"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
1. Taraflar arasındaki “İşçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ankara 15. İş Mahkemesinin davanın kabulüne ilişkin kararına yönelik davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılıp düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, taraf vekillerinin temyizi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya ait işyerinde 25.03.2010 tarihinden iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiği 16.08.2013 tarihine kadar en son proje müdürü olarak çalıştığını, Ankara 19. İş Mahkemesinde açtıkları davada feshin geçersizliğinin tespiti ile müvekkilinin işe iadesine yönelik verilen kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğini, bu karar üzerine Ankara 38. Noterliğinden gönderilen ihtarname ile işe başlatılma talebinde bulunulduğunu, davalının da Ankara 35. Noterliğinden gönderdiği ihtarname ile müvekkilini işe başlaması için davet ettiğini, ancak müvekkilinin işe başlatıldığı 09.02.2015 tarihinden itibaren oda, telefon, araba, bilgisayar tahsis edilmediğini, sorumlu olduğu işlerin başka çalışan tarafından yürütüldüğünü, kötü koşullar sebebiyle işten ayrılmak zorunda bırakıldığını, bu sebeplerle iş sözleşmesinin 13.02.2015 tarihli ihtarname ile müvekkili tarafından haklı feshedildiğini ileri sürerek boşta geçen süre ücreti, işe başlatmama ve kıdem tazminatları ile yıllık izin ücreti ve ödenmeyen ücret alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının işe başlama konusunda samimi olmadığını, müvekkiline yönelik ileri sürülen iddiaların yersiz olduğunu belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
6. Ankara 15. İş Mahkemesinin 12.09.2019 tarihli ve 2016/239 E., 2019/615 K. sayılı kararı ile; davacının 25.03.2010-16.08.2013 ile 09.02.2015-13.02.2015 tarihleri arasında çalıştığı şirketlerin davalı holdingin iştiraki olduğu, iş sözleşmesi feshedilen davacının açtığı davada feshin geçersizliğinin tespiti ile işe iadesine karar verildiği, kararın Yargıtay incelemesinden geçerek onanması üzerine yeniden işe başladığı, ayrıca Ankara 14. İş Mahkemesinin 2014/1309 E. sayılı dosyasında kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti alacağına ilişkin açtığı davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmişse de feragat iradesinin alacaktan feragat anlamını taşımadığından kesin hüküm oluşturmadığı, davalı işverenin davacıyı işe başlatma davetinin samimi olmadığı davacının kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, ödenmeyen ücret, boşta geçen süre ücreti ve işe almama tazminatına hak kazandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:
7. Ankara 15. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
8. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 13.10.2021 tarihli ve 2019/4362 E., 2021/2701 K. sayılı kararı ile; davacının Ankara 14. İş Mahkemesinde açtığı davadan ve hakkından feragat etmesi sebebiyle davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği, kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği, eldeki davada da kıdem tazminatı ile yıllık izin ücreti alacağı taleplerinin kesin hüküm sebebiyle reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılıp düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
9. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
10. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 20.12.2021 tarihli ve 2021/12452 E., 2021/16687 K. sayılı kararı ile; “…1-Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, taraflar arasındaki sözleşmeye, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2- Taraflar arasındaki uyuşmazlık, Ankara 14. İş Mahkemesinin 2014/1309 esas sayılı dosyasında verilen feragat nedeniyle red kararının, işbu dosya bakımından kesin hükmün sonuçlarını doğurup doğurmayacağı noktasında toplanmaktadır.
…Somut olayda, davacı tarafından Ankara 14. İş Mahkemesinin 2014/1309 esas sayılı dosyası ile kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti talepli dava açıldığı, bu dosyanın yargılaması devam ederken halen derdest olan Ankara 19. İş Mahkemesi'nin 2013/121 esas sayılı dosyası ile davacının işe iadesine karar verilmesi ve davalının davacıyı işe davet etmesi nedeniyle davacı vekili tarafından 13/04/2014 tarihli celsede "davanın dayanağı olan Ankara 19 iş mahkemesinin kararı gereğince müvekkilim 09/02/2015 tarihinde işe davet edilip davete icabet ettiğinden davamız konusuz kalmıştır, ancak davalı taraf davanın açılmasına sebebiyet verdiği için yargılama gideri ve vekalet ücreti talebimiz vardır, ancak davamızdan feragat ediyoruz" şeklinde beyanda bulunulduğu, bunun üzerine Ankara 14. İş Mahkemesince davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği ve dosyanın taraflarca istinaf edilmeyerek kesinleştiği anlaşılmıştır. Somut uyuşmazlıkta davacı, davalının işe davetinin samimi olmadığı iddiasıyla iş akdini feshetmiş ve kıdem tazminatı ile yıllık izin talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından davacı vekilinin Ankara 14. İş Mahkemesi nezdindeki feragat beyanı davadan feragat olarak değerlendirilip davacının kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti talepleri hüküm altına alınmış ise de Bölge Adliye Mahkemesi tarafından hatalı olarak haktan feragat olarak kabul edilerek bu taleplerin reddine karar verilmiştir. Ankara 14. İş Mahkemesi'nde açıklanan feragat beyanının işe iade davası sonrası yapılan işe davet nedeniyle açıklandığı, davacının haktan feragat anlamında iradesinin mevcut olmadığı anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenle kesin hüküm nedeniyle dava şartı yokluğundan davacının kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti taleplerinin reddine karar verilmiş olması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
11. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 03.03.2022 tarihli ve 2022/268 E., 2022/725 K. sayılı kararı ile; davacının hukukî fesih tarihinin işe başlamak üzere başvuru yaptığı tarihten itibaren bir aylık sürenin dolduğu 14.02.2015 tarihi olduğu, işe iade davası devam ederken 12.06.2014 tarihinde kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti alacağı talepleriyle açılan alacak davasında davacı vekilinin feragat yönünde beyanda bulunması üzerine mahkemece 13.04.2015 tarihinde davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği, feragat tarihinde hukukî fesih tarihi dikkate alındığında feshe bağlı haklar olan kıdem tazminatı ile yıllık izin alacağını talep etme hakkının doğduğu, vekilinin kıdem tazminatı ile yıllık izin alacağı talep etme hakkı doğduktan sonra bu haklardan feragat ettiği, doğmamış bir haktan feragatin söz konusu olmadığı, eldeki davada aynı çalışma dönemi için daha önce dava konusu yaptığı ve feragat nedeniyle ret ile sonuçlanan kıdem ve yıllık izin alacağını tekrar dava konusu yaptığı, her ne kadar Yargıtay bozma ilamında davacının önceki dava ile haktan feragat etmediği belirtilerek kesin hükme konu karar tartışmaya açılmışsa da davacının iradesi farklı yönde olsa dahi karar feragat nedeniyle ret kararı olarak kesinleşmiş olduğundan kararın hatalı olup olmadığı, davacının iradesine uygun olup olmadığı konularının tartışılmaz hâle geldiği, kesin hüküm olan bir konuda mahkemenin bu yönün doğruluğunu yeniden araştırma ve inceleme konusu yapmasına olanak bulunmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
12. Direnme kararı süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
13. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; eldeki davaya konu kıdem tazminatı ve yıllık izin ücret alacağına ilişkin olarak davacı tarafından daha önce açılan ve feragat ile sonuçlanan Ankara 14. İş Mahkemesinin 2014/1309 E. sayılı dosyasında davacı vekilinin duruşmadaki beyanının haktan feragat mahiyetinde olup olmadığı, söz konusu davada feragat nedeniyle red kararı verilmesi karşısında eldeki davada da bu taleplerin kesin hüküm nedeniyle dava şartı yokluğundan reddinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
14. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında öncelikle;
A. Davacı vekilinin temyizi yönünden; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-a ve Ek 1. maddelerindeki hükümler kapsamında direnme kararının verildiği 03.03.2022 tarihinde geçerli temyiz edilebilirlik sınırının 107.090TL olması karşısında Özel Dairece sair temyiz itirazlarının reddedilen davacı yönünden Bölge Adliye Mahkemesince direnme konusunu oluşturan uyuşmazlıkların (kıdem ve yıllık izin) toplamının 26.137,05TL olduğu dikkate alındığında direnme kararına yönelik temyiz isteminin temyiz kesinlik sınırının altında kalıp kalmadığı; buradan varılacak sonuca göre temyiz isteminin miktardan reddinin gerekip gerekmediği,
B- Davalı vekilinin temyizi yönünden; Bölge Adliye Mahkemesinin ilk kararının taraf vekilleri tarafından temyiz edildiği, Özel Dairece davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile kararın davacı yararına bozulduğu dikkate alındığında davalı vekilinin direnme kararını temyiz etmekte hukukî yararının bulunup bulunmadığı,
hususları ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.
IV. GEREKÇE
A. Davacı vekilinin temyiz talebi yönünden yapılan incelemede;
15. 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un geçici 2. maddesinin 1. fıkrasında, “…Bölge adliye mahkemelerinin kuruluşları, yargı çevreleri ve tüm yurtta göreve başlayacakları tarih, Resmî Gazetede ilân edilir.” düzenlemesine yer verilmiş ve 07.11.2015 tarihli ve 29525 sayılı Resmî Gazete'de ilan edilerek bölge adliye mahkemeleri 20.07.2016 tarihi itibariyle fiili olarak göreve başlamıştır.
16. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 341. maddesinde istinaf yoluna başvurulabilen kararlar, aynı Kanun’un 361 ve 362. maddelerinde de temyiz edilebilen ve temyiz edilemeyen kararlar düzenleme altına alınmıştır. HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca “miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dâhil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar” hakkında temyiz yoluna başvurulmaz. Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgilidir.
17. 6763 sayılı Kanun’un 44. maddesiyle HMK'ya eklenen Ek 1. madde ile aynı Kanun’un 362/1-a maddesinde öngörülen parasal sınırı her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, o yıl için 04.01.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle belirlenmektedir. Anılan Ek 1. maddenin 2. fıkrasında ise HMK’nın 341., 362. ve 369. maddelerindeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktarın esas alınacağı hükme bağlanmıştır.
18. Bu açıklamalara göre direnme kararının verildiği 03.03.2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 107.090TL’dir.
19. Belirtilmelidir ki; bir mahkeme kararının temyiz edilip edilemeyeceği belirlenirken, temyiz hakkının doğduğu (kararın verildiği) tarihteki hukuksal durum esas alınmalı; karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmü temyiz sınırı yönünden hangi düzenlemeyi içeriyor ise ona bağlı kalınmalıdır. Buradaki “karar” teriminin, bölge adliye mahkemesinin Özel Daire bozmasına karşı verdiği direnme kararını da kapsayacağında duraksama bulunmamaktadır.
20. Eldeki davada temyize konu alacak miktarının ne olduğunun açıklanmasında yarar bulunmakta olup davacı, işe başlatmama ve kıdem tazminatları, boşta geçen süre ve yıllık izin ücretleri ile ödenmeyen ücret alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
21. İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş ve Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılıp düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti taleplerini reddine, işe başlatmama tazminatı, ücret ve boşta geçen süre ücreti taleplerinin kabulüne karar verilmiştir.
22. Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın davacı ve davalı vekilleri tarafından temyizi üzerine Özel Dairece davalı vekilinin temyizi yönünden tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile davacının önceki açtığı işçilik alacakları davasından feragat etmesinin haktan feragat anlamına gelmediği, kesin hüküm nedeniyle dava şartı yokluğundan davacının kıdem ve yıllık izin ücreti taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle karar bozulmuş, bozma sonrası yapılan yargılamada Bölge Adliye Mahkemesi tarafından önceki hükümde direnilmiştir.
23. Görüldüğü üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmeyip Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı vekili tarafından temyiz edildiği açıktır. Bu durumda davacı vekili yönünden uyuşmazlık konusu olan kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti alacağı bakımından reddedilen miktar olan 26.137,05TL direnme kararının verildiği 03.03.2022 tarihinde geçerli olan 107.090TL tutarındaki temyiz edilebilirlik sınırının altında olduğundan anılan karara karşı temyiz yoluna başvurulması miktar itibariyle mümkün değildir.
24. Hâl böyle olunca davacı vekilinin direnme kararına yönelik temyiz isteminin miktar itibari ile reddine karar verilmelidir.
B. Davalı vekilinin temyiz talebi yönünden yapılan incelemede;
25. Bilindiği üzere, hukukî yarar dava şartı olduğu kadar temyiz istemi için de aranan bir şarttır. Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesince verilen ilk karar, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiş ancak davalı vekilinin tüm temyiz itirazları Özel Dairece reddedilmiştir. Bu itibarla, artık davalı vekilinin direnme kararını temyiz etmekte hukukî yararı bulunmadığından, temyiz isteminin reddine karar verilmelidir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
I- Davacı vekilinin temyiz isteminin miktar itibariyle REDDİNE (III-A),
II- Davalı vekilinin temyiz isteminin hukukî yarar yokluğundan REDDİNE (III-B),
İstek hâlinde temyiz peşin harçlarının yatıranlara geri verilmesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 27.12.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.