"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Yargıtay 15. Hukuk Dairesi (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla)
1. Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama sonunda, davanın reddine karar verilmiştir.
2. Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili tarafından Aydın 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/550 E. sayılı dosyası ile tüketici hakem heyeti kararına itiraz davası açıldığını, mahkemece 19.09.2017 tarihli celsede davacı vekilinin mazeretinin kabul edilmeyerek davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, kanun yararına bozma talebi üzerine Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 03.07.2018 tarihli kararı ile bozma kararı verildiğini, yerel mahkemenin haksız kararı sonucu davacının yargılama giderlerine mahkûm edildiği gibi tüketici hakem heyetine itiraz davasında onbeş gün olan sürenin geçmesi nedeniyle yeniden dava açarak hakkını alma imkânının engellendiğini ve bu şekilde zarara uğradığını, mazeretin haksız yere kabul edilmemesi nedeniyle davacının adil yargılanma hakkının ihlâl edildiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla davacı yararına 5.000TL maddi tazminat ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı Hazine vekili; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 46. maddesinde ki koşulların oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Özel Daire Kararı:
6. Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesinin 15.06.2021 tarihli ve 2019/3 E., 2021/3 K. sayılı kararı ile;
“…Dava, hâkimlerin hukuki sorumluluğuna dayanan tazminat davasıdır.
Hâkimin sorumluluğu 6100 sayılı HMK'nın 46. maddesi 1. fıkrasında 5 bent şeklinde belirlenerek hüküm altına alınmıştır.
Bu nedenle yargılama sırasında veya hükümden sonra hâkimin sorumlu tutulabilmesi için maddede belirlenen eylemlerin subut bulması gerekir.
Bir kanun hükmü şerhi bir anlam yüklenmeyecek kadar açık ve kesin değilse bir başka değişle hâkim görüşünün hukuki dayanakları ve bilimsel görüşlere dayandırarak farklı bir bakış açısı getirmiş veya delillerin takdirinden elde ettiği kanaat ile uyuşmazlığı sonuçlandırmış ise artık burada hakimin sorumluğundan bahsetmek mümkün olmayacaktır.
Somut olayda davacının davası olduğu Aydın 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/550 esas sayılı dosyasının yargılama sırasında davacının 19.09.2017 tarihli celsede mazeretinin kabul edilmeyerek davanın açılmamış sayılmasında hakimin kasten davacı zararına olacak şekilde yanlı davrandığı gerekçe gösterilmiştir. Dosya incelendiğinde davacının ön inceleme duruşmasına ilk olarak mazeret bildirdiği, bu mazeretin kabul edildiği, ikinci duruşmada ise mahkeme hakimince " ön inceleme duruşmasına birden fazla mazeret bildirilemeyeceği " gerekçesi ile davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, bu kararın kanun yararına temyiz talebi üzerine Dairemizce kanun hükmünün yorumuna gidilerek kanun yararına bozulduğu anlaşılmaktadır.
Ön inceleme duruşmasının birden fazla ertelenemeyeceği HMK 140/4 hükmüdür. Mahkemece mazeretin bu madde hükmüne istinaden kabul edilmemiş olması bir yorum yanlışıdır. Yukarıda belirlendiği üzere yorumda hata yapılması nedeniyle hâkimin sorumluluğuna gidilmesi mümkün değildir.
Bu kabulden hareketle davacının tazminat talebi yerinde bulunmamış davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
1-Sabit görülmeyen işbu davanın REDDİNE,
2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 49/1. maddesi gereğince takdiren 2.000,00 TL disiplinpara cezası ile cezalandırılmasına ve davacıdan alınarak hazineye gelir yazılmasına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi 13/2 maddesi uyarınca davalı yararına takdir edilen 5.000,00 TL maktu avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacının davası red edildiğinden alınması gereken 59,30 TL harcın davacıdan tahsiline,
5-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 6100 Sayılı Kanunun 338. maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra yatırılan avanstan kullanılmayan kısmın davacıya iadesine,…” karar verilmiştir.
Kararın Temyizi:
7. Özel Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili tarafından yasal süresi içinde temyiz isteminde bulunulmuştur.
II. GEREKÇE
8. Dava, HMK 46. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
9. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46. maddesinde sorumluluk nedenleri sınırlı olarak sayılmıştır. HMK’nın 46. maddesinde “(1) Hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir:
a) Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
b) Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
c) Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması.
ç) Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması.
d) Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması.
e) Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması.” düzenlemesi bulunmaktadır.
10. Somut olayda HMK'nın 46. maddesinde sınırlı sayıda belirtilen sorumluluk sebeplerinden hiçbiri bulunmadığından ve hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı tazminat şartları oluşmadığından Özel Dairece davanın reddine karar verilmesi yerindedir.
11. Hâl böyle olunca, yapılan açıklamalara, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay (kapatılan) 15. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir.
III. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Yargıtay (kapatılan) 15. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın ONANMASINA,
Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına,05.04.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.