"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/1228 E., 2019/1473 K.
KARAR : İhalenin feshi şikayetinin reddine
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 02.04.2019 tarihli ve
2019/703 Esas ve 2019/5231 Karar sayılı BOZMA kararı
Taraflar arasındaki ihalenin feshi isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda İlk Derece Mahkemesince şikâyetin reddine karar verilmiştir.
Kararın borçlu vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle şikâyetin reddi ile borçlu aleyhine para cezasına hükmedilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı borçlu vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
Direnme kararı borçlu vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. TALEP
Borçlu vekili; müvekkili aleyhine başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilâmlı takipte, takip konusu alacağın konut finansman kredisinden kaynaklandığından ilâmlı takip yapılamayacağını, ödeme emri tebliğ edilmesi gerekirken icra emri tebliğ edildiğini, ... İcra Müdürlüğünün 2015/350 Talimat sayılı dosyasında taşınmazın ihale edildiğini, şikâyetçiye yapılan tebligat usulsüz olmakla birlikte satış ilanı ve şartnamede taşınmazın tüm özelliklerinin gösterilmediğini ve eksik bilgiler içerdiğini, usulüne uygun tebligat yapılmadığından müvekkilinin ihaleden henüz haberdar olduğunu, şikâyetçi borçluya gönderilen gayrimenkul satış ilanının doğru adreste usulüne uygun tebliğ edilmediğini, ihale tutanağı incelendiğinde ihalenin hangi bedelden açıldığını ve tellalın bunu ilan edip etmediğinin belirtilmediğini, ilan askı tutanağında yalnız icra müdürünün imzasının olduğunu, katip veya mübaşirin imzasının bulunmadığını, satış ilanında satışın ... İcra Dairesinde yapılacağının belirtildiğini ancak açık adresinin yazılmadığını ileri sürerek taşınmazın ihalesinin feshine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Alacaklı vekili; ihalenin feshi isteminin yedi günlük süresi içinde olmadığından şikâyetin reddi gerektiğini, ödeme emri gönderilmesi gerekirken icra emri gönderildiği iddiasının fesih sebebi olmadığını, esas icra müdürlüğünce gönderilen talimatta bila dönen tebligatlar için 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun (7201 sayılı Kanun) 21 ve 35 inci maddesine göre işlem yapılması şeklinde bir talimat bulunduğunu, borçlunun tespit edilen her iki adresine de tebligat yapıldığını, ... Mah,. ... ... Cad. No:27/B .../Sakarya adresinde borçlunun babasına 13.04.2017 tarihinde tebliğ edildiğini, ayrıca herhangi bir hak kaybına sebebiyet vermemek için borçlunun mernis adresi olan .... 2157 Sok. No:13E .../Sakarya adresine tebligat çıkarıldığını ve usulüne uygun olarak 07.04.2017 tarihinde 7201 sayılı Kanun’un 21 inci maddesine göre tebliğ edildiğini, borçlunun iddialarının yerinde olmadığını belirterek şikâyetin reddini savunmuştur.
İhale alıcısı; davetiye tebliğine rağmen cevap vermediği gibi, duruşmaya da katılmamıştır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 12.09.2017 tarihli ve 2017/38 Esas, 2017/69 Karar sayılı kararı ile; şikâyetçinin ödeme emri yerine icra emri gönderildiği yönündeki beyanlarının 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (2004 sayılı Kanun) 134 üncü maddesinde sayılan fesih nedenlerinden olmadığı, satış ilanı ve şartnamesinde gayrimenkulün özelliklerinin belirtildiği, ihalenin yapılması esnasında feshini gerektiren bir husus bulunmadığı, satış ilanının borçlu ...'nin adresinde babasına bizzat teslim edildiği, tebliğ işleminin usul ve yasaya uygun olduğu, şikâyetçinin ihalenin feshi taleplerinin yerinde olmadığı gerekçesi ile davanın (şikâyetin) reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlu vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 14.11.2018 tarihli ve 2017/2839 Esas, 2018/2119 Karar sayılı kararı ile; borçlu icra emri yerine ödeme emri gönderilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu iddia etmiş ise de; bu konuda ihaleden önce icra mahkemesine şikâyette bulunduğunu iddia etmediği gibi dosyada bu konuda herhangi bir bilgi veya belge bulunmadığı, tüketici kredilerinde 2004 sayılı Kanun’un 68/b ve 150/ı maddeleri uygulanamaz ise de aynı Kanun’un 134 üncü maddesi kapsamında borçlunun bu iddiasını ihalenin feshi sebebi olarak ileri süremeyeceği, satış ilanında taşınmazın özelliklerinin ve ihalenin yapılacağı yerin açıkça usulüne uygun şekilde belirtildiği, ilan askı tutanağının usulüne uygun düzenlendiği, ilan askı tutanağında icra müdür yardımcısının imzasının olmasının yeterli olduğu, ihale tutağında tellal tarafından gerekli ilanın yapılmadığı ileri sürülmüş ise de ihale tutanağında elektronik ortamda teklif edilen miktar üzerinden ihaleye başlandığının tellal tarafından üç kez yüksek sesle ilan edildiğinin belirtildiği, tutanağın ilgililer tarafından imzalandığı, 2004 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereğince aksi ispat oluncaya kadar geçerli olan ihale tutanağının aksinin aynı güçte bir başka delille şikâyetçi tarafından ispat edilemediği, şikâyetçinin bilinen adresleri olan ".... 2157 Sk. No:l3 E .../Sakarya" ve "... Mah. Yazıcı Sok. No:6 .../Sakarya" adreslerine satış ilanı tebligatlarının çıkartıldığı, bila tebliğ iade edilmeleri üzerine borçlunun mernis adresi olan ".... 2157 Sk.No:13 E .../Sakarya" adresine 7201 sayılı Kanun’un 21 inci maddesinin ikinci fıkrası şerhini içeren tebligatın çıkartıldığı ve 07.04.2017 tarihinde usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği, yapılan tebliğ işleminin 7201 sayılı Kanun’un 10 ve 21 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre usulüne uygun olduğu, İlk Derece Mahkemesince satış ilanının tebliğe çıkarıldığı "... Mah. ... ... Cad. No:27/B ..." adresine yapılan tebligatın geçerli olduğu kabul edilmiş ise de, tebliğ sırasında muhatabın orada olup olmadığı belirtilmeksizin aynı çatı altında yaşadığı belirtilen babasına yapılan tebligatın 2004 sayılı Kanun’un (doğrusu 7201 sayılı Kanun’un) 16 ncı maddesi kapsamında usulsüz olduğu, ancak satış ilanının borçlunun mernis adresine 7201 sayılı Kanun’un 21 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince usulüne uygun tebliğ edildiği, İlk Derece Mahkemesince belirtilen bu gerekçe ile şikâyetin reddi ile işin esasına girilerek ihalenin feshi istemi reddedildiğinden ve alacak konut finansman kredisinden kaynaklandığından 2004 sayılı Kanun’un 134 üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince borçlu aleyhine %20 para cezasına hükmedilmesi gerektiği gerekçesi ile şikâyetçinin istinaf başvurusunun kamu düzeni nedeniyle kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle ihalenin feshi şikayetinin reddine, ihale bedelinin %20'si oranında para cezasının şikâyetçiden tahsili ile hazineye irat kaydına karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ İNCELEME SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlu vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
“…Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Şikayetçi borçlu vekilinin, sair fesih iddiaları ile birlikte satış ilanı tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürerek, 10/05/2017 tarihli taşınmaz ihalesinin feshi istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, ... İcra Hukuk Mahkemesi’nin 12/09/2017 tarih, 2017/38 E. - 2017/69 K. sayılı kararı ile borçlu asile yapılan satış ilanı tebliğinin usulüne uygun olduğu gerekçesiyle istemin reddine karar verildiği, borçlu vekili tarafından ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurulduğu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’nin 14/11/2018 tarih 2017/2839 E. - 2018/2119 K. sayılı kararı ile borçlu vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzeni nedeniyle kısmen kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. bendi gereğince mahkeme kararının kaldırılmasına, ihalenin feshi şikayetinin reddi ile ihale bedelinin %20'si oranında para cezasına karar verildiği görülmüştür.
7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 11 ve Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 18. maddeleri gereğince vekil ile takip edilen işlerde, tebligatın vekile yapılması zorunludur.
Somut olayda, borçlunun, vekili Av. ... aracılığıyla ... İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2016/24 E. - 2016/76 K. sayılı dosyası üzerinden aynı takipte yapılan 11/03/2016 tarihli ihalenin feshi talebinde bulunulduğu, anılan kararının icra takip dosyasında mevcut olduğu, vekilin azledildiğine veya istifa ettiğine dair dosya içerisinde herhangi bir kayıt bulunmadığı görülmektedir.
Bu durumda, yukarıda açıklanan maddeler gereğince, satış ilanının, aynı takip dosyasından yapılan ihalenin feshi talebinde bulunan vekile tebliği gerekir. Takip dosyasına ayrıca vekaletname sunulmamış olması, söz konusu mahkeme kararının dosyaya ibraz edilmiş olması karşısında, artık borçlunun takipte vekille temsil edildiği gerçeğini ortadan kaldırmaz. Emredici nitelikteki bu düzenlemelerden kaynaklanan yasal zorunluluğa aykırı olarak, vekili varken asile gönderilen satış ilanı tebligatı yok hükmünde olup sonuç doğurmaz. Şu hale göre, vekil ile takip edilen işlerde vekile tebligat zorunlu olduğundan, asile yapılan tebligatın usulüne uygun olup olmaması da sonuca etkili değildir.
İİK'nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya (varsa vekiline) tebliğ edilmelidir. Borçluya (varsa vekiline) satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi, Dairemizin süreklilik arzeden içtihatlarına göre başlı başına ihalenin feshi sebebi olup, borçlu vekiline satış ilanının tebliğ edilmemesi veya usulsüz tebliğ edilmesi de aynı hukuki sonuçları doğurur.
O halde, ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken, istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; 27.02.2017 tarihli satış talimatından da anlaşılacağı üzere Av. ...’un ihaleye konu taşınmazda haczi bulunan haciz alacaklısı ... Yapı ve İnş. Malz. A.Ş. (... İcra Müdürlüğünün 2014/1308 Esas ve 2014/1313 Esas sayılı takip dosyaları) ve haciz alacaklısı ... ...'nın (... İcra Müdürlüğünün 2015/2091 Esas sayılı dosyası) vekili olduğu, aynı takipte bir kısım haciz alacaklıları vekili olan Av. ...'a borçlu vekili sıfatıyla satış ilanının tebliğ edilmesi hâlinde, haciz alacaklıları ile borçlu arasında menfaat çatışması bulunduğundan yapılacak tebliğ işleminin 7201 sayılı Kanun’un 39 uncu maddesine göre geçersiz olacağından satış ilanının asıla tebliğ edilmesi gerektiği dikkate alınarak şikâyetçiye yapılan satış ilanı tebliğinin usulüne uygun olup olmadığının incelendiği gerekçesi ile direnme kararı verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Direnme kararına karşı süresi içinde borçlu vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Borçlu vekili; Bölge Adliye Mahkemesinin direnme kararının Özel Dairenin bozma kararına aykırı (usul ve yasaya aykırı) olduğundan kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Uyuşmazlık
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda taşınmaz açık artırma ilanının borçluya 7201 sayılı Kanun ve ilgili mevzuat hükümlerine göre usulüne uygun tebliğ edilip edilmediği noktasında toplanmaktadır.
D. Ön Sorun
Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce; direnme adı altında verilen kararın gerçekte yeni gerekçeye dayalı yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı ve buradan varılacak sonuca göre temyiz incelemesinin Özel Dairece mi yoksa Hukuk Genel Kurulu tarafından mı yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak değerlendirilmiştir.
E. Gerekçe
1. İlgili Hukuk
1.2004 sayılı Kanun'un 21, 51, 127 ve 134 üncü maddeleri.
2. 7201 sayılı Kanun'un 11, 21 ve 39 uncu maddeleri
2. Değerlendirme
1. Bilindiği üzere; direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli, gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir.
2. Başka bir deyişle mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenerek gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması hâlinde direnme kararının varlığından söz edilemez.
3. İstikrar kazanmış Yargıtay içtihatlarına göre; mahkemece direnme kararı verilse dahi bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme veya toplanan yeni delillere dayanmak, önceki kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen karar direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucunda verilen yeni hüküm olarak kabul edilir.
4. Somut olayda ise, borçlu vekili şikâyet dilekçesinde müvekkiline yapılan satış ilanı tebliğinin usulsüz olduğunu ileri sürerek ihalenin feshine karar verilmesini talep etmiş, İlk Derece Mahkemesince borçlu asıla yapılan satış ilanı tebliğinin usulüne uygun olduğu gerekçesiyle şikâyetin reddine karar verilmiştir. Borçlu vekilince istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince borçlu asıla yapılan satış ilanı tebliğinin usulüne uygun olduğu ancak işin esasına girildiğinden borçlu aleyhine para cezasına hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle borçlu vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzeni nedeniyle kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle ihalenin feshi şikâyetinin reddi ile borçlu aleyhine para cezasına hükmedilmiştir. Borçlu vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Özel Dairece borçlunun vekili varken asıla yapılan tebligatın yok hükmünde olup sonuç doğurmayacağı satış ilanının borçlunun vekiline tebliğ edilmemesinin ihalenin feshi nedeni olduğu gerekçesiyle karar bozulmuştur. Bölge Adliye Mahkemesince aynı takipte bir kısım haciz alacaklıları vekili olan Avukat ...'a borçlu vekili sıfatıyla satış ilanının tebliğ edilmesi hâlinde, haciz alacaklıları ile borçlu arasında menfaat çatışması bulunduğundan yapılacak tebliğ işleminin 7201 sayılı Kanun’un 39 uncu maddesine göre geçersiz olacağı belirtilerek daha önce Özel Dairenin denetiminden geçmeyen yeni bir gerekçe ile direnme adı altındaki karar verilmiştir.
5. Şu hâlde "direnme" olarak verilen kararın, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, ilk karardan farklı, yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen kararın yeni hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
6. Hâl böyle olunca, kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.
7. Bu nedenle yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Borçlu vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
11.10.2023 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.