"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Yargıtay 1. Hukuk Dairesi (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla)
1. Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı Yargıtay 1. Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama sonunda, davanın esastan reddine karar verilmiştir.
2. Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacının İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; Torbalı 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/56 E. sayılı dosyasında muris muvazaasına dayalı olarak dava konusu 110 ada 27 parsel sayılı taşınmaz hakkında tedbir talepli olarak tapu iptali ve tescil davası açıldığını, mahkemece 27.03.2019 tarihinde %10 teminat yatırılması ve taşınmazın ... adına kayıtlı olması hâlinde taşınmaz üzerine tedbir konulmasına karar verildiğini, ancak teminat yatırılmadığından tedbir kararının uygulanamadığını, bu arada taşınmaz üzerine yüklenici olan müvekkili şirket tarafından inşa edilen binada kat irtifakı kurulduğunu ve sekiz ayrı bağımsız bölümün yüklenici şirket adına tescil edilerek üçüncü kişilere satıldığını, bu satış işlemlerinden sonra davacı vekilinin 19.11.2019 tarihinde yeniden tedbir talebinde bulunduğunu, bahsi geçen 2019/56 E. sayılı dava dosyasında müvekkili taraf olmadığı hâlde %20 teminat karşılığında sadece müvekkili adına kayıtlı olan bağımsız bölümler üzerine tedbir konulmasına karar verilerek kararın 11.12.2019 tarihinde infaz edildiğini, ... ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapan müvekkili şirket hakkında ise 27.12.2019 tarihinde Torbalı 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/261 E. sayılı dosyasında dava açılarak diğer dava dosyası ile birleştirildiğini, tamamen iyi niyetli olduğu hâlde müvekkili şirkete ait taşınmazlar üzerine hatalı şekilde tedbir konulduğunu ve talep etmelerine rağmen tedbirin kaldırılmadığını, üçüncü kişilere satışı yapılan bağımsız bölümlere de tedbir konulması nedeniyle müvekkilinin hem zarara uğradığını hem de ticari itibarlarının zedelendiğini, inşaatı %90 seviyesinde tamamlayan ve satışlar yapan müvekkilinin teslim borcu altına girdiğini, tedbirin kaldırılmamış olması nedeniyle bedeli tahsil edilmiş sözleşmelerin iptal edileceği ve ciddi kayıplar yaşayacağını düşünerek davacılarla anlaşma yoluna gittiğini ve 1.750.000TL karşılığında anlaşmak durumunda kaldığını, mahkemenin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46/1-a maddesine göre davacıları kayırdığı gibi aynı madenin (b) bendine göre de hakkın yerine getirilmesinden kaçındığını ileri sürerek, haksız tedbir kararı nedeniyle müvekkili şirketin uğradığı 1.750.000TL zararın ödeme tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı ... Hazinesi vekili; öncelikle davanın süresinde açılmadığını, eksik harcın tamamlanması gerektiğini, dava dilekçesinde sorumluluk nedenlerinin açıkça ortaya konulmadığını, zararı ispat edecek delillerin de gösterilmediğini, hâkimin salt yargılama yetkisini kullanmış olması nedeniyle Devletin sorumluluğuna gidilemeyeceğini, davanın haksız ve yersiz açıldığını belirterek reddini savunmuş, ayrıca HMK’nın 49. maddesine göre davacının disiplin para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Özel Daire Kararı:
6. Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla 29.03.2022 tarihli 2021/1 E., 2022/2 K. sayılı kararı ile;
“…DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Torbalı 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/56 esas sayılı davası nedeniyle dava konusu 110 ada 27 parsel sayılı taşınmaza hatalı olarak tedbir konulduğu ve taleplerine rağmen kaldırılmadığı, bağımsız bölüm satışı yapmadıkları, üçüncü kişilere bölümlere de tedbir konulması nedeniyle hem zarara uğradıklarını hem de ticari itibarlarının zedelendiğini, bu nedenle davacılarla anlaşma yoluna gitmekten başka çareleri kalmadığını, davacılarla 1.750.000 TL karşılığında anlaşmak durumunda kaldıklarını belirterek 1.750.000 TL tazminatın ödeme tarihinde itibaren işleyecek faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın süresinde açılmadığını, harcın tamamlatılması gerektiğini, karar kesinleşmemiş ise zararın oluşmayacağını, HMK'nin 46 ncı maddesi uyarınca sorumluluk nedenlerinin açıkça belirtilmesi gerektiğini, sorumluluğu ispata yeter delil sunulmadığını, yapılan yargılamada tüm delillerin toplandığını ve belirlenmiş kurallar çerçevesinde karar verildiğini, hakimin sadece Anayasa'nın ve yasaların verdiği yetkiyi kullanması nedeniyle devletin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
DELİLLER: Torbalı 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/56 Esas sayılı dava dosyası ve içeriği, Torbalı 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/261 Esas sayılı dava dosyası, Torbalı Sulh Hukuk Mahkemesinin 2019/442 Esas sayılı dava dosyası, Torbalı Sulh Hukuk Mahkemesinin 2019/1187 Esas sayılı dava dosyası, 28.01.2021 tarihli protokol, banka dekontu (protokol gereğince 600.000,00 TL ödendiği hususunda), kambiyo evrakı (protokol gereğince kalan ödeme hususunda), tanık.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, 6100 sayılı HMK'nin 46. maddesi gereğince hakimlerin hukuki sorumluluğuna dayalı olarak açılan maddi tazminat isteğine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 110 ada 27 parsel sayılı taşınmaz mirasbırakan ...’e ait iken ... adına vekil ... tarafından 08.08.2016 tarihinde ...’a temlik edildiği, taşınmazda 11.01.2019 tarihinde kat irtifakı tesis edildiği, 10.04.2019 tarihinde Hasan’ın bir kısım bağımsız bölümleri ... İnşaat Taahhüt Pazarlama Turizm San. Tic. Ltd Şti’ye temlik ettiği, mirasbırakan ...’in ölümü üzerine geriye mirasçı olarak çocukları ..., ..., ..., ..., ..., ... ile ölü kızı ...’un çocukları ..., ..., ..., ... ve ...’ün kaldığı, ..., ..., ..., ..., ... ve ... tarafından 110 ada 27 parsel sayılı taşınmaz için tedbir istemli tapu kaydının iptali ve terekeye iadesi için ... ve Hasan’a karşı Torbalı 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/56Esas sayılı davasının açıldığı, Torbalı 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/261Esas sayılı davasının da Torbalı 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/56Esas sayılı davasındaki davacılar tarafından ... İnşaat Taahhüt Pazarlama Turizm San. Tic. Ltd Şti ve Hasan’a karşı açıldığı ve Torbalı 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/56Esas sayılı davası ile birleştirilmesine karar verildiği, Torbalı Sulh Hukuk Mahkemesinin 2019/1187Esas sayılı kararı ile muris ...’in terekesine Torbalı 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/56Esas sayılı davasında terekeyi temsil etmesi için temsilci tayin edildiği, Torbalı Sulh Hukuk Mahkemesinin 2019/442Esas sayılı davasının ise dava dışı taşınmazlar için mirasçı ... tarafından ...’in diğer mirasçılarına karşı açılmış ortaklığın giderilmesi davası olduğu ve feragat nedeniyle davanın reddine karar verildiği, Torbalı 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.01.2021 tarih, 2019/56 Esas ve 2021/34 Karar sayılı ilamı ile davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği, 2019/56 Esas sayılı davada 27.03.2019 tarihli ara karar ile %10 teminat karşılığında dava konusu taşınmaza tedbir konulmasına karar verildiği, taşınmazda kat irtifakı tesis edilip de Hasan’ın bir kısım bağımsız bölümleri şirkete devretmesi nedeniyle tekrar tedbir istenildiği ve 27.11.2019 tarihli ara karar ile %20 teminat karşılığında taşınmaza tedbir konulmasına karar verildiği, 08.10.2020 tarihli celsenin 2 no.lu ara kararı ile teminatın kaldırılması talebinin reddine karar verildiği, 3 no.lu ara karar ile de 2.239.480 TL üzerinden %20 teminatın 1 aylık kesin sürede yatırılması aksi takdirde teminatın kaldırılacağına karar verildiği, 27.01.2021 tarihli ara karar ile mahkemenin 08.10.2020 tarihli 3 nolu teminatın güncellenmesi ara kararından dönülmesine ve tedbirin kaldırılması talebinin reddine istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildiği anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere, 6100 sayılı HMK’nin 46. maddesinde sorumluluk nedenleri sınırlı olarak sayılmıştır. Bu madde hükmüne göre hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı ancak aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir:
a)Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
b)Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
c)Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması.
ç)Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması.
d)Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması.
e)Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması.
Öte yandan, HMK'nin 190. maddesi ve TMK'nin 6. maddesi hükümleri gereğince herkes hakkını dayandırdığı maddi olguların varlığını ispat ile yükümlüdür.
Dava konusu olayda; mirasbırakan ...’in bir kısım mirasçıları tarafından tapu iptali ve tescili istemli davaların açıldığı, davacılar tarafından dava konusu taşınmaza tedbir konulması istenilmesi üzerine Mahkeme hakimince HMK’nin 398. maddesi uyarınca taşınmaza tedbir konulmasına karar verildiği, tedbirin kaldırılması taleplerinin kanun yolu açık olarak reddedilmesine rağmen kanun yoluna başvurulmadığı ve davanın feragat ile sonuçlandığı anlaşıldığına göre, işleyen bir hukuki süreç ve sonuçlarıyla ilgili olmak üzere, Mahkeme hakiminin eyleminin HMK'nin 46. maddesinde sayılan sınırlı hallerden birisini ihlal edici nitelikte olduğu hususu davacı tarafından ispat edilebilmiş değildir. Bu gerekçeyle, davanın reddine ilişkin aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının reddine,
2-HMK 49. Maddesi gereğince takdiren 1.000,00,TL para cezasının davacıdan tahsiline,
3-Alınması gerekli 80,70-TL maktu karar ve ilam harcının, 29.885,52 TL peşin harçtan mahsubu ile kalan 29.804,82 TL'nin istek halinde davacıya iadesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/4 maddesinin hükmü uyarınca davalı vekili için belirlenen 7.425 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacının yaptığı yargılama giderinin üzerilerinde bırakılmasına, artan avansın istek halinde davacıya iadesine,…” karar verilmiştir.
Kararın Temyizi:
7. Özel Daire kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. GEREKÇE
8. Dava, HMK’nın 46. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
9. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46. maddesinde sorumluluk nedenleri sınırlı olarak sayılmıştır. HMK’nın 46. maddesinde; “(1) Hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir:
a) Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
b) Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
c) Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması.
ç) Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması.
d) Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması.
e) Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması.” düzenlemesi bulunmaktadır.
10. Somut olayda HMK'nın 46. maddesinde sınırlı sayıda belirtilen sorumluluk sebeplerinden hiçbiri bulunmadığından ve hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı tazminat şartları oluşmadığından Özel Dairece davanın reddine karar verilmesi yerindedir.
11. Hâl böyle olunca, yapılan açıklamalara, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir.
III. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın ONANMASINA,
Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına, 27.12.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.