tarihli ve 2020/1910 E., 2021/63 K. sayılı kararı ile; tarımsal faaliyete karine teşkil eden mal varlığı ve araç mülkiyeti yönünden araştırma yapılarak sigortalılık süresinin tespiti yoluna gidilmesinin geçmişe yönelik sigortalılık tespit olanağı tanınması sonucunu doğuracağı, bunun da yasal düzenleme ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına aykırılık oluşturacağı, konuya ilişkin yerleşik uygulama nedeniyle daha önce davası reddedilenler yönünden hukukî güvenlik ilkesinin ihlâline; döneme ve şansa bağlı yargı kararları nedeniyle hak kayıplarına neden olunacağı, bu nedenle yerleşik uygulamadan ayrılan ve içtihat değişikliğine yol açacak mahiyetteki bozma kararına uyulmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararını Temyiz:

12. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

13. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 01.08.2003 tarihli müstahsil makbuzuna istinaden 27.04.2011 tarihli tescil başvurusu üzerine 01.09.2003-22.04.2011 tarihleri arasında tarım Bağ-Kur sigortalısı kabul edilen ve prim borçlarını 6111 sayılı Kanun hükümleri gereğince yapılandırma kapsamında ödeyen davacının 23.03.2016 tarihli tahsis talebi üzerine ... odası kaydının 22.04.2011 tarihinde başladığından bahisle 01.01.2004-22.04.2011 tarihleri arasındaki sigortalılığının Kurumca iptal edildiği ve bu dönemde herhangi bir başvurusu, prim ödemesi veya prim kesintisi bulunmadığı gözetildiğinde 31.05.2001 tarihi itibariyle üzerine kayıtlı traktör bulunması, 12.03.1990 tarihinden itibaren satıştan intikal eden taşınmazlar ile icar ve ortaklık suretiyle, ilaveten hayvan beslemek suretiyle tarımsal faaliyetine devam etmesi, 01.09.2003-22.04.2011 tarihleri arasında sigortalı sayılmamasını gerektiren bir durumun söz konusu olmaması, herhangi bir terk veya kesintinin de bulunmaması yönündeki bozma kararındaki kabul çerçevesinde 01.01.2004-28.04.2011 tarihleri arasındaki döneme ilişkin sigortalılık süresinin tespiti isteminin kabulünün gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

14. Öncelikle konuyla ilgili kavramlar ve yasal düzenlemeler üzerinde kısaca durulmasında fayda bulunmaktadır.

15. Davanın yasal dayanağını oluşturan ve 17.10.1983 tarihinde kabul edilip 20.10.1983 tarihli ve 18197 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu (2926 sayılı Kanun)'nun 2. maddesinin ilk hâlinde kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın tarımsal faaliyette bulunan kimselerden 22 yaşını doldurmuş erkeklerle 22 yaşını doldurmuş aile reisi kadınların bu Kanun'a göre sigortalı sayılacağı belirtilmiş, 15.04.1987 tarihli ve 3350 sayılı Kanun'un 1. maddesi ile eklenen fıkra ile de uygulama tarihinde 50 yaşını dolduran kadınlarla 55 yaşını dolduran erkeklerin istekleri hâlinde kapsama alınacağı hükme bağlanmıştır.

16. 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu'nun sözü edilen 2. maddesi 02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanun'un 48. maddesi ile değişikliğe uğramış olup madde;

"Kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın 3 üncü maddenin (b) bendinde tanımlanan tarımsal faaliyetlerde bulunanlar, bu Kanuna göre sigortalı sayılırlar.

Yukarıdaki fıkra hükmüne göre sigortalılığın tespit, tescil ve takibine ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı, Çevre ve Orman Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığı tarafından bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren altı ay içinde müştereken çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenir.

İlk tescil tarihinde ellisekiz yaşını dolduran kadınlarla, altmış yaşını dolduran erkekler istekleri halinde kapsama alınırlar." şeklinde yeniden düzenlenmiştir.

17. 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu'nun "Tanımlar" kenar başlıklı 3. maddesinin (b) bendinde "Tarımsal Faaliyette Bulunanlar: "Kendi mülkünde, ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde, kamuya mahsus mahallerde ekim dikim, bakım, üretim, yetiştirme ve ıslah yollarıyla veya doğrudan doğruya tabiattan istifade etmek suretiyle bitki, orman, hayvan ve su ürünlerinin üretimini, avlanmasını, avcılar ve yetiştiriciler tarafından muhafazasını, taşınmasını sağlayanları veya bu ürünlerden sair bir şekilde faydalanmak suretiyle kendi adına ve hesabına faaliyette bulunanlar..." şeklinde tanımlanmıştır.

18. Bu itibarla 2926 sayılı Kanun'un 2. ve 3. maddeleri kapsamında kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunanlardan Kanun'da öngörülen belli bir yaşı dolduran kadın ve erkekler dışındakiler bakımından Tarım Bağ-Kur sigortalılığı zorunlu sigortalılık niteliğinde olup sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemez ve kaçınılamaz (2926 sayılı Kanun m.5).

19. Sigortalı sayılanlar 2926 sayılı Kanun'un 7. maddesi uyarınca sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç üç ay içinde Kuruma başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorundadırlar. Bu Kanun'a göre sigortalı sayılanlardan Kanun kapsamına girdikleri tarihten itibaren üç ay içerisinde Kuruma başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmayanların tescil işlemi Kurumca re'sen yapılacak ve Kanun'un 5. maddesi hükmü gereğince tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren sigortalı sayılacaklar, hak ve yükümlülükleri ise kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacaktır.

20. Diğer yandan 2926 sayılı Kanun'un 10. maddesinde kayıt ve tescil işlemlerinde valilik, kaymakamlık, özel idare, belediye, muhtarlık ve nüfus idareleri kayıtları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifleri ve birliklerinin, tarım kredi kooperatifleri ve birliklerinin, Pancar Ekicileri İstihsal Kooperatifleri ile Birliği (Pankobirlik), Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı belirtilmiştir. Bu kayıtların tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın yasal karinesi olduğu anlaşılmaktadır.

21. Yargıtayın kararlılık kazanmış uygulaması ile de Tarım Bağ-Kur sigortalılığının kanıtlanması yönünde zirai kuruluşların kayıtları karine olarak kabul edilmektedir (Hukuk Genel Kurulunun 27.10.2022 tarihli ve 2020/10-607 E., 2022/1396 K., 27.09.2022 tarihli ve 2020/10-141 E., 2022/1165 K. ile 15.02.2017 tarihli ve 2015/10-1283 E., 2017/242 K. sayılı kararları).

22. Öte yandan 2926 sayılı Kanun'un 36. maddesi uyarınca Kurumun prim alacaklarını Bakanlar Kurulu kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür. Bu hâlde 2. madde kapsamına girenlerin belirtilen şekilde prim borçlarının ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Kuruma ödenmesi durumunda kayıt ve tescil için Kuruma başvuru olmasa dahi bahse konu biçimde prim ödenmesi suretiyle kayıt ve tescil konusundaki iradelerini ortaya koydukları tartışmasızdır. Kurumun prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re'sen kayıt ve tescil etmemesi kanunun kendisine yüklediği re'sen tescil mükellefiyetine aykırılık teşkil etmektedir.

23. Nitekim 2926 sayılı Kanun'a tâbi sigortalıların ödeyecekleri primlerin ürün bedellerinden tevkif suretiyle tahsil edilmesine ilişkin olmak üzere 01.04.1994 tarihinde uygulanmaya başlanılan 03.04.1993 tarihli ve 93/4384 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi ve eki 13.05.1993 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanmıştır. 08.01.1994 tarihli ve 94/5173 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile de tevkifat oranı %1'e indirilmiştir. 2926 sayılı Kanun ve kararnameler kapsamında konuyu değerlendiren Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalan Kanunu 4 Seri Nolu Uygulama Tebliği (Tebliğ) düzenlenerek 26.03.1994 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanmış ve 01.04.1994 tarihinden itibaren tarım sigortalılarının prim borçlarının teslim ettiği ürün bedellerinden tevkif suretiyle tahsili ile yersiz olarak alınan tutarların ilgililere geri verilmesine ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir. Konu son olarak 01.03.2013 tarihli ve 28574 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak 01.04.2013 tarihinde yürürlüğe giren Tarımsal Faaliyette Bulunanların Prim Borçlarının Sattıkları Tarımsal Ürün Bedellerinden Kesinti Yapılmak Suretiyle Tahsil Edilmesine Daire Tebliğ ile düzenlenmiştir. Bu Tebliğ'in 14. maddesi ile de yukarıda belirtilen 26.03.1994 tarihli Tebliğ yürürlükten kaldırılmıştır.

24. 01.04.2013 tarihinde yürürlüğe giren Tebliğ'in 11. maddesinde de konu aynı şekilde düzenlenmiş ve 2926 sayılı Kanun'un 2. maddesine göre sigortalı sayıldıkları hâlde Kuruma kayıt ve tescilleri yapılmamış ve sattıkları ürün bedellerinden 01.04.1994 tarihinden itibaren kesinti yapılan tarımsal faaliyette bulunanların, kesintinin yapıldığını gösteren belgeleri de eklemek suretiyle Kuruma yazılı talepte bulunmaları hâlinde kesinti tutarının Kurum hesaplarına intikal etmesi şartıyla kesinti yapılan tarihi takip eden aybaşından itibaren 4 Seri Nolu 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu Uygulama Tebliği uyarınca sigortalılıklarının başlatılacağı belirtilmiştir.

25. Yeri gelmişken belirtilmelidir ki 2926 sayılı Kanun'da bildirimsiz kalan sigortalılar için 506 sayılı Kanun'un 79. ve 5510 sayılı Kanunun 86. maddesinde öngörülen "hizmet tespiti" davasına koşut bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Ancak 2926 sayılı Kanun'un 2. maddesi kapsamına girenlerin ürün bedellerinden 36. maddeye göre yapılan prim tevkifatlarının Kuruma intikal etmesi hâlinde kayıt ve tescil için Kuruma başvuru olmasa dahi bahse konu biçimde prim ödenmesi suretiyle sigortalı olarak kayıt ve tescil konusundaki iradenin ortaya konulduğunun kabulü ile prim tevkifatını takip eden aybaşından itibaren Tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak tescil zorunlu olmakla birlikte prim tevkifatı veya ürün teslimi olmayan yıllar yönünden 2926 sayılı Kanun uyarınca Tarım Bağ-Kur sigortalılığı için 3. maddede belirtilen tarımsal faaliyetin kesintisiz sürdürüldüğünün yöntemince kanıtlanması zorunluluğu bulunmaktadır.

26. Ayrıca tarımsal faaliyetin kesintisiz olarak devam ettiği hususunun kanıtlanması yönünden 2926 sayılı Kanun'un 10. maddesinde yer alan kurum veya kuruluş kayıtlarının mevcudiyeti tek başına yeterli olmayıp bu kayıtların fiili olarak tarımsal faaliyette bulunulduğuna dair diğer delillerle birlikte bulunması gerekmektedir.

27. Bu doğrultuda Hukuk Genel Kurulunun 18.05.2011 tarihli ve 2011/10-230 E. 2011/319 K. sayılı kararında da açıkça belirtildiği üzere tarımsal faaliyetinin kesintisiz sürüp sürmediğinin tespiti için mahkemece çekişmeli dönemde davacının nerede oturduğu; nüfus müdürlüğü, ilçe seçim kurulu başkanlığı ve muhtarlık kayıtları esas alınarak belirlenmeli, dönem içinde ... Bankası, kooperatif veya birlikler aracılığıyla tarımsal amaçlı kredi kullanıp kullanmadığı; 25.04.2006 tarihli 26149 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 5488 sayılı Tarım Kanunu’nun 19. maddesi uyarınca Çiftçi Kayıt Sistemine dâhil edilerek doğrudan gelir desteği alıp almadığı ve bu bağlamda davacının hangi ürünleri ekerek bunları nerelere sattığı, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun "zirai kazanç, zirai faaliyet, zirai işletme, çiftçi ve mahsulün tarifi" başlıklı 52., "zirai kazançta vergileme" başlıklı 53. ve "vergi tevkifatı" başlıklı 94 vd maddeleri ile 213 Vergi Usul Kanunu’nun "vergi kesenlerin sorumluluğu" başlıklı 11. maddesi kapsamında zirai kazançlarından dolayı vergi ödeyip ödemediği araştırılmalıdır.

28. Yine Hukuk Genel Kurulunun 08.12.2010 tarihli ve 2010/10-580 E., 2010/647 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere tarımsal faaliyeti kapsamında ilaç, gübre ve sulama parası ödenip ödenmediği varsa bunların fatura ve belgelerinin nelerden ibaret olduğu, ... odası, kooperatif veya birliklere üyeliği varsa üyelik kaydı yanında bu kuruluşlara düzenli bir şekilde aidat ödenip ödenmediği araştırılmalı, tarımsal faaliyete elverişli tapulu taşınmazının bulunup bulunmadığı, tarımsal faaliyetin taşınmaz kiralanması yoluyla gerçekleştirildiğinin savunulması hâlinde taşınmazların kimden hangi yıllar için kiralandığı, kiracının kiralama yoluyla faaliyetini yürütmeye elverişli alet ve edevatının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, traktörünün bulunduğunun ileri sürülmesi hâlinde traktörün hangi tarihte satın alınıp ilgilisi adına trafiğe tescil edildiğini gösteren fatura ve trafik tescil belgesi celp edilmeli, hayvan yetiştiriciliği bulunduğunun ileri sürüldüğü hâllerde Hukuk Genel Kurulunun 01.06.2011 tarihli ve 2011/10-306 E., 2011/365 K. sayılı kararında da açıklandığı üzere 16.05.1986 tarihinde yürürlüğe giren 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu'nun 22. maddesi kapsamında hayvanlara ilişkin menşe şehadetnamesinin bulunup bulunmadığı tespit edilerek büyük ve küçükbaş hayvanlarına ilişkin istatistik bilgileri ve bu hayvanlara ilişkin yapılması zorunlu bulunan periyodik aşılara ilişkin bilgiler İlçe Tarım Müdürlüklerinden sorulmalı, köy muhtarı ve ihtiyar heyeti üyeleri gibi tarımsal faaliyetin varlığını yakından bilebilecek durumda bulunan tanıklar dinlenerek sigortalılık olgusunun varlığı hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulduktan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir.

29. 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 6. maddesinde tarım sigortalılığını sona erdiren nedenlere yer verilmiştir. Bu madde hükmüne göre sigortalılık niteliğini yitirenlerin tarım sigortalılığının yeniden başlaması için tescil veya tescil yerine geçen iradi prim ödemesi ya da prim tevkifatı yapılması gerekmekte olup belirtilen durumlar dışında kendiliğinden Kanun kapsamına alınmayacakları, Tarım Bağ-Kur sigortalılığın bir diğer sosyal güvenlik kuruluşu kapsamından çıkmaları ile yeniden başlayıp devam etmeyeceği de dikkate alınmalıdır.

30. Hukuk Genel Kurulunun 27.09.2022 tarihli ve 2020/10-141 E., 2022/1165 K. ile 14.10.2020 tarihli ve 2017/(21)10-2806 E., 2020/774 K. sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.

31. Son olarak 5510 sayılı Kanun'un konuyla ilgili hükümlerine değinilmelidir.

32. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 4/1-b-4. maddesinde; köy ve mahalle muhtarları ile hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan tarımsal faaliyette bulunanların sigortalı sayılacakları belirtilmiş, anılan Kanun'un '"Tanımlar" başlıklı 3. maddesinin 19. bendinde tarımsal faaliyetin; “Kendi mülkünde, ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde veya kamuya mahsus mahallerde; ekim, dikim, bakım, üretme, yetiştirme ve ıslah yoluyla yahut doğrudan doğruya tabiattan istifade etmek suretiyle bitki, orman, hayvan ve su ürünleri elde edilmesini ve/veya bu ürünlerin yetiştiricileri tarafından; muhafazasını, taşınmasını veya pazarlanmasını,” ifade edeceği; 7. maddenin (b) bendinde; sigorta hak ve yükümlülüklerinin “...tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar için tarımsal faaliyetlerinin kanunla kurulu ilgili meslek kuruluşlarınca veya kendilerince, bir yıl içinde bildirilmesi halinde kaydedildiği tarihten, bu süre içinde bildirilmemesi hâlinde ise bildirimin Kuruma yapıldığı tarihten...” itibaren başlayacağı hükme bağlanmıştır. 5510 sayılı Kanun'un 9. maddenin 1. fıkrasının (b) bendinin 5. alt bendine göre ise tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanların sigortalılığı tarımsal faaliyetin sona erdiği veya 6. maddenin 1. fıkrasının (ı) bendi uyarınca muafiyet kapsamına girdiği yahut 65 yaşını doldurması nedeniyle talepte bulunduğu tarihten itibaren sona erecektir. 5510 sayılı Kanun'un 6. maddesinin 1. fıkrasının (ı) bendinde de kamu idarelerinde ve Kanun'un Ek 5. maddesi kapsamında sayılanlar hariç olmak üzere tarım işlerinde veya orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz işlerde çalışanlar ile tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; tarımsal faaliyette bulunan ve yıllık tarımsal faaliyet gelirlerinden, bu faaliyete ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan tutarın aylık ortalamasının, bu Kanun'da tanımlanan prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az olduğunu belgeleyenlerin ve 65 yaşını dolduranlardan talepte bulunanların 5510 sayılı Kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta hükümleri çerçevesinde sigortalı sayılmayacakları hüküm altına alınmıştır.

33. Somut olayda davacının 27.04.2011 tarihli tescil başvurusu üzerine Kuruma ibraz ettiği ve prim kesintisi bulunan 01.08.2003 tarihli müstahsil makbuzuna istinaden 01.09.2003 tarihinden itibaren tescilinin yapılıp 15.08.2011 tarihine kadar 2926 sayılı Kanun kapsamında sigortalı kabul edildiği, prim borçlarını 6111 sayılı Kanun gereğince yapılandırma kapsamında ödediği, 23.03.2016 tarihli tahsis talebinin Bağ-Kur dahil prim gün sayısının 2089 gün olduğu ve 506 sayılı Kanun'un geçici 81. maddesinde öngörülen 3600 prim gün sayısı koşulunu yerine getirmediğinden bahisle reddedildiği, davacının 01.07.2016 tarihli talebinin ise sigortalılığının 01.09.2003 tarihinde başlatılmasına rağmen yapılan incelemede ... odası kaydının 22.04.2011 tarihinde başladığı ve ... İlçe Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü ile yapılan yazışma sonucu hayvancılık yaptığına ilişkin kayıt bulunmadığının tespit edilmesi nedeniyle 01.09.2003-31.12.2003 tarihleri arasında sigortalı kabul edilip oda kaydının başladığı 22.04.2011 tarihinde yeniden başlatılarak hizmet akdine tâbi sigortalılık sürelerine göre tarımsal faaliyete dayalı (5510 sayılı Kanun m. 4/1-b-4) sigortalılığının düzenlendiğinin bildirildiği, sigortalılık belgelerinden davacının Kurumca 01.09.2003-31.12.2003, 28.04.2011-15.08.2011, 01.10.2013-10.06.2014, 13.07.2014-03.09.2014, 01.01.2016-23.05.2016 tarihleri arasında sigortalı kabul edildiği, davacının tarımsal faaliyete dayalı bir kısım sigortalılığının iptal edilerek tahsis talebinin reddedilmesi üzerine eldeki davayı açtığı anlaşılmıştır.

34. İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılamada toplanan delillerden; davacı adına 31.05.2001 tarihinde tescil edilmiş traktör ile 12.03.1990 edinim tarihli 6/8 hisseli 6.300 m2 ve 8.550 m2 yüzölçümlü tarla vasıflı iki adet taşınmazın bulunduğu, ... Odasındaki kaydının 22.04.2011 tarihinde başladığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğünce gönderilen 04.01.2017 tarihli cevabi yazıda davacı adına bitkisel ve hayvansal kayda rastlanmadığı bildirildiği, muhtar ile bir azanın imzasının da bulunduğu 10.01.2017 tarihli kolluk araştırma tutanağında davacının 26.08.1971-23.03.2016 tarihleri arasında geçimini tarım ve hayvancılık yaparak sağladığı, icar ve zaman zaman ortakçılık suretiyle tütün ve pamuk yetiştirdiği ayrıca küçük baş hayvan beslediği hususlarının belirtildiği, davacı tanıklarının iddiayı doğrular yönde beyanda bulundukları, davacının 1971-1977 yılları arasında ve 15.08.2011 tarihinden itibaren girişli çıkışlı hizmet akdine tâbi çalışma kaydının mevcut olduğu, davacı vekilinin dava dilekçesi ekinde 29.09.1998, 21.10.1998, 29.04.2004 ve yılı okunamayan 05.01... tarihli tahsilat makbuzları ve fatura sunduğu tespit edilmiştir.

35. Şu hâlde yukarıda değinilen mevzuat hükümleri ile yapılan açıklamalara göre; gerek 2926 sayılı Kanun'da gerekse 5510 sayılı Kanun'da tarımsal faaliyete dayalı sigortalılar yönünden mülga 506 sayılı Kanun'un 79. ve 5510 sayılı Kanun'un 86. maddesinde hizmet akdine tâbi sigortalılar için öngörülen geçmiş hizmetlerin tespitine olanak veren yasal bir düzenleme bulunmadığı, 2926 sayılı Kanun'un 10. maddesinde belirtilen tarımsal kurum ve kuruluşlara ilişkin kayıtların tarımsal faaliyetin varlığına karine oluşturmakla birlikte bunların yanı sıra tarımsal faaliyetin fiilen sürdürülmesi ve makul süreyi aşan ara vermelerde tescil başvurusu, iradi prim ödemesi ya da teslim edilen ürün bedellerinden tevkifat suretiyle yapılmış prim kesintisi bulunması gerektiği yönündeki Hukuk Genel Kurulu kararları ile benimsenen yerleşik uygulama dikkate alındığında, uyuşmazlık konusu 01.01.2004-22.04.2011 tarihleri arasında tescil başvurusu, iradi prim ödemesi ya da ürün satışından tevkifat yoluyla yapılan prim kesintisi bulunmayan, ... odası kaydı 22.04.2011 tarihinde başlayan, tarım ve hayvancılıkla ilgili Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü nezdinde kaydı mevcut olmayan davacının anılan dönemde 2926 sayılı Kanun (5510 sayılı Kanun m.4/1-b-4) kapsamında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak kabul edilmesi mümkün olmayıp aksi yöndeki Özel Daire bozma kararının yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.

36. Nitekim benzer uyuşmazlıklarda verilen Hukuk Genel Kurulunun 27.09.2022 tarihli ve 2020/10-141 E., 2022/1165 K. ile 14.10.2020 tarihli ve 2017/(21)10-2806 E., 2020/774 K. sayılı kararları da aynı doğrultudadır.

37. Hâl böyle olunca usul ve yasaya uygun olan direnme kararı onanmalıdır.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarı açıklanan nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370. maddesi uyarınca ONANMASINA,

Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 21.12.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.