"İçtihat Metni"
YARGITAY DAİRESİ : 1. Ceza Dairesi
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 3214-3325
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Nitelikli kasten öldürme suçundan sanık ...'ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 82/1-d, 29, 62, 53, 54 ve 63. maddeleri uyarınca 18 yıl 4 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, müsadereye ve mahsuba ilişkin Antalya 7. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 17.07.2020 tarihli ve 281-240 sayılı hükme yönelik katılanlar vekili ve sanık müdafii tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesince duruşma açılarak yapılan inceleme sonucunda 23.12.2020 tarih ve 2675-2800 sayı ile istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir. Bu kararın da katılanlar vekili ve sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 16.09.2021 tarih ve 7734-12383 sayı ile;
"...Mahkemenin kabulüne ve dosya kapsamına göre; kardeş olan sanık ile maktul arasında miras nedeniyle anlaşmazlık ve husumet bulunduğu, bu nedenle aralarında zaman zaman tartışma yaşandığı, sanığın aksi sabit olmayan savunmalarına göre, maktulün olay günü sanığa yönelik küfür içeren sözler söylediği bunun üzerine sanığın babasına ait av tüfeği ile hedef gözeterek ateş etmek suretiyle maktulü kasten öldürdüğü anlaşılan olayda;
Maktulden kaynaklanan ve sanığa yönelen hakaretten ibaret haksız sözler nedeniyle 18 yıldan 24 yıla kadar hapis cezası öngören TCK'nın 29. maddesi uyarınca asgari düzeyde indirim yapılması cezanın daha fazla belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde 22 yıl hapis cezası belirlenerek eksik ceza tayin edilmesi...” isabetsizliğinden bozulmasına ve dosyanın Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmiştir.
II. DİRENME GEREKÇESİ
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesince 17.11.2021 tarih ve 3214-3325 sayı ile; Olay öncesinde, sanık ve maktul arasında miras nedeniyle anlaşmazlık ve husumet bulunduğu, bu nedenle zaman zaman aralarında miras nedeniyle tartışmalar yaşandığı, sanığın aksi sabit olmayan savunmasına göre, olay tarihinden iki yıl kadar önce, maktulün sanığa hakaret içeren sözler sarf ettiği, olay günü de sanığın traktörüyle evinin yanına geldiği sırada, maktulün sanığa yönelik hakaret içeren sözler sarf ettiği, sanık eve girdikten sonra, evde bulunan eşinden maktul ...'nin yemek yiyip içtikleri sırada küfürlü konuştuğunu, 'size soracağım, hepinizin anasını avradını sinkaf edeceğim, orada bir tane sağlam adam koymayacağım, anneme bakmayacağım, inletecem, ben bu topraklar için adam öldürdüm, kim bakarsa baksın a... Koyayım' dediğini öğrendiği, bu arada maktulün oğlu ...'dan ateş etmesini istediği, ...'ın da tüfekle birden fazla kez havaya doğru ateş ettiği, bu nedenle sanığın maktule yönelik eylemini haksız tahrik altında gerçekleştirdiğinin kabulü gerektiği, sanık lehinde haksız tahrik hükümleri uygulanırken, maktulden gelen haksızlığın sayısı ve boyutu dikkate alındığında, indirimin alt sınırdan uzaklaşılarak yapılması gerektiği" gerekçesiyle bozmaya direnerek önceki hüküm gibi istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bu hükmün de sanık müdafii ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21.03.2022 tarihli ve 13670 sayılı temyiz isteminin esastan reddi istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, 6763 sayılı Kanun'un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun'a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 02.06.2022 tarih ve 2719-4363 sayı ile direnme kararının yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan nedenlerle karara bağlanmıştır.
III. UYUŞMAZLIK KAPSAMI, KONUSU VE ÖN SORUN
Sanığın katılan ...’a yönelik eylemi nedeniyle kasten öldürmeye teşebbüs suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü Özel Dairece temyiz isteminin reddine karar verilmek suretiyle kesinleşmiş olup direnmenin kapsamına göre inceleme; sanığın maktul ...’a yönelik eylemi nedeniyle nitelikli kasten öldürme suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Yargıtay 1. Ceza Dairesi ile Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesi arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık ... hakkında, haksız tahrik altında nitelikli kasten öldürme suçundan kurulan hükümde TCK'nın 29. maddesi uyarınca belirlenen ceza miktarının isabetli olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 27. maddesi uyarınca, Özel Dairece bozma kararı verildikten sonra bozmanın niteliğine göre dosyanın gönderildiği Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesince TCK'nın 61. maddesine göre yeniden hüküm kurulmasının gerekip gerekmediğinin ve direnmeye konu hüküm olarak esastan red kararı verilmesinin yeterli olup olmadığının öncelikle değerlendirilmesi gerekmektedir.
IV. GEREKÇE
A. İlgili Mevzuat ve Öğretide Ön Soruna İlişkin Görüşler
07.10.2004 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun'un 25 ve geçici 2. maddeleri uyarınca kurulan bölge adliye mahkemeleri, 07.11.2015 tarihli ve 29525 sayılı Resmî Gazete'de ilan edildiği üzere 20.07.2016 tarihinde tüm yurtta göreve başlamıştır. Bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçmesiyle birlikte istinaf kanun yolu uygulamaya girmiş, böylece ülkemizde fiilen üç dereceli yargı sistemine geçilmiştir. İstinaf, ilk derece mahkemelerinin henüz kesinleşmemiş hükümlerinin hem maddi hem de hukuki yönden denetlenmesi için kabul edilmiş olan olağan bir kanun yolu olup ikinci derecedir. 5235 sayılı Kanun'un 3. maddesinde de istinaf incelemesi yapacak olan bölge adliye mahkemelerinin adli yargı ikinci derece mahkemeleri olduğu açıkça belirtilmiştir. İstinaf kanun yolunda ilk derece mahkemesinin hükmü, hem delillerin tespiti, değerlendirilmesi ve sübut konusundaki hatalar yönünden hem de sabit kabul edilen olaylara hukuk normları uygulanırken hata yapılıp yapılmadığı yönünden incelenir.
Maddi sorunun incelenmesinin kapsamına göre istinaf geniş anlamda istinaf ve dar anlamda istinaf olarak ikiye ayrılmaktadır. Klasik istinaf da denilen geniş anlamda istinafta muhakeme baştan sona tekrarlanmakta iken dar anlamda istinafta muhakeme baştan sona tekrarlanmaz, yalnızca gerekli görülen hususlarda öğrenme muhakemesi yapılmak suretiyle ilk derece mahkemesi tarafından yapılan tespitler kontrol edilir. Günümüzde genel eğilimin dar anlamda istinaftan yana olduğu görülmektedir. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 282. maddesi uyarınca bölge adliye mahkemesi, gerekli görülen tanıkların, bilirkişilerin dinlenmesine ve keşfin yapılmasına karar vereceğinden, CMK'nın dar anlamda istinafı kabul ettiği söylenebilir.
Uyuşmazlığın isabetli bir hukuki çözüme kavuşturulabilmesi için, bölge adliye mahkemeleri ceza dairelerinin dosyayı ve dosyayla birlikte sunulmuş olan delilleri inceledikten sonra verebileceği kararları düzenleyen CMK'nın 280. maddesine değinilmesi gerekmektedir.
CMK'nın "Bölge adliye mahkemesinde inceleme ve kovuşturma" başlıklı 280. maddesi;
"(1) Bölge adliye mahkemesi, dosyayı ve dosyayla birlikte sunulmuş olan delilleri inceledikten sonra;
a) İlk derece mahkemesinin kararında usule veya esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığını, delillerde veya işlemlerde herhangi bir eksiklik olmadığını, ispat bakımından değerlendirmenin yerinde olduğunu saptadığında istinaf başvurusunun esastan reddine, 303 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (c), (d), (e), (f), (g) ve (h) bentlerinde yer alan ihlallerin varlığı hâlinde hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine,
b) (Ek:20/7/2017-7035/15 md.) Cumhuriyet savcısının istinaf yoluna başvurma nedenine uygun olarak mahkumiyete konu suç için kanunda yazılı cezanın en alt derecesinin uygulanmasını uygun görmesi hâlinde, hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine,
c) (Ek:17/10/2019-7188/27 md.) Başka bir araştırmaya ihtiyaç duyulmadan cezayı kaldıran veya cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsî sebeplere ya da şahsî cezasızlık sebeplerine bağlı olarak daha az ceza verilmesini veya ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesini gerektiren hâllerde, hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine,
d) (Ek:20/7/2017-7035/15 md.) Olayın daha fazla araştırılmasına ihtiyaç duyulmadan davanın reddine karar verilmesi veya güvenlik tedbirlerine ilişkin hatalı kararın düzeltilmesi gereken hâllerde hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine,
e) İlk derece mahkemesinin kararında 289 uncu maddenin birinci fıkrasının (g) ve (h) bentleri hariç diğer bentlerinde belirtilen bir hukuka aykırılık nedeninin bulunması hâlinde hükmün bozulmasına ve dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere hükmü bozulan ilk derece mahkemesine veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği diğer bir ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
f)(Ek:17/10/2019-7188/27 md.) Soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmediğinin veya önödeme ve uzlaştırma usulünün uygulanmadığının anlaşılması ya da davanın ilk derece mahkemesinde görülmekte olan bir dava ile birlikte yürütülmesinin zorunlu olması hâlinde hükmün bozulmasına ve dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere hükmü bozulan ilk derece mahkemesine veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği diğer bir ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
g) Diğer hâllerde, gerekli tedbirleri aldıktan sonra davanın yeniden görülmesine ve duruşma hazırlığı işlemlerine başlanmasına,
Karar verir.
(2) (Ek:18/6/2014-6545/77 md.) Duruşma sonunda bölge adliye mahkemesi istinaf başvurusunu esastan reddeder veya ilk derece mahkemesi hükmünü kaldırarak yeniden hüküm kurar.
(3) (Ek:20/7/2017-7035/15 md.) Birinci ve ikinci fıkra uyarınca verilen kararların sanık lehine olması hâlinde, bu hususların istinaf isteminde bulunmamış olan diğer sanıklara da uygulanma olanağı varsa bu sanıklar da istinaf isteminde bulunmuşçasına verilen kararlardan yararlanırlar" şeklinde düzenlenmiştir.
Görüldüğü üzere, CMK'nın 280. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında, bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin dosyayı ve dosyayla birlikte sunulmuş olan delilleri inceledikten sonra verebileceği kararlar "istinaf başvurusunun esastan reddine", "düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine", "hükmün bozulmasına" ve "davanın yeniden görülmesine" olarak sayılmış, davanın yeniden görülmesi kararını veren bölge adliye mahkemesi ceza dairesinin duruşma sonunda ya istinaf başvurusunu esastan reddedeceği ya da ilk derece mahkemesinin hükmünü kaldırarak yeniden hüküm kuracağı belirtilmiştir.
Gelinen aşamada uyuşmazlığın sağlıklı bir çözüme kavuşturulması için bölge adliye mahkemesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararlarının bozulmasından sonra verilen direnme kararları üzerinde durulmasında yarar bulunmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun istikrar kazanmış uygulamalarına göre bir hüküm bozulmuş olmakla tamamen ortadan kalkacağından, mahkemelerce direnme kararı verilirken CMK'nın 230, 231 ve 232. maddelerine uygun yeni bir hüküm kurulması zorunludur. CMK'nın 230 ve 232. maddeleri uyarınca, aynı Kanun'un 223. maddesine göre hükmün ne olduğu herhangi bir tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmeli, bozulmakla tamamen ortadan kalkan ve infaz yeteneğini yitiren önceki hükme atıf yapılmasıyla yetinilmemeli, onandığı takdirde başka bir kararın varlığını gerektirmeden infaza esas alınabilecek nitelikte yeni bir hüküm kurulmalıdır. Öğretide de "Yargıtay’dan verilen bozma kararına bölge adliye veya ilk derece mahkemesinin direnme hakkı vardır. Bir karar bozulmakla tamamen ortadan kalkacağından direnme kararlarında da 5271 sayılı CMK’nın 230, 231 ve 232. maddeleri gereğince yeniden hüküm kurulmalı ve kurulan bu hüküm sorun, gerekçe ve sonuç bölümlerinden oluşmalıdır. Bu nedenle direnme kararlarında da olay özetlenmeli, neden bu sonuca ulaşıldığı gerekçelendirilmeli ve hukuki nitelemeye yer verilmelidir" (Nur Centel/Hamide Zafer, Ceza Muhakemesi Hukuku, Beta, 12. Baskı, 2015, İstanbul, s. 812.) şeklinde görüşlere yer verilmiştir. Bu husus bölge adliye mahkemeleri kurulduktan sonra da geçerliliğini sürdürmekte olup ilk derece mahkemesi için yeni bir hüküm kurulması zorunlu olduğu gibi bölge adliye mahkemeleri için de bu kural geçerlidir.
Yargıtay, temyiz edilen hükmü temyiz başvurusunda gösterilen hükmü etkileyecek nitelikteki hukuka aykırılıklar nedeniyle bozar. Bozma kararı, hukuka aykırılık nedeniyle bölge adliye mahkemesinin son kararının kaldırılmasıdır (Fidan Balcı/Seyithan Öztürk, Ceza Yargılamasında İstinaf ve Temyiz, Adalet Yayınevi, Ankara, 2020, s.462.). Ancak bölge adliye mahkemesince verilen istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararın temyiz incelemesi sonucunda bozulmasıyla ilk derece mahkemesi tarafından kurulan ilk hükmün de bozulduğu kabul edilmelidir. İstinaf başvurusunun esastan reddi kararı tek başına infaz yeteneği bulunan ve hukuk düzeninde sonuç doğuran bir hüküm değildir. Bölge adliye mahkemesinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararı ilk derece mahkemesince verilen hükme sıkı sıkıya bağlı olduğundan Yargıtayın bozma kararıyla ilk derece mahkemesi hükmü de tamamen ortadan kalkar. CMK'nın 223. maddesinde hükümlerin neler olduğu açıkça sayılmış olup istinaf başvurusunun esastan reddi gibi kararlar hüküm olarak kabul edilmemiştir. Bölge adliye mahkemesince verilen kararda anılan maddede sayılan hükümlerden biri kurulmamış ve bu karar da temyiz incelemesi sonucu bozulmuş ise direnme kararı verilirken ilk derece mahkemesi tarafından verilen hüküm yeniden kurulmalıdır.
Öte yandan, 28.02.2019 tarihli ve 30700 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 7165 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 8. maddesi ile eklenen CMK'nın 304. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca bozma kararı istinaf başvurusunun esastan reddi kararına ilişkin ise Yargıtay dosyayı, gereği için kararı veren ilk derece mahkemesine gönderecektir. Bu düzenlemeyle istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararın bozulmasından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderileceğinden direnme kararı da ilk derece mahkemesince verilebilecektir. Sonuç olarak, yapılan değişiklikle bölge adliye mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddi şeklinde direnme kararı verilemeyeceğinden kanun koyucu tarafından ön soruna ilişkin benzer uyuşmazlıkların önüne geçildiği anlaşılmaktadır.
B. Ön Soruna İlişkin Hukuki Nitelendirme
Bölge Adliye Mahkemesince verilen istinaf başvurularının esastan reddine dair kararın, temyiz edilmesi üzerine Özel Dairece, sanık hakkında asgari düzeyde haksız tahrik indirimi uygulanması gerektiğinden bahisle bozulmasından sonra; Bölge Adliye Mahkemesince ilgili Özel Daire bozma kararına direnilerek yeniden hüküm kurulmaksızın “istinaf başvurusunun esastan reddine” karar verildiği anlaşılan dosyada;
Yargıtay bozma ilamı ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kalkması sonucunda bu hükme bağlı olan ilk derece mahkemesi kararının da tamamen ortadan kalktığı, Antalya 7. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 17.07.2020 tarihli ve 281-240 sayılı karara yönelik istinaf talebi ile Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesince 23.12.2020 tarih 2675-2800 sayı ile istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesine karşın Özel Dairece verilen bozma kararına istinaden her iki kararın da ortadan kalkacağı ve bozma kararına direnen Bölge Adliye Mahkemesince TCK'nın 61. maddesine göre yeniden hüküm kurulması gerektiği kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Bölge Adliye Mahkemesinin direnme kararının, Özel Dairece bozma kararı verildikten sonra bozmanın niteliğine göre Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesince TCK'nın 61. maddesine göre yeniden hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmesi gerekmektedir.
V. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1- Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesince 17.11.2021 tarih ve 3214-3325 sayı ile verilen direnme kararının, “Özel Dairece bozma kararı verildikten sonra bozmanın niteliğine göre Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesince TCK'nın 61. maddesine göre yeniden hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi” isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
2- Dosyanın, gereği için kararı veren Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesine, kararın bir örneğinin de bilgi için İlk Derece Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 29.03.2023 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.