"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/557 E., 2022/751 K.
KARAR : Davanın kabulüne
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 14.02.2022 tarihli ve 2021/4154 Esas, 2022/1044 Karar sayılı BOZMA kararı
Taraflar arasındaki yabancı mahkeme kararının tanınması ve tenfizi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, İlk Derece Mahkemesince bozma kararına uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, İlk Derece Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili; müvekkilleri ile davalı arasında 2000 yılında Köln’de sözleşme imzalandığını, müvekkillerinin bu sözleşmenin feshi istemiyle dava açtığını ve Köln Bölgesel Yüksek Mahkemesinin 22. Hukuk Senatosu 24.11.2008 tarihli ve 22 O 172/08 sayılı kararı ile haklı bulunduğunu ileri sürerek bu kararın Türkiye'de de geçerli olabilmesi için tanınması ve tenfizine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; yabancı mahkeme tarafından müvekkilinin savunma hakkının ihlâl edildiğini, yabancı mahkeme kararının usulüne uygun şekilde kesinleşmediğini, bu nedenle kararın tenfiz edilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİNİN BİRİNCİ KARARI
Konya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.11.2018 tarihli ve 2017/937 Esas, 2018/1094 Karar sayılı kararı ile; 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un (5718 sayılı Kanun) 54 üncü maddesinde düzenlenen tenfiz şartlarının oluştuğu gerekçesiyle davacının talebinin kabulüne, Köln Bölgesel Yüksek Mahkemesinin 22. Hukuk Senatosu 24.11.2008 tarihli ve 22 O 172/08 sayılı kararının tenfizine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 13.09.2019 tarihli ve 2019/361 Esas, 2019/722 Karar sayılı kararı ile; davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. BİRİNCİ BOZMA KARARI
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 29.06.2020 tarihli ve 2019/4832 Esas, 2020/3288 Karar sayılı kararı ile;
“… (1) Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurusu da Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddedilmiştir.
Ancak, 07.12.2019 tarih, 30971 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 41. maddesinde 25/3/1987 tarihli ve 3332 sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler İle 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu ve 3182 Sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici maddenin eklendiği belirtilmiş olup, işbu geçici 4. maddede ''31/12/2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez. Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” hükmü düzenlenmiş, aynı Kanun'un 52/1-h maddesinde de işbu hükmün yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği hükme bağlanmıştır.
Bu durum karşısında, mahkemece taraf iddia ve savunmalarının Sermaye Piyasası Kanunu'nun 16. Maddesi, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un 54. maddesi ve anılan yasal düzenleme kapsamında değerlendirilerek sonucuna göre bir karar vermek üzere kararın re'sen bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
(2) Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir,…” gerekçesiyle kararın bozulmasına oy çokluğu ile karar verilmiştir.
VI. İLK DERECE MAHKEMESİNİN İKİNCİ KARARI
Konya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.02.2021 tarihli ve 2020/581 Esas, 2021/111 Karar sayılı kararı ile; bozma ilamına uyularaki 5718 sayılı Kanun’un 54/c maddesinde, hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmamasının tenfiz şartları içinde sayıldığı, yabancı mahkeme kararının Türkiye’de icra edilmesi hâlinde meydana gelecek sonuçların Türk kamu düzenini ihlâl edip etmeyeceğinin önem arz ettiği, uygulanan hukukun Türk hukukundan farklı bulunması ya da Türk hukukunun emredici kurallarına aykırı olması gibi nedenlerle yabancı kararın tenfiz isteminin reddedilemeyeceği, dava konusu kararın Türk hukukunun temel değerlerine, Türk genel adap ve ahlâkına, Türk kanunlarının dayandığı temel adalet anlayışına, Anayasa’da yer alan temel hak ve özgürlüklere, milletlerarası alanda geçerli ortak prensiplere, medeni toplulukların müştereken benimsedikleri ahlak ilkeleri ve adalet anlayışının ifadesi olan hukuk prensiplerine, toplumun medeniyet seviyesine, siyasi ve ekonomik rejimine, insan hak ve özgürlüklerine aykırı olmadığı gerekçesiyle davacının talebinin kabulüne, Köln Bölgesel Yüksek Mahkemesinin 22. Hukuk Senatosu 24.11.2008 tarihli ve 22 O 172/08 sayılı kararının tenfizine karar verilmiştir.
VII. İKİNCİ BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. İkinci Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
“…Dairemizin 29.06.2020 tarihli bozma ilamı ile yabancı mahkeme kararının tenfizine dair verilen ilk kararın, 5718 sayılı MÖHUK’un 54. maddesi kapsamında değerlendirme yapılması yönünden bozulmasına karar verilmiş, Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda ise dava konusu yabancı mahkeme kararının kamu düzenine aykırı olmadığı gerekçesiyle tenfizine karar verilmiştir.
Tenfize konu dava Bera Holding A.Ş. ye karşı açılmış, geçerli ortaklık ilişkisi kurulmadığından bahisle alacak istemine ilişkin olup, Köln Eyalet Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Oysa Türkiye’de açılan bu tür davalarda dosya hangi aşamada olursa olsun 7194 sayılı Yasa gereğince davacıların, davalı şirkete ortak olduğu kabul edilerek “karar verilmesine yer olmadığına” kararı verilmekte ve kararlar bu şekilde kesinleşmektedir. Buna karşın eldeki dosyada olduğu gibi yabancı ülkede açılan ve karara bağlanan aynı tür davalarda verilen ortak olmadığının tespiti ve ödenen bedelin iadesine ilişkin yabancı mahkeme kararlarının tenfizine karar verilmesi halinde Türkiye’de açılan davalar ile yabancı ülkede açılan davalarda tamamen zıt sonuçlara ulaşılacak olup Türk Mahkemelerinin emredici yasal düzenleme sonucu verdikleri çok sayıdaki kararlara tezat teşkil edecek yabancı mahkeme kararlarına Türkiye’de icra kabiliyeti kazandıracak bir karar verilmesi MÖHUK’un 54/1-c maddesinde düzenlenen Türk kamu düzenine açık aykırılık teşkil edecektir. Şu halde mahkemece 7194 Sayılı Yasa’nın 41. maddesi ve MÖHUK’un 54/1-c maddesi birlikte değerlendirilerek, ortak olmadığının tespiti ve alacak isteminin kabulüne ilişkin yabancı mahkeme kararının tanınması ve tenfizinin Türk kamu düzenine açık aykırılık teşkil edeceği gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş ve kararın bu nedenle bozulmasna karar vermek gerekmiştir,…” gerekçesiyle kararın bozulmasına oy çokluğu ile karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; önceki karar gerekçesi tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
VIII. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Direnme kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; 5718 sayılı Kanun’a göre tenfiz şartlarının oluşmadığını, eldeki davaya konu yabancı mahkeme kararının tenfizinin Türk kamu düzenine açıkça aykırı olduğunu ileri sürerek direnme kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Uyuşmazlık
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; mahkemece 7194 sayılı Kanun’un 41 inci maddesi ve 5718 sayılı Kanun’un 54/1-c maddesinin birlikte değerlendirilmesinin gerekip gerekmediği, ortak olunmadığının tespiti ve alacak isteminin kabulüne ilişkin yabancı mahkeme kararının tanınması ve tenfizinin Türk kamu düzenine açık aykırılık teşkil edip etmediği, buradan varılacak sonuca göre davanın reddine karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
D. Ön Sorun
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında öncelikle; 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un (7194 sayılı Kanun) 41 inci maddesiyle 25.03.1987 tarihli ve 3332 sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler ile 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ve 3182 sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’a (3332 sayılı Kanun) eklenen Geçici Madde 4’ün Anayasa Mahkemesinin 18.05.2023 tarihli ve 2020/11 Esas, 2023/98 Karar sayılı kararıyla iptal edildiği anlaşılmakla, davalı vekilinin temyiz isteminin incelendiği tarih itibariyle 12.09.2023 tarihinde yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi iptal kararı ile oluşan yeni durum karşısında dosyanın incelenmek üzere Özel Daireye gönderilmesinin gerekip gerekmediği hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.
E. Gerekçe
1. İlgili Hukuk
1. 7194 sayılı Kanun’un 41 inci maddesiyle 3332 sayılı Kanun’a eklenen Geçici Madde 4.
2. Değerlendirme
1. 7194 sayılı Kanun’un 41 inci maddesiyle 3332 sayılı Kanun’a eklenen Geçici Madde 4, Anayasa Mahkemesinin 18.05.2023 tarihli ve 2020/11 Esas, 2023/98 Karar sayılı kararıyla iptal edilmiştir. Anayasa Mahkemesinin iptal kararı 32307 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmış olup, yayımlandığı tarih olan 12.09.2023’de yürürlüğe girmiştir. Bu nedenle sonradan yürürlüğe giren iptal kararı doğrultusunda inceleme yapılmak üzere dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
2. Hâl böyle olunca temyiz isteminin incelendiği tarih itibariyle yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi iptal kararı ile oluşan yeni durum karşısında dosyanın incelenmek üzere Özel Daireye gönderilmesi gerekir.
IX. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Anayasa Mahkemesi iptal kararı ile oluşan yeni durum karşısında davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 17.04.2024 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.