Logo

Hukuk Genel Kurulu2023/768 E. 2023/1374 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Ceza yargılaması sürecinde verilen kararlar nedeniyle açılan manevi tazminat davasında Yargıtay’ın görevli olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: 5271 sayılı CMK’nın 141/ek-3. maddesi uyarınca hakim ve Cumhuriyet savcılarının karar ve işlemleri nedeniyle açılacak tazminat davalarının Devlet aleyhine ve yetkili Ağır Ceza Mahkemesinde açılması gerektiği gözetilerek Yargıtay’ın görevsizliğine ve dava dilekçesinin usulden reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Yargıtay 4. Hukuk Dairesi (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla)

SAYISI : 2023/2 E., 2023/6 K.

KARAR : Dava dilekçesinin görevsizlik nedeniyle usulden reddine

1. Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı Yargıtay 4. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama sonunda dava dilekçesinin görevsizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

2. Karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği düşünüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi

4. Davacı dava dilekçesinde; 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu’na aykırı ayrıca sahte içerikli belgeler düzenlenmesi nedeniyle İzmir 11. Aile Mahkemesi, İzmir 2. Sulh Hukuk Mahkemesi ve Ankara 7. Aile Mahkemesi zabıt kâtipleri hakkında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına şikâyette bulunduğunu ancak cumhuriyet savcısı tarafından kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiğini, karara karşı yaptığı itirazlarını sulh ceza hâkiminin reddettiğini, kanuna aykırı ve suç teşkil eden bu kararlar nedeniyle zarara uğradığını ileri sürerek kişi başı 150.000,00 TL olmak üzere toplam 300.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Özel Daire Kararı

5. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 10.01.2023 tarihli ve 2023/2 Esas, 2023/6 Karar sayılı kararı ile; "...Dava, ceza mahkemesi hakimi ile Cumhuriyet savcısının yargısal faaliyetleri nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir.

Dava şartı niteliğindeki görev sorunu, kendiliğinden ve öncelikle irdelenmeli ve ön inceleme aşamasında bu konuda bir karar verilmelidir. (HMK m.114, m.115 ve m.138)

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. maddesinin, 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile eklenen ek 3. fıkrasında ".... Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk halleri de dahil olmak üzere hakimler ve Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat davaları ancak Devlet aleyhine açılabilir." hükmü yer almakta olup, 142. maddesi ile de bu davalarda zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinin yetkili olduğu düzenlenmiştir.

Bu yasal düzenleme karşısında mahkememiz görevsiz olduğundan aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçe uyarınca;

1-5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 6545 sayılı Yasa'nın 70. maddesi ile değişik 141 ve 142. maddeleri ile HMK'nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca dava dilekçesinin mahkememizin görevsizliği sebebiyle usulden reddine,

2-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli Nöbetçi Antalya Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesine,

3-Takdiren para cezası tayinine yer olmadığına,..." karar verilmiştir.

Kararın Temyizi

6. Özel Daire kararı süresi içinde davacı tarafından adli yardım talepli olarak temyiz edilmiştir.

II. ÖN SORUN

7. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında davacının kararı adli yardım talepli temyiz ettiği dikkate alındığında adli yardım talebinin yerinde olup olmadığı; adli yardım talebinin reddine karar verilmesi hâlinde temyiz harç ve giderlerinin yatırılması bakımından 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 366 ncı maddesi atfıyla uygulanması gereken aynı Kanun’un 344 üncü maddesi kapsamında işlem yapılmak üzere dosyanın Özel Daireye geri çevrilmesinin gerekip gerekmediği ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.

III. GEREKÇE

8. Sosyal hukuk devletinin bir gereği olarak kabul edilmiş olan adli yardım, ekonomik bakımdan yetersiz olan kimselere yargı organları önünde haklarını arayabilmeleri veya savunma yapabilmeleri için parasal kolaylıklar sağlanması anlamına gelir. Bu anlamdaki kolaylıklar yargılama giderlerinden muafiyet ve ücretsiz hukuki yardım sağlanması yoluyla gerçekleştirilebilir (Pekcanıtez, .../Özekes, .../Akkan, Mine/Taş Korkmaz, Hülya: Pekcanıtez Usul Medeni Usul Hukuku, Cilt III, İstanbul 2017, s. 2410-2411).

9. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Adli yardımdan yararlanacak kişiler” başlıklı 334 üncü maddesinin birinci fıkrasında, “Kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olan kimseler, iddia ve savunmalarında, geçici hukuki korunma taleplerinde ve icra takibinde, taleplerinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması kaydıyla adli yardımdan yararlanabilirler.” hükmünü içermektedir.

10. Adli yardımdan yararlanmanın ilk koşulu ödeme gücünden yoksunluktur. Hukuki yollara müracaatta ve süreç boyunca gerekli olacak giderleri, kendisinin ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksunluk, aslında nakit ya da nakde dönüştürülebilecek kaynak yetersizliğini ifade etmektedir.

11. Talepte bulunan kişinin adli yardımdan yararlanabilme bakımından mali yetersizlik içinde olup olmadığı, kişinin mali durumu, bu çerçevede geliri, mal varlığı, borçları ve sosyal durumu yani kendisinin ve ailesinin yaşam düzeyi ve ihtiyaçları da göz önüne alınarak her olay kendi koşullarına göre tespit edilecektir (Pekcanıtez vd s. 2417-2419).

12. Adli yardımdan yararlanabilmenin ikinci koşulu ise asıl davadaki taleplerin açıkça dayanaktan yoksun olmamasıdır. Haksız yargılama ve takiplerin çoğalıp mahkemelerin ve icra organlarının gereksiz yere uğraştırılmaması ve adli yardım kurumunun kötüye kullanılmaması için taleplerin açıkça dayanaktan yoksun olmaması koşulu özenle incelenmelidir.

13. Adli yardım talebinde bulunan kişi iddiasının ve adli yardım talebinin dayanağı olan delilleri göstermeli ve mahkemeye sunmalıdır. Bu husus 6100 sayılı Kanun'un 336 ncı maddesinin ikinci fıkrasında, “Talepte bulunan kişi, iddiasının özeti ile birlikte, iddiasını dayandıracağı delilleri ve yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri mahkemeye sunmak zorundadır.” şeklinde düzenlenmiştir.

14. Adli yardım talep eden kişi, elinde bulundurduğu veya o sırada bilinen delilleri sunmamışsa mahkemece başka bir inceleme yapılmaksızın dosya üzerinden adli yardım talebi derhâl reddedilmelidir.

15. Öte yandan talepte bulunanın mali gücüyle ilgili ispat konusunda hâkim tam bir kanaate sahip olmalıdır, bu yönüyle mali yetersizlik koşulunun ispatı için tam ispat ölçüsünün geçerli olduğunun kabulü gerekir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 12.04.2023 tarihli ve 2023/4-126 Esas, 2023/317 Karar sayılı kararı).

16. Kanun yoluna başvuru aşamasında ise temyize müracaat için gerekli olan giderleri karşılamak zorunda kalındığında talepte bulunanın kendisinin ve ailesinin geçiminin ciddi ölçüde zor duruma düşüp düşmeyeceği araştırılır. Temyiz aşamasındaki açıkça dayanaktan yoksun olmama koşulu ise temyiz talebinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması şeklinde anlaşılmalıdır. Yargıtay adli yardım talebini bu aşamada reddederse temyiz incelemesine geçilmez, dosya ilgili mahkemeye çevrilerek bu mahkemece temyiz harcının yatırılması için talepte bulunana süre verilir (Pekcanıtez vd s. 2427).

17. Somut olayda davacının, ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 4. Hukuk Dairesine adli yardım talepli dava açtığı, dava dilekçesinde şikâyeti üzerine başlatılan soruşturmalarda cumhuriyet savcısı ve sulh ceza hâkimi tarafından verilen kanunun açık hükmüne aykırı kararlar nedeniyle zarara uğradığını ileri sürerek manevi tazminat talep ettiği, Özel Dairece tensiple Ağır Ceza Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin usulden reddine karar verildiği, davacının kararı adli yardım talepli temyiz ettiği ancak 6100 sayılı Kanun'un 336 ncı maddesinin ikinci fıkrası gereğince temyiz harç ve giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri sunmadığı anlaşılmıştır.

18. Bu nedenle davacının kendisinin ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin gereken temyiz harç ve giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğunu ispatlayamadığından 6100 sayılı Kanun'un 334 üncü maddesinin birinci fıkrasında belirtilen koşulları taşımayan adli yardım talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.

19. Hâl böyle olunca temyiz dilekçesinin süresinde temyiz defterine kaydedildiği ancak davacı tarafından temyiz harç ve giderlerinin yatırılmadığı anlaşıldığından;

a) 6100 sayılı Kanun'un 366 ncı maddesi yollamasıyla uygulanması gereken aynı Kanun'un 344 üncü maddesi uyarınca;

i) Temyiz harç ve giderlerinin bir haftalık kesin süre içerisinde yatırılması, aksi hâlde temyiz başvurusundan vazgeçmiş sayılacağı hususunun davacıya yazılı olarak bildirilmesi,

ii) Verilen kesin süre içinde temyiz harç ve giderleri yatırılmadığı takdirde temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilerek davacıya tebliğ edilmesi,

b) Verilen kesin süre içinde;

i) Temyiz harçlarının tamamlanması hâlinde,

ii)Temyiz harçlarının tamamlanmaması sebebiyle temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına dair verilen kararın, tebliğ tarihinden itibaren bir hafta içinde temyiz edilmesi durumunda ise temyiz harç ve giderleri de yatırıldıktan sonra,

dosya temyiz incelemesi yapılmak üzere Hukuk Genel Kuruluna gönderilmelidir.

IV. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1-Davacının adli yardım talebinin REDDİNE,

2-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 366 ncı maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 344 üncü maddesi gereğince işlem yapılmak üzere dosyanın YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİNE GERİ ÇEVRİLMESİNE,

21.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.