Logo

Hukuk Genel Kurulu2021/603 E. 2022/1756 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından davacıya tebliğ edilen ödeme emirlerine konu idari para cezalarının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı ve davacının bu cezalardan sorumlu olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: 506 sayılı Kanun'un 140. maddesi uyarınca idari para cezalarına karşı izlenecek usul gözetilmeden, davacı adına düzenlenen idari para cezası kararının varlığı, bu kararlara karşı itiraz edilip edilmediği, idari para cezasının kesinleşip kesinleşmediği ve zamanaşımına uğrayıp uğramadığı gibi hususlar araştırılmadan davanın zamanaşımı nedeniyle kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülerek direnme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :... Mahkemesi

1. Taraflar arasındaki "Ödeme emrinin iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda ... 33. ... Mahkemesinin davanın kabulüne dair kararına yönelik davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen karar, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, İlk Derece Mahkemesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkiline ait 1033728 sicil numaralı işyeri ile ilgili 1997 ve 1998 yıllarının bazı aylarına ilişkin prim, eğitime katkı payı ve idari para cezası konulu dört adet ödeme emrinin 16.10.2018 tarihinde tebliğ edildiğini, 1998/001814 takip numaralı ödeme emri ile 1997/8.-1998/4. aylara ilişkin 909,01TL asıl alacak, 42.512,88TL gecikme zammı; 1998/003613 takip numaralı ödeme emri ile 1998/5-6. aylarına ilişkin 33,54TL asıl, 1.375,31TL gecikme zammı, 1998/003610 takip numaralı ödeme emri ile 1997/9.-1998/6. aylara ilişkin 9,50TL asıl alacak, 94.08TL gecikme zammı ve 1998/003612 takip numaralı ödeme emri ile 779,68TL asıl alacak, 31.115,13TL gecikme zammı borcunun ödemesinin talep edildiğini ancak gerek 5510 sayılı Kanun’un 93. gerekse 6183 sayılı Kanun’un 102. maddeleri uyarınca takibe konu borcun 5 yıllık süre geçtiğinden zamanaşımına uğradığını, idari para cezasının da 10 yıllık zamanaşımına tabi olmakla bu sürenin de dolduğunu, öte yandan 5510 sayılı Kanun’un geçici 55. maddesindeki düzenleme ile 100TL’yi aşmayan alacak asıllarının tahsilinden vazgeçilmesinin öngörüldüğünü, bu alacakların ve gecikme zamlarının tahsil edilmeyerek terkin edilmesi gerektiğini, ayrıca 1731,73TL tutarında asıl alacağa 75.197,40TL gecikme zammı işletilmesinin yasaya ve içtihatlara aykırı olduğunu, müvekkiline uzun süre tebligat yapılmayarak savunma hakkını kullanmasının önlendiğini ileri sürerek ödeme emirlerine konu borcun zamanaşımına uğramış olması ve böyle bir borcun bulunmaması nedenleriyle müvekkilinin davalı Kuruma borçlu olmadığının tespitine ve ödeme emirlerinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı ... (SGK/Kurum) vekili cevap dilekçesinde; davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesi Kararı:

6. ... 33. ... Mahkemesinin 28.02.2019 tarihli ve 2018/374 E., 2019/23 K. sayılı kararı ile; 5510 sayılı Kanun’un 93/2. maddesi uyarınca Kurum alacaklarının, ödeme süresinin dolduğu tarihi takip eden yıl başından itibaren 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu, 5510 sayılı Kanun öncesi dönemde ise 08.10.1993-06.07.2004 tarihleri arasında zamanaşımı süresinin 5 yıl; 06.07.2004-01.10.2008 tarihleri arasında 10 yıl olduğu, somut olayda ödeme emirlerinin 1997 ve 1998 yıllarına ait borçlara ilişkin olduğu ve bu hâliyle zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle davanın kabulüne ve ödeme emirlerinin iptaline karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:

7. ... 33. ... Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.

8. ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 03.06.2020 tarihli ve 2019/840 E., 2020/682 K. sayılı kararı ile; davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Kanun’un 80. maddesinde 3917 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik uyarınca Kurumun süresi içerisinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasının öngörüldüğü, 6183 sayılı Kanun’un “Tahsil zamanaşımı” başlığını taşıyan 102. ve ardından gelen maddelerine göre zamanaşımı süresinin 5 yıl; zamanaşımı süresinin başlangıcının da alacağın vadesinin rastladığı takvim yılını izleyen yıl başı olduğu, “Kurumca verilecek idari para cezaları” başlığını taşıyan 506 sayılı Kanun’un 140. maddesinde fiilin işlendiği günden itibaren beş yıl içinde tebliğ edilemeyen idari para cezalarının zamanaşımına uğrayacağının hükme bağlandığı, bu nedenle zamanaşımı süresinin dolduğu, ilk derece mahkemesi kararının vakıa ve hukukî değerlendirme yönünden usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

9. ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararı süresi içinde davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.

10. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 01.10.2020 tarihli ve 2020/8192 E., 2020/5257 K. sayılı kararı ile; "...Mahkemenin, 1998/003610, 1998/001814 ve 1998/003613 takip dosyaları ile tahakkuk ettirilen prim borcu, eğitime katkı payı borcu ve gecikme zammından oluşan borcun zamanaşımına uğramış olduğu gerekçesiyle verilen karar isabetli ise de 1998/003612 takip sayılı idari para cezasına ilişkin verilen karar eksik inceleme sonucu verildiği anlaşılmaktadır.

Davanın Yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 140. Maddesi olup gerek anılan maddede, gerekse 5510 sayılı Kanun'un 102. maddesinde, işverenin Kanunla düzenlenen yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde idari para cezası ile sorumlu olacağı düzenlenmiştir. Ancak, idari para cezası, neticede bir cezai yaptırım olup, cezaların şahsiliği ve kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkelerine göre, asıl borçlu şirket hakkında düzenlenen idari para cezasından, temsil ve ilzama yetkili kişi sıfatı ile hareket edenlerin şahsen sorumlu tutulamayacağı belirgindir.

Hal böyle olunca, öncelikle, Kurum tarafından bizzat davacıya yönelik düzenlenen idari para cezası kararı bulunup bulunmadı araştırılarak, varlığı halinde, 506 sayılı Kanunun 140. Maddesi hükmü gözetilerek uyuşmazlık çözüme kavuşturulmalıdır. “Kurumca verilecek idari para cezaları” başlığını taşıyan 140’ıncı madde, idari para cezaları, cezayı uygulayacak makam, cezaya itiraz ve itirazı inceleyecek merci ile itiraz üzerine verilen karara karşı ilgililerce başvurulacak yargı yolu ve zamanaşımı konusunda düzenleme içermektedir. İdari para cezasına karşı fiilin işlendiği tarihteki Yasal düzenlemeye göre süresi içinde Kuruma itiraz edilmemesi veya itirazın reddine karar verilmesi halinde yine süresi içinde ilgili Mahkemeye dava açılmaması ya da ilgili Mahkemece itirazın reddine karar verilmesi hallerinde idari para cezası kesinleşir ve Kurum alacağına dönüşür. Kesinleşen idari para cezasına karşı ... Mahkemesinde menfi tespit ve itiraz davası açılamaz. Burada söz konusu olan idari para cezasının kendisinin iptali olup, tahsili nedeniyle tanzim edilen ödeme emrinin iptali ya da borçlu olmadığının tespiti talepleri ... mahkemesinin görev alanındadır. 06.05.1993 tarih ve 3910 sayılı Yasa ile değişik 140. maddenin son fıkrasına göre idari para cezalarının tahakkuk ve tahsilatında 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanacağı düzenlenmiş, anılan fıkra 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4958 sayılı Kanunun 51’inci maddesiyle, “fiilin işlendiği günden itibaren beş yıl içinde tebliğ edilemeyen idarî para cezaları zamanaşımına uğrar.” şeklinde değiştirilmiş, sonrasında 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel ... Sigortası Kanununun aynı başlıklı 102’nci maddesinde, idari para cezalarının on yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, zamanaşımı süresinin, fiilin işlendiği tarihten itibaren başlayacağı öngörülmüştür.

Mahkemece, davacıya yönelik düzenlenen idari para cezası kararının varlığı halinde, yukarıda açıklanan prosedür çerçevesinde, 506 sayılı Kanun’un 140. maddesi uyarınca başlatılmış prosedürün bulunup bulunmadığı araştırılmalı, varlığı saptandığında idari para cezasının kesinleşmesi olgusu bekletici sorun yapılarak idari para cezalarının kesinleşip kesinleşmediği belirlenmeli, idari para cezasının fiilin işlendiği tarihten itibaren zamanaşımı süreleri gözetilerek, 6183 sayılı Yasa gereği zamanaşımını kesen sebepler araştırılıp, zamanaşımı ve işin esası konusunda, yapılacak değerlendirme sonucuna göre karar verilmelidir.

Yapılacak araştırma sonucu, davacıya yönelik düzenlenen idari para cezası kararının bulunmadığının belirlenmesi halinde ise, cezaların şahsiliği ve Kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkelerine göre, asıl borçlu şirket hakkında düzenlenen idari para cezasından davacının şahsen sorumlu olmayacağı gözetilerek, varılacak sonuca göre karar verilmelidir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

11. ... 33. ... Mahkemesinin 23.03.2021 tarihli ve 2020/258 E., 2021/68 K. sayılı kararı ile; 1998/003612 takip sayılı takibin konusunun 1997 yılı 8. ayından 1998 yılı 4.ayına kadar olan (bu ay dahil) döneme ilişkin idari para cezası olduğu ve borçların 6183 sayılı Kanun'un 102 ve 506 sayılı Kanun’un 140. maddeleri uyarınca zamanaşımına uğradığı, bu nedenle idari para cezası kararı bulunup bulunmadığının araştırılmasının sonuca etkili olmayacağı gerekçesiyle önceki hükümde direnilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

12. Direnme kararı süresi içinde davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

13. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 1998/003612 takip numaralı ödeme emrine konu idari para cezası yönünden davacı adına düzenlenen idari para cezası bulunup bulunmadığı araştırılarak bulunduğunun belirlenmesi hâlinde 506 sayılı Kanun’un 140. maddesi uyarınca başlatılmış prosedür varsa bunun bekletici mesele yapılması, idari para cezasına konu fiilin işlendiği tarihten itibaren zamanaşımı süreleri gözetilip zamanaşımını kesen nedenler araştırılarak sonucuna göre; davacı adına düzenlenmiş idari para cezası yoksa sorumlu olmayacağı dikkate alınarak karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

14. Öncelikle konuyla ilgili yasal düzenlemeler ve kavramlar üzerinde kısaca durulmasında fayda bulunmaktadır.

15. Davanın yasal dayanağını oluşturan mülga 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun (506 sayılı Kanun) "Kurumca verilecek idari para cezaları" başlıklı 140. maddesinde Kanun'da öngörülen yükümlülüklerin yerine getirilmemesi hâlinde ilgililere verilecek idari para cezalarına ilişkin düzenlemeler yapılmış, bu kapsamda idari para cezaları, cezayı uygulayacak makam, cezaya itiraz, itirazı inceleyecek merci ile itiraz üzerine verilecek karara karşı ilgililerce başvurulacak yargı yolu ve zamanaşımı süresi konularında hükümlere yer verilmiştir.

16. 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 06.05.1993 tarihli ve 3910 sayılı Kanun ile değişik 140. maddesinin son fıkrasında idari para cezalarının tahakkuk ve tahsilatında 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanacağı belirtilmiş, bu fıkra daha sonra 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4958 sayılı Kanun'un 51. maddesiyle değiştirilerek "Fiilin işlendiği günden itibaren beş yıl içinde tebliğ edilemeyen idari para cezaları zamanaşımına uğrar." şeklinde yeniden düzenlenmiş ve zamanaşımı süresi 10 yıldan 5 yıla indirilmiştir. 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel ... Sigortası Kanunu'nun (5510 sayılı Kanun) 102. maddesinde de "...İdarî para cezaları on yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Zamanaşımı süresi, fiilin işlendiği tarihten itibaren başlar." hükmüne yer verilerek idari para cezaları yönünden zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğu kabul edilmiştir.

17. Öte yandan 506 sayılı Kanun'un 140. maddesinin 4958 sayılı Kanun'un 51. maddesi ile değişik 5. fıkrası;

" İdari para cezaları ilgiliye tebliğ edilmekle tahakkuk eder ve tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ödenir veya aynı süre içinde Kurumun ilgili ünitesine itiraz edilebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren altmış gün içinde idare mahkemesine başvurabilirler. Mahkemeye başvurulması cezanın takip ve tahsilini durdurmaz. Tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ödenmeyen idarî para cezaları, bu Kanunun 80 inci maddesi hükmü gereğince hesaplanacak gecikme zammı ile birlikte tahsil edilir." şeklinde iken 08.02.2006 tarihli ve 5454 sayılı Kanun'un 5. maddesi ile değiştirilerek komisyonca itiraz reddedildiği takdirde red kararının tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde yetkili sulh ceza mahkemesine başvurabileceği, bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması hâlinde idari para cezası kararının kesinleşeceği, sulh ceza mahkemesinin verdiği son karara karşı 7 gün içinde yargı çevresinde yer alan ağır ceza mahkemesine itiraz edilebileceği belirtilmiş ise de 06.04.2007 tarihli ve 24485 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 04.10.2006 tarihli ve 2006/75 E., 2006/99 K. sayılı kararı ile hükmün Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir. Daha sonra 20.05.2007 tarihli ve 26527 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 5655 sayılı Kanun'un 2. maddesi ile 5. fıkra Anayasa Mahkemesinin iptal kararı doğrultusunda yeniden düzenlenerek;

"(Değişik dördüncü fıkra: 9/5/2007-5655/2 md.) İdarî para cezaları ilgiliye tebliğ edilmekle tahakkuk eder ve tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ödenir veya aynı süre içinde Kurumun ilgili ünitesine itiraz edilebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurabilirler. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idarî para cezası kesinleşir. Mahkemeye başvurulması cezanın takip ve tahsilini durdurmaz. Tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ödenmeyen idarî para cezaları, bu Kanunun 80 inci maddesi hükmü gereğince hesaplanacak gecikme cezası ve gecikme zammı ile birlikte tahsil edilir. İdarî para cezalarının, Kuruma itiraz ve yargı yoluna başvurulmaksızın tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde ödenmesi halinde, bunun dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme, idarî para cezalarına karşı Kuruma itiraz etme veya yargı yoluna başvurma hakkını etkilemez. Ancak, Kurumca itirazın reddedilmesi veya mahkemece Kurum lehine karar verilmesi halinde, daha önce tahsil edilmemiş olan dörtte birlik ceza tutarı, 80 inci madde hükmü de dikkate alınarak tahsil edilir. " şeklini almıştır.

18. Konu son olarak 5510 sayılı Kanun'un 102. maddesinde benzer şekilde hüküm altına alınmıştır. Bu hükümler uyarınca Kurumca uygulanan idari para cezasına karşı öncelikle Kurum bünyesindeki komisyon nezdinde itiraz edilmesi, itirazın reddedilmesi hâlinde yasada öngörülen süre içinde idare mahkemesinde dava açılması gerekmekte olup idari para cezasına komisyon nezdinde itiraz edilmemesi veya idare mahkemesinde dava açılmaması ya da idare mahkemesince davanın reddine karar verilmesi ile idari para cezası kesinleşecektir. İtiraz prosedürü tamamlanmadığı hâlde ödeme emri gönderilmiş ve ödeme emrine itiraz edilerek iptali için dava açılmış ise mahkemece 506 sayılı Kanun'un 140. (5510 sayılı Kanun'un 102) maddesindeki prosedürün sonuçlanması beklenmeli, bu kapsamda olmak üzere idare mahkemesinde açılmış davanın sonucu bekletici mesele yapılmalıdır.

19. Gelinen bu noktada 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun'un (6183 sayılı Kanun) konuyla ilgili düzenlemelerine değinilmelidir.

20. 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 80. maddesinde Kurumun prim gelirleri, idari para cezaları, gecikme zamları ve katılım paylarının tahsili ile ilgili hükümlere yer verilmiş olup maddenin ilk şeklinde prim ve diğer Kurum alacaklarının tahsili 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre yapılmakta iken 01.12.1993 tarihli ve 3917 sayılı Kanunun 1. maddesi ile yapılan değişiklik ile 6183 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. 506 sayılı Kanun'un 80. maddesinin 22.02.2006 tarihli ve 5458 sayılı Kanun'un 6. maddesi ile değişik 5. fıkrasına göre ise Kurumun süresinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Kanun'un 51., 102. ve 106. maddeleri hariç diğer maddelerinin uygulanması gerekmektedir. 5510 sayılı Kanun'un 88. maddesinde de aynı yöndeki düzenleme korunmuş ve Kurumun prim ve diğer alacaklarının 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takip ve tahsil edeceği belirtilmiştir. 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kuruma İlişkin Düzenlemeler Hakkında Kanun'un 37. maddesinde de süresi içinde ödenmeyen sosyal sigorta ve genel ... sigortası primleri, işsizlik sigortası primleri, idari para cezaları, gecikme zamları ile katılım paylarının Kurum alacağına dönüşeceği ve bu alacakların tahsilinde 6183 sayılı Kanun'un 51., 102. ve 106. maddeleri hariç diğer maddelerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

21. Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından 6183 sayılı Kanun'a göre yapılan takip, idari icra takip yöntemi olup Kurum icra dairesine müracaata gerek kalmadan kendisi ödeme emri düzenleyerek tebliğe çıkarmakta ve sonrasında icra takibine başlamaktadır. Kurum tarafından kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun, itirazı varsa tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içerisinde yetkili ... mahkemesinde ödeme emrinin iptali davası açması gerekmektedir.

22. Nitekim 6183 sayılı Kanun'un 58. maddesinin 1. fıkrasına göre; "Kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu nezdinde itirazda bulunabilir. İtirazın şekli, incelenmesi ve itiraz incelemelerinin iadesi hususlarında Vergi Usul Kanunu hükümleri tatbik olunur..." Bu arada 6183 sayılı Kanun'un 58. maddesinin 1. fıkrasındaki "7" rakamı 28.11.2017 tarihli ve 7061 sayılı Kanun'un 9. maddesi ile "15" olarak değiştirilmiş ve söz konusu değişikliğin 01.01.2018 tarihinden itibaren yürürlüğe gireceği anılan Kanun'un 123. maddesi ile hükme bağlanmıştır.

23. Öte yandan 6183 sayılı Kanun'un 58. madde metninde itirazın “vergi itiraz komisyonuna yapılacağı” hükmü yer almakta ise de mülga 506 sayılı Kanun’un 80. maddesinde yer alan “Kurum alacaklarının tahsilinde 21.07.1953 tarih ve 6183 sayılı Kanunun uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde, alacaklı Sigorta Müdürlüğünün bulunduğu yer ... Mahkemesi yetkilidir.” ve hâlen yürürlükte bulunan 5510 sayılı Kanun’un 88. maddesindeki “Kurumun prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun uygulamasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde Kurumun alacaklı biriminin bulunduğu yer ... mahkemesi yetkilidir” yönündeki hükümler ile davalı Kurum bünyesinde 6183 sayılı Kanun'un itiraz mercii olarak belirttiği vergi itiraz komisyonunun bulunmaması hususu birlikte değerlendirildiğinde maddede belirtilen vergi itiraz komisyonuna itiraz yolunun; Sosyal Güvenlik Kurumu alacaklarının tahsili yönünden 6183 sayılı Kanun'un uygulanmasından doğacak uyuşmazlıklarda ... mahkemesine dava açılması yolu olarak kabulü zorunludur. Nitekim bu husus HGK'nın ile 30.06.2020 tarihli ve 2018/10-1022 E., 2020/496 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.

24. Yeri gelmişken belirtilmelidir ki 6183 sayılı Kanun'un 58. maddesinin 1. fıkrasında ödeme emrine itiraz için öngörülen 7 günlük sürenin HGK'nın15.10.2019 tarihli ve 2017/21-243 E., 2019/1061 K. ile 30.06.2020 tarihli ve 2018/10-1022 E., 2020/496 K. sayılı kararlarında da benimsendiği üzere hak düşürücü nitelikte olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır. Hak düşürücü süre, niteliği itibariyle def'î değil itiraz olup sonuçlarını kendiliğinden meydana getirir ve re'sen göz önünde tutulur.

25. Ödeme emrinin iptali istemine ilişkin olarak anılan maddeye dayanılarak açılacak dava “menfi tespit” niteliğinde olup ”böyle bir borcu olmadığı” veya “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” iddiaları dışında başka bir itiraz nedeni de ileri sürülemeyecektir. Kesinleşen idari para cezası 6183 sayılı Kanun'a göre takibe konu edildiğinde borçlu tarafından sadece ödeme ve zamanaşımı savunmasında bulunulabilir. İdari para cezasının varlığı idari aşamada ya da idare mahkemesi kararı ile kesinleştiğinden "böyle bir borcu olmadığı" yönünde alacağın özüne ilişkin itirazda bulunulması mümkün olmayacaktır.

26. Son olarak 6183 sayılı Kanun'un 103. maddesi incelenmelidir. Sözü edilen maddede tahsil zamanaşımını kesen nedenler gösterilmiştir. Bunlar; ödeme, haciz tatbiki, cebren tahsil ve takip muameleleri sonucunda yapılan her çeşit tahsilat, ödeme emri tebliği, mal bildirimi, mal edinme ve mal artmalarının bildirilmesi, aynı işlemlerin kefil, yabancı şahıs veya kurumların temsilcilerine uygulanması, ihtilaflı amme alacaklarında yargı organlarınca bozma kararı verilmesi, amme alacağının teminata bağlanması, yargı organlarınca tehiri icra kararı verilmesi, iki amme idaresi arasında mevcut bir borç için alacaklı amme idaresi tarafından borçlu amme idaresine borcun ödenmesi için yazı ile müracaat edilmesi, amme alacağının özel kanunlara göre ödenmek üzere müracaatta bulunulması ve/veya ödeme planına bağlanması olarak sayılmıştır.

27. Somut olayda uyuşmazlık konusunu oluşturan 1998/003612 takip numarası üzerinden 1997/8 ila 1998/4. aylar arasındaki döneme ilişkin idari para cezaları ile gecikme zammının tahsili için takip başlatılmış, ödeme emrinin 18.10.2018 tarihinde tebliğ üzerine eldeki dava 23.10.2018 tarihinde açılmıştır.

28. Öncelikle belirtilmelidir ki bozma kararında asıl borçlu şirketten bahsedilmiş ise de dosya içindeki Ulucanlar Sosyal Güvenlik Merkezinin 24.10.2013 tarihli Kurum içi yazışmasından davacı adına tescil edilmiş 2 1033728.006 sicil numaralı işyerine ilişkin anılan dönemlerde ek bildirge verilmemesi nedeniyle idari para cezası uygunlandığı anlaşılmaktadır. Ancak dosya kapsamında takip dosyası ile davacıya verilen idari para cezalarına ilişkin evrakın bulunmadığı tespit edilmiştir. Bu itibarla takip dosyası ve idari para cezalarına ilişkin evrak getirtilmeli, davacının yukarıda içeriğine yer verilen 506 sayılı Kanun'un 140. maddesi uyarınca idari para cezalarına Kurum nezdinde itiraz edip etmediği, itiraz etmiş ve komisyonca karar verilmiş ise bu kararın tebliğ edilip edilmediği, idare mahkemesinde dava açılıp açılmadığı ve idari para cezalarının kesinleşip kesinleşmediği belirlenmeli, bu şekilde 506 sayılı Kanun'un 140. maddesine göre başlatılan bir prosedürün varlığı saptandığı takdirde idari para cezalarının kesinleşmesi bekletici mesele yapılmalı, fiilin işlendiği tarihten itibaren zamanaşımı süreleri ve 6183 sayılı Kanun kapsamında zamanaşımını kesen nedenler araştırılıp zamanaşımı ve işin esası hakkında karar verilmelidir.

29. Hâl böyle olunca İlk Derece Mahkemesince Hukuk Genel Kurulu tarafından da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken eksik araştırma ve incelemeye dayanan önceki hükümde direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

30. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

IV. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle;

Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarı açıklanan nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA,

Dosyanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/1. maddesi uyarınca kararı veren İlk Derece Mahkemesine; karardan bir örneğin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 15.12.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.