"İçtihat Metni"
DİRENME
KARARI VEREN
YARGITAY DAİRESİ : 1. Ceza Dairesi
MAHKEMESİ :Ağır Ceza
SAYISI : 135-220
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Nitelikli kasten öldürmeye teşebbüse yardım etmek suçundan suça sürüklenen çocukların 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 82/1-j, 35/2, 39/2 b-c, 31/3 ve 62. maddeleri uyarınca ayrı ayrı 4 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına; sanığın ise aynı Kanun'un 82/1-j, 35/2, 39/ 2 b-c, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin Çarşamba Ağır Ceza Mahkemesince 22.03.2013 tarih ve 122-64 sayı ile verilen hükümlerin, suça sürüklenen çocuklar ve sanık müdafileri ile Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 1. Ceza Dairesince 04.12.2014 tarih ve 3639-5873 sayı ile; "…27.07.2012 tarihli celsede davaya katılmasına karar verilen mağdur ...’ın karar tarihinden önce 28.09.2012 tarihinde vefat ettiği anlaşılmakla; gerekçeli kararın katılan ...’in mirasçılarına usulüne uygun şekilde tebliğ edilmesi, tebliğ evrakı ile verildiği takdirde temyiz dilekçesinin ve buna uygun olarak düzenlenecek ek tebliğname ile birlikte incelenmek üzere Dairemize gönderilmesi için dosyanın incelenmeksizin mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine," karar verilmiş, katılan mirasçıların vekili tarafından da temyiz edilen hükmün, dosyanın gönderildiği Yargıtay 1. Ceza Dairesince 15.09.2015 tarih ve 1609-4577 sayı ile;
"…Dosya içeriğine göre; sanık ...’nin amcası ...’nin 20.01.2012 tarihinde öldürülmesi nedeniyle haklarında azmettiren olarak sanık sıfatıyla mağdur ... ve ... ve arkadaşlarının yargılandığı Çarşamba Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/59 esas sayılı dosyasının olay günü yapılan duruşma sonrası olayın meydana geldiği ve bu olayla ile bağlantılı bulunan Çarşamba Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/59 esas sayılı dosyasının dosya içerisine konarak incelenmediği anlaşılmakla,
Çarşamba Ağır Ceza Mahkemesinin 2012-59 esas sayılı dosyasının, bu dosyadaki sanıkların üzerine atılı suçun vasfını ve tahrik durumunu doğrudan etkileyeceği dikkate alındığında, fiili ve hukuki irtibat olan Çarşamba Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/59 sayılı dosyası ile birleştirme olanağının araştırılması, karar verilmiş ve kesinleşmiş ise dosyanın onaylı örneği çıkartılarak dosya arasına konularak kanıtlar birlikte değerlendirildikten sonra sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının değerlendirilmesi gerektiğinin düşünülmemesi," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan Yerel Mahkeme, 22.11.2016 tarih ve 262-209 sayılı kararı ile önceki hükümler gibi suça sürüklenen çocuklar ve sanığın mahkûmiyetlerine karar vermiş, bu hükümlerin de suça sürüklenen çocuklar ve sanık müdafileri ile katılanlar ..., ..., ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 04.07.2017 tarih ve 993-2532 sayı ile;
"…Oluşa ve dosya kapsamına göre Çarşamba Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/59 E. sayılı dosyasında, bu dosyanın mağduru ...’ın, suça sürüklenen çocuk ...’in amcası ...’nin öldürülmesine azmettirme suçundan yargılandığı, 16.05.2012 tarihinde yapılacak duruşma öncesi suça sürüklenen çocuk ...’in arkadaşı olan diğer suça sürüklenen çocuklar ... ve ... ile sanık ...’ı evlerinin önünden aldığı ve topluca adliyeye geldikleri, öğleden sonra olduğunu öğrendikleri duruşmadan önce adliye karşısındaki parkta oturup konuştukları, burada ...’in diğerlerine 'kavga çıkaracağız, herkes vuracak, amcamın kanı yerde kalmayacak' dediği, ...’in, ...’e açık renkli bir bıçak verdiği, ...'in bunu cebine koyduğu, ...'in üzerinde ustura olduğu, bu usturayı sanık ...'a verdiği, ...'in de ...’den aldığı bıçağı saklaması için ...’e geri verdiği, ..., ... ve ...’in adliyeye girmek üzere önden yürüdükleri ... ve ...'in bıçak ve usturayı adliye içerisine sokmayı başardıktan sonra ...’in bıçağı ...’e verdiği duruşma salonundaki yer darlığı nedeniyle ...’in duruşma salonuna giremediği ve duruşmayı dışarda bekleme salonunda takip ettiği, 5-6 saat süren duruşma sonunda bir anda ortalığın karıştığı, ...’in hızla gelerek sağ cebine koyduğu bıçağı çıkarıp arkası dönük vaziyette ...’a sırtından iki kez bıçak darbesi vurduğu, üçüncü kez vuracağı sırada engellendiği, sonrasında diğerlerine 'kaçın' diye bağırarak daha önce planladıkları üzere yangın merdiveninden aşağıya inip adliyenin arka bahçesinden kaçtıkları olayda;
1-Kan gütme saikinin varlığı için başkaca bir neden eklenmeksizin münhasıran bu saik ile hareket edilmesi gerektiği, Dairemizin uygulamalarında da benimsendiği üzere, 'öldürenin öldürülmesi' hallerinde anılan hükmün uygulama alanı bulunmadığı, amcası ...'nin öldürülmesine azmettirmekten yargılanan ...’ı öldürmeye teşebbüs eden suça sürüklenen çocuk ... hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerektiği, suça sürüklenen çocuk ... ile fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek fiil üzerinde ortak hakimiyet kurdukları anlaşılan sanık ... ve suça sürüklenen çocuklar ... ve ... hakkında fiili birlikte gerçekleştirenler olarak TCK'nun 37/1. maddesinin tatbiki gerektiği, oluş ve kabule göre olay günü ve öncesi bir plan dahilinde hareket ettikleri belirlenen suça sürüklenen çocuklar ve sanık ... hakkında tasarlamaya ilişkin hükmün uygulanması gerektiği gözetilmeden, suça sürüklenen çocuk ... hakkında TCK'nun 82/1-a, 35, 29, 31/3 yine suça sürüklenen çocuklar ... ve ... hakkında 37/1 delaletiyle TCK'nun 82/1-a, 35, 31/3 ve sanık ... hakkında TCK'nun 82/1-a, 35 maddeleri ile uygulama yerine delillerin değerlendirmesinde ve suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm tesisi,
2-5237 sayılı TCK.nun 53. maddesi uyarınca belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılan sanık ... hakkında Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih ve 2014/140 esas- 2015/85 karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK'nun 53. maddesindeki bazı ibarelerin iptal edilmesine karar verildiğinden 5237 sayılı TCK'nun 53. maddesinde belirilen hak yoksunlukları yönünden sanığın hukuki durumunun iptal kararı doğrultusunda yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması," isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Çarşamba Ağır Ceza Mahkemesi 1. Ceza Dairesi 05.10.2017 tarih ve 135-220 sayı ile;
"...SSÇ ...’in, SSÇ ...’in ısrarı üzerine olay öncesinde bıçağı kemerin altına saklamak suretiyle arama noktasından geçip adliyeye girdiği ve bıçağı SSÇ ...’e verdiği,
SSÇ ...’in, üzerindeki usturayı sanık ...’a verdiği, sanık ...’ın da bunu kabul ettiği, usturayı kemerinin altına saklayarak adliyeye girdiği ve içeride usturayı ssç ...’in istemesi üzerine ona verdiği,
SSÇ'ler ... ve ... ile sanık ...’nın SSÇ ...’in, olay öncesinde, adliyeye gelmeleri doğrultusunda verdiği talimat üzerine hareket ettikleri, onun yanında bekleyerek yanında olduklarını davranışlarıyla ortaya koydukları sabit ise de; dinlenen tanık ...’nin; '... duruşma salonundan çıkarken ... koridorun sonundan onu görüp koşarak gelerek bıçak vurdu. ancak ...'in yanındaki arkadaşları onunla birlikte gelmedi' ve '... dışındaki SSÇ'ler ile sanıkların koridorda birilerine vurduklarını ya da bıçak çektiklerine dair birşey hatırlamıyorum' şeklindeki yeminli beyanları, sanık ...'nın alınan savunmasında ' Duruşma bitiminde koridorda ..., ....ye tükürdü. Bundan sonra kavga çıktı. Kavga çıkınca ben karışmadan yangın merdiveninden aşağı inerek kaçtım' şeklindeki; SSÇ ...'in 'Duruşma bitiminde koridorda kavga çıktı. Neden çıktığını, ilk olarak kimin kime vurduğunu görmedim.', şeklindeki; ssç ...'in 'Duruşma sonunda kavga çıktı, ...'in ...'ı bıçakladığını ben görmedim', şeklindeki savunmaları ile, katılan ...'ın da' duruşmanın bitiminde, duruşma salonundan çıkarken polis ile duruşmada çıkış şekli ile ilgili tartışırken sırtımdan bıçaklandım. Aslında bıçaklandığımı ilk anda hissetmedim. Kimin bıçakladığını da görmedim.' şeklindeki anlatımı karşısında; tetkik olunan kamera kayıtları incelenip fotoğraflandığında duruşma salonu dışında SSÇ ...’in kamera saatine göre S:17:21:15’te karşı koridorda camdan dışarıya baktığı, diğer ssç'ler ve sanığın koridor başında ve duruşma salonunun kapısına uzak mesafedeki bankların bulunduğu noktada bekledikleri/oturdukları, duruşma çıkışı meydane gelen kargaşayı fırsat bilen SSÇ ...’in eli cebinde olduğu halde ve diğerleri ile birlikte S:17:22:00’da, koridorun orta yerinde çıkan kargaşayı izlediği, bir kısım SSÇ’lerin ve sanıkların beyanlarından anlaşılacağı üzere SSÇ ...’in ağabeyi ....’un, aldığı darbeden yere düştüğü, S:17:22:18, S:17:22:19, S:17:22:23 ve S:17:22:24 itibarıyla SSÇ ...’in, arkadaşlarının arkasında durduğu yerden sıyrılarak kargaşanın çıktığı yöne doğru bir anda fırlayarak mağdur ...’i bıçaklayarak geri çekildiği, S:17:22:26 itibarıyla elindeki bıçak ile kamera açısına girdiği ve S:17:22:32’de koşarak olay yerini terk ettiği, SSÇ ...’in, elindeki bıçak ile ileriye fırladığını gösteren zaman dilimi olan 17:22:00 ve 17:22:18’de görüldüğü üzere SSÇ ... ile beklemekte olan diğer SSÇ’lerin ve sanığın, kargaşayı izledikleri yerde beklemeye devam ederek olaya müdahil olmadıkları, bir kısmının kenara çekildiği, SSÇ’lerin ve sanığın, SSÇ ... eylemini gerçekleştirirken iddianamede belirtildiğinin aksine kargaşanın içerisine girerek mağdur ...’in etrafını çevreleyip herhangi bir şekilde perdeleme yapmadıkları, ssç ...'in oluşan kargaşaya uzak bir yerde ( bu an kamera kayıtlarında gözükmektedir) bir an salt bu şahısların arkasına saklanmasının eylemin bu şahıslarca perdeleme olarak kabulüne yetmeyeceği; zira hem ...'in hem de arkadaşlarının çıkan kargaşa yerinden uzak olmaları sebebiyle ssç ... ve ... ile sanık ...'ın müdahalesi olmadan gerçekleşen kargaşa anında tüm bu şahısların katılan ... tarafından görülmelerinin de mümkün olmadığı; nitekim bu hususu katılanın da ifadesinde doğruladığı, ssç'ler ve sanığın olan biteni seyrettikleri anlaşılmakla bizatihi SSÇ ... ile duruşmaya gelip , suçta kullanılan ve kullanılmak istenen aletlerin adliyeye girişini sağlayıp, SSÇ ...'e olay anından önce suçta kullandığı bıçağı vermekten ibaret eylemlerinden ötürü 'fiili birlikte gerçekleştiren kişiler' olarak değerlendirilemeyecekleri kanaatine varılmıştır.
SSÇ ...’in kaçtığını görmeleri üzerine ssç'ler ve sanık ...'ın da olay yerinden kaçtığı, SSÇ ...’in, kavga çıkması durumunda kavgaya katılmaları hususunda arkadaşlarına telkinde bulunmuş ise de; bu şahıslar tafafından çıkarılan bir kargaşa olmadan başkaca sebeplerle oluşan kargaşa esnasında ssç ... tarafından gerçekleşen bıçaklama esnasında SSÇ’ler ... ve ... ile sanık ...'nın SSÇ ...'in eylemine asli fail olarak iştirak edip ,eylem ve fikir birliği içinde hareket ederek fiili birlikte işlediklerinden söz edilemeyeceği, suçun işlenişi sırasında fiil üzerinde ortak hakimiyet kurmadıkları" şeklindeki gerekçeyle bozmaya direnerek önceki hükümler gibi sanığın ve suça sürüklenen çocukların mahkûmiyetlerine karar vermiştir.
Bu hükümlerin de katılanlar .... ve ... vekili, Cumhuriyet savcısı, sanık ve suça sürüklenen çocuklar müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 03.07.2018 tarihli ve 2324 sayılı Bozma istekli tebliğnamesi ile dosya 6763 sayılı Kanun'un 36. maddesi ile değişik CMK’nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 25.02.2019 tarih ve 4872-1065 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
II. UYUŞMAZLIK KAPSAMI VE KONUSU
İnceleme dışı suça sürüklenen çocuk ... hakkında teşebbüs aşamasında kalan tasarlayarak öldürme suçundan verilen mahkûmiyet hükmü ile katılan ...’ı öldürmeye azmettirmekten sanık...., bu suça yardım etmekten sanıklar ....ve .... ile suça sürüklenen çocuklar ...ve ... hakkında verilen beraat hükümleri Özel Dairenin onama kararı ile kesinleşmiş olup temyizin ve direnmenin kapsamına göre inceleme sanık ve suça sürüklenen çocuklar hakkında teşebbüs aşamasında kalan tasarlayarak öldürme suçuna yardım suçundan kurulan mahkûmiyet hükümleri ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yerel Mahkemesi arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık ve suça sürüklenen çocukların, inceleme dışı suça sürüklenen çocuk ...'in teşebbüs aşamasında kalan nitelikli kasten öldürme suçuna iştiraklerinin TCK'nın 37. maddesi kapsamında müşterek faillik mi yoksa aynı Kanun'un 39. maddesi uyarınca yardım eden niteliğinde mi olduğunun belirlenmesine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
İncelenen dosya kapsamından;
Çarşamba Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/59 esas sayılı dosyası kapsamında, katılan ...’in, inceleme dışı suça sürüklenen çocuk ...'in amcası olan ...’nin 20.01.2012 tarihinde öldürülmesine azmettirme suçundan sanık sıfatıyla tutuksuz olarak yargılandığı, 16.05.2012 tarihinde yapılacak duruşma öncesi inceleme dışı ...’in, arkadaşları olan sanık ve suça sürüklenen çocukları, evlerinin önünden aldıktan sonra adliyeye getirdiği, adı geçenlerin öğleden sonra olduğunu öğrendikleri duruşmadan önce adliye karşısındaki parkta oturup konuştukları, burada inceleme dışı ...’in, diğerlerine hitaben; "Kavga çıkaracağız, herkes vuracak, amcamın kanı yerde kalmayacak!" dediği ve devamında suça sürüklenen çocuk ... tarafından kendisine verilen açık renkli bıçağı cebine koyduğu, ancak kısa süre sonra aldığı bıçağı saklaması için suç sürüklenen çocuk ...’e iade ettiği, suça sürüklenen çocuk ...’in de üzerinde bulunan usturayı sanığa verdiği, hemen ardından sanık ve suça sürüklenen çocuklar ile inceleme dışı ...’in adliyeye doğru yürüdükleri, sanık ve suça sürüklenen çocuk ...’in üzerlerinde bulunan ustura ve bıçağı bir şekilde adliye içerisine sokmayı başardıkları, sonrasında suça sürüklenen çocuk ...’in üzerindeki bıçağı inceleme dışı ...’e verdiği, duruşma salonundaki yer darlığı sebebiyle inceleme dışı ... ve yanındakilerin duruşma salonuna giremedikleri, duruşmayı dışarıdaki bekleme yerinde takip ettikleri, 5-6 saat süren duruşma sonunda bir anda ortalığın karıştığı, inceleme dışı ...’in hızlı bir şekilde gelerek sağ cebindeki bıçağı çıkarıp arkası dönük vaziyetteki .... lakaplı katılan ...'i sırtından iki kez bıçakladığı, üçüncü kez bıçaklama girişiminin ise tanık ... tarafından engellendiği, bu sırada inceleme dışı ...'in diğerlerine; "Kaçın!" diye bağırması üzerine daha önce planlandığı şekilde sanık ve suça sürüklenen çocukların yangın merdiveninden aşağıya inip adliyenin arka bahçesinden kaçtıkları, katılanın olay sebebiyle hayati tehlike geçirecek şekilde yaralandığı hususunda Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
IV. GEREKÇE
A. İlgili Mevzuat ve Öğretide Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Görüşler
TCK'da suça iştirakte, faillik ve şeriklik ayrımı öngörülmüş, azmettirme ve yardım etme, şeriklik kavramı içinde değerlendirilmiştir.
Kanun’un 37. maddesindeki;
"(1) Suçun kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri, fail olarak sorumlu olur.
(2) Suçun işlenmesinde bir başkasını araç olarak kullanan kişi de fail olarak sorumlu tutulur. Kusur yeteneği olmayanları suçun işlenmesinde araç olarak kullanan kişinin cezası, üçte birden yarısına kadar artırılır." şeklindeki hüküm ile maddenin birinci fıkrasında müşterek faillik, ikinci fıkrasında ise dolaylı faillik düzenlenmiştir.
Kanun’da suç olarak tanımlanan fiilin, birden fazla suç ortağı tarafından iştirak hâlinde gerçekleştirilmesi durumunda TCK’nın 37/1. maddesinde düzenlenen müşterek faillik söz konusu olacaktır.
Öğretideki görüşler de dikkate alındığında müşterek faillik için iki şartın birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir:
1- Failler arasında birlikte suç işleme kararı bulunmalıdır.
2- Suçun işlenişi üzerinde birlikte hâkimiyet kurulmalıdır.
Müşterek faillikte, birlikte suç işleme kararının yanı sıra fiil üzerinde ortak hâkimiyet kurulduğu için her bir suç ortağı fail konumundadır. Fiil üzerinde ortak hâkimiyetin kurulup kurulmadığının belirlenmesinde suç ortaklarının suçun icrasında üstlendikleri rolleri ve katkılarının taşıdığı önem göz önünde bulundurulmalıdır.
Suçun icrasına iştirak etmekle birlikte, işlenişine bulunduğu katkının niteliği gereği kanuni tanımdaki fiili gerçekleştirmeyen diğer suç ortaklarına şerik denilmekte olup, TCK’da şeriklik, azmettirme ve yardım etme olarak iki farklı şekilde düzenlenmiştir. Buna göre, kanuni tanımdaki fiili gerçekleştirmeyen veya özel faillik vasfını taşımadığı için fail olamayan bir suç ortağı, gerçekleşen fiilden TCK'nın Kanun’un 40. maddesinde düzenlenen bağlılık kuralı uyarınca sorumlu olmaktadır.
TCK’nın 39/2. maddesindeki düzenlemeye göre, yardım etme; maddi yardım ve manevi yardım olarak ikiye ayrılmaktadır.
1- Bir suçun işlenmesine maddi yardımda bulunma çok çeşitli şekillerde ortaya çıkmakla birlikte anılan maddede maddi yardım;
a) Suçun işlenmesinde kullanılan araçları temin etmek,
b) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında maddi yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak,
Olarak sayılmıştır.
2- Manevi yardım ise;
a) Suç işlemeye teşvik etmek,
b) Suç işleme kararını kuvvetlendirmek,
c) Suçun işlenmesinden sonra yardımda bulunmayı vaad etmek,
d) Suçun nasıl işleneceği konusunda yol göstermek,
Şeklinde belirtilmiştir
B. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme
Ceza Genel Kurulunca da müzakere esnasında izlenen kamera görüntüleri, tanık Meral'in aşamalardaki istikrarlı anlatımları, inceleme dışı sanıklar, inceleme dışı ..., suça sürüklenen çocuklar ve sanığın beyan ve savunmalarına göre; sanık ve suça sürüklenen çocukların arkadaşları olan inceleme dışı ...'in olay öncesinde adliyeye birlikte gitmeleri doğrultusunda verdiği talimat üzerine hareket ettikleri, uzun süren duruşmanın bitimine kadar adliyede bekledikleri, duruşmanın hemen bitiminde, arkadaşlarının arkasında durduğu yerden sıyrılarak kargaşanın çıktığı yöne doğru bir anda fırlayan inceleme dışı ...'in tek başına katılan ...'i bıçakladığı, suça sürüklenen çocuklar ve sanığın ise kargaşayı izledikleri yerde beklemeye devam ederek olaya müdahil olmadıkları hususları birlikte değerlendirildiğinde; olay yerine yakın bir yerde bulunmakla birlikte suça sürüklenen çocuklar ve sanığın, inceleme dışı ... tarafından işlenen kasten öldürmeye teşebbüs suçunun icrai hareketlerini gerçekleştirmemeleri, katılan ...'in direncini kıracak herhangi bir davranışta bulunmamaları ve söz konusu suçun icrasının başarı ile sonuçlanmasına yönelik katkılarının olmaması sebebiyle müşterek fail olarak sorumlu tutulmamaları gerektiği konusunda kuşku bulunmamakla birlikte inceleme dışı ... ile birlikte duruşmaya gelmeleri ve suçta kullanılan bıçak ile kullanılmak istenen usturanın adliyeye sokulmasını sağlayıp inceleme dışı ...'e olaydan kısa süre önce bıçağı vermeleri, bu suretle de inceleme dışı ...'in işlediği suçun icrasını, gerek işlemesinden önce gerekse işlemesi sırasında kolaylaştırdıkları, açıklanan nedenlerle eylemlerinin, TCK'nın 39/2-b-c maddesi kapsamında teşebbüs aşamasında kalan nitelikli kasten adam öldürme suçuna yardım etme suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yerel Mahkeme hükmündeki direnme gerekçesinin isabetli olduğuna, usul ve kanuna uygun direnme kararına konu hükümlerin onanmasına karar verilmelidir.
V. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1- Çarşamba Ağır Ceza Mahkemesinin direnme gerekçesinin ile İSABETLİ OLDUĞUNA,
2- Çarşamba Ağır Ceza Mahkemesinin suça sürüklenen çocuklar ve sanık hakkındaki 05.10.2017 tarihli ve 135-220 sayılı direnme kararına konu mahkûmiyet hükümlerinin ONANMASINA,
3- Dosyanın, mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 06.12.2023 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.