Logo

Hukuk Genel Kurulu2022/490 E. 2022/1184 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Su ürünleri satış sözleşmesinin feshi nedeniyle, geç teslimat ve başka firmaya satış yapılması sebebiyle talep edilen cezai şartların hukuka uygun olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın ifaya ekli ceza niteliğinde olduğu, davacının mal teslimlerini çekincesiz kabulü ile cezai şart talep hakkından feragat ettiği ve sözleşmenin fesih tarihinden sonraki satışlara ilişkin cezai şartın talep edilemeyeceği gözetilerek direnme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi

1. Taraflar arasında birleştirilerek görülen “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, ... Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesince verilen asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, ... Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve temyiz incelemesi sırasında duruşmanın düzenlendiği 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369. maddesinin direnme kararının temyizini kapsamadığı, direnmenin düzenlendiği aynı Kanun’un 373. maddesinde ise duruşmaya yer verilmediği gözetildiğinde direnme kararlarının temyiz incelemesinde duruşma yapılamayacağı kabul edilerek davalı-birleşen davada davacı vekilinin duruşma talebinin reddine karar verilip dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Asıl Davada Davacı İstemi:

4. Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkili şirket ile davalı-birleşen davada davacı ... Kaynak Suları San. ve Tic. A.Ş. arasında su ürünleri satış sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye göre müvekkili şirketin alıcı, davalı şirketin satıcı olduğunu, diğer davalı ...…A.Ş.’nin ise müvekkili şirketin davalı şirketten aldığı ... marka su ürünlerinin pazarlandığı şirket olduğunu, davacı şirketin davalı ... Kaynak Suları San. ve Tic. A.Ş.’den aldığı ürünleri üzerine kâr ekleyerek diğer davalı ...…A.Ş.’ye sattığını, müvekkili şirketin sözleşmenin ... Kaynak Suları San. ve Tic. A.Ş. tarafından feshine kadar tüm yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirdiğini, ancak davalı şirketin mal teslimini süresinde yapmadığı gibi sözleşmede ödeme süresinin faturaların davacı şirkete tebliğinden itibaren kırk beş gün olacağı kabul edilmiş olmasına rağmen ödeme sürelerini fatura tanzim tarihine göre değerlendirerek alacağın muaccel olduğundan bahisle sözleşmeyi haksız olarak feshettiğini ileri sürerek sözleşmenin 8. maddesinin ihlâli ve 6.019 saat geç teslimat yapılması nedeniyle her teslimat için ve her saat için ayrı ayrı ödenmesi gereken 100USD toplamından oluşan 5.938USD alacağın faizi ile birlikte davalı ... Kaynak Suları San. ve Tic. A.Ş.'den, sözleşmenin 13/5. maddesini ihlâl ederek yapmış olduğu harici satış nedeniyle (dört yıl için dava ve talep hakkı saklı kalmak kaydıyla) şimdilik 1.000.000TL’nin her teslim tarihine göre hesaplanacak reeskont faizi ile birlikte davalı ... Kaynak Suları San. Tic. A.Ş.'den tahsiline karar verilmesini talep etmiş, istinaf aşamasında sunduğu 29.05.2019 havale tarihli dilekçesi ile, dava dilekçesinin talep kısmının birinci bendinde maddi hata yapıldığını, sözleşmenin 8. maddesinin ihlâli ile 6.019 saat geç teslimat yapılmasından dolayı her teslimat için ve her saat için ayrı ayrı ödenmesi gereken 100USD toplamından oluşan 601.900USD alacağın faizi ile birlikte davalı ... Kaynak Sular San. Tic. A.Ş.’den tahsiline, dava dilekçesinde yapılan maddi hatanın düzeltilmiş hâliyle davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

Asıl Davada Davalı Cevabı:

5. Asıl davada davalı vekili cevap dilekçesinde, müvekkil şirket ile ...…A.Ş. arasında fason üretim sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme uyarınca müvekkil şirket tarafından üretilen ... ve ... markalı su ürünlerinin bedeli karşılığında ...…A.Ş.'ye satıldığını, bu sözleşme yürürlükte iken davacı şirket tarafından davalı ...…A.Ş.’nin tek satıcısı ve tedarikçisinin kendisi olduğundan bahisle müvekkili şirketin iradesini fesada uğratarak 01.09.2012 tarihli su ürünleri satış sözleşmesi imzalandığını, 28.06.2013 tarihine kadar sözleşmeye konu malların teslimatlarının yapıldığını, müvekkili şirketin üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini ancak davacının satışı sağlanan su ürünlerinin bedellerinin ödenmesi yönündeki yükümlülüklerini yerine getirmeyerek temerrüde düştüğünü, bu nedenle 28.06.2013 tarihli ihtarname ile sözleşmenin feshedildiğini, davacı şirketin cevabi ihtarnamesi ile borcunu ödememek için asılsız iddialara dayanarak cezai şart talep ettiğini, davacının malların geç teslim edildiğine ilişkin iddialarının yerinde olmadığını, teslimata konu teslim ve tebellüğ fişlerinin dilekçe ekinde yer aldığını, bu nedenle davacının cezai şart talep etme hakkının bulunmadığını, davaya konu malların davacı tarafından hiçbir çekince ileri sürülmeksizin kabul edildiğini, cezai şart bedellerinin talep hakkının saklı tutulmadığını, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 179/2. maddesi uyarınca alacaklının cezai şart talep etme hakkını saklı tutmaksızın ifayı kabul etmesi hâlinde cezai şart talep edemeyeceğini, ayrıca müvekkili şirket aleyhine düzenlenen gecikme cezasına ilişkin faturanın iade edildiğini, davacı tarafından sözleşmenin 13/5. maddesi uyarınca talep edilen 1.000.000TL cezai şart bedelinin de haksız olduğunu, su ürünlerinin üçüncü kişilere satıldığına dair bir delil sunulmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Birleşen Davada Davacı İstemi:

6. Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde, taraflar arasında imzalanan su ürünleri satış sözleşmesi uyarınca müvekkili şirketin düzenlediği ve karşı tarafa gönderdiği faturalar, sevk irsaliyeleri ve teslim fişleri uyarınca muaccel hâle gelen alacağın ödenmediğini ileri sürerek 1.084.213TL’nin avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Birleşen Davada Davalı Cevabı:

7. Birleşen davada davalı vekili cevap dilekçesinde, taraflar arasında imzalanan sözleşme uyarınca muaccel hâle gelmiş alacak bulunmadığını, sözleşme gereğince müvekkili şirketin cezai şart alacağı bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesi Kararı:

8. ... Asliye Hukuk Mahkemesinin (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) 17.07.2018 tarihli ve 2013/770 E., 2018/567 K. sayılı kararı ile; her ne kadar asıl davada davacı tarafından ...…A.Ş. aleyhine dava açılmış ise de, davacı vekilinin bu davalı hakkında açılan davasından 14.08.2013 tarihli dilekçesi ile feragat ettiği anlaşılmakla bu davalı yönünden davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği, davalı-birleşen davada davacı ... Kaynak Suları San. Tic. A.Ş.’nin sözleşmeyi feshettiği 28.06.2013 tarihi itibariyle davacı-birleşen davada davalı ... Akaryakıt Hay. Tur. Gıda. Mad. Nak. Or. Ürn. Rek. ve Org. San. ve Tic. Ltd. Şti. yönünden söz konusu su ürünleri satış sözleşmesindeki alımlardan dolayı ürün teslimatı için kararlaştırılmış olan kesin vadeler dolmakla muaccel hâle geldiği hâlde hiç veya gereği gibi ödenmemiş teslim borcunun bulunup bulunmadığının tespitinin gerektiği, satış sözleşmesinin 9. maddesinde her bir fatura bedelinin alıcıya tebliğinden itibaren kırk beş gün içinde muaccel olacağının kararlaştırıldığı, bu ödeme borcunun kesin vadeye bağlandığı, bu bakımdan faturaların kendisine tebliğinden itibaren kırk beş gün içerisinde fatura bedellerinin ödenmemesi durumunda herhangi bir ihtar veya işleme gerek olmaksızın söz konusu alacakların muacceliyet kazanacağı ve davacı şirketin temerrüde düşeceği, ... Kaynak Suları San. ve Tic. A.Ş. tarafından düzenlediği sabit olan faturaların, davacı şirkete ürün teslimine dair düzenlenen tebellüğ ve teslim fişi belgelerinde "... Kaynak Suları San. Ve Tic A.Ş'ce ... Tarih ve ... Sayılı faturayı .... Tarihinde tebliğ alarak yine bu faturaya ait ... Tarih ve .... Sayılı sevk irsaliyesine konu ürünler, sipariş talimatımıza uygun ve ayıpsız şekilde teslim edilmiştir." biçiminde yer alan ifadelerin altında davacı-birleşen davada davalı ... şirketi adına sevkiyat sorumlusu sıfatıyla adı geçen ...'ın anılan şirketin kaşesi ile birlikte imzasının bulunduğu, davacı şirkete yapılan bütün teslimlerin adı geçen bu kişiye yapıldığının sabit olduğu, tebellüğ ve teslim fişi belgelerinde davacı şirket kaşesi ile birlikte imzası yer alan ...'ın şirket adına faturaların ve malların teslim alınmasına dair belgelerde imzasının bulunduğu, bu hâliyle adı geçen kişinin zımnen yetkili bir bağımlı tüccar yardımcısı konumunda olduğunun kabulü gerektiği, kırk beş gün vadeli cari hesap ilişkisi çerçevesinde taraflar arası cari hesap hareketlerinde faturaların tebliğ tarihlerine göre asıl davada davacı şirketin sözleşmenin feshedildiği 28.06.2013 tarihi itibariyle borç toplamının 1.076.879,51TL olup bu tarih itibariyle 466.954,40TL'lik kısmının vadesi geçtiği hâlde ödenmediği ve muaccel hâle geldiği, kırk beş günlük sürenin kesin vade niteliği taşıması nedeniyle davalı ... Kaynak Suları San. ve Tic. A.Ş.’nin herhangi bir ihtara veya ek süre verilmesine gerek olmaksızın sözleşmeyi feshetmesinin haklı olduğu, sözleşmenin 13/5. maddesinde davacı ... Akaryakıt Hay. Tur. Gıda. Mad. Nak. Or. Ürn. Rek. ve Org. San. ve Tic. Ltd. Şti. dışında başka bir firma veya kişiye su satışı yapılamayacağı kararlaştırılmış ise de, davalı ... Kaynak Suları San. Tic. A.Ş.'nin sözleşmeyi feshetmesinin haklı olduğu dikkate alındığında davalı şirketin bu madde hükmü ile bağlı olmaksızın sözleşmeye konu su ürünlerini doğrudan ...…A.Ş.’ye borçlandırıcı bir işlemle satmasının hukuken mümkün olduğu ve salt bu nedenle ... Kaynak Suları San. ve Tic. A.Ş.'den tazminat talep edilmesinin yerinde olmadığı, davacı-birleşen davada davalı ... Akaryakıt Hay. Tur. Gıda. Mad. Nak. Or. Ürn. Rek. ve Org. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin, davalı-birleşen davada davacı şirketten sözleşmenin 8. maddesinden kaynaklanan 6.019 saat geç teslimat nedeniyle uğramış olduğu zarara ilişkin yapılan değerlendirmede ise, sözleşmenin 8. maddesinde "satıcı alıcının iş bu sözleşmenin 3. maddesinde öngörüldüğü şekillerle yapılan sipariş talimatı üzerine siparişe konu ürünleri talep tarihinden itibaren 72 saat içerisinde sipariş talebinde belirtilen mağaza veya depoya teslim edecektir." hükmünün yer aldığı, söz konusu hüküm gereğince her bir sipariş ve geçen her saat başına 100USD cezai şart ödeneceğinin kararlaştırıldığı, bu cezai şartın ifaya ekli cezai şart niteliğini taşıdığı, alacaklı hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebileceği, davacı şirketin ifaya ekli cezai şartı davalı şirketten talep edebilmesi için davalı şirket tarafından gecikmeli olarak teslim edilen malları teslim alırken bu hakkından açıkça feragat etmemiş olmasının veya çekince ileri sürmesinin gerektiği ancak davacının feragat beyanı veya çekincesinin bulunmadığı, dolayısıyla cezai şart isteminin de yerinde olmadığı gerekçesiyle asıl davanın davalı ... Kaynak Suları San. Tic. A.Ş. yönünden esastan reddine, birleşen davada ise, davalı ... Akaryakıt Hay. Tur. Gıda. Mad. Nak. Or. Ürn. Rek. ve Org. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin 28.06.2013 tarihi itibariyle borç ve ödeme vadesi gecikmiş muaccel borç toplamının 1.085.294,48TL olarak tespit edildiği, davacı ... Kaynak Suları San. ve Tic. A.Ş. tarafından 1.084.213TL alacak talep edildiği anlaşılmakla davacının talebi ile bağlı kalınarak birleşen davanın kabulü ile 1.084.213TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:

9. Davacı-birleşen davada davalı vekili tarafından mahkeme kararına karşı süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

10. ... Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 31.05.2019 tarihli ve 2019/673 E. 2019/1178 K. sayılı kararı ile; taraflar arasındaki sözleşmenin 13/2. maddesine göre alıcının yükümlülüklerini ihlâli hâlinde satıcı tarafından ihtar yapılıp süre verilmesinden sonra ihlâle devam edilmesi durumunda sözleşmenin feshedileceğinin kararlaştırıldığı, bu nedenle sözleşmenin ödememe nedeniyle haklı olarak feshedildiği yönündeki bilirkişi görüşlerine itibar edilmediği, yine ödemeye dayanak faturaları tebliğ alan kişinin faturayı tebellüğe yetkili olup olmadığının ve fatura teslim tarihlerinin yazı incelemesi ile araştırılması gerektiği yönündeki davacı istemlerinin araştırılmasına gerek olmadığı, ihtarsız ve önel verilmeden yapılan fesih sözleşmeye aykırı olup, davacının faturayı tebellüğe rağmen ödeme yapıp yapmadığının belirlenmesine gerek bulunmadığı, davalı-birleşen davada davacı şirketin feshinin haksız olduğunun anlaşılmasına göre, davacı-birleşen davada davalının sözleşmenin 13/5. maddesine göre talep ettiği cezai şart bedeline hükmetmek gerektiği, bu bedelin ise 24.12.2014 tarihli bilirkişi raporu ile belirlendiği, raporun dosya kapsamına ve sunulan delillere uygun ve denetime elverişli olduğu, anılan raporda sözleşme süresinin beş yıl olmasına ve davacı tarafça bu cezai şart bedelinin kalan dört yıla ilişkin kısmı saklı tutularak istenilen ihlâl tazminatı yönünden ...…A.Ş.’nin yazı içeriğine göre ihlâlin ilk başladığı Mart 2013 ile Şubat 2014 tarihleri uyarınca cezai şart bedeli belirlendiği, bilirkişi raporunda bu süre için istenilecek tazminat bedelinin 536.598,83TL olduğunun belirtildiği, aynı rapor ile davalının geç teslim ettiği ürünlerin sayısı ve bundan kaynaklanan tazminat miktarının da tespit edildiği, geç teslimatın 9.586 saat 39 dakika olduğunun belirtildiği ve 6.336 saat de hiç teslim edilmediği, buna göre toplam 15.922 saat 39 dakika geç teslimat yapıldığı ve hiç teslimat yapılmadığının belirlendiği, talepte geç teslimatla ilgili olarak talep edilen saatin 6.019 saat olduğu ve saat başına 100USD’nin talep edildiği, talepte fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olduğu ve talebin bilirkişi raporunun belirlemiş olduğu saatten daha az olduğu, buna göre davacının dosyaya sunduğu maddî hata düzeltim dilekçesi içeriği ve dava dilekçesinde de saatlerin ve istenen saat başına cezai şart miktarının çarpılması sonucu fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak ve taleple bağlı kalınarak davacının 601.900USD alacağının bulunduğu, birleşen davada davacının ürün bedeli alacağının da dava tarihinde alacağa konu faturaların hepsinin kırk beş günlük muacceliyet süresini doldurmuş olduğu anlaşılmakla, birleşen davada davacı kayıtlarında yer alan alacak miktarı olan ve talebine göre aleyhe kayıt içeren defter ve kayıtlarına göre 1.080.686,85TL olarak alacağın tespit edildiği, ancak birleşen davada davalı ... Akaryakıt Hay. Tur. Gıda. Mad. Nak. Or. Ürn. Rek. ve Org. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekilinin sunduğu istinaf dilekçesinde davacının alacağının 1.084.213TL olarak kabulü gerektiği yönündeki beyanı ve kabulü nazara alınarak birleşen davada davacı alacağının 1.084.213TL olarak kabul edildiği gerekçesiyle ilk derece mahkemesinin kararı kaldırılarak asıl davada davacı ....'nin fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak geç teslimat ve hiç teslim yapılmamasından dolayı 601.900USD alacağının bulunduğu ve bu alacaktan karar tarihi itibari ile efektif satış kuru üzerinden 93.122,14USD’nin TL’ye çevrilmesi sonucu 547.614,06TL alacak takas/mahsuba ayrılmakla, bakiye 508.777,86USD’nin karar tarihinden itibaren T.C. Merkez Bankası’nın kısa vadeli kredisinde dolar cinsinden dövize uygulanmış olduğu faizi ile birlikte, fiili ödeme günündeki efektif satış kuru üzerinden doların T.C. Merkez Bankası’nın belirlediği TL kuru üzerinden davalı ... Kaynak Suları San ve Tic A.Ş.’den tahsiline, davacının dava konusu yaptığı ve sözleşmenin 13/5. maddesi gereğince hesaplanan 536.598,83TL’yi fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak hak ettiğinin tespitine, bir yıl için belirlenen %10 cezai şartı karşılayan alacağın birleşen davada davacı ... Kaynak Suları San. Tic. A.Ş.’nin hak ettiği 1.084.213TL’den takas ve mahsubuna, davacının bu alacak kalemi ile ilgili olarak tahsil emri içerir hüküm kurulmasına yer olmadığına, bu bir yıllık cezai şart alacağı ile ilgili olarak asıl alacak için fazlaya dair talebin reddine, davalı ...…A.Ş. hakkında açılan davanın feragat nedeniyle reddine, birleşen davada davacı ... Kaynak Suları San. ve Tic A.Ş.'nin 1.084.213TL alacağının bulunduğunun tespitine, bu alacakla ilgili olarak karşılıklı alacak dolayısıyla mahsup talebinin kabulü ile ve mahsuplaşmadan sonra bir alacağın kalmadığı anlaşıldığından alacakla ilgili tahsil emrini içeren hüküm kurulmasına yer olmadığına, alacakla ilgili fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması yönündeki talebin reddine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

11. ...Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

12. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 25.03.2021 tarihli ve 2020/4999 E., 2021/2899 K. sayılı kararı ile;

“…Asıl dava, sözleşmenin davalı-birleşen davacı şirket tarafından haksız feshedildiği iddiasına dayalı sözleşmede kararlaştırılan cezai şart bedellerinin tahsili istemine, birleşen dava ise, su ürünleri satış bedellerinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasında 01.09.2012 tarihli su ürünleri satış sözleşmesinin akdedildiği, anılan bu sözleşmenin davalı-birleşen davacı şirket tarafından gönderilen ihtarname ile feshedildiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Sözleşme içeriği incelendiğinde asıl davada talep edilen cezai şart alacaklarının sözleşmenin feshine bağlı olmadığı anlaşılmaktadır.

(1) Asıl davada sözleşmenin 8. maddesi uyarınca geç teslim ve/veya hiç teslim etmeme nedeniyle talep edilen cezai şart alacağı bakımından yapılan değerlendirmede; taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 8. maddesi, “alıcı tarafından mail yolu ile bildirilen siparişlerine konu malların 72 saat içerisinde mücbir sebepler hariç teslim edilememesi veya edilmemesi durumunda satıcı tarafından her bir sipariş için ayrı ayrı ve her saat başına ayrı ayrı 100,00 USD (Yüz Elli Amerikan Doları) cezai şart bedeli ödeyecektir. İş bu gecikmelere ilişkin hususun tespiti alıcı tarafından gönderilen mail kayıt saati ve teslim yerlerinde ... kayıtları esas alınacaktır. Alıcı taraf cezai şart bedelleri için ait olduğu aya fatura kesmemesi hiçbir şekilde bu talebinden feragat ettiği anlamında değerlendirilmeyecektir,” düzenlemesini, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 179. maddesinin ikinci fıkrası ise, “ceza, borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir,” düzenlemesini içermektedir. Sözleşme hükmü, anılan kanun hükmü ile birlikte değerlendirildiğinde, asıl davacının sözleşme ilişkisinin devamı süresince gecikmeler olmasına rağmen ifayı çekincesiz kabul ettiği, başka bir deyişle cezai şart alacaklarını talep etme hakkını saklı tutmadığı, esasen gecikmelere ilişkin cezai şart alacağına yönelik fatura kesilmesinin de ihtirazi kayıtla ifayı kabul etme şartına bağlı olduğu, başka bir deyişle ihtirazi kayıtla ifayı kabul etmesi halinde aylık fatura düzenlememesinin bu talebinden feragat ettiği anlamına gelmeyeceği açıktır. İfayı ihtirazi kayıt koymaksızın kabul eden asıl davacının yukarıya metni alınan sözleşmenin 8. maddesi uyarınca cezai şart alacağının doğmayacağı gözetilmeksizin Bölge Adliye Mahkemesi’nce yazılı şekilde anılan sözleşme hükmü uyarınca cezai şart alacağına hükmolunması doğru değildir.

(2) Asıl davada sözleşmenin 13/5 maddesi uyarınca talep edilen cezai şart alacağı bakımından yapılan değerlendirmede; sözleşmenin 13/5. maddesinde davalı-birleşen davacının ... ve iştiraklerine gerçekleştirdiği su satış cirosu üzerinden % 10 cezai şart bedelini davacı-birleşen davalıya ödeyeceği kararlaştırılmış olup taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin devam ettiği 01.09.2012-28.06.2013 tarihleri arasında ... ile davalı-birleşen davacı arasındaki su satışına ilişkin kayıtlar mahallinde incelenerek tespit edilecek toplam satış rakamının % 10’u üzerinden cezai şart alacağının belirlenmesi gerekirken ... ile yapılan yazışma ile gelen belge esas alınarak tanzim edilen bilirkişi raporuna göre eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru görülmemiştir.

(3) Kabule göre ise; asıl davada davacının dava dilekçesi ile faiz istemesi halinde dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekir. Bu ilkeye aykırı olarak Bölge Adliye Mahkemesi’nce alacağa karar tarihinden itibaren faiz yürütülmesi doğru değildir. Yine taraflarca karşılıklı istenen alacak kalemlerinin her biri müstakil dava konusu yapılmış olduğundan asıl ve birleşen davada talep edilen alacaklar bakımından ayrı ayrı karar verilmesi gerekirken takas-mahsup şeklinde hüküm kurulması da isabetsizdir,…” gerekçesiyle kararın birinci bentte açıklanan nedenlerle oy çokluğu ile, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle oy birliği ile bozulmasına, bozma nedenine göre taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Direnme Kararı:

13. ...Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 07.07.2021 tarihli ve 2021/1195 E., 2021/1110 K. sayılı kararı ile; önceki karar gerekçesi yanında, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 8. maddesinin, TBK'nın 179. maddesi ile birlikte değerlendirildiğinde; davacı-birleşen davada davalı lehine olan 8. maddedeki düzenlemenin TBK'nın 179. maddesi içeriği ile hakkı ortadan kaldıracak mahiyette olmadığı ve ayrıca sözleşmenin 8. maddesinden doğan hakkın ayrı ayrı ve her teslimata ilişkin olduğu, dava tarihi itibariyle davaya konu edilmiş olan aylarla ilgili olarak herhangi bir su teslimatının da yapılmamış olduğu, teslimat yapılmayan aylardan sonraki teslimatların ilgili aya dair sözleşme borcu olduğu, yoksa daha önce teslim edilmeyen davaya konu teslimat borcu için olduğuna dair dosyada herhangi bir bilgi, belge ve iddianın bulunmadığı, dolayısıyla sonraki aylara ilişkin teslimatların dava konusu aylarla ilgili teslimatların gecikmiş olarak teslimi şeklindeki yorumun hakkaniyete aykırı olacağı ve taraf iradelerine uygun düşmeyeceği kanaatiyle somut olayda cezai şart alacağının doğduğu ve hak edildiği, sözleşmenin 13. maddesi gereğince davalının başka firmalar üzerinden ... marka su satışı ile ilgili hesaplanan %10 tazminatla ilgili olarak bozma kararında defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması gerektiği ileri sürülmüş ise de; 24.12.2014 tarihli ve 30.03.2015 tarihli bilirkişi raporlarında, davalı tarafın ticarî defter ve kayıtlarının incelemesinin yapıldığının gösterildiği, yine ...…A.Ş'nin mahkemeye bildirmiş olduğu yazı içeriğine göre de; davalı-birleşen davada davacı ile ...…A.Ş. arasındaki su satış miktarlarının gösterilmiş olduğu ve bilirkişinin atıflı olarak hesaplamalarda bulunduğu, cari hesap dökümlerinin dosyada bulunduğu, ...…A.Ş.’den gelen 13.06.2014 havale tarihli ve davalı-birleşen davada davacı ile olan ticarî ilişki ile ilgili olarak bildirilen rakama davalı-birleşen davada davacı şirket tarafından açık bir inkârın bulunmadığı, bu yazı içeriğinin davalı-birleşen davada davacı şirketin ticarî kayıtlarındaki tespitlerle örtüştüğü, yeniden defter ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasının usul ekonomisi ilkesi ve usulî kazanılmış haklar çerçevesinde sonuca da etkili olmayacağı, dosyada takas ve mahsup def'inin bulunduğu, bu durumda takas ve mahsubun karar içerisinde ve infazda kolaylık sağlamak için yapılıp tamamlanması gerektiği ve kısmi direnme söz konusu olamayacağından infaz hukuku gereği ve her dava için bağımsız hüküm kurulacağına dair usul hukuku hükmünün ilk kararda gerçekleştiği, faiz başlangıcı ile ilgili bozma gerekçesi incelendiğinde; bunun hükmün fer'ilerinden olduğu ve Yargıtay tarafından faiz başlangıcının dava tarihi olarak esas alınması gerektiğinde, bu maddi hata sebebiyle Yargıtay kanaatine uygun olarak hükmün düzeltilmesinin mümkün olduğu gibi takas ve mahsup işlemlerinin kararda her iki taraf yönünden karar tarihi itibariyle yapıldığından faizin bu tarihten itibaren işletilmesi gerektiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

14. Direnme kararı süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

15. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık,

1-Taraflar arasında imzalanan su ürünleri satış sözleşmesinin 8. maddesi dikkate alındığında asıl davada davacı tarafından talep edilen cezai şart isteminin yerinde olup olmadığı,

2- Asıl davada davacının sözleşmenin 13/5. maddesi uyarınca talep ettiği cezai şart istemine ilişkin olarak davacının alacağının tespitinde ...…A.Ş. ile davalı ... Kaynak Suları San. ve Tic. A.Ş.’nin kayıtları incelenerek sözleşme ilişkisinin devam ettiği süre içerisinde tespit edilecek toplam satış rakamı üzerinden cezai şart alacağının belirlenmesinin gerekip gerekmediği, ...…A.Ş. tarafından dosyaya gönderilen 13.06.2014 havale tarihli satış rakamlarını gösterir belgeye göre karar verilmesinin yerinde olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

A- Taraflar arasında imzalanan su ürünleri satış sözleşmesinin 8. maddesi dikkate alındığında asıl davada davacı tarafından talep edilen cezai şart isteminin yerinde olup olmadığı yönünden yapılan incelemede:

16. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle “cezai şart (ceza koşulu)” kavramı üzerinde durulmasında fayda vardır.

17. Kanun koyucu mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 158-161. maddelerinde “cezai şart” kavramını kullanmış, TBK’nın 179-182. maddelerinde ise bunun yerine “ceza koşulu” kavramını tercih etmiştir.

18. Cezai şart borçlunun, asıl borcunu ilerde, hiç veya gereği gibi ifa etmediği takdirde alacaklıya karşı ifa etmeyi önceden taahhüt ettiği edime denir. Bu nedenle cezai şart, asıl borca bağlı olarak ve ancak bu borcun ihlâli ile doğabilecek olan fer'î bir edimdir. Borçlu cezai şart ödemeyi taahhüt etmişse, artık alacaklı herhangi bir zarara uğradığını iddia etmek veya zararının şümulünü ispat etmek zorunda kalmadan, tazminat elde etme imkânını bulacaktır. Cezai şartın kararlaştırılabilmesi için asıl borcun mahiyeti önemli değildir; bir verme borcu kadar, yapma veya yapmama borçlarında da cezai şart kararlaştırılabilir (Akman Sermet/Burcuoğlu Haluk/ Altop Atilla/ Tekinay, Selahattin Sulhi: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul 1993, s. 358-359).

19. Cezai şartın, kanundaki ifadesi ile ceza koşulunun istenebilmesi için sözleşmede buna ilişkin bir hüküm bulunması gerekir. Sözleşmede kararlaştırılmamış olsa dahi temerrüt hâlinde TBK’nın 125/1. maddesi hükmünce alacaklı gecikme tazminatı talep edebilir ise de, ceza koşulunun istenebilmesi için sözleşmede bununla ilgili açık hüküm bulunması şarttır.

20. Cezai şartın esas itibariyle iki temel amacı (işlevi) bulunmaktadır. Bunlardan biri, borçluyu ifaya zorlamak ve böylece asıl borcun ifasını teminat altına almak; diğeri ise, borcun ihlâli hâlinde borçlu tarafından ödenecek tazminatı önceden ve götürü olarak belirlemektir. Bu iki temel amacı dışında, cezai şartın (ceza koşulunun) diğer bir amacı da, ifayı engelleyen cezai şartta (dönme/fesih cezasında) borçlunun cezai şartı ödemek suretiyle sözleşmeden kolayca dönmesini sağlamaktır [Kocaağa, Köksal: Ceza Koşulu (Sözleşme Cezası), Ankara 2018, s. 31-33].

21. Cezai şart, somut olayda uygulanması gereken ve uyuşmazlığın ortaya çıktığı tarihte yürürlükte bulunan TBK’nın 179–182. maddelerinde düzenlenmiştir.

22. Türk Borçlar Kanunu’nun 179. maddesi:

“…Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir.

Ceza, borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir.

Borçlunun, kararlaştırılan cezayı ifa ederek sözleşmeyi, dönme veya fesih suretiyle sona erdirmeye yetkili olduğunu ispat etme hakkı saklıdır…” düzenlemesini içermektedir.

23. Maddenin birinci bendinde seçimlik cezai şart düzenlenmiştir. Buna göre sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi hâlinde ödenmek üzere cezai şart vaad edilmiş ve aksi de sözleşmede öngörülmemiş ise alacaklı ya sözleşmenin ifasını ya da cezai şartın ödenmesini isteyebilir. Seçimlik cezai şartta alacaklı seçimlik bir yetkiye sahiptir. Buna göre o şartın gerçekleşmesi yani borçlunun asıl edimi hiç veya gereği gibi ifa etmemesi durumunda ya asıl edimin ifasını ister ya da bundan vazgeçerek cezai şartın ödenmesini talep eder. Seçimlik cezai şartta alacaklı hem asıl edimin ifasını hem de cezai şartın ödenmesini isteyemeyecektir. Örneğin, satıcının sattığı malı teslim etmemesi hâlinde alıcının mal yerine belli bir miktar para ceza koşulu isteyebileceği kararlaştırılmışsa, alıcı ister malın teslimini, isterse ceza koşulunu isteyebilir. Görüldüğü üzere burada seçimlik bir hak söz konusu olup, alacaklı ancak ya asıl borcun ifasını ya da ceza koşulunun ödenmesini isteyebilir; alacaklı aynı anda hem asıl borcun ifasını hem de ceza koşulunun ödenmesini kural olarak isteyemez. Ancak hemen belirtmek gerekir ki, asıl borcun sonraki imkânsızlık nedeniyle ifâ imkânının ortadan kalkması hâlinde, alacaklıya tanınmış olan bu seçim hakkı bir anlam ifade etmez. Asıl borcun ifası imkânsız olduğunda, alacaklı koşulları varsa yalnızca tazminat isteme hakkına sahip olur. Buna göre alacaklı, ya zararının tazmin edilmesini ya da ceza koşulunun ödenmesini ister.

24. Buradaki “seçimlik” ifadesinden, ceza koşulu ile asıl borç arasındaki ilişkinin, seçimlik borçlarda yer alan birden çok edim arasındaki ilişkiye benzediği sanılmamalıdır. Asıl borç ile ceza koşulu arasında gerçek anlamda bir seçimlik borç (alacak) ilişkisi söz konusu olmayıp, yalnızca alacaklıya tanınmış bir seçim hakkı söz konusudur. Bunun önemi şu noktada ortaya çıkar: Borçlu asıl borcun ifasıyla yükümlü olmakla birlikte, alacaklı asıl borcun ifasından vazgeçerek ceza koşulunun ödenmesini istediğini borçluya bildirebilir. Borçlu ceza koşulu kendisinden istenmedikçe yalnız asıl borcu ifa edebilir. Bu seçim hakkı, teknik anlamdaki seçimlik borçtan (alacaktan) farklıdır (Kocaağa, s. 133-136).

25. İkinci bentte düzenlenen ifaya ekli cezai şartta ise alacaklı, açıkça feragat etmiş veya ifayı kayıtsız şartsız kabul etmiş olmadıkça, hem sözleşmenin ifasını hem de kararlaştırılan cezanın ödenmesini talep edebilir.

26. Dönme (fesih) cezası olarak da adlandırılan ifayı engelleyen cezai şart ise maddenin üçüncü bendinde hükme bağlanmıştır. Burada borçlunun cezai şartı ödemek suretiyle tek taraflı olarak sözleşmeden dönme hakkına sahip olduğunu ispat yetkisi saklı tutulmuştur. Böylece borçlu, alacaklı ile yaptığı anlaşmada dilerse sözleşmeden dönmeyi ve alacaklıya sadece cezai şart ödemeyi kararlaştırabilir. Bu tür cezai şartta borçlu cezayı ödemek suretiyle sözleşmeden dönebileceği gibi, alacaklı da sadece cezai şartın ödenmesini talep edebilir. Bu durumda artık alacaklı borçludan asıl edimin ifasını isteyemeyecektir.

27. Seçimlik ve ifaya eklenen ceza koşulu, borçlunun borcunu ihlâl etmesine karşı alacaklıya bir talep hakkı sağlarken, dönme cezası borcun ihlâli koşulu aranmaksızın, belirli bir meblağı ödemek suretiyle borçluya sözleşmeyi sona erdirme imkânı verir. Borçlu, borca aykırı davranışı bulunmasa bile, ceza koşulunu ödeyerek sözleşmeyi ortadan kaldırabilir. Burada asıl borcun ifasının yerini dönme (fesih) cezası almaktadır. Bundan dolayı dönme cezasının, asıl borcun alacaklı lehine ifasını teminat altına almak gibi bir işlevinin bulunmadığı, aksine onu zayıflatıcı rol oynadığı söylenebilir. Gerçekten, “borcumu ifa etmekten vazgeçersem 1.000TL ödeyeceğim” ifadesinde yerini bulan dönme cezasında asıl borcun ifasının teminat altına alınması suretiyle alacaklının hukukî durumunun güçlendirilmesi değil, aksine dönme cezasını ödemek ve sözleşmeden dönmek (veya sözleşmeyi feshetmek) suretiyle borçlunun durumunun iyileştirilmesi söz konusudur (Kocaağa, s. 145-154).

28. Cezai şarta ilişkin hükümler emredici nitelikte değildir. Taraflar bunların aksini kararlaştırabilirler. Borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi dışında kalan diğer borca aykırılık hâlleri için ifaya eklenen ceza koşulu kararlaştırabilecekleri gibi; bu iki ihlâl durumu için seçimlik ceza koşulu da kararlaştırabilirler. Örneğin satıcının ayıplı mal teslim etmesi hâlinde, alacaklıya hem ayıpsız bir mal teslim edileceği hem de ceza koşulu ödeneceği kararlaştırılabilir. Ayrıca tarafların, ceza koşulu anlaşmasında, seçimlik ceza koşulu ile ifaya eklenen ceza koşuluna birlikte yer vermeleri de mümkündür (Kocaağa, s. 138-139). İstisnası cezanın tenkisiyle (indirilmesiyle) ilgili TBK’nın 182. maddesinde düzenlenmiş olup, maddenin birinci bendinde ceza miktarını tarafların serbestçe belirleyebilecekleri belirtildikten sonra, üçüncü bendinde bu ceza miktarının hâkim kararı ile azaltılabileceği öngörülmüştür.

29. Türk Borçlar Kanunu’nun 179/2. maddesinde ceza, borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir denilmek suretiyle ifaya ekli cezayı düzenlemiştir. Bu cezaya, gecikme cezası da denmektedir.

30. Anılan hükme göre borçlunun borca aykırı davranışı hâlinde, alacaklı hem aynen ifayı, hem de kararlaştırılan cezanın ödenmesini talep edebilecektir. Bu nedenle, burada ceza koşulunun aynen ifaya ilave olarak (kümülatif) talep edilebilmesi olanaklıdır. Örneğin, bir inşaat sözleşmesinde yüklenici, işin teslim edilmesi gerektiği tarihten itibaren geciktiği her gün için iş sahibine 10.000TL ceza koşulu ödemeyi taahhüt etmişse, yüklenicinin borcunu ifada gecikmesi hâlinde, iş sahibi hem gecikilen her gün için 10.000TL ceza koşulunu hem de inşaatın bitirilmesini isteyebilir. İfaya eklenen ceza koşulu, özellikle borcun geç ifa edilmesi hâlinde uygulanır ve uygulamada en çok rastlanan ceza koşulu türüdür.

31. Ceza koşulunun amacı da onun ifaya eklenen nitelikte olup olmadığının tespitinde önemli rol oynayabilir.

32. Borçlunun borca aykırı davranışı hâlinde alacaklının ifaya ek olarak talep ettiği alacak bir ceza koşulu alacağı ise, zarar koşulunu gerektirmez. Alacaklı borçlunun borca aykırı davranışı nedeniyle zarara uğramasa dahi kararlaştırılan ceza koşulunu talep edebilir.

33. İfaya ekli cezai şartın istenebilmesi için sözleşmede açıkça kararlaştırılmış olmadıkça gecikmiş ifanın çekincesiz olarak kabul edilmemesi gerekir. Aksi hâlde cezai şartı isteme hakkı düşer.

34. Cezayı isteme hakkının saklı tutulması (çekince, ihtirazı kayıt), yenilik doğuran bir irade beyanı olup, ifa anında açıkça yapılmalıdır. Saklı tutma, teslim-kabul tutanağına düşülecek bir kayıtla veya ifayı kabulden önce yapılacak yazılı bildirimle yahut iş bedelinin ceza alacağı kesilerek ödenmesi gibi buna delalet eden bir eylem veya işlem ile gerçekleştirilebilir.

35. Açık feragat ise, borçluya yöneltilen ve varması gereken bir irade beyanıyla veya sözleşmeye önceden ifanın çekincesiz kabul edileceğine ilişkin bir hükmün konulmasıyla olur. Bazen de, çekincenin varlığı bazı koşulların gerçekleşmesine bağlanabilir (Selimoğlu, Yaşar Engin; Eser Sözleşmesi, 4. Baskı, Ankara 2017, s. 350-353).

36. Nitekim aynı ilkelere Hukuk Genel Kurulunun 29.06.2021 tarihli ve 2017/(13)3-2245 E., 2021/880 K. sayılı kararında da değinilmiştir.

37. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, taraflar arasında 01.09.2012 tarihinde su ürünleri satış sözleşmesi imzalanmıştır. Sözleşmenin 8/8. maddesinde düzenlenen “Alıcı tarafından mail yolu ile bildirilen siparişlerine konu malların 72 saat içerisinde mücbir sebepler hariç teslim edilememesi veya edilmemesi durumunda satıcı tarafından her bir sipariş için ayrı ayrı ve her saat başına ayrı ayrı 100,00 USD (Yüz Elli Amerikan Doları) cezai şart bedeli ödeyecektir. İş bu gecikmelere ilişkin hususun tespiti alıcı tarafından gönderilen mail kayıt saati ve teslim yerlerinde ... kayıtları esas alınacaktır. Alıcı taraf cezai şart bedelleri için ait olduğu aya fatura kesmemesi hiçbir şekilde bu talebinden feragat ettiği anlamında değerlendirilmeyecektir.” hükmünün ifaya ekli cezai şart mahiyetinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.

38. Türk Borçlar Kanunu’nun 179/2. maddesinde ise, az yukarıda da açıklandığı üzere ifaya ekli cezai şartın istenebilmesi için, bu haktan açıkça feragat edilmemiş veya ifanın çekincesiz olarak kabul edilmemiş olması gerekmektedir.

39. Dosya içerisinde yer alan su ürünlerine ilişkin tebellüğ ve teslim fişleri incelendiğinde, malların asıl davada davacı şirket çalışanı ... tarafından sipariş talimatına uygun ve ayıpsız olarak teslim alındığı belirtilmiş olup, tebellüğ ve teslim fişlerinde, asıl davada davacı şirket kaşesi ile birlikte şirket çalışanı ...’ın imzası yer almaktadır.

40. Bu durumda asıl davada davacı şirketin, sözleşme ilişkisinin devamı süresince ifayı çekince koymadan kabul ettiği, bir başka deyişle cezai şart talep etme hakkını saklı tutmadığı anlaşılmakla cezai şart talebi yerinde değildir. Her ne kadar taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 8/8. maddesinin son cümlesinde, alıcının cezai şart bedelleri için ait olduğu aya fatura kesmemesi, hiçbir şekilde bu talebinden feragat ettiği anlamında değerlendirilemeyeceği düzenlenmiş ise de, gecikme nedeniyle cezai şart alacağına ilişkin fatura kesilmesi, ifanın ihtirazi kayıtla kabul edilmesine bağlı olup, ihtirazi kayıtla ifanın kabul edilmesi hâlinde aylık fatura düzenlenmemesi bu talepten feragat edildiği anlamına gelmeyecektir. İfayı ihtirazı kayıt koymadan kabul eden asıl davada davacı şirketin sözleşmenin 8. maddesi uyarınca cezai şart alacağı doğmadığından, bölge adliye mahkemesince cezai şart alacağına hükmedilmesi yerinde değildir.

41. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

B- Asıl davada davacının sözleşmenin 13/5. maddesi uyarınca talep ettiği cezai şart istemine ilişkin olarak davacının alacağının tespitinde ...…A.Ş. ile davalı ... Kaynak Suları San. Tic. A.Ş.’nin kayıtları incelenerek sözleşme ilişkisinin devam ettiği süre içerisinde tespit edilecek toplam satış rakamı üzerinden cezai şart alacağının belirlenmesinin gerekip gerekmediği, ...…A.Ş. tarafından dosyaya gönderilen 13.06.2014 havale tarihli satış rakamlarını gösterir belgeye göre karar verilmesinin yerinde olup olmadığı yönünden yapılan incelemede:

42. Taraflar arasında imzalanan 01.09.2012 tarihli su ürünleri satış sözleşmesinin 13/5. maddesi “Satıcı tarafından herhangi bir nedenle ALICI dışında bir başka firma veya kuruluş veya şahısa ... markalı su ürünü satışı yapılmayacaktır. İş bu sözleşme uyarınca ... markalı su ürünlerinin münhasır- tek alıcısı ALICI taraf olup SATICI tarafın bu kurala riayet etmemesi durumunda ... markalı su ürünü satış cirosunun %10’u oranında SATICI taraf ALICI tarafa cezai şart bedeli ödeyecektir. Bu hükme riayet etmeyen SATICI, ALICI tarafa ... ve iştiraklerine gerçekleştirdiği su satış cirosunun %10 meblağını cezai şart bedeli olarak ödeyecektir,” düzenlemesini içermektedir.

43. Dosya içerisinde yer alan ve ...…A.Ş. tarafından ilk derece mahkemesine gönderilen 13.06.2014 havale tarihli yazıda, anılan şirketin davalı-birleşen davada davacı ... Kaynak Suları San. ve Tic. A.Ş.’den, Mart 2013 - Şubat 2014 tarihleri arasındaki satın alma tutarının 5.365.798,29TL olduğu belirtilmiştir. Bölge adliye mahkemesince de, ...…A.Ş.’nin ilk derece mahkemesine gönderdiği 13.06.2014 havale tarihli yazısı dikkate alınarak düzenlenen 24.12.2014 tarihli bilirkişi raporuna göre cezai şart bedeline hükmedilmiş ise de, taraflar arasında imzalanan 01.09.2012 tarihli su ürünleri satış sözleşmesi, davalı-birleşen davada davacı ... Kaynak Suları San. ve Tic. A.Ş. tarafından 28.06.2013 tarihinde feshedilmiştir.

44. Bu durumda taraflar arasında sözleşme ilişkisinin devam ettiği 01.09.2012-28.06.2013 tarihleri arasındaki ...…A.Ş.’nin kayıtları ile davalı-birleşen davada davacı şirketin kayıtları incelenerek tespit edilecek toplam satış tutarının %10’u üzerinden cezai şart alacağının belirlenmesi gerekirken ...…A.Ş. tarafından gönderilen 13.06.2014 havale tarihli yazı esas alınarak düzenlenen bilirkişi raporuna göre eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmamıştır.

45. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davalı-birleşen davada davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371. maddesi gereğince BOZULMASINA,

Bozma nedenine göre davacı-birleşen davada davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Dosyanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/2. maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 29.09.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.