Logo

Hukuk Genel Kurulu2022/183 E. 2022/294 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hukuk Genel Kurulu tarafından onanan direnme kararında faiz başlangıç tarihi yönünden maddi hata yapıldığı iddiası üzerine, bu hatanın düzeltilmesine ilişkin talebin hangi merci tarafından değerlendirilmesi gerektiği hususunda çıkan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Hüküm fıkrasında yer alan maddi hataların düzeltilmesi talebinin, hükmü veren mahkeme tarafından değerlendirilmesi gerektiği ve hükmün tavzihini düzenleyen HMK 305. maddenin hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini kapsadığı, hükmün düzeltilmesini içermediği gözetilerek dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

1. Taraflar arasındaki “Alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Denizli 1. İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karar davalı Sosyal Güvenlik Kurumu vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Hukuk Genel Kurulunca davalı Sosyal Güvenlik Kurumu vekili tarafından temyiz edilen direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.

3. Davacı vekilince Hukuk Genel Kurulu tarafından onanan direnme kararında faiz başlangıç tarihi yönünden maddi hata yapıldığı ileri sürülerek maddi hatanın düzeltilmesi talep edilmiştir.

4. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. İSTEM

Davacının İstemi:

5. Davacı vekili 31.01.2022 havale tarihli dilekçesinde; davacı ...'in beyin damarlarındaki tıkanıklık rahatsızlığı nedeniyle yapılan tedavisi sırasında dışarıdan temin ettiği tıbbi malzemelerin bedelinin davalı Sosyal Güvenlik Kurumundan talep edildiğini ancak kısmi ödeme yapıldığını, karşılanmayan tıbbi malzeme bedeli olan 10.361TL'nin 29.12.2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili istemiyle açılan davada mahkemece davanın kabulü ile 10.361TL'nin 29.12.2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verildiğini, kararın Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 2010/13048 E. sayılı kararı ile tıbbi malzemelerin fiyatları yönünden yeterli araştırma yapılmadığı gerekçesiyle bozulduğunu, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucu verilen ikinci kararda davanın kısmen kabulü yönünde hüküm kurulduğunu, bu kararın da Yargıtay 10. Hukuk Dairesince benzer nedenlerle bozulması ve mahkemece bozma ilamına direnilmesi üzerine Hukuk Genel Kurulunun 2017/10-2951 E. sayılı kararı ile direnme kararının onandığını, kararda "Davanın kısmen kabulü ile 8.106,45 TL ilaç ve tedavi giderinin temerrüt tarihinden (29.12.2015) tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte..." şeklinde belirtildiğini ancak faiz başlangıç tarihi olan temerrüt tarihinde yıl olarak "2005" yazılması gerekirken zuhulen "2015' yazıldığını, faiz başlangıç tarihi olan temerrüt tarihinin 29.12.2005 kabul edilerek buna göre ödeme yapılması yönündeki talebin davalı Kurumca yerine getirilmeyerek 29.12.2015 tarihi esas alınmak suretiyle toplam 12.475,93TL ödeme yapıldığını, bu maddi hata sebebiyle davacıların hak kaybının 7.255TL olduğunu, kesinleşmeden sonra da kararın tashihinin mümkün olduğunu ileri sürerek gerekçeli kararda faiz başlangıcı/temerrüt tarihindeki 2015 yılının 2005 olarak tashihini talep etmiştir.

II. ÖN SORUN

6. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasına geçilmeden önce, davalı Sosyal Güvenlik Kurumu vekilinin temyizi üzerine Hukuk Genel Kurulunca onanan direnme kararında faiz başlangıç tarihi yönünden yapıldığı ileri sürülen maddi hatanın düzeltilmesine (tashihine) ilişkin davacı vekilinin talebinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 304 ve 305. maddelerindeki düzenlemeler kapsamında Hukuk Genel Kurulu tarafından mı yoksa mahkeme tarafından mı değerlendirilmesi gerektiği; buradan varılacak sonuca göre dosyanın mahkemesine gönderilmesinin gerekip gerekmediği ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.

III. GEREKÇE

7. Öncelikle konuya ilişkin kavram ve yasal düzenlemeler üzerinde kısaca durulmasında fayda bulunmaktadır.

8. Hükmün tavzihi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 305. maddesinde;

“(1) Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir.

(2) Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez.” şeklinde düzenlemiştir.

9. Tavzih, kelime anlamı itibariyle açıklama, aydınlatma anlamına gelmekte olup değişiklik, ekleme yada çıkarma kavramlarını içermemektedir. Hâkim, karar verdikten sonra kanun yollarına başvurulup bozulmadığı sürece kendiliğinden veya tarafların talebi olsa dahi kararını değiştiremez. Bu kural, ilk derece mahkemeleri kadar üst derece mahkemeleri için de geçerlidir. Ancak istisnai hâllerde hüküm açık değil ise veya hüküm fıkraları birbirine aykırı ise ya da uygulanmasında tereddütler oluşturacak nitelikte ise bu hâlde belli koşullarda hüküm tavzih edilebilir. Öğretide tam bir fikir birliği içerisinde kabul edildiği üzere tavzih yolu ile ancak hükümdeki kapalılık, açık olmayan hâl, tereddüt ya da çelişki ortadan kaldırılabilir. Ancak tavzihle hükümde belirtilen haklar ve borçlar sınırlandırılamayacağı gibi genişletilemez ve değiştirilemez. Bu noktada mahkeme daha önce unutulan bir hususu hükme ekleyemez veya hükümden çıkaramaz. Tavzihin amacı hükmü değiştirmek, unutulan bir hususu hükme eklemek veya hükümde taraf olan birini taraf konumundan çıkarmak ya da hükümde taraf olmayan birini taraf konumuna sokmak değildir. Tavzihin amacı, hükmü açıklamak, icrasındaki tereddüdü gidermek veya birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa bu aykırılığı gidermektir.

10. Hükmün tavzihi kararı veren mahkemeden talep edilir; bu kapsamda hüküm ilk derece mahkemesince verilmiş ise ilk derece mahkemesinden; bölge adliye mahkemesi ya da Yargıtay tarafından verilmiş ise bu mahkemelerden hükmün tavzihi (açıklanması) talep edilir.

11. Tavzih bir kanun yolu değildir. Zira tavzih hükmün kesinleşmesini önlemediği gibi, tavzih talebi bir üst mahkeme tarafından değil, bizzat hükmü veren mahkemece incelenir. Öte yandan belirtmek gerekir ki, tavzih talebinde bulunmak için belli bir süre öngörülmemiştir. HMK'nın 305. maddesinin 1. fıkrasında belirtildiği üzere “hükmün icrası tamamlanıncaya kadar” hükmün tavzihini istemek mümkündür.

12. Tavzih kural olarak sadece hüküm fıkrası hakkında olur; hükmün gerekçesinin açıklanması için tavzih yoluna başvurulamaz. Ancak hüküm fıkrası ile gerekçe arasında bir çelişme (tenakuz) varsa, bu çelişkinin giderilmesi için tavzih yoluna başvurulabilir (Kuru, Baki: Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, Cilt III, s. 5275).

13. Tavzih talebi haklı ise, mahkeme hükmündeki bu kapalılık, açık olmayan hâl, tereddüt ya da çelişkiyi ortadan kaldırır. Ancak tavzihle hükümde belirtilen haklar ve borçlar sınırlandırılamayacağı gibi genişletilemez ve değiştirilemez (HMK, m. 305/2). Bu çerçevede hükmün tavzihine karar veren mahkeme, daha önce unuttuğu bir hususu hükme ekleyemez ya da hükmünü düzeltemez. Zira tavzihin amacı, hükümdeki hatanın düzeltilmesi ya da eksik kalan, unutulan talepler hakkında karar verilmesi değildir.

14. Hemen belirtmek gerekir ki, tavzih kararı nihâi bir karar olduğundan kanun yollarına başvurulması mümkündür.

15. Hükmün tashihi ise HMK'nın 304. maddesinde düzenlenmiş olup anılan maddenin 1. fıkrasına göre, " Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir. Hüküm tebliğ edilmişse hâkim, tarafları dinlemeden hatayı düzeltemez. Davet üzerine taraflar gelmezse, dosya üzerinde inceleme yapılarak karar verilebilir".

16. Bu hüküm ile dikkatsizlik ya da özensizlik sonucu oluşan maddi hataların ya da hesap hatalarının düzeltilmesi amaçlanmıştır. Bu tür yanlışlıklar hükmün özünü, esasını değiştiren, tadil eden türden olmayan maddi hatalardır. Örneğin mahkeme karar başlığında taraflardan birinin soyadının ya da adının veya şirketin unvanın eksik veya yanlış yazılması; basit ve hüküm içeriğinden maddi hata yapıldığı anlaşılan hesap hataları gibi.

17. Hükmün tashihi yoluyla karardaki açık hataların (maddi hata) düzeltilmesi talebi için 6100 sayılı Kanun'da herhangi bir süre sınırı düzenlenmediği gibi yargısal uygulamada da bu konuda bir sınır benimsenmemiştir. Bunun sonucu olarak kararlardaki maddi hataların düzeltilmesi yoluna her zaman başvurabileceği ve kesinleşmiş hükümde bu yolla her zaman değişiklik yapılabileceği anlaşılmaktadır [Anayasa Mahkemesi (AYM), Setenay Çereren, B. No: 2014/5669, 16.06.2016, § 41].

18. Somut olayda davacı vekili, beyin damarlarındaki tıkanıklık sebebiyle yapılan tedavisi sırasında hastanede bulunmayan tıbbı malzemelerin müvekkili tarafından karşılandığını, davalı Kurumca sadece 4.671TL ödeme yapıldığını ileri sürerek ödenmeyen 10.361TL’nin 29.12.2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiş, yargılama sırasında davacının vefat etmesi nedeniyle dava mirasçıları tarafından sürdürülmüş ve mahkemenin ilk kararında fatura tutarlarının rayice uygun olduğu gerekçesiyle 10.361TL’nin 29.12.2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş olup davalı Kurum vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece faturalardaki miktarların ödenecek nitelikte olup olmadığı konusunda yapılan araştırmanın yetersiz olduğu belirtilerek karar bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucu ek rapora göre 8.106,45TL’nin davacıya ödenmesi gerektiği gerekçesiyle bu miktarın 29.12.2015 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesi yönünde hüküm kurulmuş, bu kararın da davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi sonrasında Özel Dairece uyulan bozma kararı gereğinin tam olarak yerine getirilmediği, tıbbi malzemelerin rayiç fiyatlarının tespiti konusunda yapılan araştırmanın yeterli olmadığı vurgulanmak suretiyle ikinci kez bozulmuştur. Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye yeterli olduğu gerekçesiyle önceki hükümde direnilmiş ve 8.106,45TL’nin 29.12.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Direnme kararı davalı Kurum vekilinin temyizi üzerine Hukuk Genel Kurulunun 07.10.2021 tarihli ve 2017/10-2951 E., 2021/1175 K. sayılı kararı ile onanmıştır.

19. Şu hâlde yukarıda yapılan açıklamalar ile somut olaya ilişkin maddi ve hukukî olgulara göre davacılar vekilinin faiz başlangıç tarihi yönünden maddi hata yapıldığını ileri sürdüğü kararın mahkemenin kararı olduğu, Hukuk Genel Kurulu kararında maddi hata yapıldığına ilişkin bir iddia ve istemin bulunmadığı ayrıca dilekçenin mahkemeye hitaben yazıldığı hususları dikkate alındığında; davacılar vekilinin talebinin mahkeme tarafından değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

20. O hâlde davacılar vekilinin maddi hataya ilişkin talebinin değerlendirilmesi için dosya mahkemesine iade edilmelidir.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davacılar vekilinin maddi hataya ilişkin talebinin değerlendirilmesi için dosyanın Denizli 1. İş Mahkemesine İADESİNE,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 10.03.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.