Logo

Hukuk Genel Kurulu2023/245 E. 2023/1061 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Konkordato tasdik kararına karşı yapılan temyiz üzerine direnme kararı verilmesi nedeniyle, direnme kararının yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı ve temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulu'nca mı yoksa Özel Daire'ce mi yapılacağı hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: İlk Derece Mahkemesi'nin direnme kararı olarak adlandırdığı kararın, Özel Daire'nin bozma kararından sonra yeni deliller ve yeni bir gerekçe ile verilmiş yeni bir hüküm niteliğinde olduğu, bu nedenle de temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulu'na değil Özel Daire'ye ait olması gözetilerek, dosyanın Yargıtay 6. Hukuk Dairesi'ne gönderilmesine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2022/377 E., 2022/541 K.

KARAR : Konkordato tasdik talebinin kabulüne

ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 14.03.2022 tarihli ve

2021/3850 Esas, 2022/1354 Karar sayılı BOZMA kararı

Konkordato isteminden dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince talep eden şirketin konkordato tasdik talebinin kabulüne karar verilmiştir.

Kararın alacaklılar ... Turizm İnşaat Teknoloji Oto. San. ve Tic. Ltd. Şti., ... A.Ş. ve ... Bank A.Ş. vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı alacaklı ... Turizm İnşaat Teknoloji Oto. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, İlk Derece Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

Direnme kararı alacaklı ... Turizm İnşaat Teknoloji Oto. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. TALEP

Konkordato talep eden vekili dilekçesinde; müvekkili şirketin inşaat sektöründe faaliyet gösterdiğini, ancak sektördeki gelişmeler ve daralma nedeniyle mali açıdan zor duruma düştüğünü, sunulan proje kapsamında borçlarını ödeyeceğini ileri sürerek 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 285 ve devamı maddeleri gereğince müvekkilinin konkordato projesinin tasdikine karar verilmesini talep etmiştir.

II. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 16.01.2020 tarihli ve 2018/771 Esas, 2020/34 Karar sayılı kararı ile; alacaklılar toplantısının yapıldığı, konkordato projesinin oylamaya sunulduğu, nisabın değerlendirilmesinde İİK'nın 302 nci maddesindeki hususların gözetildiği, konkordato projesinin adi alacaklılar yönünden kanunun aradığı oranın üzerinde bir çoğunlukla kabul edildiği, yine borçlunun teklifinin alacak miktarı itibariyle rehinli alacaklılar yönünden kanunun aradığı oranın üzerinde bir çoğunlukla kabul edildiği, adi konkordatonun ve buna bağlı olarak rehinli alacaklara ilişkin konkordatonun tasdiki şartlarının oluştuğu, projenin konkordato talep edenin mal varlığı ile uyumlu olduğu, konkordatonun tasdiki hâlinde alacaklıların eline geçecek miktarın iflâs koşullarına göre daha fazla olacağı sonucuna varıldığı, İİK’nın 305 inci maddesinde düzenlenen konkordatonun tasdiki şartlarının gerçekleştiği gerekçesiyle talep eden şirketin konkordato projesinin tasdik talebinin kabulü ile talep eden şirketle protokol ve benzeri isimlerle anlaşma belgesi imzalayan alacaklılar yönünden anlaşma belgesi hükümlerine göre, İİK'nın 302 nci maddesi uyarınca diğer alacaklılar yönünden konkordato projesi kapsamında kalan tüm borçları konkordato tasdik kararının verildiği 16.01.2020 tarihinden sonra her yıl 16.04.2020 tarihinden itibaren 16.04.2021-2022 yılları olmak üzere eşit taksitler hâlinde toplam üç yılda ödenmesi, rehinli alacaklılar yönünden davacı ile protokol ve benzeri isimlerle anlaşma belgesi imzalayan alacaklılar hakkında ilgili anlaşma belgesi hükümlerine göre diğer alacaklılar yönünden ise İİK'nın 308-h maddesinin 4 üncü bendi gereği konkordato projesi kapsamında kalan tüm borçların 16.01.2020 tarihinden başlamak üzere ilk on iki ay ödemesiz ve 16.01.2021 tarihinde ilk ödeme yapılmak suretiyle birer ay ve eşit taksitlerde toplam ödemesiz dönem sonrasında altmış ayda ödenmesine karar verilmiştir.

III. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklılar ... Turizm İnşaat Teknoloji Oto. San. ve Tic. Ltd. Şti., ... A.Ş. ve ... Bank A.Ş. vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 24.12.2020 tarihli ve 2020/2029 Esas, 2020/2202 Karar sayılı kararı ile;

İlk Derece Mahkemesince verilen tasdik kararında usul ve esas bakımından hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle alacaklılar vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklı ... Turizm İnşaat Teknoloji Oto. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 14.03.2022 tarihli ve 2021/3850 Esas, 2022/1354 Karar sayılı kararı ile,

"....1) Dava konkordato projesinin tasdiki istemine ilişkindir.

Konkordato müessesi, vadesi geldiği halde borçlarını ödeyemeyen veya ödeyememe tehlikesi altında bulunan borçluları hacizlerin veya iflasın ağır sonuçlarından korumak amacıyla getirilmiştir. Böylece borçlunun maddi hukuktan kaynaklanan borçları, mahkemenin gözetimi altında tasfiye edilecek bu vesileyle hem borçlunun mali durumu düzelecek hem de alacaklılar arasında eşitlik prensibi korunarak alacaklarına kavuşmaları sağlanacaktır. Kanun koyucu, bu müesseseyle aynı zamanda alacaklılara konkordatoyu kontrol etme ve projeye uyulmadığı takdirde fesih isteyerek süreci sona erdirme hakkı tanımıştır. Amaç, hem davacı talep sahibinin hem alacaklıların hem de kamunun menfaatini gözetmek ve korumaktır. Bu vesileyle, kanun koyucu tarafından mahkemeye projeyi denetleme hususunda hareket serbestisi tanınmıştır. Somut olaya baktığımızda, mahkemeye sunulan komiser raporlarından davacı şirketin kaç alacaklısı olduğu, bu alacaklılardan kaçının toplantıya katılarak projenin kabulü yönünde oy verdiği ve tasdik edilen projeye ilişkin nisabın ne şekilde oluştuğu anlaşılmamaktadır. Tasdik edilen projeye ilişkin nisabın ne şekilde oluştuğunun denetlenmesi açısından alacaklı listesinin, kabul-ret oylarının ve nihayet oylama sonucunda oluşan nisabın denetime elverişli bir şekilde komiser raporunda mahkemenin dikkatine sunulması gerekmektedir.

Öte yandan, konkordato kurumunun en önemli işlevlerinden birisi alacaklılar arasında eşitliği sağlama esasına dayanmasıdır. Böylece borçlunun projesinin tasdik edilmesi halinde proje sorunsuz bir şekilde hayata geçerse alacaklılar aynı oranda tatmin olacak ancak risk ortaya çıkarsa riske de birlikte katlanacaklardır. Eşitlik prensibiyle amaçlanan mutlak eşitlik olmasa da ilkesel olarak bazı alacaklıların ayrıcalıklı görünmesinin önüne geçilmesi amaçlanmaktadır. Ancak, mahkemece tasdikine karar verilen projede bu ilkeyi ihlal edecek uygulamalar vardır. Alacaklıların bir kısmına iş karşılığı taşınmaz verilmesi ve bir kısım protokollerle ödeme yapılmasının öngörülmesi alacaklılar arasında eşitliği bozacağı gibi davacı borçlunun bilanço dengesine de zarar verebilir.

Bu hususların yanı sıra mahkemeye sunulan komiser raporlarından borçlunun komiserin talimatlarına uymadığı, şirket hesaplarından yapılan ödemelere ilişkin gerekli bilgilendirmenin önceden komiser heyetine yapılmadığı, tasdik yargılamasından önceki dönemde komiserlikçe hatırlatılmasına rağmen personel ücretlerinin ödenmediği anlaşılmaktadır. Her ne kadar kanunun koyucu konkordato kurumunu hayata geçirmekle işletmelerin devamlılığını amaçlasa da genel giderlerini dahi ödeyemeyen bir şirketin konkordatodan yararlanması beklenemez.

Bu durumda mahkemece gelinen aşamada davacı şirketin konkordatoya layık olmadığı kabul edilerek bilançosunun borca batık olup olmadığı belirlenmeli, bilanço borca batık olmasa dahi İİK 308. maddesi değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle konkordatonun tasdikine karar verilmesi doğru görülmemiştir.

2) Bozma nedenine göre, alacaklı ... Ltd. Şti. vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. İlk Derece Mahkemesince Verilen Direnme Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; önceki karar gerekçesi yanında konkordatonun tasdiki kararından sonra konkordatonun yerine getirilmesini sağlamak üzere kayyım görevlendirildiği, görevlendirilen kayyımın 26.05.2022 havale tarihli görüş raporu da dikkate alındığında, her ne kadar komiser heyetinin mahkemeye sunduğu 30.12.2019 tarihli raporunda otuz üç alacaklı olduğu belirtilmiş ise de, tasdik yargılama sürecinde yapılan değerlendirmede otuz bir alacaklı olduğunun tespit edildiği, raporun on altıncı sayfasında belirtildiği üzere her ne kadar yirmi bir alacaklı projeyi kabul etmişse de, talep eden şirketin ... Akıllı Bina Otom. Sis. İnş. Elkt. Şirketi'ne borcun olmadığı konusunda taraflar arasında çekişme bulunmadığından ve ... İnn. Emi. Sauna Masaj Şirketi'ne herhangi bir borç bulunmadığından bu iki alacaklının kabul oyu vermesine rağmen nisapta dikkate alınmadığı, buna göre toplam on dokuz alacaklının kabul oyu verdiğinin sonucuna varıldığı, bu durumda söz konusu iki alacaklının alacaklılar toplantısı itibariyle herhangi bir alacağı olmadığından nisapta yer alan alacaklı sayısının da otuz bir olacağı, alacakların toplamı 10.201.436,72 TL olmasına rağmen 30.12.2019 tarihli raporda alacak toplamının sehven 10.211.436,72 TL olarak dikkate alındığı, yine yapılan hesaplamaya göre on dokuz adet kabul oyu kullanan alacaklıların alacaklarının toplamı 9.319.090,59 TL olmasına rağmen 30.12.2019 tarihli raporda alacaklar toplamının sehven 9.339.090,59 TL olarak dikkate alındığı, borçlu şirketin adi alacaklı nisabının otuz bir kişiden oluştuğu, bu alacaklılardan on dokuz kişinin söz konusu projeyi kabul ettiği ve kişi sayısına göre % 61'ini oluşturduğu, on iki kişinin ise söz konusu projeyi kabul etmediği ve kişi sayısına göre % 39'unu oluşturduğu, borçlu şirketin adi alacaklı nisap tutarının 10.201.436,72 TL'den oluştuğu, bu nisap tutarını kabul edenlerin tutarının 9.319.090,59 TL olduğu ve nisap tutarına göre % 91,35'ini oluşturduğu, kabul etmeyenlerin tutarının ise 882.346,13 TL olduğu ve nisap tutarına göre % 8,65'ini oluşturduğu ve kanunda belirtilen çoğunluğu sağladığı, bununla birlikte barter ödemeleri nisaba dahil edilmediğinde adi alacaklı nisabının yirmi altı kişiden oluştuğu, bu alacaklılardan on dört kişinin söz konusu projeyi kabul ettiği, kişi sayısına göre % 53,8'ini oluşturduğu, on iki kişinin ise projeyi kabul etmediği ve kişi sayısına göre % 46,2'sini oluşturduğu, borçlu şirketin adi alacaklı nisap tutarının 7.964.444,52 TL'den oluştuğu, kabul edenlerinin alacak tutarının 6.902.098,39 TL olduğu ve nisap tutarına göre % 86,6'sını oluşturduğu, kabul etmeyenlerin alacak miktarının ise 1.062.346,13 TL olduğu ve nisap tutarına göre % 13,4’ünü oluşturduğu, bu durumda da kanunda belirtilen çoğunluğu sağladığı;

Eşitlik ilkesi, komiser talimatlarına aykırılık ve personel ödemesi yönünden yapılan değerlendirmede ise; her ne kadar şirket hesaplarından yapılan ödemelere ilişkin gerekli bilgilendirmenin yapılmadığı hususu komiser heyeti tarafından belirtilmişse de, bu hususun devam ettiği yönünde herhangi bir rapor düzenlenmediği, sunulan gerekçeli raporda da komiser heyeti talimatına aykırılıktan bahsedilmediğinin tespit edildiği, söz konusu komiser talimatına aykırılığın sonradan ortadan kalktığının görüldüğü, bununla birlikte kayyımlık sürecinde ödenmemiş komiser ücreti veya personel borcunun bulunmadığı,

Şirketin faaliyetlerinin devamı yönünden yapılan değerlendirmede ise; şirketin faaliyetine devam ettiği, istihdam yapısını koruduğu, geçen süreç içerisinde genel giderleri (personel, kira, vs,) ile kamuya olan borçlarını ödediği, şirketin tasdik raporuna dayanak olan revize projesinde belirtmiş olduğu taahhütlerini yerine getirdiği, adi alacaklılar yönünden tüm ödemelerin yapıldığı, IBAN bilgisine ulaşılamayan şirkete ilişkin ödemenin yapılmadığı, rehinli alacaklılar yönünden ise rapor tarihi itibariyle taksitlerin vadesinde ödendiği, şirketin 30.09.2020 tarihli döneme ilişkin yapılan rayiç bilançoya göre borca batık olmadığı, şirketin samimi ve gayretli olup, faaliyetlerine devam ettiği, rehinli alacaklılardan dört tanesinin konkordato sürecinde anlaşma yapmadığı ancak tasdik kararından sonra bu alacaklılar ile de protokol imzalandığı, ödemelerin devam ettiği hususları dikkate alındığında konkordato ile amaçlanan iyileşmenin gerçekleştiği;

13.12.2019 tarihli revize konkordato projesinde, taşeronlar ile yapılan sözleşmelerde ifanın kısmi ödeme kısmi barter olması yönünde maddeler bulunduğu, barter satış değerlerinin sunulan bilirkişi raporuna göre tespit edilen değerlerin üzerinde bedeller olduğu, iş yapan şirketlere gayrimenkullerin devredilerek hem sözleşmelerin yerine getirilmiş olacağı hem de borç bakiyelerinin 2.307.900,00 TL düşeceğinin beyan edildiği, ayrıca barter ödemeleri kapsamında talep eden şirketin ...’dan 27.718,85 TL, Özyurt İnş. Dek. San. ve Tic. Ltd. Şti.’den ise 43.189.65 TL alacağının doğduğunun görüldüğü, başka bir ifadeyle devirlerle birlikte konkordato talep eden şirketin alacaklı hâle geldiği,

Konkordato talep eden şirketin iş karşılığı taşınmaz devri yönünden sözleşme imzaladığı alacaklılarla arasındaki ilişki, yapılan işin belli bir süreyi gerektirmesi ve konkordato içinde bulunan şirketin mühlet içinde ve devamında faaliyetini devam ettirebilme durumu ile para alacağı olan kişilerle gayri nakdi alacağı olan kişiler arasında farklılık olduğu dikkate alındığında, iş karşılığı taşınmaz devrinin ifasının alacaklılar arasında eşitsizlik oluşturmayacağı kanaatine varıldığı,

Talep eden şirketin, borca batık durumda bulunmadığının tespit edildiği, ayrıca şirketin inşaat sektörünün değişen ekonomik şartları dikkate alındığında tasdik tarihindeki durumuna göre kaynaklarının artışı nedeniyle şirketin yeni yatırım süreçlerine başladığı, İstanbul ili Beylikdüzü ilçesinde yer alan günü birlik tesis alanının (tenis kulübü) 18.03.2022 tarihinde toprak sahibi hissesi dâhil tamamının talep eden şirket adına devralınarak tescil edildiği, talep eden şirketin İstanbul ili, Büyükçekmece ilçesinde tarla nitelikli parseli 16.02.2022 tarihinde 18.000.000,00 TL bedelle satın aldığına dair tapu suretinin kayyuma iletildiği ve bu yönüyle şirketin faaliyetlerine devam ettiğinin görüldüğü gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı alacaklı ... Turizm İnşaat Teknoloji Oto. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Alacaklı ... Turizm İnşaat Teknoloji Oto. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili, dosya içerisinde yer alan komiser raporlarının hükme esas alınamayacağını, İlk Derece Mahkemesince müvekkili şirketin alacak kaydı talebinin eksik ve hatalı bilançoya göre reddedildiğini, alacağının talep eden şirketle olan adi ortaklık ilişkisinden kaynaklandığını, müvekkili şirketin kurulan adi ortaklık gereğince edimlerini yerine getirdiği hâlde talep eden şirketin adi ortaklığa devretmesi gereken taşınmazı ortaklığa devretmediğini, ortaklığa karşı olan bu yükümlüğünü de konkordato projesine yansıtmayarak mahkemeyi yanılttığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

VI. İLK DERECE MAHKEMESİNİN EK KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 26.10.2022 tarihli ek kararı ile; İİK'nın 308/a maddesine göre konkordato hakkında verilen karara karşı borçlu veya konkordato talep eden alacaklının kararın tebliğinden, itiraz eden diğer alacaklıların ise tasdik kararının ilânından itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurabileceği, bölge adliye mahkemesi kararına karşı ise on gün içinde temyiz yoluna başvurulabileceği, verilen kararın ilanının Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi'nde 04.07.2022 tarihinde, Basın İlan Kurumu'nda ise 22.06.2022 tarihinde yayınlandığı, alacaklı ... Turizm İnşaat Teknoloji Oto. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından 05.08.2022 tarihli dilekçe ile temyiz başvurusunda bulunulduğu, ancak temyize başvurma süresinin İİK'nın 308/a maddesi gereğince "04/07/2022 tarihinden itibaren on gün içerisinde" olduğunun tespit edildiği temyiz dilekçesinin süresinde verilmediği gerekçesiyle temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

VII. EK KARARIN TEMYİZİ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Ek karar yasal süresi içerisinde alacaklı ... Turizm İnşaat Teknoloji Oto. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından temyiz edilmiştir.

B. Uyuşmazlık

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda talep eden şirket yönünden konkordatonun tasdiki şartlarının oluşup oluşmadığı, buradan varılacak sonuca göre İlk Derece Mahkemesince talep eden şirketin tasdik talebinin reddine karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

C. Ön Sorun

Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce;

1. İlk Derece Mahkemesince 26.10.2022 tarihli ek karar ile, direnme kararının kanuni süresi geçtikten sonra temyiz edildiği gerekçesiyle alacaklı ... Turizm İnşaat Teknoloji Oto. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekilinin temyiz isteminin reddine karar verildiği, alacaklı vekili tarafından kanuni süresi içerisinde temyiz isteminin reddine ilişkin ek kararın temyiz edildiği somut olayda, direnme kararının süresinde temyiz edilip edilmediği, buradan varılacak sonuca göre temyiz isteminin reddine ilişkin ek kararın kaldırılmasının gerekip gerekmediği,

2. Ek kararın kaldırılmasının gerektiğinin kabulü hâlinde ise, direnme adı altında verilen hükmün yeni delil ve gerekçeye dayalı yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre temyiz itirazlarının Hukuk Genel Kurulunca mı, yoksa Özel Dairece mi incelenmesi gerektiği hususları ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.

D. Gerekçe

1. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 90, 297 ve 345 inci maddeleri.

2. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 285 ilâ 308/a maddeleri.

2. Değerlendirme

a. Bir numaralı ön sorun yönünden;

1. Bilindiği üzere hukuka aykırı veya haksız olduğu iddia edilen yargı kararlarının, kural olarak bir üst dereceli veya farklı mahkemelerce, istisnai olarak da kararı veren mahkemece tekrar incelenmesine ve değiştirilmesine olanak tanıyan hukuksal mekanizmalara genel olarak “kanun yolu” denilmektedir.

2. Adli yargı düzeninin bir kolunu oluşturan hukuk yargılaması yönünden tarafların başvurabileceği “kanun yolları” ve “kanun yolu süreleri” esas itibariyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda (HMK) düzenlenmiştir. Çünkü bir uyuşmazlıkla ilgili olarak mahkemelere başvurulduğunda mahkemenin bu uyuşmazlığı nasıl çözümleyeceği, yargılama faaliyetini yürütürken nasıl bir yöntem izleyeceği, tarafların usul işlemlerini hangi süre ve kurallara bağlı kalarak gerçekleştireceği usul hukukunun konusunu oluşturmakta olup, kanun yolları da bir usul hukuku kurumudur.

3. Ülkemizde Yargıtayın içtihat mahkemesi olma niteliğinin korunması ve denetim yargılamasının güçlendirilerek daha etkin hâle getirilmesi için kanun koyucu tarafından istinaf incelemesi gerekli görülmüş ve 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yetkileri Hakkındaki Kanun ile ilk derece mahkemeleriyle Yargıtay arasında istinaf incelemesi yapmakla görevli olmak üzere bölge adliye mahkemeleri kurulmuştur.

4. Bölge adliye mahkemelerinin 20 Temmuz 2016 tarihinde faaliyete geçmesiyle, HMK'nın istinaf ve temyiz kanun yoluna ilişkin hükümleri yürürlüğe girmiştir.

5. Hukuk yargılamasında temyize ilişkin düzenlemeler HMK'nın 361 ilâ 373 üncü maddeleri arasında yer almaktadır. Temyiz kanun yoluna başvuru süresi HMK'nın 361 inci maddesinde;

“Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinden verilen temyizi kabil nihai kararlar ile hakem kararlarının iptali talebi üzerine verilen kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabilir” şeklinde düzenlenmiştir.

6. Buna göre genel temyiz süresi iki hafta olup bu süre kural olarak ilâmın taraflara tebliğinden itibaren başlar. Bununla birlikte başvuru süresinin HMK’da daha kısa olarak belirlendiği yasal düzenlemeler de mevcuttur.

7. Özel kanunlarda daha farklı temyiz süreleri de bulunmaktadır. Nitekim İİK'nın "Kanun yolları" başlıklı 308/a maddesinde;

"Konkordato hakkında verilen karara karşı borçlu veya konkordato talep eden alacaklı, kararın tebliğinden; itiraz eden diğer alacaklılar ise tasdik kararının ilânından itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurabilir. Bölge adliye mahkemesi kararına karşı on gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir. İstinaf ve temyiz incelemeleri, Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre yapılır" şeklinde ilk derece mahkemesince konkordato hakkında verilen nihai kararlara karşı itiraz eden alacaklılar yönünden kanun yoluna başvuru süresi tasdik kararının ilanından itibaren on gün olarak düzenlenmiştir.

8. Kanun yollarına başvuru süreleri, kanun tarafından düzenlenen sürelerden olduğu için HMK'nın 94/1 inci maddesi uyarınca kesin nitelikte olup, bu itibarla istinaf ve temyiz sırasında başvurunun süresinde yapılıp yapılmadığının hâkim tarafından resen gözetilmesi gerektiği kuşkusuzdur.

9. Ayrıca 03.10.2001 tarihinde kabul edilen değişiklikle 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın (Anayasa) 40 ıncı maddesine; “Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır” hükmü ilâve edilmiştir. Hükmün gerekçesinde ise bireylerin yargı ya da idari makamlar önünde sonuna kadar haklarını arayabilmelerine kolaylık ve imkân sağlanmasının amaçlandığı, son derece dağınık mevzuat karşısında kanun yolu, merci ve sürelerin belirtilmesinin hak arama, hak ve hürriyetlerin korunması açısından zorunluluk hâline geldiği açıklanmıştır.

10. Hukuk davalarında kurulacak hükümlerin taşıması gereken kapsam da HMK'nın 297 nci maddesinde hüküm altına alınmış ve maddenin 1/ç bendinde; varsa kanun yolları ile süresinin hüküm sonucunda yer alması gerektiği belirtilmiştir.

11. Yukarıdaki düzenlemeler dikkate alındığında, mahkemelerin kararlarında ilgililere başvurabilecekleri kanun yollarını, başvuru mercilerini ve sürelerini sadece göstermeleri yeterli olmayıp, aynı zamanda doğru olarak da göstermeleri anayasal ve yasal bir gerekliliktir. Bu zorunluluğa karşın, gerek HMK’da gerekse de birçok özel kanunda yeknesak değil de birbirinden farklı kanun yolu süreleri düzenlendiğinden ve zaman içerisinde bu sürelerde değişiklikler yapıldığından uygulamada mahkemelerce kanun yolu süresi açısından hatalı kararlar verilebilmektedir.

12. Anayasa Mahkemesi kanun yolu süresinin hatalı gösterildiği durumlarda; temyiz istemini süre yönünden reddeden uygulamanın öngörülebilirlik sınırları içinde olduğunun kabul edilemeyeceğini, mahkeme kararında gösterilen süre içinde temyiz yoluna başvurulduğu dikkate alınmadan temyiz talebini süre yönünden reddeden kararın mahkemeye erişim hakkının özünü zedelediğini ve Anayasanın 36 ncı maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında mahkemeye erişim hakkının ihlâl edildiğini kabul etmektedir (... Tatar, B. No: 2014/819, 09.06.2016, § 51, Kommersan Kombassan Mermer Maden İşletmeleri Sanayi ve Ticaret A.Ş. ve diğerleri, B. No: 2013/7114, 20.1.2016, § 56, Alper Aldemir, § 48, Aktif Elektrik Müh. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti., § 49).

13. Hâkimin uyuşmazlıkta uygulanacak kanun hükmünü tespit ederek resen uygulama ve bu çerçevede kanun yolu süresini de taraflara doğru gösterme yükümlülüğü kamu düzenine ilişkindir. Mahkemece hatalı şekilde kanun yolu süresinin yanlış gösterilmesi nedeniyle kanunda belirtilen süre içerisinde kanun yollarına başvurma hakkının kullanılamaması lehine olan taraf için usule ilişkin kazanılmış bir hakkın doğduğunun kabul edilemez, zira usule ait kazanılmış hak esasının bir istisnası olarak kamu düzeni ile ilgili konularda usuli kazanılmış haktan söz edilemez.

14. Yapılan tüm bu açıklamalar doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde; eldeki konkordato teklifinin tasdiki talebinde İİK’nın 308/a maddesi gereğince kanun yoluna başvuru süresi itiraz eden diğer alacaklılar yönünden tasdik kararının ilânından itibaren on gün olduğu hâlde, alacaklı ... Turizm İnşaat Teknoloji Oto. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekilinin on günlük yasal süre geçirildikten sonra, ancak İlk Derece Mahkemesince hükümde gösterilen ve kararın tebliğinden itibaren on beş günlük süre içerisinde temyiz kanun yoluna başvurduğu, İlk Derece Mahkemesince ek karar ile alacaklı vekilinin yasal on günlük sürenin dolmasından sonra temyiz başvurusunda bulunduğu gerekçesiyle temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.

15. Her ne kadar İlk Derece Mahkemesince ek karar ile temyiz dilekçesinin süresinden sonra verildiği gerekçesiyle kararın temyiz edilmemiş sayılmasına karar verilmiş ise de; yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan ilke ve kurallar dikkate alındığında gerekçeli kararda temyiz süresinin itiraz eden alacaklılar yönünden tasdik kararının ilanından itibaren on gün olması gerekirken hatalı olarak kararın tebliğinden itibaren on beş gün olarak gösterildiği, bu sürenin tarafın yanılmasına sebebiyet verebilecek nitelikte olması nedeniyle mahkemenin tarafı kanun yolu süresi bakımından yanıltmış olduğu gözetildiğinde, alacaklı ... Turizm İnşaat Teknoloji Oto. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekilinin temyiz başvurusunun süresi içinde yapıldığı ve incelenmesi gerektiği kabul edilmelidir.

16. Hâl böyle olunca birinci ön sorunun bulunmadığına 08.11.2023 tarihinde yapılan ikinci görüşmede oy çokluğu ile karar verilerek ikinci ön sorunun değerlendirilmesine geçilmiştir.

b. İki numaralı ön sorun yönünden;

1. Bilindiği üzere direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozma kararından esinlenerek yeni bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir.

2. Başka bir anlatımla, mahkemenin yeni bir delile dayanmak veya bozmadan esinlenmek suretiyle gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması hâlinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.

3. İstikrar kazanmış Yargıtay içtihatlarında mahkemece direnme kararı verilse dahi bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme veya toplanan yeni delillere dayanmak, önceki kararda yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen karar direnme kararı olmayıp yeni hüküm olarak kabul edilmektedir.

4. Somut olayda; İlk Derece Mahkemesince verilen ilk kararda, talep eden şirketin teklif ettiği konkordato projesi yerinde görülerek konkordato teklifinin tasdikine karar verilmiş, kararın bir kısım alacaklılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

5. Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın, alacaklı ... Turizm İnşaat Teknoloji Oto. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından temyizi üzerine Özel Dairenin, İlk Derece Mahkemesine sunulan komiser raporlarından davacı şirketin kaç alacaklısı olduğu, bu alacaklılardan kaçının toplantıya katılarak projenin kabulü yönünde oy verdiği ve tasdik edilen projeye ilişkin nisabın ne şekilde oluştuğunun anlaşılmadığı, alacaklıların bir kısmına iş karşılığı taşınmaz verilmesi ve bir kısım protokollerle ödeme yapılmasının öngörülmesinin alacaklılar arasında eşitliği bozacağı gibi talep eden şirketin bilanço dengesine de zarar verebileceği, İlk Derece Mahkemesine sunulan komiser raporlarından borçlunun komiserin talimatlarına uymadığı, şirket hesaplarından yapılan ödemelere ilişkin gerekli bilgilendirmenin önceden komiser heyetine yapılmadığı, tasdik yargılamasından önceki dönemde komiserlikçe hatırlatılmasına rağmen personel ücretlerinin ödenmediğinin anlaşıldığı, genel giderlerini dahi ödeyemeyen bir şirketin konkordatodan yararlanmasının beklenemeyeceği, bu durumda talep eden şirketin konkordatoya layık olmadığı kabul edilerek bilançosunun borca batık olup olmadığının belirlenmesi, bilanço borca batık olmasa bile İİK’nın 308 inci maddesinin değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir.

6. Özel Dairenin bozma kararı üzerine İlk Derece Mahkemesince, önceki karar gerekçesi yanında Özel Dairenin bozma kararından sonra kayyım tarafından sunulan ve Özel Dairenin bozma kararına ilişkin görüşleri içeren 26.05.2022 tarihli görüş raporu dikkate alınarak nisabın nasıl oluştuğu, bir kısım alacaklılara taşınmaz verilmesinin projeye etkisinin olumsuz olmadığı, gelinen aşamada talep eden şirketin kayyım ücretleri ve genel giderlere ilişkin borcunun bulunmadığı, tasdik edilen projenin eşitlik ilkesine uygun olduğu yönünde değerlendirmeler yapıldığı, ayrıca talep eden şirketin tasdik kararından sonra bir kısım taşınmazlar alarak faaliyetine devam ettiği, istihdam yapısını koruduğu, tasdik raporuna dayanak olan revize projesinde belirtmiş olduğu taahhütlerini yerine getirdiği gerekçesiyle Özel Daire tarafından görülüp değerlendirilmeyen bu sonuçlar esas alınarak direnme kararı verildiği anlaşılmıştır.

7. Bu durumda, İlk Derece Mahkemesinin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı; ilk kararda tartışılıp, değerlendirilmemiş yeni delillere ve yeni bir gerekçeye dayalı yeni hüküm niteliğinde olduğu kabul edilmelidir.

8. Hâl böyle olunca, kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.

9. Bu nedenle, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.

VIII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Alacaklı ... Turizm İnşaat Teknoloji Oto. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 6. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,

08.11.2023 tarihinde yapılan görüşmede oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.