"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/146 E., 2022/567 K.
KARAR : Davanın kısmen kabulüne
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 05.11.2015 tarihli ve
2014/24386 Esas, 2015/18723 Karar sayılı BOZMA kararı
1. Taraflar arasındaki yersiz ödenen primlerin istirdatı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Ankara 3. İş Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararının davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine karar Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca usulden bozulmuş, Mahkemece Hukuk Genel Kurulunun usule ilişkin bozma kararından sonra yapılan yargılama sonucu davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
3. Karar taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
4. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği düşünüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi
5. Davacı ... (Bakanlık) vekili dava dilekçesinde; Jandarma Dikimevi Müdürlüğü ve Lojistik Komutanlığı Destek Kıtaları Komutanlığı işçi ücretleri ile ilgili Ankara Defterdarlığı Jandarma Saymanlık Müdürlüğü tarafından yapılan inceleme sonucu işçilere izne ayrılmadıkları hâlde izne ayrılmış gibi gösterilerek fazla ve yersiz izin ücreti ödendiği ve buna bağlı olarak da 2001-2003 yılları arasında Sosyal Güvenlik Kurumu adına 15.190,00 TL tutarında fazla ve yersiz prim kesintisi yapıldığı anlaşılarak yersiz ödemenin yasal faizi ile birlikte tahsili için Ankara 17. İş Mahkemesinde alacak davası açıldığını, davanın kabulüne ilişkin verilen kararın faiz başlangıç tarihi yönünden temyizi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesi tarafından işyerinin İçişleri Bakanlığına bağlı olması nedeniyle Maliye Hazinesi tarafından açılan davanın aktif dava ehliyeti yokluğundan reddi gerektiği gerekçesiyle bozulduğunu, giderilebilecek nitelikteki bu eksikliğin tamamlanması mümkün iken mahkemece dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verildiğini, kararın temyiz incelemesinden geçerek kesinleşmesi üzerine 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 158 inci maddesindeki hüküm dikkate alınarak 60 günlük ek süre içinde bu davanın açıldığını ileri sürerek 15.190,00 TL fazla ve yersiz ödemenin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı
6. Davalı ... (SGK/Kurum) vekili cevap dilekçesinde; yapılacak yazışmalar sonucu kapsamlı cevap verme hakkı saklı kalmak kaydıyla haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararı
7. Ankara 3. İş Mahkemesinin 22.05.2014 tarihli ve 2013/15 Esas, 2014/865 Karar sayılı kararı ile; 659 sayılı Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri ve Özel Bütçeli İdarelerde Hukuk Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin (659 sayılı KHK/KHK) yürürlüğünden önce Jandarma Saymanlığı Maliye Hazinesine bağlı olduğundan Hazine tarafından SGK’ya karşı dava açıldığı, dava devam ederken yürürlüğe giren 659 sayılı KHK ile Jandarma Saymanlığının İçişleri Bakanlığına bağlandığı ve bu nedenle Ankara 17. İş Mahkemesince Maliye Bakanlığının aktif husumet ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, kararın 08.11.2012 tarihinde onanarak kesinleşmesi üzerine eldeki davanın 07.01.2013 tarihinde ve süresinde açıldığı, aktif husumet ehliyetindeki değişikliğin 659 sayılı KHK ile meydana gelmesi nedeniyle zamanaşımı savunmasının kabul edilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, 15.190,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı
8. Ankara 3. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararını süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz etmiştir.
9. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 05.11.2015 tarihli ve 2014/24386 Esas, 2015/18723 Karar sayılı kararı ile; "...Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 84. maddesi olup, yersiz olarak alınan primlerin geri verilmesi başlığını taşıyan bu maddede, yanlış ve yersiz olarak alınmış olduğu anlaşılan primler, alındıkları tarihlerden on yıl geçmemiş ise, hisseleri oranında işverenlere ve sigortalılara geri verileceği düzenlenmiş, 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile 506 sayılı Kanunun 84. maddesi hükmü yürürlükten kaldırılmış ve konu 5510 sayılı Kanunun “prim borçlarına halef olma, gecikme cezası ve gecikme zammı ile iadesi gereken primler” başlıklı 89. maddesinde benzer nitelikte düzenleme yapılarak, yanlış veya yersiz alınmış olduğu saptanan primlerin, alındıkları tarihten on yıl geçmemiş ise, payları oranında işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara veya genel sağlık sigortalılarına veya hak sahiplerine yasal faizi ile birlikte geri verileceği hüküm altına alınmıştır.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 158. maddesi ise, “Dava veya def’i; mahkemenin yetkili veya görevli olmaması ya da düzeltilebilecek bir yanlışlık yapılması yahut vaktinden önce açılmış olması nedeniyle reddedilmiş olup da o arada zamanaşımı veya hak düşürücü süre dolmuşsa, alacaklı altmış günlük ek süre içinde haklarını kullanabilir.” hükmünü içermekte olup, somut olayda, Mahkemece dava açma süresi 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 158. maddesi kapsamında değerlendirilerek zamanaşımının maddede belirtilen telafi edilebilir bir eksiklik nedeniyle geçirildiği kabul edilerek davanın ek 60 günlük sürede açıldığı gerekçesiyle süresinde sayılarak esastan incelenmesine karar verilmiştir. Ancak, Dairemizce yapılan ilk bozma sonrası “davacıda” yanılmanın anlaşılması üzerine istirdat isteminde bulunan ve aktif dava ehliyeti olduğu işaret edilen ... tarafından süresinde dava açılabilecek olması, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 158. maddesinin “aktif dava ehliyetine sahip davacıda” değil, olsa olsa “pasif husumet ehliyetine sahip davalıda” yanılma durumunda uygulanabilecek olması karşısında, aktif dava ehliyetine ilişkin yanılma, anılan maddede sözü edilen ve Mahkemece zamanaşımına ilişkin tespitlerde dayanak alınarak“ düzeltilebilecek nitelikte bir yanlışlık” olarak değerlendirilemeyecek olup, Jandarma Saymanlığının Maliye Hazinesi’ne bağlı iken dava açıldıktan sonra 659 sayılı KHK ile ...’na bağlanması da durumu değiştirmeyecektir.
Mahkemece yukarıda vurgulanan mevzuat hükümleri ve hukuki ilkeler çerçevesinde, dava tarihi 07.01.2013 olarak kabul edilerek, istirdat konusu primlerin işçi ve işveren hissesine düşen kısımlarının ne kadar olduğu ve primlerin kimler tarafından, hangi tarihte ödendiği de araştırılarak, zamanaşımı ve alacağın esası bakımından elde edilecek sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçelerle, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı
10. Bozma kararı sonrası dosyanın tevzi edildiği Ankara 25. İş Mahkemesinin 26.05.2016 tarihli ve 2016/1003 Esas, 2016/276 Karar sayılı kararı ile; önceki hükümde direnilmiştir.
Direnme Kararını Temyiz
11. Direnme kararı süresi içinde davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu Kararı
12. Hukuk Genel Kurulunun 25.02.2021 tarihli ve 2016/10-2771 Esas, 2021/159 Karar sayılı kararı ile "...31. Somut olayda; direnme kararında önceki kararın gerekçesi ile bozma kararına yer verildikten sonra, "...Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiştir. Mahkememizce Yargıtay ilamına direnilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." yazılmak suretiyle direnildiği, bu hâli ile Anayasa'nın ve HMK'nın aradığı anlamda herhangi bir gerekçe oluşturulmadan sadece "direnildiği" belirtilerek verilen direnme kararının Özel Daire bozma kararının hangi neden ya da nedenlerle yerinde olmadığına ilişkin açıklama ve gerekçe içermediği görülmüştür.
32. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrası ile ona koşut düzenleme içeren HMK’nın 297. maddesindeki hükümler gözetilerek ve özellikle bozma kararında yer verilen bozma nedenlerine karşı, direnmenin gerekçesini de (gerekirse yeni bir hüküm oluşturmayacak şekilde yasal sınırlarda genişleterek) açıkça kaleme alarak kararda göstermek olmalıdır.
33. Hâl böyle olunca, yukarıda açıklanan Anayasal ve yasal düzenleme ve ilkeler gözetilerek anlaşılabilir ve denetlenebilir nitelikte direnme kararı verilmek üzere karar usulden bozulmalıdır..." gerekçesiyle usulden bozulmuş, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
13. Ankara 25. İş Mahkemesinin 25.10.2022 tarihli ve 2021/146 Esas, 2022/567 Karar sayılı kararı ile; Özel Dairenin bozma kararı doğrultusunda bilirkişi raporu da alındıktan sonra dava tarihi dikkate alındığında 07.01.2003 tarihinden önceki prim tutarlarının zamanaşımına uğradığı, ayrıca işçi hissesinin işverene iadesinin mümkün olmadığı, bu durumda davacıya 6.053,64 TL'nin iadesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
14. Karar süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
15. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; Ankara 17. İş Mahkemesinde Maliye Hazinesi tarafından açılan davada verilen kararın işyerinin Jandarma Genel Komutanlığına, Jandarma Genel Komutanlığının da İçişleri Bakanlığına bağlı olması nedeniyle işveren sıfatının İçişleri Bakanlığında olduğu, aktif husumet ehliyeti bulunmayan Maliye Hazinesi adına açılan davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği yönünde Özel Dairece bozulması ve mahkemece bozmaya uyularak verilen kararın kesinleşmesi üzerine açılan eldeki davada; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 158 inci maddesi hükmünün uygulanmasının mümkün olup olmadığı, Jandarma Saymanlığının Maliye Hazinesine bağlı iken dava açıldıktan sonra 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile davacı ... Bakanlığına bağlanmasının sonuca etkili olup olmadığı, buna göre de dava tarihi 07.01.2013 kabul edilerek istirdada konu primlerin işçi ve işveren hissesine düşen kısımlarının ne kadar olduğu, kimler tarafından hangi tarihte ödendiği araştırılarak zamanaşımı ve alacağın esası bakımından elde edilecek sonuca göre karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
16. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesine geçilmeden önce Hukuk Genel Kurulunun usulden bozma kararı sonrasında Özel Daire bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmesi karşısında Mahkemece verilen hükmün yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre bu karara yönelik temyiz itirazlarının Hukuk Genel Kurulu tarafından mı yoksa Özel Daire tarafından mı incelenmesi gerektiği ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.
IV. GEREKÇE
17. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesi atfıyla uygulanması gereken 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 429 uncu maddesinin üçüncü fıkrası gereğince mahkemelerce verilen direnme kararlarının temyiz incelemesinin Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılması gerekmektedir. Aynı husus 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 15 inci maddesinde de belirtilmiştir.
18. Bununla birlikte 17.04.2013 tarihli ve 6460 sayılı Kanun ile 1086 sayılı Kanun'un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 429 uncu maddesine eklenen dördüncü fıkra ile davanın esastan reddi veya kabulünü içeren bozmaya uyularak tesis olunan kararın önceki bozmayı ortadan kaldıracak şekilde yeniden bozulması üzerine alt mahkemece verilen kararın temyiz incelemesinin de herhâlde Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılacağı belirtilmiştir. Yapılan bu değişiklikle kanun koyucu tarafından Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna yeni bir görev verilmiş, direnme kararlarının temyiz incelemesinin yanında davanın esastan reddi veya kabulünü içeren bozmaya uyularak tesis olunan kararın önceki bozmayı ortadan kaldıracak şekilde yeniden bozulması üzerine mahkemece verilen kararın temyiz incelemesinin de Yargıtay Hukuk Genel Kurulunda yapılması öngörülmüştür.
19. Öncelikle belirtilmelidir ki, 1086 sayılı Kanun'un 429 uncu maddesinin ikinci fıkrasında (6100 sayılı Kanun md. 373) bozma sonrası mahkemece yapılacak işlemler açıklanmıştır. Buna göre mahkeme, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra Yargıtayın bozma kararına uyulup uyulmayacağı hususunda karar verecektir. Yargıtayın bozma kararına uyulmayarak direnme kararı verilmesi hâlinde bu karara yönelik temyiz incelemesi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılacaktır.
20. Diğer taraftan direnme kararlarının hukuksal niteliklerinin doğal sonucu ve gereği olarak Hukuk Genel Kurulunun yapacağı inceleme ve değerlendirme, bozma üzerine mahkemelerce verilmiş direnme kararlarına ve direnilen noktaya münhasır olduğundan özel olarak bu bakımdan da mahkemenin açıkça ve usulünce direnme ya da uyma kararı vermesi bir zorunluluktur.
21. Bu itibarla bir direnme kararından söz edilebilmesi için Özel Dairenin bozma kararı ile mahkemenin bozulan ilk hükmü ortadan kalktığından ve geçerliliğini yitirdiğinden direnme kararında, önceki bozulan hükmün yeniden yazılması ve özellikle önceki bozulmuş olan kararın tekrar edilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Mahkeme, eski kararını aynen direnme kararına geçirdikten sonra sadece eski kararının gerekçesini yasal sınırlarda genişletmek yetkisini haizdir (1086 sayılı Kanun md. 429/3). Dolayısıyla gerçek anlamda bir direnme kararının varlığını kabul için mahkeme, bozma kararından sonra hiçbir inceleme yapmaksızın karar vermeli, sonuçta bozulan ilk kararındaki hükmü oluşturmalı, kararının gerekçesinde de temel olarak ilk kararının gerekçesindeki mantıktan ayrılmamalıdır.
22. Görüldüğü üzere mahkemenin kararına yönelik temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca yapılabilmesi için ya bu kararın direnme kararı olması ya da davanın esastan reddi veya kabulünü içeren bozmaya uyularak tesis olunan kararın önceki bozmayı ortadan kaldıracak şekilde yeniden bozulması üzerine mahkemece verilen bir karar olması gerekmektedir. Bunlar haricinde mahkemece verilen kararların temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca yapılması söz konusu değildir.
23. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 12.09.2024 tarihli ve 2024/10-412 Esas, 2024/430 Karar, 10.07.2024 tarihli ve 2024/9-163 Esas, 2024/372 Karar, 24.04.2024 tarihli ve 2023/(22)9-1062 Esas, 2024/193 Karar, 29.03.2022 tarihli ve 2021/5-495 Esas, 2022/397 Karar sayılı kararlarında da aynı ilkeler kabul edilmiştir.
24. Somut olayda Özel Dairenin dava tarihi 07.01.2013 olarak kabul edilerek istirdat konusu primlerin işçi ve işveren hissesine düşen kısımlarının ne kadar olduğu ve primlerin kimler tarafından, hangi tarihte ödendiği de araştırılarak zamanaşımı ve alacağın esası bakımından elde edilecek sonuca göre bir karar verilmesi gerektiğine yönelik bozma kararına karşı verilen davanın kabulüne ilişkin direnme kararının Hukuk Genel Kurulunca usulden bozulmasından sonra, Mahkemece bu kez Özel Dairenin bozma kararı doğrultusunda bilirkişiden rapor hazırlaması istenilerek ilgili bilirkişi raporu doğrultusunda dava tarihi dikkate alındığında 07.01.2003 tarihinden önceki prim tutarlarının zamanaşımına uğradığı, ayrıca işçi hissesinin işverene iadesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 6.053,64 TL'nin faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Görüldüğü üzere ortada kanunlarla belirlenen ve Hukuk Genel Kurulunun görev alanına giren bir karar bulunmadığından taraf vekillerinin bu karara yönelik temyiz itirazlarının Özel Dairece incelenmesi gerekmektedir.
25. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, Hukuk Genel Kurulunun usule ilişkin bozma kararı sonrasında verilen kararın temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca yapılması gerektiği, bu nedenle ön sorunun bulunmadığı ileri sürülmüş ise de bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
26. Hâl böyle olunca dosya üzerinde Hukuk Genel Kurulu tarafından yapılacak bir işlem bulunmadığından Mahkemece verilen karara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Hukuk Genel Kurulunun usulden bozma kararı üzerine Mahkemece Özel Daire bozma kararına uyularak verilen karara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
20.11.2024 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.