Logo

Hukuk Genel Kurulu2022/1064 E. 2022/1928 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının, 5510 sayılı Kanun'un 81/1-ı maddesindeki %5 Hazine teşvikinden yararlanma hakkının tespiti ve fazladan ödenen primlerin iadesi istemiyle açtığı davada, dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun'un Ek 17. maddesi kapsamında davanın konusuz kalıp kalmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesinin, Yargıtay'ın bozma ilamı sonrası yaptığı değerlendirmenin, bozma kararındaki hususlara ve Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararına da dayanarak yeni bir hüküm niteliğinde olması nedeniyle, dosyanın Yargıtay 10. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

1. Taraflar arasındaki “Tespit ve alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ankara 8. İş Mahkemesinin davanın kabulüne ilişkin kararına yönelik davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılıp düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı şirket vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesinden ihale ile aldığı 01.01.2011-31.12.2012 tarihleri arasındaki yemek hizmeti işini yerine getirdiği işyerinde çalıştırdığı işçilere ilişkin sigorta prim ödemeleriyle ilgili 5510 sayılı Kanun’un 81/1-ı maddesindeki teşvikten 01.03.2011 tarihinden sonra da yararlandırılması ve fazla ödenen primlerin iadesi istemiyle yaptığı başvurunun davalı Kurumca reddedildiğini, ancak 6111 sayılı Kanun’un 38. maddesi ile 5510 sayılı Kanun’un 81/1-ı maddesinde yapılan ve ihaleli işleri kapsam dışında bırakan değişikliğin aynı Kanun’un geçici 8. maddesindeki hüküm dikkate alındığında hükmün yürürlük tarihinden sonra ilan edilen ihalelere ilişkin olduğunu, müvekkili şirketin aldığı ihalenin ise 01.03.2011 tarihinden önceye ilişkin olması nedeniyle kazanılmış hakkının korunması gerektiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 01.03.2011-31.12.2012 tarihleri arasındaki dönemde 5510 sayılı Kanun’un 81/1-ı maddesindeki teşvikten yararlandırılması gerektiğinin tespiti ile fazlada ödenen primlerden şimdilik 1.000TL’nin kesinti tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı ... (SGK/Kurum) vekili cevap dilekçesinde; 6111 sayılı Kanun’un 38. maddesi ile 5510 sayılı Kanun’un 81/1-ı maddesinde yapılan değişiklik kapsamında davacının 01.03.2011 tarihinden sonraki dönemde %5 Hazine teşvikinden yararlanmasının mümkün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı:

6. Ankara 8. İş Mahkemesinin 23.05.2017 tarihli ve 2016/191 E., 2017/251 K. sayılı kararı ile; davacı şirketin istek konusu dönemde çalıştırdığı işçiler için aylık prim ve hizmet belgelerini yasal süresi içinde davalı Kuruma verdiği, sigorta primlerinin tamamını zamanında ödediği, idari para cezası ve prim borcu bulunmadığı, sigortasız işçi çalıştırmadığı ve özel sektör işvereni olduğu, bu hâli ile oluşa uygun bilirkişi raporu doğrultusunda davacının anılan dönemde teşvikten yararlanması gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının 01.03.2011-31.12.2012 tarihleri arasında 5510 sayılı Kanun’un 81/1-ı maddesi kapsamında teşvik indiriminden yararlanması gerektiğinin tespitine, 1.000TL fazla ödenen primin ödeme tarihini takip eden ay başından itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:

7. Ankara 8. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.

8. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 13.02.2018 tarihli ve 2017/2281 E., 2018/232 K. sayılı kararı ile; 6111 sayılı Kanun’un 38. maddesi ile 5510 sayılı Kanun’un 81/1-ı maddesinde yapılan değişiklik nedeniyle ihaleli işlerin %5 Hazine teşviki kapsamında olduğu sürenin 01.10.2008-01.03.2011 tarihleri arasındaki süreyle sınırlı olduğu, 6111 sayılı Kanun’un geçici 8. maddesinin 4734 sayılı Kanun’da yapılan değişikliklere ilişkin olup somut olayda 5510 sayılı Kanun’un uygulandığı gözetildiğinde bu hükmün somut olayı kapsamadığı, bu nedenle davanın reddi gerektiği gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararı kaldırılıp düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Özel Dairenin Birinci Bozma Kararı:

9. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

10. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 10.05.2018 tarihli ve 2018/2624 E., 2018/4582 K. sayılı kararı ile; "...Mahkemece, yukarıda açıklanan ve karar tarihinden sonra yürürlüğe giren Ek m.17 hükmüne göre, maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış davaların konusuz kalacağı ancak bu konuda karar verme yetkisinin ilk derece mahkemesi'ne ait olduğu, davacı vekilinin temyiz talebinin de bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiğinden anılan yasa maddesi kapsamına göre bir karar verilmesi gerekir.

Bu hukuki olgu çerçevesinde, yeniden inceleme yapılmak üzere mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi gerekmektedir..." gerekçesiyle karar bozularak dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesinin İkinci Kararı:

11. Ankara 8. İş Mahkemesinin 08.11.2018 tarihli ve 2018/286 E., 2018/430 K. sayılı kararı ile; bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucu 7103 sayılı Kanun’un 70. maddesi ile eklenen 5510 sayılı Kanun’un Ek 17. maddesi uyarınca konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Özel Dairenin İkinci Kararı:

12. Ankara 8. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı süresi içinde davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.

13. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 29.04.2021 tarihli ve 2020/1096 E., 2021/6249 K. sayılı kararı ile; "...Bilindiği üzere, 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkındaki Kanunun 25 ve geçici 2'inci maddeleri uyarınca kurulan ve yargı çevreleri belirlenen Bölge Adliye Mahkemeleri, 20.07.2016 tarihinde göreve başlamıştır. Bu tarihten sonra istinaf kanun yolu, adli yargı sistemi içerisinde yerini almış olup, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesinin 2. fıkrası uyarınca, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden sonra verilen kararlar hakkında artık istinaf yoluna başvurulabilir.

6100 sayılı HMK'nın 341. vd. maddelerinde istinaf yoluna başvurulabilen kararlar, 361 ve 362. maddelerinde de temyiz edilebilen ve temyiz edilemeyen kararlar belirlenmiştir.

Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353. Maddesinde de, Bölge Adliye Mahkemesince duruşma yapılmadan verilecek kararlar belirtilmiş ve maddenin ilk fıkrasının “b” bendinin 2. alt bendinde;

“….b) Aşağıdaki durumlarda davanın esasıyla ilgili olarak;

1)İncelenen mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığı takdirde başvurunun esastan reddine,

2) Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında,

3) Yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra yeniden esas hakkında, duruşma yapılmadan karar verilir.” Hükümleri mevcuttur.

Diğer taraftan, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373. maddesinin ikinci fıkrasına göre bölge adliye mahkemesinin düzelterek veya yeniden esas hakkında verdiği karar Yargıtay’ca tamamen veya kısmen bozulduğu takdirde dosya, kararı veren bölge adliye mahkemesi veya uygun görülen diğer bir bölge adliye mahkemesine gönderilir. Aynı maddenin üçüncü fıkrasına göre de bölge adliye mahkemesi, peşin alınmış olan gideri kullanmak suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra Yargıtay’ın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir.

5510 Sayılı Yasanın 81’inci maddesinin (ı) bendinde yer alan teşvik indirimlerinden faydalandırılma hakkının tespiti istemi ile 16.03.2016 tarihinde açılmış eldeki davada ise, mahkemece verilen 23.05.2017 tarihli ilk karar ile davanın kabulüne dair karar verilmiş, davalı Kurum vekili istinaf kanun yoluna başvurulması nedeniyle Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf istemi incelenmiş ve Bölge Adliye Mahkemesince, 13.2.2018 tarihinde Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b.3 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine dair karar verilmiş ve bu kararın temyizi üzerine de Dairemizin 10.5.2018 tarih ve 2018/2624 E.,2018/4582 K. Sayılı ilamı ile kararın bozulmuş olduğu, ne var ki bozma ilamımızın sonuç kısmında zuhulen dosyanın ilk Derece Mahkemesine gönderilmesine dair karar verilmiş olduğu anlaşılmaktadır.

Hal böyle olunca, ilk derece mahkemesince bozmaya uyularak işin esasına girilerek, yazılı şekilde karar verilmiş ise de, aslen temyize konu davadaki, Dairemiz bozma hükmünün, Bölge Adliye Mahkemesince işin esası hakkında ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b.3 maddesi kapsamında verilmiş olan karara yönelik olduğu, Dairemiz bozma ilamı sonrası yargılama ve hüküm tesis etme yetkisinin Bölge Adliye Mahkemesine ait olacağı açık olmakla, ilk derece mahkemesince yazılı şekilde verilen kararın kaldırılarak, Dairemiz bozma ilamı sonrasında yargılama yapmak ve bir karar vermek üzere, dosyanın ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesi gerekmektedir..." gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Direnme Kararı:

14. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 03.11.2021 tarihli ve 2021/1387 E., 2021/1687 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçeye ilaveten 5510 sayılı Kanun’un Ek 17. maddesinde bu Kanun ve diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabileceği hâlde yararlanılmadığı yönünde düzenleme yapılmış ise de bu düzenlemenin sadece teşvikten yararlanma hakkı olanlar için getirilmiş bir düzenleme olduğu, davacı şirketin bu kapsamda bulunmadığı, diğer taraftan Anayasa Mahkemesinin 19.02.2020 tarihli ve 2018/139 E., 2020/12 K. sayılı olup 05.05.2020 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan kararı ile 4. fıkranın iptal edildiği, bu hâliyle 5510 sayılı Kanun’un Ek 17. maddesinin 4. fıkrasının uyulanabilirliğinin kalmadığı ve davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilemeyeceği belirtilerek önceki hükümde direnilerek ilk derece mahkemesinin ilk kararı kaldırılıp düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

15. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

16. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının 5510 sayılı Kanun’un 81/1-ı maddesindeki %5 Hazine teşvikinden 01.03.2011-31.12.2012 tarihleri arasındaki dönemde de yararlanması gerektiğinin tespiti ile fazladan ödenen primlerin faiziyle birlikte tahsili istemiyle açılan eldeki davada dava tarihinden sonra 01.04.2018 tarihinde yürürlüğe giren 7103 sayılı Kanun’un 70. maddesi ile eklenen 5510 sayılı Kanun’un Ek 17. maddesi kapsamında inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

III. ÖN SORUN

17. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında öncelikle direnme adı altında verilen kararın yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulu tarafından mı yoksa Özel Daire tarafından mı yapılması gerektiği ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.

IV. GEREKÇE

18. Direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli, gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir.

19. Başka bir deyişle mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenip gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması hâlinde direnme kararının varlığından söz edilemez.

20. İstikrar kazanmış Yargıtay içtihatlarında mahkemece direnme kararı verilse dahi bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme veya toplanan yeni delillere dayanmak, önceki kararda yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen karar direnme kararı olmayıp yeni hüküm olarak kabul edilmektedir.

21. Somut olayda; Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesinin davanın kabulüne ilişkin kararı kaldırılarak davacı şirketin 01.03.2011 tarihinden sonraki dönemde 6111 sayılı Kanun’un 38. maddesi ile 5510 sayılı Kanun’un 81/1-ı maddesinde yapılan değişiklik nedeniyle maddede öngörülen %5 Hazine teşvikinden yararlanmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verildiği, kararın Özel Dairece karar tarihinden sonra yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun'un Ek m.17 hükmüne göre maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış davaların konusuz kalacağı ancak bu konuda karar verme yetkisinin ilk derece mahkemesine ait olduğu, davacı vekilinin temyiz talebinin de bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiğinden anılan yasa maddesi kapsamına göre bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozulmasından sonra Bölge Adliye Mahkemesi tarafından önceki gerekçeye ilaveten 5510 sayılı Kanun’un Ek 17. maddesinin prim teşviki, destek ve indirimlerden yararlanma hakkı olanlar için getirilmiş bir düzenleme olduğu, davacı şirketin bu kapsamda bulunmadığı, öte yandan Ek 17. maddenin 4. fıkrasının Anayasa Mahkemesinin 05.05.2020 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 2018/136 E., 2020/12 K. sayılı kararı ile iptal edildiğinden davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilemeyeceği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

22. Görüldüğü üzere Bölge Adliye Mahkemesince 5510 sayılı Kanun’un Ek 17. maddesi kapsamında inceleme yapılması gerektiğini öngören bozma ilamı doğrultusunda irdeleme ve değerlendirme yapılarak ayrıca bozma kararından sonra 05.05.2020 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 19.02.2020 tarihli ve 2018/139 E., 2020/12 K. sayılı kararı ile 5510 sayılı Kanun’un Ek 17. maddesinin 4. fıkrasının iptal edildiği hususuna da gerekçede vurgu yapılmıştır.

23. Bu durumda ortada Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenmesi gereken direnme kararı değil bozma kararı gereğinin eylemli olarak yerine getirilmesi sonucu verilen yeni hüküm bulunmaktadır.

24. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 29.06.2022 tarihli ve 2022/10-462 E., 2022/1080 K., 02.11.2022 tarihli ve 2021/10-319 E., 2022/1419 K., 2021/10-600 E., 2022/1420 K. ile 17.11.2022 tarihli ve 2022/10-969 E., 2022/1530 K. sayılı kararları da aynı yöndedir.

25. Hâl böyle olunca yeni hükme yönelik temyiz itirazları Özel Dairece incelenmelidir.

26. Bu nedenle dosya Özel Daireye gönderilmelidir.

V. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davacı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 28.12.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.