"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/338 E., 2022/660 K.
KARAR : Davanın kabulüne
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 06.12.2021 tarihli ve
2021/3278 Esas, 2021/6824 Karar sayılı BOZMA kararı
1. Taraflar arasındaki yabancı mahkeme kararının tenfizi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği düşünüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi
4. Davacılar vekili dava dilekçesinde; Almanya Stuttgart-Bad Cannstatt Bölge (Sulh Hukuk) Mahkemesi tarafından verilen 30.11.2009 tarihli ve 4 C 1702/09 sayılı kararın kesinleştiğini ileri sürerek bu kararın ve yargılama masraflarına dair masraf tespit kararlarının tenfizine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı
5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; yabancı mahkeme tarafından müvekkilinin savunma hakkının ihlâl edildiğini, yabancı mahkeme kararının usulüne uygun şekilde kesinleşmediğini, bu nedenle kararın tenfiz edilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
6. Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli ve 2015/289 Esas, 2015/525 Karar sayılı kararı ile; tenfize konu yabancı mahkeme ilâmında 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un (5718 sayılı Kanun) 54 üncü maddesinde sayılı tenfize engel durumlardan hiçbirinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile, Federal Almanya Cumhuriyeti Stuttgart-Bad Cannstatt Bölge (Sulh Hukuk) mahkemesinin 4 C 1702/09 numaralı dosyasından verilen 30.11.2009 tarihli kararı ile yargılama masraf tespit kararının tenfizine karar verilmiştir.
Özel Dairenin Birinci Bozma Kararı
7. Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 23.03.2016 tarihli ve 2016/1227 Esas, 2016/3210 Karar sayılı kararı ile;
“…1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Davacı vekili, dava dilekçesinde 1.533,52 EURO ve 850,40 EURO olmak üzere 2 adet masraf tespit kararının tenfizini isteyerek, dava dilekçesine 2 adet masraf tespit kararı eklemiş olup mahkemece, hangi masraf tespit kararının tenfizine karar verildiği açıklanmadan infazda tereddüt doğuracak şekilde yargılama masraf tespit "kararının" tenfizine şeklinde hüküm kurulması doğru olmadığından, kararın temyiz eden davalı yararına bozulması gerekmiştir,…” gerekçesiyle (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine; (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın davalı yararına bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin İkinci Kararı
9. Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.02.2017 tarihli ve 2016/683 Esas, 2017/100 Karar sayılı kararı ile; bozma ilâmına uyularak bozma dışında kalan diğer hususlar kesinleştiğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, Yargıtay bozma ilâmındaki seçeneğe göre davacı taraf dava dilekçesine eklediği iki masraf tespit kararından birini seçmesi zorunlu olduğu için kendisine söz hakkı verildiği, davacı vekilinin her iki masraf tespit kararının tenfizini talep ettiği için bozma ilâmındaki her iki seçeneğin tenfizi mümkün olmadığı gerekçesiyle Federal Almayan Stuttgart- Bad Cannstatt Bölgesel (Sulh Hukuk) Mahkemesinin 4 C 1702/09 sayılı 09/09/2014 tarihli masraf tespit kararının tenfizine karar verilmiştir.
Özel Dairenin İkinci Bozma Kararı
10. Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
11. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 16.04.2018 tarihli ve 2017/1938 Esas, 2018/2733 Karar sayılı kararı ile;
“… 1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; dava yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkin olup, mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen yazılı şekilde, davacının bozma öncesi davanın kabulüne yönelik verilen kararı temyiz etmediği, bu kararda bir tane masraf tespit kararının tenfizine karar verildiği, bu nedenle davalı yönünden usuli kazanılmış hak oluştuğu gerekçesiyle bir tane masraf tespit kararının tenfizine karar verilmiştir. Ancak, davacı vekili işbu davada yabancı mahkeme kararının yanında iki adet masraf tespit kararının da tenfizini talep etmiş, mahkemece verilen ilk kararda davanın kabulü ile yabancı mahkeme kararının ve masraf tespit kararının tenfizine karar verilmiştir. Kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizce, davacının iki adet masraf tespit kararının tenfizini istediği, verilen karardan hangi masraf tespit kararının tenfizine karar verildiğinin anlaşılmadığı, bu durumun infazda tereddüt oluşturacağı gerekçesiyle bozulmuştur. Bu durumda, mahkemece, ilk kararda davanın kabulüne karar verildiği için bu kararın iki adet masraf tespit kararını da kapsadığı, ilk kararın, masraf tespit kararlarının tarihlerinin belirtilmediği ve infazda tereddüt oluşturacağı gerekçesiyle bozulduğu ve bu bozmaya uyulmakla davalı lehine usuli kazanılmış hak oluşmayacağı gözetilerek her iki masraf tespit kararının tarihleri belirtilerek tenfizine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak karar verilmesi doğru olmamış,…” gerekçesiyle (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine; (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın davacı yararına bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin Üçüncü Kararı
12. Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 06.11.2018 tarihli ve 2018/360 Esas, 2018/545 Karar sayılı kararı ile; Yargıtay bozma ilâmına uyularak Federal Almanya Stuttgart Bad Cannstatt Bölgesel (Sulh Hukuk) mahkemesinin 4 C 1702/09 sayılı 30.03.2010 tarihli ve 09.09.2014 tarihli masraf tespit kararının tenfizine karar verilmiştir.
Özel Dairenin Üçüncü Bozma Kararı
13. Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili ve katılma yolu ile davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
14. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 19.02.2020 tarihli ve 2019/483 Esas, 2020/1727 Karar sayılı kararı ile;
“…(1) Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkindir. Mahkemece yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Ancak, 07.12.2019 tarih, 30971 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 41. maddesinde 25/3/1987 tarihli ve 3332 sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler İle 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu ve 3182 Sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici maddenin eklendiği belirtilmiş olup, işbu geçici 4. maddede ''31/12/2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez. Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” hükmü düzenlenmiş, aynı Kanun'un 52/1-h maddesinde de işbu hükmün yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği hükme bağlanmıştır.
Bu durum karşısında, mahkemece taraf iddia ve savunmalarının Sermaye Piyasası Kanunu'nun 16. maddesi, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un 54. maddesi ve anılan yasal düzenleme kapsamında değerlendirilerek sonucuna göre bir karar vermek üzere kararın re'sen bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
(2) Bozma sebep ve şekline göre davalı vekili ve katılma yolu ile davacılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir,…” gerekçesiyle (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, kararın resen bozulmasına, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekili ve katılma yolu ile davacılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına oy çokluğuyla karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin Dördüncü Kararı
15. Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.01.2021 tarihli ve 2020/206 Esas, 2021/44 Karar sayılı kararı ile; Özel Daire bozma kararına uyularak, 7194 sayılı Kanun’a eklenen Geçici 4 üncü madde ile Sermaye Piyasası Kanunu'nun 16 ncı maddesinin pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklara ilişkin emredici hükümler getirmekte ise de anılan hükümlerin Türk kamu düzeninin ihlâline yol açacak, dolayısıyla yabancı mahkeme ilâmının tenfizine engel olacak hükümler olarak kabul edilemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulü ile Federal Almanya Cumhuriyeti Stuttgart-Bad Cannstatt Bölge (Sulh Hukuk) mahkemesinin 4 C 1702/09 numaralı dosyasından verilen 30.11.2009 tarihli kararı ile 09.09.2014 tarihli 1533,52 Euro ile 30.03.2010 tarihli 850,40 Euro toplam 2.383,92 Euro yargılama masraf tespit kararının tenfizine karar verilmiştir.
Özel Dairenin Dördüncü Bozma Kararı
16. Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
17. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 06.12.2021 tarihli ve 2021/3278 Esas, 2021/6824 Karar sayılı kararı ile;
“…Dava yabancı mahkeme kararının tanınması ve tenfizine ilişkindir. Dairemizin 19.02.2020 tarihli ilamı ile yabancı mahkeme kararının tanınmasına dair verilen ilk kararın, 7194 sayılı Yasa kapsamında değerlendirme yapılması yönünden bozulmasına karar verilmiştir. Dairemizin bozma ilamından sonra mahkemece dava konusu yabancı mahkeme kararının kamu düzenine aykırı olmadığı gerekçesiyle tanınmasına karar verilmiştir. 07.12.2019 tarih, 30971 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'nun 41. maddesinde 25.3.987 tarihli ve 3332 sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler İle 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu Ve 3182 Sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna eklenen geçici 4. maddede “birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir” hükmü yer almaktadır. Dava konusu yabancı mahkeme kararı yukarıda anılan madde kapsamında kalan Bera Holding A.Ş.ye karşı açılan alacak istemine ilişkin olup dolayısıyla bu kararın tanınmasına ilişkin davanın da yukarıda anılan madde kapsamına girdiği anlaşılmaktadır. Bu itibarla, mahkemece yukarıda anılan yasal düzenleme dikkate alınarak dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir,…” gerekçesiyle kararın bozulmasına oy çokluğuyla karar verilmiştir.
Direnme Kararı
18. Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.09.2022 tarihli ve 2022/338 Esas, 2022/660 Karar sayılı kararı ile; önceki karar gerekçesi tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi
19. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
20. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davaya konu yabancı mahkeme kararında davalı şirket hakkında açılan davanın kabulüne karar verildiği eldeki davada, mahkemece davalı şirket hakkında yabancı mahkeme kararının tenfizi talebinin kabulüne karar verilmesinin yerinde olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre mahkemece davalı şirket yönünden 07.12.2019 tarihli ve 30971 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un (7194 sayılı Kanun) 41 inci maddesinde 25.03.1987 tarihli ve 3332 sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler İle 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ve 3182 sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’a (3332 sayılı Kanun) eklenen Geçici Madde 4’e göre dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
21. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında öncelikle; 7194 sayılı Kanun’un 41 inci maddesiyle 3332 sayılı Kanun’a eklenen Geçici Madde 4’ün Anayasa Mahkemesinin 18.05.2023 tarihli ve 2020/11 Esas, 2023/98 Karar sayılı kararıyla iptal edildiği anlaşılmakla, davalı vekilinin temyiz isteminin incelendiği tarih itibariyle 12.09.2023 tarihinde yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi iptal kararı ile oluşan yeni durum karşısında dosyanın incelenmek üzere Özel Daireye gönderilmesinin gerekip gerekmediği hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.
IV. GEREKÇE
22. 7194 sayılı Kanun’un 41 inci maddesiyle 3332 sayılı Kanun’a eklenen Geçici Madde 4, Anayasa Mahkemesinin 18.05.2023 tarihli ve 2020/11 Esas, 2023/98 Karar sayılı kararıyla iptal edilmiştir. Anayasa Mahkemesinin iptal kararı 32307 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmış olup, yayımlandığı tarih olan 12.09.2023’de yürürlüğe girmiştir. Bu nedenle sonradan yürürlüğe giren iptal kararı doğrultusunda inceleme yapılmak üzere dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
23. Hâl böyle olunca temyiz isteminin incelendiği tarih itibariyle yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi iptal kararı ile oluşan yeni durum karşısında dosyanın incelenmek üzere Özel Daireye gönderilmesi gerekir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Anayasa Mahkemesi iptal kararı ile oluşan yeni durum karşısında davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
6217 sayılı Kanun’un 30 uncu maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440/III/1 inci maddesi uyarınca miktar itibariyle karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,17.04.2024 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.