"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi
1. Konkordato isteminden dolayı yapılan yargılama sonunda, ... Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesince verilen alacaklı ... T.A.Ş., ...Bankası A.Ş. ve. Teks. San. A.Ş. vekillerinin istinaf dilekçelerinin reddine, alacaklı ...Süt Ürünleri Gıda San. ve Tic. A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, ilk derece mahkemesince verilen kararın hüküm fıkrasının re’sen düzeltilmesi suretiyle yeniden esas hakkında verilen karar alacaklı ... T.A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, ... Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı alacaklı ... T.A.Ş. ve Türkiye ... Bankası A.Ş. vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Konkordato talep eden vekili dilekçesinde; müvekkili şirketin toptan gıda satışı ile iştigal ettiğini, sermayesinin tamamının ödendiğini, Türkiye ve dünya ekonomisinde üst üste yaşanan krizler nedeniyle arzu edilen ciroya ulaşamadığını, finansal kurumlardan kullanılan krediler sebebiyle faiz yük ve baskısı altında finansman giderlerinin şirketin finansal yapısını bozduğunu, malî krize girdiğini, konkordato mühletlerinden yararlanmak istediğini, geçici mühlet ve kesin mühlet kararı verilmesi hâlinde müvekkili şirketin borçlarının ödenebileceğini ileri sürerek teklif edilen konkordato projesinin tasdikine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
5. ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) 28.07.2020 tarihli ve 2018/478 E., 2020/197 K. sayılı kararı ile; teklif edilen konkordato projesinin 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 302/2. maddesinde aranan nisabın üzerinde kabul edildiği, diğer taraftan sunulan revize projeye göre teklif edilen tutarın borçlunun iflâsı hâlinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olduğu, teklif edilen tutarın borçlunun kaynaklarıyla orantılı olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle talep eden şirketin konkordato projesinin tasdik talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:
6. ... T.A.Ş., ...Bankası A.Ş., ..Teks. San. A.Ş. ile... Süt Ürünleri Gıda San. ve Tic. A.Ş. vekilleri tarafından ilk derece mahkemesi kararına karşı süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.7. ... Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin 03.02.2021 tarihli ve 2021/146 E., 2021/168 K. sayılı kararı ile; alacaklı ... T.A.Ş., ...Bankası A.Ş. ve .... Soya Teks. San. A.Ş. vekillerinin istinaf nedenleri yönünden; konkordatonun tasdiki kararları ancak toplantıda olumsuz oy kullanan ve tasdik duruşmasına kadar itirazlarını bildiren alacaklılar tarafından istinaf edilebileceği, alacaklılar ...Bankası A.Ş., ... T.A.Ş. ve .... Soya Teks. San. A.Ş. konkordato talebine itiraz etmediğinden kararı istinaf haklarının bulunmadığı gerekçesiyle adı geçen alacaklıların istinaf dilekçelerinin reddine,Alacaklı... Süt Ürünleri Gıda San. ve Tic. A.Ş. vekilinin istinaf nedenleri yönünden; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukukî değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, çekişmeli alacakların ayrıca dava konusu edilmesine imkân sağlanmış olup bunların istinaf sebebi yapılmasına ve tutarlarının bölge adliye mahkemesince belirlenmesine yasal olanak bulunmamasına göre istinaf itirazları yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi uyarınca kamu düzeni ile sınırlı olmak üzere yapılan inceleme sonucunda, İİK’nın 304/1. maddesinde yazılı “Mahkeme, komiseri dinledikten sonra kısa bir zamanda ve her hâlde kesin mühlet içinde kararını vermek zorundadır.” hükmüne uygun olarak pandemi nedeniyle duran süreler de dikkate alınarak süresinde karar verildiğinin değerlendirildiği, diğer yandan HMK’nın “hükmün kapsamı” başlıklı 297. maddesine göre hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği, somut olayda mahkemece hükmün iki numaralı fıkrasında “konkordato tasdik projesine dahil olan tüm borç tutarı olan 33.095.907,33TL tutarındaki borçtan %50 tenzilatlı tutarı olan 16.547.953,67TL düşüldükten sonra kalan 16.547.953,67TL” borç tutarından söz edilmiş, devamla “06.07.2020 tarihli konkordato komiser heyeti nihai raporunda belirtilen ödeme planına göre” ödeme yapılmasına karar verildiği, İİK’nın 308/c maddesinin 2. fıkrasına göre bağlayıcı hâle gelen konkordatonun, konkordato talebinden önce veya komiserin izni olmaksızın mühlet içinde doğan bütün alacaklar için mecburi olduğu, bu düzenlemeye göre projede yer alsın veya almasın anılan borçlar için konkordato hükümlerinin geçerli olacağı, ilk derece mahkemesinin hüküm fıkrasında “konkordato tasdik projesine dahil olan tüm borç tutarı olan 33.095.907,33TL tutarındaki borçtan %50 tenzilatlı tutarı olan 16.547.953,67TL düşüldükten sonra kalan 16.547.953,67TL tutarının” şeklinde yaptığı sınırlamanın bu nedenle anılan düzenlemelere uygun olmadığı, diğer yandan, aynı gerekçelerle “06.07.2020 tarihli konkordato komiser heyeti nihai raporunda belirtilen ödeme planına göre” ödeme yapılmasına karar verilmesinin, kararın eki niteliğinde bulunmayan ödeme planına atıf yapılması ve plan dışındaki alacaklıların alacaklarının yok sayılmasının da doğru görülmediği gerekçesiyle ilk derece mahkemesince verilen kararda hükmün iki numaralı fıkrasının bu doğrultuda düzeltilmesi suretiyle yeniden esas hakkında karar verilerek, talep edenin konkordato tasdik projesinin kabulü ile konkordatoya tâbi borçlarının %50 tenzilatlı olarak konkordatonun tasdikinden itibaren ilk 6 ayı ödemesiz olmak üzere 3 ayda bir taksit ödemeli 24 eşit taksitte alacaklılara ödenmesine, ilk taksitin konkordato projesinin tasdik kararının ilan tarihini takip eden altıncı ayın sonunda başlamasına karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
8. ... Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklı ... T.A.Ş. vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
9. Yargıtay 6. Hukuk Dairesince 13.12.2021 tarihli ve 2021/1467 E., 2021/2195 K. sayılı kararı ile;
“…Talep İİK 276. ve devamı maddeleri çerçevesinde konkordatonun tasdiki talebine ilişkindir.
İlk derece mahkemesinin davacının konkordato talebini İİK 306 madde çerçevesinde tasdik etmesi üzerine karar, alacaklı ... T.A.Ş vekili tarafından istinaf edilmiş, ... Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi tarafından talep İİK 308/a maddesi gerekçe gösterilerek reddedilmiştir.
Konkordato hakkında verilen karara karşı İİK 308/a maddesi uyarınca itiraz edenler kanun yoluna başvurabilir. İtiraz edenler kavramı İİK 304. maddesinde belirlenen şekliyle dar yorumlandığı takdirde, sadece duruşma öncesi itiraz eden alacaklıların kararı kanun yoluna taşıyabileceklerini kabul etmek gerekir. Ancak böyle bir yorum hak arama özgürlüğü ile bağdaşmaz. Bu nedenle kanun koyucunun itiraz edenlerden kastının konkordato toplantılarında veya iltihak süresi içinde olumsuz oy kullananlar olduğunun kabulü gerekir. Bu bağlamda kanundaki "itiraz edenler" ifadesinin konkordatoya red oyu verenlere teşmil edilmesi hukuk usulünün genel hükümlerine uygun düşer. Nitekim öğretide alacaklılar toplantısında veya iltihak süresi içinde red oyu vermiş alacaklıların tasdik kararını istinaf edebilecekleri kabul edilmektedir.(Prof Dr. Selçuk Öztek, Prof. Dr. ... Cem Budak, Doç. Dr. Müjgan Tunç Yücel, Doç. Dr. Serdar ..., Doç. Dr. Bilgehan Yeşilova, Yeni Konkordoto Hukuku, 2. Baskı, ... Yayınevi, ...-2019, shf. 569) Somut olayda, ... T.A.Ş temsilcisinin alacaklılar toplantısına katılıp red oyu kullandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda yukarıdaki gerekçeler doğrultusunda ... T.A.Ş'nin istinaf hakkının bulunduğunun kabulü gerekir. Hal böyle olunca ... Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin istinaf talebinin reddine karar vermesinde isabet bulunmamış olduğundan kararının bozulmasına, alacaklı ... T.A.Ş’nin istinaf itirazları hakkında inceleme yapılmak üzere dosyanın ... Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir,…” gerekçesiyle kararın bozulmasına, istinaf incelemesi yapılmak üzere dosyanın ... Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar verilmiştir.Direnme Kararı:10. ... Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin 15.03.2022 tarihli ve 2022/226 E., 2022/425 K. sayılı kararı ile; önceki karar gerekçesi yanında, öğretide “itiraz eden alacaklı” kavramı ile konkordatoya kaydedilmiş olsun ya da olmasın konkordatonun tasdiki talebinin incelendiği duruşmaya gelerek konkordatonun tasdiki talebinin reddine karşı itirazlarını dile getiren alacaklının kast edildiği ve özellikle konkordatoya ret oyu kullansalar bile duruşmaya gelmemiş olan alacaklıların tasdik kararına karşı kanun yoluna gitme yetkilerinin bulunmadığı konusunda fikir birliği bulunduğu, Özel Dairenin bozma kararında atıfta bulunulan yazarların, 1932 yılından beri yerleşik hâldeki görüşten dönmelerini gerektiren hususu yeni (7101 sayılı kanun ile yapılan) değişiklikle kanunun "...itiraz eden alacaklılar için istinaf süresini tasdik kararının ilanından itibaren işletmeye başlattığı..." olarak açıkladıklarının görüldüğü, istinaf süresinin hangi tarihte ve ne şekilde başlayacağının kimlere istinaf hakkı verilip verilmeyeceği ile ne gibi bir bağlantısı olduğunu ise belirtmedikleri, İİK’nın yürürlüğe girdiği tarihten, 5311 sayılı Kanun ile yapılan değişikliğe kadar konkordatonun tasdiki kararlarına karşı kanun yolunun duruşmadaki tefhimle başladığı, diğer taraftan 5311 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin bölge adliye mahkemelerinin faaliyete başladığı tarihte yürürlüğe girdiğinden, sürenin tefhimle başlatılmasına ilişkin uygulamanın 20.07.2016 tarihine kadar bu şekilde süre geldiği, gelinen noktada salt sürenin ilanla başlatılmasının istinaf hakkı sahiplerinin kapsamını neden değiştirdiğinin anlaşılamadığı, yazarlar ve onlara atıf yapan Özel Dairenin de buna dair bir açıklık getirmediği, özellikle kanunda bir boşluk bulunmadığı, değişiklikle de özel bir kapsam genişletilmesi yaratılmadığına göre yazarların bu görüşünün “yeni ve yol gösterici bir hukuki bakış açısı” olduğu fakat hükme esas alınabilecek genel kabul görmüş bilimsel bir içtihat olmadığının anlaşıldığı, alacaklının mahkeme huzurunda isbat-ı vücut etmesinin ancak komiserlerin nihai raporu sunması ve duruşma gününün ilanı üzerine duruşmadan üç gün öncesine kadar yapılacak itirazla mümkün olduğu, bu itirazda bulunmayan alacaklının mahkemenin nezdinde bir suje olarak “yok” hükmünde olduğu, mahkemenin itiraz etmeyen kimseyi duruşmaya almayacağı, beyanlarını dinlemeyeceği ve dolayısıyla sistemin alacaklının tasdik kararını istinaf etmesine de olanak tanımadığı, alacaklının daha evvel ne vesile ile olursa olsun toplantıda red oyu kullanması veya komisere ya da doğrudan mahkemeye dilekçe vermesinin, medeni usul hukuku kapsamında mahkeme bakımından hiçbir anlam ifade etmediği, raporun sunulması ve duruşmanın ilân edilmesi üzerine alacaklı itiraz ederse kanunun alacaklıyı o zaman mahkemenin muhatap alacağı bir suje hâline getirdiği, her şeyden önce hak aramanın temel haklardan olup, bu hakların ancak kanun ile sınırlandırılabileceği, Anayasa hükmü gereği kanun yoluna başvurmanın bir hak olduğu, ancak konkordatonun ne talep edene ne de alacaklıya subjektif bir alacak hakkı verdiği, konkordatonun alacaklının hakkına herhangi bir halel getirmediği, sadece bunun ödeme biçimini mahkemenin de katkısı ile değiştirdiği, bu durumun kabul oyu verenler için sözleşmesel bir ilişki doğururken, ret oyu verenler için mahkeme kararına dayandığı, alacaklının dahi iflasa tâbi borçlusu hakkında konkordato isteminde bulunabileceği, bununla birlikte konkordatonun süreç ve kurumsal yapı bakımından tamamen şeklî olduğundan ivedilikle tamamlanması gerektiği, bu çerçevede borçlu lehine verilen birçok kararda kanun yolunu tamamen kapattığı ve sürecin borçlu lehine bir an evvel sonuçlandırılması arzusunda olduğu, kanunun öngörmediği bir kanun yolunun ve kanun yoluna başvuru hakkının yorum yoluyla da olsa kabul edilemeyeceği, toplantıda ret oyu kullanmak ile usulünce duruşmaya katılarak konkordatonun tasdikine itiraz etmenin farklı durumlar olduğu, alacaklıya alacağını yazdırmak, red oyu kullanmak ve komiserin raporunu sunmasından sonra ve duruşmadan önce itiraz etmek konusunda bir yük getirildiği, bu yük yerine getirilmediğinde o hakkın kullanılamayacağı, kanun koyucunun konkordatonun tasdikini önemseyerek bunun aksatılmasını ve bu çerçevede bütün alacaklıların kanun yollarına gelerek sürecin uzatmasını, sekteye uğratılmasını engellemeye çalıştığı, herhangi bir aşamada verilen bir dilekçenin, kanunun öngördüğü sürede ve usule uygun diğer dilekçelere benzetilerek ilgilisine kanun yolunun açılmasının da bu amaca aykırı sayılması gerektiği, özellikle henüz ortada nihai durumu gösteren ve usulünce mahkemeye sunulmuş bir komiser raporu olmadığı aşamada verilen dilekçelerin mahkeme nezdinde itibar görmemesi ve usulü hakları kullanmak bakımından imkân sağlamaması gerektiği, somut olayda alacaklı ... T.A.Ş. tarafından kanunun ifade ettiği biçimde “itiraz” edilmediğinden istinaf hakkının bulunmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
11. Direnme kararı süresi içinde alacaklı ... T.A.Ş. ve Türkiye ... Bankası A.Ş. vekillerince temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
12. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, konkordato hakkında verilen karara karşı İİK’nın 304/1. maddesi uyarınca, istinaf kanun yoluna başvurabilmek için tasdik duruşmasından önce alacaklının itiraz sebeplerini bildirmesinin gerekip gerekmediği, tasdik duruşmasından önce itiraz sebeplerini bildirmediği hâlde, konkordato teklifine karşı olumsuz oy kullanan alacaklının istinaf kanun yoluna başvurma hakkının bulunup bulunmadığı, mahkemece tasdik incelemesi için duruşma günü verilmesinden önceki aşamada alacaklı tarafından verilen dilekçenin İİK’nın 304/1. maddesi kapsamında itiraz olarak kabul edilmesinin mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
A) Alacaklı Türkiye ... Bankası A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
13. Bilindiği üzere, hukukî yarar dava şartı olduğu gibi, temyiz istemi için de gerekli bir şarttır. ... Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin ilk kararı, alacaklı ... T.A.Ş. vekilince temyiz edilmiş, Özel Dairenin 13.12.2021 tarihli ve 2021/1467 E., 2021/2195 K. sayılı kararı ile alacaklı ... T.A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Bu durumda bölge adliye mahkemesince verilen ilk karar alacaklı Türkiye ... Bankası A.Ş. tarafından temyiz edilmediğinden ve Türkiye ... Bankası A.Ş. vekilinin direnme kararını temyizde hukukî yararı bulunmadığından temyiz itirazının hukukî yarar yokluğundan reddine karar vermek gerekmiştir.
B) Alacaklı ... T.A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
14. Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konkordatoya ilişkin açıklama yapılmasında yarar bulunmaktadır.
15. Konkordato, borçlarını vadesi geldiği hâlde ödeyemeyen ya da herhangi bir borçlunun, borcun belirli koşullarda ödenmesi için alacaklılarıyla anlaştığı ve yetkili ticaret mahkemesinin onayı ile geçerlilik kazanan hukukî çözüm işlemidir (Türk Hukuk Lûgatı, ... 2021, s. 709).
16. Konkordato İİK’da tanımlanmamış ise de; öğretide konkordato, dürüst bir borçlunun belli bir zaman kesiti içerisindeki bütün adi borçlarının alacaklılar tarafından kanunda gösterilen nitelikli çoğunlukla kabul edilmesi ve yetkili makamın (mahkemenin) onayı ile gerçekleşen ve borçlunun borcun bir kesiminden kurtulmasını ve/veya ödeme şeklinin borçlu yararına değişmesini sağlayan, haciz ve iflâs gibi klasik ve borçlu bakımından sert cebri icra yöntemlerinin yerine ikame edilmiş bir kolektif icra biçimidir (Kuru, Baki: İcra İflas Hukuku, C. IV, ... 1997, s. 3585; Tanrıver, Süha/Deynekli, Adnan: Konkordatonun Tasdiki, ... 1996, s. 29; ..., Serdar: Sorularla Konkordato (İflas Dışı ve İflas İçi Adi Konkordato), ... 2017, s. 2; Pekcanıtez, Hakan/Erdönmez, Güray: 7101 Sayılı Kanun Çerçevesinde Konkortado, ... 2018, s. 4; Altay, Sümer/Eskiocak, ...: Konkordato ve Yeniden Yapılanma Hukuku, ... 2019, s. 10,15).17. Konkordato kurumu ile ilgili farklı ayrımlar yapılmaktadır. Bunlardan ilki, mahkeme dışı ve mahkeme içi konkordato ayrımıdır. Mahkeme içi konkordato içeriğine göre vade, tenzilat ve karma konkordato olarak ayrılmaktadır. Sözü geçen sınıflandırmaya göre, borçlunun borcunu tam olarak ödemeyi vaat etmesi ve bunun için alacaklıların borçluya ödeme süresi tanımaları veya borcun itfasını takside bağlamaları hâlinde vade konkordatosu; borçlunun borçlarının belli bir yüzdesini ödemeyi taahhüt ettiği ve alacaklıların da kalan alacaklarından vazgeçtiği durumda tenzilat konkordatosu; tenzilat ve vade konkordatosunun bir araya getirilmesiyle teşekkül eden konkordatoya ise karma (bileşik) konkordato denilmektedir. Yapıldığı zamana göre ise; iflâsa tabi olmayan borçlular ile iflâsa tabi borçlulardan henüz iflâsına karar verilmeyenlerle yapılan konkordatoya iflâs dışı konkordato; müflisin teklif ettiği konkordatoya ise iflâs içi konkordato denilmektedir.
18. Konkordato konusunda yapılan diğer bir ayrım ise, adi (alelade) konkordato ve mal varlığının terki suretiyle konkordatodur. Mal varlığının terki suretiyle konkordato türünde, borçlunun malî durumunun iyileşmesi ve işletmenin faaliyetine devam etmesi amaçlanmaz. Mal varlığının terki suretiyle konkordatonun iki şekilde yapılacağı kabul edilmektedir. Bunlardan ilki, borçlunun mal varlığı üzerindeki tasarruf yetkisini alacaklılara bırakması ve alacaklıların da borçlunun mal varlığını satarak ele geçen paradan alacaklarını tahsil etmeleridir. Mal varlığının terki suretiyle konkordatonun diğer bir görünüm şekli ise, belirli vadelerde alacaklılara ödeme yapması kaydıyla, mal varlığının tamamının ve bir kısmının üçüncü kişiye devredilmesidir. Bu ihtimalde, alacaklılar alacaklarını borçlunun mal varlığının üçüncü kişiye devrinden elde edilen parayla tahsil etmektedirler. Mal varlığının terki suretiyle konkordatoda borçlu borçlarını belli şartlar dâhilinde ödemeyi değil, mal varlığının aktifi üzerindeki tasarruf yetkisini alacaklılara (veya üçüncü kişiye) devretmeyi teklif etmektedir. Mal varlığının terki suretiyle konkordatoya niteliğine aykırı düşmedikçe adi konkordatonun hükümleri (İİK m. 285 ilâ 308/g) uygulanır (Pekcanitez/Erdönmez s. 6 vd.).
19. Mahkeme içi adi konkordato İİK’nın 285 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş ve konkordatoya başvurabilecek kişiler İİK’nın 285. maddesinde “herhangi bir borçlu” denilerek açıklanmış olup, kanunun bu ifadesi karşısında tüzel kişiler ile tacir olup olmadığına bakılmaksızın bütün gerçek kişiler konkordatoya başvurabilecektir. İİK’nın 285/2. maddesindeki düzenleme uyarınca konkordatoya başvuru imkânı sadece borçluya tanınmamıştır. İflâs talebinde bulunabilecek her alacaklı da gerekçeli bir dilekçe ile borçlu hakkında konkordato işlemlerinin başlatılmasını isteyebilir.
20. Konkordato talep eden borçlu veya iflâsını isteyebileceği borçlusu hakkında konkordato talep eden alacaklı, bir nüsha olarak düzenlenen dilekçe, konkordato ön projesi, ayrıntılı bilanço, gelir tablosu ve İİK’nın 286. maddesinde sayılan diğer belgeler ile birlikte asliye ticaret mahkemesine başvurarak üç aylık geçici konkordato mühleti verilmesi ister (İİK m. 285-287). Asliye ticaret mahkemesi 286. maddede sayılan belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğunu belirlediği takdirde borçluya derhâl geçici mühlet (üç ay) verir ve bir veya işin kapsamına göre üç kişiden oluşan komiser veya komiserler kurulu oluşturulur (İİK m. 287).
21. Borçlu, konkordato mühletinin kapsadığı ve mühlet hükümlerinin devam ettiği dönem içerisinde komiserin denetimi altında 7101 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 297. maddesinin öngördüğü sınırlamalar içerisinde mal varlığı üzerinde tasarrufta bulunmak imkânını kural olarak muhafaza eder.
22. Asliye ticaret mahkemesi komiserin veya borçlunun makul sebeplere dayalı talebi üzerine geçici mühleti en fazla iki ay daha uzatarak, geçici mühlet süresini beş aya yükseltebilir.
23. Geçici mühletin ilânı ve ilgili kurumlara bildirilmesinden itibaren, alacaklılar ilândan başlayarak yedi gün içerisinde borçluya kesin mühlet verilmesini gerektiren durum bulunmadığını delilleri ile birlikte ileri sürerek konkordato talebinin reddini isteyebilirler (m. 288).
24. Geçici mühlet içinde mahkeme borçluyu ve varsa konkordato talep eden alacaklıyı duruşmaya davet eder. Bu süreçte geçici komiser duruşmadan önce raporunu mahkemeye ibraz eder. Mahkeme yapacağı değerlendirmede itiraz eden alacaklıların dilekçelerinde ileri sürdükleri itiraz sebeplerini de dikkate alır (m. 289/2).
25. Konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün görülmesi hâlinde borçluya bir yıllık kesin mühlet verilir (m. 289/3). Gerekiyorsa geçici komiser veya komiserler değiştirilerek yeni bir görevlendirme yapılabilir veya geçici komiserlerin görevine devam etmesine karar verilerek dosya komisere teslim edilir.
26. Konkordatonun geçici mühlet içerisinde başarıya ulaşmayacağına kanaat getirilmişse, borçluya kesin mühlet verilmez ve konkordato talebinin reddi doğrultusunda karar oluşturulur. Kesin mühlet verilmesine, kesin mühletin uzatılmasına ve kesin mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine dair kararlar İİK’nın 288. maddesi uyarınca ilân edilir ve ilgili yerlere bildirilir.
27. Güçlük arz eden özel durumlarda kesin mühlet, komiserin bu durumu açıklayan gerekçeli raporu ve talebi üzerine mahkemece altı ay daha uzatılabilir (m. 289/5).
28. Mahkemece, kesin mühlet içinde uygun görülecek bir zamanda yedi alacaklıyı geçmemek, herhangi bir ücret takdir edilmemek ve tek sayıda olmak koşuluyla ayrıca bir alacaklılar kurulu oluşturulabilir. Bu durumda, alacaklıları hukukî nitelik itibariyle birbirinden farklı alacaklı sınıfları ve varsa rehinli alacaklılar, alacaklılar kurulunda hakkaniyete uygun şekilde temsil edilir. Bu konuda komiserin de görüşü alınır (m. 289/4).
29. Kesin mühlet içerisinde komiser, konkordatonun hazırlanmasına ilişkin işlemleri gerçekleştirir. Kısaca belirtmek gerekirse, bunlar aktif ve pasifin tespit edilerek aktif defterlerinin tutulması ve değerlerinin takdiri, alacakların bildirilmesi için İİK’nın 288. maddesine göre ilân yapılması, borçlunun yazdırılan alacaklara tamamen veya kısmen kabul veya red şeklinde beyanlarının alınması (m. 299), çekişmeli alacaklar hakkında dosyanın asliye ticaret mahkemesine sunularak bu alacaklar hakkında konkordato oylamasına katılıp katılmayacakları bakımından karar alınması, rehinli alacak müzakerelerinin yapılması, alacaklılar toplantısı ve oylamaların tutanakla tespiti (m. 302), alacakların geçerli ve sağlıklı olup olmadıklarının borçlunun ticari defterlerinin incelenmesi suretiyle tespiti ve bu konuda oluşan kanaatin ticaret mahkemesine sunulan raporda belirtilmesi ve konkordato mühleti içerisinde dosyanın asliye ticaret mahkemesine konkordatonun tasdiki veya reddine karar verilmek üzere sunulması ve sonuçta asliye ticaret mahkemesinin duruşma günü ilân ederek, komiseri dinleyerek, gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırarak, tasdik veya red kararı vermesidir. Bununla birlikte belirtmek gerekir ki, borçlu iflâsa tâbi ise, konkordatonun reddi ve doğrudan iflâs sebeplerinin varlığı hâlinde borçlunun iflâsının açılmasına da karar verilecektir.
30. Konkordatonun tasdiki için aranan şartlar İİK’nın 305. maddesinde belirtilmiş olup, buna göre; konkordato projesinin İİK’nın 302. maddesinde öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş olması (kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısını veya kaydedilmiş olan alacaklıların dörtte birini ve alacakların üçte ikisini aşan çoğunluk) ile birlikte teklif edilen tutarın borçlunun iflâsı hâlinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması, konkordatoda teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması, İİK’nın 206. maddesinin birinci fıkrasındaki imtiyazlı alacaklıların alacaklarının tam olarak ödenmesinin ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların ifasının, alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe yeterli teminata bağlanmış olması ve konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri ile alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harcın tasdik kararından önce mahkeme veznesine depo edilmesi gerekir.
31. Konkordatonun tasdikine ilişkin karar İİK’nın 288. maddesi uyarınca ilan edilecek ve kesin ödeme projesinin tasdik ilânı gereğince onun yönetiminde uygulanması için bir kayyım atanabilecektir (m. 306).
32. Asliye ticaret mahkemesince kabul edilerek tasdik edilen konkordato, konkordato prosedürüne katılmayanlar (alacak kaydı yaptırmayanlar) da dâhil olmak koşuluyla tüm alacaklıları bağlar. Bu temel ilke “konkordatonun bütün alacaklılar için kural olarak zorunlu olması” şeklinde de ifade edilmektedir. Ancak rehinli alacaklarla bazı imtiyazlı ve kamusal alacaklar ve komiserin izniyle mühletten sonra doğan alacaklar bu kuralın istisnasını teşkil etmektedir (m.308/c-III). Bu kategoriye giren alacaklar konkordatodan kesinlikle etkilenmeyip tümüyle ödenmesi gerekir. Çünkü kanun, konkordatonun borçlu ile alacağı rüçhanlı olmayan alacaklılar arasında akdedilebileceğini öngörmüş, rüçhanlı alacaklıları konkordatodan istisna tutmuştur.
33. Konkordatonun taraflar için bağlayıcı hâle gelmesi, geçici mühlet kararından önce başlamış takiplerde konulan ve henüz paraya çevrilmemiş olan hacizleri hükümden düşürür (m. 308/ç). Borçlu mühletten önce doğan borçlarını, mahkemece tasdik edilen konkordato projesinde öngörülen ödeme planı çerçevesinde ödemek imkânına kavuşur. Bu itibarla konkordato, borcun yenilenmesini gerektirmemekte, ancak ödeme şekil ve şartlarında önemli değişiklikler meydana getirmektedir. Bu değişikliğin şeklini ve içeriğini, asliye ticaret mahkemesince tasdik edilerek kesinleşen konkordato ödeme projesi belirler. Bu açıklamalara göre borçlu, mühletten önce doğan borçları için artık takip edilmemekte ve borçlarını ödeme konusunda fevkalâde elverişli bir hukukî statüye kavuşmaktadır. Bu bağlamda belirtmek gerekir ki, mühletten sonraki dönemde komiserin onayı olmadan borçlunun üstlendiği borçlar da konkordatoya tâbidir [(m. 308/c-II) Altay/Eskiocak s. 44 vd.].
34. İcra ve İflas Kanunu’nun “Kanun yolları” başlıklı 308/a maddesi;
“Konkordato hakkında verilen karara karşı borçlu veya konkordato talep eden alacaklı, kararın tebliğinden; itiraz eden diğer alacaklılar ise tasdik kararının ilânından itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurabilir. Bölge adliye mahkemesi kararına karşı on gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir. İstinaf ve temyiz incelemeleri, Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre yapılır.”
Hükmünü içermektedir.
35. Anılan düzenlemede konkordato hakkında verilen karara karşı kimlerin ne zaman kanun yoluna başvurabileceği belirtilmiş olup, buna göre borçlu veya konkordato talep eden alacaklı ile birlikte itiraz eden diğer alacaklılara kanun yolu hakkı tanınmıştır. Buradaki “itiraz eden alacaklı” deyiminden, sadece tasdik duruşmasından önce itirazlarını bildiren alacaklının mı kastedildiği, yoksa projeye ret oyu veren alacaklının da bu kapsama girip girmediğinin belirlenmesi gerekmektedir.
36. İcra ve İflas Kanunu’nun 308/a maddesinin; aynı Kanun’un “Konkordatonun mahkemece incelenmesi” başlıklı 304. maddesi ile birlikte değerlendirilmesi gerekmekle anılan madde;
“Komiserin gerekçeli raporunu ve dosyayı tevdi alan mahkeme, konkordato hakkında karar vermek üzere yargılamaya başlar. Mahkeme, komiseri dinledikten sonra kısa bir zamanda ve her hâlde kesin mühlet içinde kararını vermek zorundadır. Karar vermek için tayin olunan duruşma günü, 288 inci madde uyarınca ilân edilir. İtiraz edenlerin, itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmek kaydıyla duruşmada hazır bulunabilecekleri de ilâna yazılır.
Konkordato hakkında yapılan yargılamada kesin mühlet içinde bir karar verilemeyeceği anlaşılırsa; mahkeme, gerekli görürse komiserden gerekçeli bir rapor da alarak, karar verilinceye kadar mühlet hükümlerinin devamına karar verebilir. Bu süre altı aydan fazla olamaz” şeklinde düzenlenmiştir.
37. Bu düzenlemeye göre, projeye itiraz edenlerin itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmemeleri hâlinde tasdik duruşmasında yer alamayacakları anlaşılmaktadır.
38. İcra ve İflas Kanunu’nun 304. maddesine ilişkin ... Komisyonu raporunda, itiraz edenlerin duruşmada hazır bulunabilmeleri için, itiraz sebeplerini mahkemeye duruşma gününden en az üç gün önce ve yazılı olarak bildirmiş olmaları gerektiği, aksi hâlde duruşmada hazır bulunarak itirazlarını dermeyan etmelerinin mümkün olmadığı, böyle bir sınırlama getirilmesinin nedeninin her alacaklının duruşmada hazır bulunarak itirazlarını ileri sürmesinin yargılamayı çok aksatabileceği endişesi olduğu belirtilmiştir.
39. İcra ve İflas Kanunu’nun 304. maddesinin gerekçesi de “Mevcut Kanunun 296 ncı maddesinin ikinci fıkrası hükmü, güncellenerek metne alınmaktadır. Buna göre, mahkemenin komiseri dinledikten sonra kararını her halde kesin mühlet içinde vermesi emredilmektedir. Duruşma günü 288 inci maddesi uyarınca ilan edilecektir. Yine mevcut düzenlemeden farklı olarak, itiraz edenlerin duruşmada hazır bulunabilmelerinin şartı, itiraz sebeplerini, mahkemeye, duruşma gününden en az üç gün önce ve yazılı olarak bildirmiş olmalarıdır. Aksi halde duruşmada hazır bulunarak itirazlarını dermeyan etmeleri mümkün olmayacaktır. Böyle bir sınırlama getirilmesinin nedeni, her alacaklının duruşmada hazır bulunarak itirazlarını ileri sürmesinin yargılamayı çok aksatabileceği endişesidir,…” şeklinde olup tüm alacaklıların duruşmada hazır bulunarak itirazları ileri sürmesinin konkordato sürecini aksatabileceği düşüncesiyle duruşmada hazır olabilmek için itirazların tasdik duruşmasından en az üç gün önce yazılı olarak bildirilmesi gerektiği belirtilmiştir.40. Bununla birlikte konkordatonun yapısı tamamen şeklî olduğundan tasdik işlemlerinin bir an önce tamamlanması gerekmekte olup, konkordatoya ilişkin kanunda yer alan düzenlemelere bakıldığında borçlu lehine verilen birçok kararda kanun yolunun tamamen kapatıldığı ve sürecin bir an evvel sonuçlandırılmasının istendiği anlaşılmaktadır. Örneğin ilk derece mahkemesince verilecek geçici mühlet talebinin kabulü, geçici komiser görevlendirilmesi, geçici mühletin uzatılması ve tedbirlere ilişkin kararlara karşı kanun yoluna başvurulamayacağı (m. 287/son), kesin mühlet talebinin kabulü ile mühletin kaldırılması talebinin reddine ilişkin kararlara karşı kanun yolunun kapalı olduğu (m. 293/1) görülmektedir.
41. Komiserlerin tasdik talebine ilişkin nihai raporu ve dosyayı mahkemeye sunmasına kadar geçen süreçte alacaklının öncesinde, teklif edilen konkordato projesine ret oyu kullanması, herhangi bir hususta komisere ya da doğrudan mahkemeye dilekçe vermesi, tasdik talebini inceleyen mahkeme bakımından hiçbir anlam ifade etmemektedir. Alacaklının, ancak tasdik talebine ilişkin nihai raporun ve dosyanın mahkemeye sunulmasından sonra tasdik raporuna karşı duruşma gününden üç gün öncesine kadar itirazlarını bildirmesi hâlinde mahkemece dikkate alınacaktır. Henüz tasdik talebine ilişkin komiser raporunun sunulmadığı aşamada verilen dilekçeler, mahkemece verilecek tasdik kararına karşı yasa yollarına başvuru imkânı tanımayacaktır.
42. Bu yasal düzenlemelerden hareketle, İİK’nın 308/a maddesinde kanun yoluna başvuru hakkı tanınan “itiraz eden alacaklı” deyiminden, “tasdik duruşmasından önce itirazlarını bildiren alacaklı” olduğunun kabul edilmesi gerekmektedir.
43. ... Arslan, Ejder Yılmaz, ... Taşpınar Ayvaz ve Emel Hanağası’nın "İcra ve İflas Kanunu ve İlgili Mevzuat" (8.b., ... 2022, m. 308/a, s. 291) adlı eserinde, kanun yollarına ilişkin 308/a maddesinde itiraz eden ibaresinin yanına 304/1. maddesine atıf yapıldığını gösterecek şekilde bu maddenin numarası yazılarak İİK’nın 308/a maddesindeki itirazın, İİK’nın 304/1. maddesinde düzenlenen itiraz olduğuna işaret etmişlerdir.
44. İcra İflas Kanunu’nun 304. maddesinin gerekçesine bakıldığında, duruşmaya gelecek olanları “yargılamanın uzayacağı” endişesi ile sınırlayan yasa koyucunun aynı yasanın 308. maddesinde temyiz yoluna gelecek olanları sınırlamadığını kabul etmek konkordatonun sistemine de aykırıdır.
45. Kanunun öngörmediği bir yasa yolu ve yasa yoluna başvuru hakkı yorum yoluyla da olsa kabul edilemez. İİK’nın 308/a maddesindeki düzenleme de 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın (Anayasa) kabul ettiği anlamda temel hak niteliğindeki hak arama özgürlüğünü kullanmayı "itiraz" şartına bağlamıştır ve bu durum da Anayasa’ya uygun bir sınırlama yöntemi olup, “itiraz eden alacaklı” deyiminden İİK’nın 304. maddesinde belirtilen alacaklıları kabul etmek, hak arama özgürlüğünün ihlâli olarak değerlendirilemez.
46. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince, istemde bulunanın konkordato projesi, ilk derece mahkemesince nisaba dâhil edilecek alacaklar belirlendikten sonra komiser tarafından düzenlenen rapor ve İİK’nın 302. maddesinde belirlenen alacaklı sayısı ve alacak miktarına ilişkin nisabın oluşup oluşmadığı ve İİK’nın 305. maddesinde düzenlenen tasdik şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği yönünden değerlendirme yapılarak tasdik isteminin kabulüne karar verilmiştir.
47. Dosya içerisinde yer alan belgelere göre 22.06.2020 tarihinde alacaklılar toplantısı yapıldığı, alacaklı ... T.A.Ş. vekili tarafından aynı gün projeye “Ret” oyu kullandıklarına ilişkin dilekçe sunulduğu, komiserler kurulu tarafından 06.07.2020 tarihinde nihai raporun sunulduğu, tasdik duruşmasının ise 28.07.2020 tarihinde yapıldığı anlaşılmaktadır.
48. Her ne kadar alacaklı ... T.A.Ş. tarafından konkordato projesine “Ret” oyu kullanılmış ise de, İİK’nın 304/1. maddesi uyarınca itiraz sebeplerini tasdik duruşmasından en az üç gün önce ve yazılı olarak bildirilmediği anlaşılmaktadır. Buna göre İİK’nın 308/a maddesi uyarınca mahkemece verilen tasdik kararını istinaf hakkı bulunmadığından bölge adliye mahkemesince alacaklı ... T.A.Ş. vekilinin istinaf dilekçesinin reddine karar verilmesi yerindedir.
49. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; İİK’nın 308/a maddesinde belirtilen “itiraz eden alacaklı” deyiminden sadece tasdik duruşmasından önce itirazlarını yazılı olarak bildirerek tasdik duruşmasına katılan alacaklıların kastedilmediği, alacaklılar toplantısında ya da yedi günlük iltihak süresi içinde “Ret” oyu veren alacaklıların da kararı istinaf edebileceği, İİK’nın 308/a maddesinde konkordato hakkında verilen karara karşı borçlu veya konkordato talep eden alacaklının kararın tebliğinden; itiraz eden diğer alacaklıların ise, tasdik kararının ilânından itibaren istinaf yoluna başvurabileceğinin düzenlendiği, alacaklılar yönünden kanun yoluna başvuru süresi ilândan itibaren başladığına göre, itiraz eden alacaklının tasdik duruşmasına katılma şartının aranmadığı, bu nedenlerle alacaklılar toplantısında ya da iltihak süresi içinde olumsuz oy kullanarak iradesini belli eden alacaklının kanun yoluna başvuru hakkının kabulünün gerektiği, direnme kararının Özel Daire bozma kararında belirtilen gerekçe ve nedenlerle bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
50. Hâl böyle olunca bölge adliye mahkemesince, alacaklı ... T.A.Ş. vekilinin istinaf dilekçesinin reddine dair verilen direnme kararı yerindedir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1) Yukarıda (§13)’te yazılı nedenlerle alacaklı Türkiye ... Bankası A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının hukukî yarar yokluğundan REDDİNE, oy birliği ile,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
2) Yukarıda (§14-50)’de belirtilen nedenlerle alacaklı ... T.A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA, oy çokluğu ile,
Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına, 19.10.2022 tarihinde kesin olarak karar verildi.