"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Yargıtay 5. Hukuk Dairesi (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla)
1. Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı Yargıtay 5. Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama sonunda, davanın reddine karar verilmiştir.
2. Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; 6. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının Tebligat Kanunu’nun 16 ve 23/5, Kadastro Kanunu’nun 12/3, Kamulaştırma Kanunu ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) ilgili maddelerine açıkça aykırı olduğunu, Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunun, 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 35. maddesinin 3. fıkrası gereğince uyuşmazlığın giderilmesi talebine ilişkin kendi görüşünü de ekleyerek Yargıtaydan bu konuda bir karar verilmesini istemesi gerektiğini, ancak dava dosyasını Yargıtaya göndermeyip yetkisi ve görevi olmadığı hâlde uyuşmazlığın giderilmesi talebine ilişkin olarak ret kararı verdiğini, 6. Hukuk Dairesince farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin kanun hükümlerine aykırı karar verildiğini, Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunca ise farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin kanun hükümlerine aykırı karar verildiğini ve hakkın yerine getirilmesinden kaçınıldığını ileri sürerek HMK’nın 46. maddesinin (c) ve (e) bentleri gereğince fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10TL tazminatın davalıdan tahsili ile hisseleri oranında müvekkillerine ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davacının davasını somutlaştırma yükümlülüğünü yerine getirmediğini, HMK’nın 46. maddesinde belirtilen koşulların oluşmadığını, HMK’nın 48. maddesi gereğince dayanılan sorumluluk nedenleri açıkça belirtilmediği gibi sorumluluğu ispata yarayacak yeterli delil de sunulmadığını, hâkimlerin dosyaya sunulan resmî belgelere ve delillere dayanarak inceleme yaptıklarını ve yasaya uygun karar verdiklerini, işlemlerde kusur, kast ve hatanın bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Özel Daire Kararı:
6. Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 01.06.2022 tarihli ve 2021/10 E., 2022/9 K. sayılı kararı ile;
“…Davacılar vekilinin Başkanlığımıza sunduğu 24.08.2021 havale tarihli dilekçesi ve ön inceleme duruşmadaki beyanlarıyla; 6. Hukuk Dairesinin davalı tarafça dosyaya sunulan mahkeme kararlarındaki irtifak alanlarının toplamı ile kendilerince açılan davadaki taşınmazlar üzerindeki irtifak alanlarının toplamı arasında 238,61 m² alan farkı bulunmasına rağmen bu fark bedelin hesaplanarak kendilerine ödenmesi gerektiği halde talebin reddedildiği noter tebligatları bulunmamasına rağmen davalının kamulaştırma iddiaları kabul edilerek davanın ve istinaf taleplerinin reddine karar verildiğini, Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunun 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 35/3. maddesi gereğince uyuşmazlığın giderilmesi talebine ilişkin kendi görüşünü de ekleyerek Yargıtaydan bu konuda bir karar verilmesini istemesi gerektiği halde dava dosyasını Yargıtaya göndermeyip yetkisi ve görevi olmadığı halde uyuşmazlığın giderilmesi talebine ilişkin olarak red kararı verdiğini, 6. Hukuk Dairesinin daha önceki kararlarla çelişkili hükümlerinin mevcut olduğunu, ayrıca Hukuk Dairesi Başkanlar Kurulunun birbirine aykırı daire kararları bulunmasına ve taraflarınca talep edilmesine rağmen uyuşmazlığın giderilmesini Yargıtaydan talep etmediğini tüm bu hususlar değerlendirilerek HMK 46. maddesi kapsamında Hazine aleyhine müvekkilleri lehine 10,00 TL tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava dilekçesi ve ekleri davalı hazineye tebliğ edilmiş, davalı Hazine vekili cevap dilekçesi ve duruşmadaki beyanıyla; davanın zamanaşımına uğradığını, davayı kabul etmemekle birlikte davacının uğradığını iddia ettiği zararın Görele 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2018/647 Esas, 2019/374 Karar sayılı dosyasında belirlendiğini ancak davacının belirsiz alacak davası açtığını oysa bunda hukuki yararı bulunmadığını, HMK'nın 46. maddesinde düzenlenen sorumluluk koşullarının oluşmadığını, kararların yasal mevzuata uygun verildiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Yargılama aşamasında; dava 6. Hukuk Dairesinin Başkan ve Üyeleri ile Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulu üyelerine ihbar edilmiş, ihbar olunanlar ... ve ...'ın sunduğu beyan dilekçeleri ile davacıların kamulaştırmasız el atmadan kaynaklı tazminat alacaklarının Görele 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin dosyasında belirlenmiş olup bu durum itibariyle alacak miktarı belli olduğundan davacıların belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararlarının bulunmadığını, Başkanlar Kurulunun uyuşmazlığın giderilmesi isteminde bulunmama kararında herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığını, davacının hakimin hukuki sorumluğunu gerektirir hukuki bir olguya dayanmadığı gibi, HMK 46. maddesinde sınırlayıcı olarak sayılan sorumluluk sebeplerinden hiçbirisininde mevcut olmadığını somut olay bakımından davaya konu irtifak haklarının kadastro tespit tutanakları ve tapu kayıtlarına işlendiği ve kadastro tespitinin kesinleştiğini mahkemece yapılan keşif sırasında davaya konu enerji nakil hatlarınında tapu kayıtlarına tescil edilen enerji nakil hattı olduğunu 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra eldeki davanın açıldığını, bu hususun kamu düzenine ilişkin olduğu gözetilerek davanın reddine karar verilmesinde bir usulsüzlük bulunmadığından bahisle davanın reddini talep etmişlerdir.
Yargılama sırasında Görele 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/647 Esas 2019/374 Karar sayılı dosyası ile Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunun 2019/2 sayılı hüküm uyuşmazlığı dosyası celbedilerek incelenmesinde; Görele 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/647 Esas sayılı dosyasının davacısının ..., davalısının ... Genel Müdürlüğü davanın ... İli ... İlçesi ... Köyü 123 ada 6 parsel sayılı taşınmaz üzerinden elektrik hattı geçirilmek ve direk yerleri inşa edilmek suretiyle fiilen el atıldığından bahisle 100,00 TL'lik kamulaştırmasız el atma tazminatı olduğu, dosyanın 11.03.2019 tarihinde 2019/374 Karar no ile Kamulaştırma Kanunun 14. maddesinde yazılı 30 günlük hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle usulden reddine karar verildiği, kararın davacılar vekilince istinaf edilmesi üzerine 6. Hukuk Dairesinin 2019/3007 Esas 2019/3506 Karar sayılı ilamı ile kesin olarak red edildiği, Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunun 2019/2 Hüküm Uyuşmazlığı dosyasının incelenmesinde ise davacılar vekilinin 6. Hukuk Dairesinin 2019/3007 Esas, 2019/3506 Karar sayılı dosyasında "hüküm uyuşmazlığı niteliğinde bir uyuşmazlığın bulunmadığına karar verildiği anlaşılmıştır."
Yapılan yargılama sonunda her ne kadar davacı vekilince, Görele 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/647 Esas, 2019/374 Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama üzerine 6. Hukuk Dairesinin kararı ile farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin kanun hükümlerine aykırı karar ve hüküm verilmiş olması sebebiyle, HMK'nın 46/c bendi, Hukuk Dairesi Başkanlar Kurulunun kararı ile farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması ve hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması sebebiyle HMK 46/c ve e bentleri gereğince tazminat talep edilmiş ise de; gerek 6. Hukuk Dairesi Başkan ve Üyelerince verilen 13.09.2019 tarih 2019/3007 Esas 2019/3506 Karar sayılı ilamı gerekse Hukuk Dairesi Başkanlar Kurulu Üyelerince verilen 25.10.2019 tarih ve 2019/2 Hüküm Uyuşmazlığı sayılı kararında HMK md.46'da ifadesini bulan ve devletin sorumluğunu gerektiren tahdidi sebeplerden herhangi birinin bulunmadığı gibi münhasıran da ilgili hakimlerce farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm kurulmadığı, hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmadığı verilen kararların usul ve yasaya uygun olduğu, verilen bu kararlar nedeniyle de Hazinenin sorumluğunu gerektirecek bir durumun söz konusu olmadığı, yasal şartları oluşmayan davanın reddi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan maddi tazminat davasının REDDİNE,
2-HMK'nın 49.maddesi uyarınca takdiren 1.000,00-TL disiplin para cezasının davacıdan alınarak Hazineye irad kaydına,
3-Davalı vekili lehine 7.425,00-TL maktu vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine,
4-Masrafların davacı taraf üzerinde bırakılmasına,…” karar verilmiştir.
Kararın Temyizi:
7. Özel Daire kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. GEREKÇE
8. Dava, HMK’nın 46. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
9. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46. maddesinde sorumluluk nedenleri sınırlı olarak sayılmıştır. HMK’nın 46. maddesinde “(1) Hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir:
a) Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
b) Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
c) Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması.
ç) Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması.
d) Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması.
e) Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması.” düzenlemesi bulunmaktadır.
10. Somut olayda HMK'nın 46. maddesinde sınırlı sayıda belirtilen sorumluluk sebeplerinden hiçbiri bulunmadığından ve hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı tazminat şartları oluşmadığından Özel Dairece davanın reddine karar verilmesi yerindedir.
11. Hâl böyle olunca, yapılan açıklamalara, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir.
III. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın ONANMASINA,
Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına, 28.12.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.