"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/126 E., 2021/219 K.
DAVA TARİHİ : 20.03.2017
KARAR : Davanın kısmen kabul ve kısmen reddine
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 01.03.2021 tarihli, 2020/9888 Esas ve 2021/2416 Karar sayılı BOZMA kararı
Taraflar arasındaki sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, İlk Derece Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
Direnme kararı davalı ... vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı asıl dava dilekçesinde; 01.06.1986 tarihinde Ankara ilinde bulunan ... İnşaat unvanlı işyerinde inşaat işçisi olarak çalışmaya başladığını ve bir mevsim boyunca çalıştığını, sigorta kimlik kartının bulunduğunu, düzenlenen işe giriş bildirgesi süresinde Kurum kayıtlarına girmesine rağmen bordro verilmediği için Kurum kayıtlarında işe girişinin 01.06.1986 olarak görünmediğini ileri sürerek sigortalılık başlangıç tarihinin 01.06.1986 olarak tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... (SGK/Kurum) vekili cevap dilekçesinde; hak düşürücü sürenin geçtiğini, dava konusu uyuşmazlıkla ilgili Kuruma başvuru yapılıp yapılmadığının araştırılması gerektiğini, Kurum tarafından yapılan işlemlerin usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 03.10.2019 tarihli ve 2017/96 Esas, 2019/367
Karar sayılı kararı ile davacı adına düzenlenen 01.06.1986 tarihli işe giriş bildirgesinin 02.07.1986 tarihinde Kurum kayıtlarına intikal ettiği, Kuruma verilen işe giriş bildirgesinin davacının çalıştığına dair karine olduğu ancak fiili çalışma olgusunun tespit edilmesi gerektiği, işe giriş bildirgesinde bulunan kaşede belirtilen ..., 142165 sicil numaralı işyerinin de bu kişiye ait olduğu, hizmet cetveline göre tanık ...’nın 07.01.1986-31.10.1987 tarihleri arasında ... unvanlı işyerinde çalıştığı, öte yandan 30.06.1985 tarihinde bahsi geçen işyerinin iz ve imha olduğu bildirilmiş ise de hizmet cetvelinden hâlen faal olduğunun anlaşıldığı, işe giriş bildirgesinde belirtilen 142650 sicil numaralı işyerinin eldeki dava ile ilgisinin bulunmadığı, bu itibarla tanık beyanları, sigorta sicil numarasının bildirgenin verildiği yıla ait serilerden olması, tanık ...’nın beyanı, işe giriş bildirgesinde bulunan kaşede dava dışı ...’na ait işyeri sicil numarasının yazılı olması dikkate alındığında davacının hizmetinin 142165 sicil numaralı dava dışı ... adına kayıtlı işyerinde geçtiğini ispat ettiği ancak 05.11.1969 doğum tarihli davacının sigorta başlangıcının 18 yaşını ikmal ettiği 05.11.1987 tarihi olarak esas alınması gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davacının sigorta başlangıcı olarak 18 yaşını ikmal ettiği 05.11.1987 tarihinin esas alınması gerektiğinin tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 08.09.2020 tarihli ve 2019/2862 Esas, 2020/1013 Karar sayılı kararı ile ilk derece mahkemesi kararındaki gerekçeye benzer yönde tespit ve değerlendirmeler yapılarak davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "...506 sayılı Kanunun 108. maddesi gereğince sigortalılık başlangıç tarihinin belirlenmesine ilişkin açılan her dava, sigortalılığın saptanması istemini de içerdiğinden, aynı Kanunun 79/10 maddesi kapsamında bir günlük çalışmanın belirlenmesi davasıdır. Bu nedenle hizmet tespiti davalarındaki kanıtlama yöntem ve ilkeleri benimsenip uygulanmalı, başka bir anlatımla, sigortalılıktan söz edilebilmesi için, çalışmanın varlığı, hizmet tespiti davaları yönünden kabul edilen yöntem ve ilkelere uygun biçimde saptanmalıdır.
Bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunlu olup mahkemece tarafların sunduğu deliller ile yetinilmeyerek, kendiliğinden araştırma ilkesi benimsenmek suretiyle, sigortalılığın kabulü ve hüküm altına alınabilmesi için hizmet akdinin ve eylemli çalışmanın varlığı ortaya konulmalıdır.
Bu amaçla hizmeti ortaya koyabilecek belgeler, varsa Kurum görevlileri tarafından düzenlenen rapor ve tutanaklar getirtilmeli, yine davalı iş yerinde aynı dönemde bildirimleri yapılan sigortalılar tanık sıfatıyla dinlenilmeli, gerektiğinde aynı çevrede faaliyet yürüten işverenler ve bunların çalıştırdığı kimseler yeniden Kurum ve Kolluk marifetiyle yöntemince belirlenerek bilgi ve görgülerine başvurulmalı, böylelikle iddianın somut ve inandırıcı bilgilere dayalı biçimde kanıtlanıp kanıtlanmadığı değerlendirilmelidir. (HGK 29.06.2005 gün ve 2005/21-409- 413, 23.12.2009 gün ve 2009/10-581-619, 10.02.2010 gün ve 2010/10-72-72, 21.09.2011 gün ve 2011/10-527– 552)
Bu nedenle işyerinin gerçekten var olup olmadığı, Kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı, işin niteliği eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacı adına verilen işe giriş bildirgesinde işveren adı ... İnş. Müt., işyeri adresi ... Mah. Soğuksu Cad. No:12 Kızılcahamam/Ankara, Kurum sicil numarası da 4.4003.142650.04.16 olarak yer almaktadır.
Mahkemece gerçek işverenin tespiti amacıyla ticaret sicil müdürlüğü ve kurumla yazışmalar yapılmışsa da ticaret sicil müdürlüğünce verilen cevapta, ... İnş. Mim. Müh. Teks. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin 18.03.1993 tarihinde tescilinin yapıldığı, Kurumca verilen cevaplarda 1131560 Kurum sicil numarasıyla 27.05.1994 – 31.12.2010 ve 05.05.2008 – 31.01.2009 tarihlerinde Kanun kapsamında olduğu, iz olan (İGB’de yer alan sicil numarasına benzer) 142650.06 sicil numaralı atık kağıt toplama işyerinin ... Ulus. Taş. ve Tic. A.Ş. olup kapsam tarihlerinin 04.06.1985 – 31.07.1985 tarihleri arasında olduğu, 142165.06 sicil numaralı ...’na ait işyerinin adresinin de ... Mah. Soğuksu Cad. No:113/69 Altındağ/Ankara adresinde faaliyette olup 20.06.1985 tarihinde Kanun kapsamına alındığı ve halen faal olduğu, bordro tanığı olarak dinlenen ...’nın bildirimlerinin ise 07.01.1986 – 31.10.1987 arası 142165 sicil numaralı ... işyerinden olduğu anlaşılmıştır.
Sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti istemli davada, 1 günlük çalışmanın geçtiği işyeri, işe giriş bildirgesinde belirtilen işyeri ve işveren hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenerek sonucuna göre infaza elverişli bir karar verilmelidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgulara gözetilmeksizin, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf isteminin reddine ilişkin kararı kaldırılarak ilk derece mahkemesi kararı bozulmalıdır..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. İlk Derece Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; önceki gerekçeye ilaveten işe giriş bildirgesinde yer alan işyeri sicil numarası ile işveren bilgilerinin örtüşmemesi sebebiyle defalarca Kuruma müzekkere yazıldığı, en son yazılan 26.02.2019 tarihli tekit yazısına ve 09.04.2019 tarihli suç duyurusunda bulunulacağına dair ihtaratlı müzekkereye verilen cevabı yazılarına göre işe giriş bildirgesinde belirtilen işyeri sicil numarasının dava konusu uyuşmazlıkla ilgisi olmayan ... Uluslararası Taş. Tic. AŞ’ye ait olduğu, işe giriş bildirgesinde yer alan ... İnş. Müt. ve ... İnş. Müt. unvanlı işyerlerine ilişkin herhangi bir kaydın bulunmadığı, dava dışı ... adına kayıtlı 142165 sicil numaralı işyerinin mevcut olduğu, Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından sunulan cevabı yazıda belirtilen ... İnşaat Mim. Müh. San. Tic. Ltd. Şti. nin adresi, kanun kapsamına alınma ve çıkarılma tarihleri ile işe giriş bildirgesinde yer alan bilgiler dikkate alındığında bu şirketin davayla bir ilgisinin bulunmadığının anlaşıldığı, bu durumda Kurum yazı cevapları, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamı ile uyuşmayan işe giriş bildirgesindeki sicil numarasının doğru olmadığının kabul edilmesi gerektiği, bu itibarla işe giriş bildirgesinde imzası ve kaşesi bulunan işverenin dava dışı ...’na ait işyerinin olduğu, bu işyerinde çalışan tanık ...’nın davacının dava dışı ...’na ait işyerinde çalıştığını doğruladığı ve işyeri ve işveren bilgilerine ilişkin olarak yargılama sırasında defalarca müzekkere yazılarak araştırma ve inceleme yapıldığı gözetildiğinde davacının hizmetinin 142165 sicil numaralı dava dışı ... adına kayıtlı işyerinde geçtiğini ispat ettiği belirtilerek direnme kararı verilmiştir.
VI.TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Direnme kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekilince temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Kurum vekili, Kurum tarafından yapılan işlemlerin mevzuata uygun olduğunu, davanın reddine karar verilmesi yerine kısmen kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek bildirilen ve re’sen tespit edilecek nedenlerle direnme kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Uyuşmazlık
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının 01.06.1986 tarihinde sigortalılık başlangıç tarihinin tespitini talep ettiği eldeki davada Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
D. Gerekçe
1. İlgili Hukuk
1.5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun (5510 sayılı Kanun/ Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu) geçici 7 nci maddesinin birinci fıkrası, Mülga 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun (506 sayılı Kanun/Sosyal Sigortalar Kanunu) 79 uncu maddesinin onuncu fıkrası ve 108 inci maddesi.
2. Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun geçici 7 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı, 2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı, 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı kanunlar ile 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesine göre sandıklara tabi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları kanun hükümlerine göre değerlendirilir."
3. Mülga Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 79 uncu maddesinin onuncu fıkrası şöyledir:
"Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar çalıştıklarını, hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır."
4. Mülga Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 108 inci maddesi şöyledir:
"Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, sigortalının, yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihtir.
Tahsis işlerinde nazara alınan sigortalılık süreleri, bu sürenin başlangıç tarihi ile, sigortalının tahsis yapılması için yazılı istekte bulunduğu tarih, tahsis için istekte bulunmuş olmayan sigortalılar için de ölüm tarihi arasında geçen süredir".
2. Değerlendirme
1.Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun geçici 7 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan düzenleme gözetildiğinde 01.10.2008 tarihinden önceki döneme ilişkin hizmet tespiti uyuşmazlıklarında mülga 506 sayılı Kanun; bu tarihten sonraki dönem bakımından ise 5510 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerekmekte olup uyuşmazlık konusu dönem dikkate alındığında davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanun hükümleridir.
2. Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 108 inci maddesi gereğince sigortalılık başlangıç tarihinin belirlenmesine ilişkin açılan her dava, sigortalılığın saptanması istemini de içerdiğinden Kanun’un 79 uncu maddesinin onuncu fıkrasına dayalı olan ve hizmet tespiti davası olarak nitelendirilen bir görünüm arz etmekte olup bunun doğal sonucu olarak da söz konusu (1) bir günlük çalışmanın belirlenmesi talepli davada, hizmet tespiti davalarındaki kanıtlama yöntem ve ilkeleri benimsenip uygulanmalı, başka bir anlatımla sigortalılıktan söz edilebilmesi için çalışmanın varlığı, hizmet tespiti davaları yönünden kabul edilen yöntem ve ilkelere uygun biçimde saptanmalıdır. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında haksız ve adaletsiz bir durumun oluşmasına yol açabilecektir.
3. Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 79 uncu maddesinin onuncu fıkrasında ise yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalıların çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlamaları hâlinde bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınacağı hüküm altına alınmıştır.
4. Öte yandan 506 sayılı Kanun'un 2 ve 6 ncı maddelerinde öngörülen koşulların oluşmasıyla birlikte çalıştırılanlar kendiliğinden sigortalı sayılırlar. Ancak bu kimselerin ayrıca aynı Kanun'un 3 üncü maddesinde sayılan istisnalara girmemesi gerekir. Çalıştırılanların, başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın sigortalı niteliğini kazanmaları 506 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan açık hüküm gereğidir.
5. Ne var ki 506 sayılı Kanun'un 2 ve 6 ncı maddelerindeki hükümler birlikte değerlendirildiğinde sigortalılığın oluşumu için fiili çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Fiili ve gerçek bir çalışmanın varlığı tespit edilmediği sürece hizmet akdine dayanılarak dahi sigortalılıktan söz edilemez.
6. Öncelikle fiili çalışmanın varlığının hangi kanıt ve olgularla belirleneceği üzerinde durulmalıdır.
7. Hemen belirtilmelidir ki, fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Kanun'un 79 uncu maddesinde belirtilen ve sigortalının çalışma gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bildirgeleri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinde belirtilen dört aylık dönem bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe girdiğini göstermekte ise de fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Bu nedenle işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışmayı ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı ve kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hâkim görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu davalarda da işyerinde tutulması gerekli dosyalar ile kurumdaki belge ve kanıtlardan yararlanılmalı, ücret bordroları getirtilmeli, müfettiş raporları olup olmadığı araştırılmalı, aynı dönemde işyerinde çalışanlar saptanmalı, sigortalının hangi işte hangi süre ile çalıştığı açıklanmalı, gerektiğinde komşu işyeri çalışanlarının da bilgilerine başvurularak gerçek çalışma olgusu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı biçimde kanıtlanmalıdır.
8. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.2020 tarihli ve 2018/21-1021 Esas, 2020/743 Karar; 21.12.2021 tarihli ve 2019/(21)10-147 Esas, 2021/1733 Karar; 09.11.2022 tarihli ve 2021/(21)10-553 Esas, 2022/1475 Karar sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.
9. Somut olayda davacı adına düzenlenen 01.06.1986 tarihli işe giriş bildirgesinde işyeri sicil numarasının 4 4003 142650 04 16; işyeri unvanının ... İnş. Müt.; işyeri adresinin ise ... Mah. Soğuksu Cad. No:12 Kızılcahamam Ankara olduğu belirtildikten sonra ... İnşaat Müteahhitliği-Demetevler 3. Cadde 103/8 Ankara- Doğanbey V.D. 20628 şeklinde yazılı kaşenin altının imzalandığı, davacının sicil numarasının 1986 yılı Ankara serilerinden olduğu, hizmet cetvelindeki işyeri kodlarına göre ilerleyen zamanlarda da davacının inşaat sektöründe çalıştığı, mahkeme tarafından davacının çalıştığını iddia ettiği ... inşaat şirketinin işyeri sicil dosyasının istenilmesi üzerine Kurum tarafından dava konusu uyuşmazlıkla ilgisi bulunmayan 1131560 sicil numaralı konfeksiyon satış ve büro mahiyetli işyeri olan ... İnş. Ltd. Şti. ye ait işyeri sicil dosyasının gönderildiği, öte yandan Mahkemece 4 4003 142650 04 16 sicil numaralı ... Mah. Soğuksu Cad. No:12 Kızılcahamam Ankara adresli ... İnş. Müt. Unvanlı işyerinin kanun kapsamına alınma ve çıkarılma tarihleri ile dönem bordrolarının gönderilmesi talep edilmesine rağmen Kurum tarafından işyerinin kod bilgilerine ve adresine dikkat edilmeksizin 4 5224 01 01 0142650 006 25 31 sicil numaralı Seka Etimesgut Ergazi Hurda Kağıt Deposu Ankara adresli ... Uluslararası Taşımacılık ve Tic. AŞ'ye ait işyeri sicil dosyasının gönderildiği, bu aşamadan sonra Mahkeme tarafından bir çok kez 4 4003 142650 04 16 sicil numarasına ait ilgili belgelerin gönderilmesinin istenilmesine rağmen Kurum tarafından her defasında dava konusu uyuşmazlıkla ilgisi olmayan ... Uluslararası Taşımacılık ve Tic. AŞ'ye ait işyeri bilgilerinin gönderildiği, yargılama sırasında davacı vekilinin müvekkilinin 1986 yılında 142165 sicil numaralı işyerinde çalıştığını tespit ettiklerini işe giriş bildirgesinde maddi hata sonucunda işyeri sicil numarasının 142650 olarak yazıldığını beyan etmesi üzerine Mahkemece ihtarat içeren 26.02.2019 tarihli müzekkere ile 4 4003 142650 04 16 sicil numaralı işyerine ilişkin cevap verilmemesinin nedeninin açıklanmasını, bu işyerine ilişkin bilgi ve belgelerin sunulmasını, ayrıca 142165 sicil numaralı işyerine ait işyeri dosyasının ve bordroların gönderilmesini istenilmesi sonrasında Kurum tarafından 4 5224 01 01 0142650 006 25 31 sicil numaralı işyerine ilişkin bilgilerin daha önceden sunulduğu belirtildikten sonra 42165 sicil numaralı ... Mah, Soğuksu Cad. Altındağ Ankara adresli işyerinin Yusuf... ait olduğunu, 20.06.1985 tarihinde kanun kapsamına alındığını ve hâlen faal olduğunu bildiren bilgi ve belgelerin gönderildiği, son olarak Mahkeme tarafından ihtaratlı 09.04.2019 tarihli yazıyla 4 4003 142650 04 16 sicil numaralı işyerinin sahibinin kim olduğu, ...'na ait olup olmadığı, bu işyerine ve ... İnşaat Müt. ile ... İnşaat Müteahhitliği unvanlı işyerlerine ilişkin bilgi ve belgelerin gönderilmesinin istenilmesi üzerine Kurum tarafından 4 5224 01 01 0142650 006 25 31 sicil numaralı işyerinin Yusuf... değil ... Uluslararası Taşımacılık ve Tic. AŞ'ye ait olduğu, ... İnşaat Müt. ve ... İnşaat Müteahhitliği unvanlı işyerlerine ilişkin bilgi ve belge bulunmadığının bildirildiği anlaşılmıştır.
10. Öte yandan hizmet cetveline göre 142165 sicil numaralı ... unvanlı işyerinde 07.01.1986-31.10.1987 tarihleri arasında çalıştığı anlaşılan davacı tanığı ... davacının amcasının oğlu olduğunu, 1985 ve 1986 yıllarında iki ay kadar döşeme ustası olarak çalıştığı ... İnşaat şirketinin babası ...'na ait olduğunu, kendisinin de aynı şirkette uzun yıllar sigortalı olarak çalıştığını; davacı tanığı Cemal ... ise davacının ... inşaat şirketi müteahhiti olan amcasının yanında çalıştığını, ... İnşaat şirketinde davacı ile üç ay kadar birlikte çalıştıklarını ancak kendisinin taşeron işçisi olduğunu; komşu işyeri tanığı Yusuf Ziya ... de ... İnşaat şirketinin sahibinin oğlu ...'nın yakın arkadaşı olduğunu, davacının 1980 yıllarda ... İnşaat şirketinde fayans ustası olarak çalıştığını ayrıca Kızılcahamam Soğuksu Caddesinde bulunan iki veya üç bina inşaatında çalıştığını beyan etmiştir.
11. Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Mahkemece gerektiğinde tanıklara işe giriş bildirgesinde belirtilen işyeri unvanları, sicil numarası, adresler hatırlatılarak ve 42165 sicil numaralı ... unvanlı işyerinde 07.01.1986-31.10.1987 tarihleri arasında çalışma kaydı bulunan ...'nın babasına ait işyerinde davacıyla birlikte üç ay çalıştığını beyan ettiği de gözetilerek tanıklar ..., Cemal ... ve Yusuf Ziya ...'ün davacının hangi işveren tarafından hangi işyerinde (mümkünse adres bildirmek suretiyle) hangi inşaatta ne kadar süreyle çalıştırıldığına dair ayrıntılı beyanları alınmalı, diğer taraftan Sosyal Güvenlik Kurumuna yazı yazılarak önceki müzekkerelerde 4 4003 142650 04 16 sicil numaralı işyerine ilişkin bilgi ve belgeler istenilmesine rağmen Kurum tarafından ısrarla 4 5224 01 01 0142650 006 25 31 sicil numaralı işyerine ilişkin kayıtların gönderilme nedeni açıklığa kavuşturularak çelişki giderilmeli, işe giriş bildirgesi de eklenerek açıkça yazılmak suretiyle özellikle 4 4003 142650 04 16 sicil numaralı ... Mah. Soğuksu Cad. No:12 Kızılcahamam Ankara adresli işyerinin bulunup bulunmadığı araştırılmalı ve ayrıca işe giriş bildirgesinde yazılı olan her bir ticaret unvanı, adres ve işyeri sicil numarasına göre yapılacak inceleme sonucunda elde edilen tüm bilgi ve belgeler ile işyeri sicil dosyalarının gönderilmesi istenilmeli, ardından davacının bir günlük çalışmasının geçtiğini iddia ettiği işyeri, işe giriş bildirgesinde belirtilen işyeri ve işveren kuşkuya yer verilmeyecek şekilde belirlendikten sonra sonucuna göre infaza elverişli bir karar verilmelidir.
12. Hâl böyle olunca direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen ve yukarıda açıklanan ilave gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulması gerekmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen ve yukarıda açıklanan ilave gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
Dosyanın 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
08.02.2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi