"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “boşanma” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Aydın 1. Aile Mahkemesince davanın kabulüne ilişkin karar hakkında tarafların istinaf başvuruları İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince ayrı ayrı esastan reddedilmiştir. Davacı vekilinin temyizi üzerine; ilk derece mahkemesinin kararının, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 28.02.2019 tarihli ve 2018/979 E., 2019/1040 K. sayılı kararı ile “kadın yararına takdir edilen maddi tazminatın miktarı yönünden” bozulmasına, bu yöne ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılmasına, sair yönlerden onanmasına ve dosyanın yeniden karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
2. Bozma üzerine ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda “davalının yargılama aşamasında ölümü nedeniyle evlilik birliğinin sona erdiği gerekçesiyle dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmiş, kararın davalı mirasçıları tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 06.10.2020 tarihli ve 2020/3899 E., 2020/4473 K. sayılı kararı ile bozulmuş, ilk derece mahkemesince direnme kararı verilmiştir.
3. Direnme kararı davalı mirasçıları tarafından temyiz edilmiştir.
4. Hukuk Genel Kurulunca dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonrası gereği görüşüldü:
5. Dava boşanma ve fer'î istemlere ilişkindir.
6. Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
7. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 294. maddesinin 3. fıkrasında ise “Hükmün tefhimi herhalde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur” hükmüne yer verilmiştir.
8. Ayrıca, bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini yitirdiğinden ona atıf suretiyle hüküm tesisinin yukarıda açıklanan kurallara uygun düşmeyeceği de aşikardır.
9. Nitekim Yargıtayın yerleşmiş görüşü de bu yöndedir (Hukuk Genel Kurulu'nun 19.06.1991 tarihli ve 1991/323 E., 1991/391 K.; 10.09.1991 tarihli ve 1991/281 E., 1991/415 K.; 25.09.1991 tarihli ve 1991/355 E., 1991/440 K.; 05.12.2007 tarihli ve 2007/981 E. 2007/936 K.; 23.01.2008 tarihli ve 2008/29 E., 2008/4 K.; 05.10.2011 tarihli ve 2011/607 E., 2011/604 K. sayılı kararları).
10. Somut olaya gelince; mahkemece usule uygun karar oluşturulmamış, direnmeye ilişkin kısa karar ve gerekçeli kararda sadece “Mahkememizin 2019/661 Esas, 2019/1342 Karar sayılı ve 16/10/2019 günlü kararında direnilmesine” denilmekle yetinilmiş, dosya kapsamı dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakkın sıra numarası altında belirtildiği açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar ve gerekçeli karar kurulmamıştır.
11. Bu durumda, yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde usulün öngördüğü anlamda oluşturulmuş bir hüküm bulunmadığı gibi, direnme kararlarını denetleyen Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenebilecek nitelikte teknik anlamda bir direnme hükmü de bulunmadığı her türlü duraksamadan uzaktır.
12. Şu durumda ilk derece mahkemesince yapılacak iş; dosya kapsamı dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakkın sıra numarası altında belirtildiği açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı niteliklere haiz usule uygun karar oluşturulmasıdır.
13. Mahkemenin, yukarıda ayrıntılarıyla açıklanan biçimde usulün öngördüğü niteliklere haiz bulunmayan kısa karar ve gerekçeli kararı usule uygun karar değildir.
14. Direnme kararının bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Direnme kararının yukarıda gösterilen nedenden dolayı usulden BOZULMASINA,
Bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine, 08.03.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.