"İçtihat Metni"
İTİRAZ
HÜKÜMLÜ
İtirazname No : 2018/99628
KARARI VEREN
YARGITAY DAİRESİ : 3. Ceza Dairesi
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 1249-2107
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Silahlı terör örgütüne üye olma suçundan sanık ...’nın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 314/2, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 5/1, TCK’nın 62, 53, 58/9 ve 63. maddeleri uyarınca 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve mahsuba ilişkin Ordu 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 14.02.2018 tarihli ve 185-71 sayılı hükmün, sanık müdafii tarafından istinaf edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesince duruşma açılarak yapılan yargılama sonucunda 14.11.2018 tarih ve 1249-2107 sayı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 21.12.2022 tarih ve 8809-9695 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
II. İTİRAZ SEBEPLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 01.03.2023 tarih ve 99628 sayı ile;
"...Sanık hakkında Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesince verilen istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin karar 14/11/2018 tarihli olup CMK'nın 282. maddesinin 1. fıkrasına 'f' bendi ile eklenen istisnanın o tarihte henüz yürürlükte olmadığı ve sanığın yokluğunda duruşma yapılarak karar verilmesine ilişkin diğer istisnai hükümlerin hiçbirinin uygulanma koşullarının da oluşmadığı dikkate alınarak CMK'nın 282/1 maddesi delaletiyle uygulanması gereken aynı Kanun'un 193/1 maddesi uyarınca daha önce istinaf mahkemesince savunması alınmayan sanığın yokluğunda yargılamaya devamla hüküm kurulması şeklindeki uygulamanın sanığın savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurduğu" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 3. Ceza Dairesince 20.03.2023 tarih ve 3133-1360 sayı ile; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
III. UYUŞMAZLIK KONUSU
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; Bölge Adliye Mahkemesince duruşmalı olarak yapılan istinaf yargılaması sırasında davet edilmesine rağmen gelmediğinden savunması alınamadan yokluğunda yargılamaya devam edilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilen sanığın savunma hakkının kısıtlanıp kısıtlanmadığının belirlenmesine ilişkindir.
IV. OLAY VE OLGULAR
İncelenen dosya kapsamından;
Silahlı terör örgütüne üye olma suçundan sanığın mahkûmiyetine ilişkin Ordu 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 14.02.2018 tarihli ve 185-71 sayılı hükmün, sanık müdafii tarafından istinaf edilmesi üzerine Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesince davanın yeniden görülmesine ve duruşma hazırlığı işlemlerine başlanmasına karar verildiği, bu karar gereğince sanık müdafiine tensip zaptı ekli duruşma gününü bildirir çağrı kağıdı çıkarılmasına ve sanığın sorgu ve savunması SEGBİS vasıtasıyla alınacağından duruşma günü hazır edilmesi için ikametgahının bulunduğu Adana Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine talimat yazılmasına karar verilerek sanık müdafiine duruşma gününü bildirir çağrı kağıdının 08.10.2018 tarihinde tebliğ edildiği, sanığın savunmasının SEGBİS vasıtasıyla alınması amacıyla duruşma günü hazır edilmesi için ikametgahının bulunduğu Adana Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine istinabe talebi yazıldığı, bahse konu talep uyarınca işlem yapan Adana 12. Ağır Ceza Mahkemesince usulüne uygun olarak çıkartılan “Mazeretiniz olmadığı halde duruşmaya gelmediğinizde CMK 176/2 maddesi uyarınca zorla getirileceğiniz ihtar olunur.” şerhini havi tebligatın 17.10.2018 tarihinde “Muhatabın dağıtım saatlerinde çarşıda gittiğini/olduğunu ve aynı konutta beraber ve sürekli oturduğunu beyan eden muhatabın reşit-ehil dayı oğlu ... B... imzasına tebliğ” edildiği,
14.11.2018 duruşmaya kendisine tebligat yapılan sanık müdafiinin yetki belgesi ile görevlendirdiği avukatın katıldığı ancak sanığın gelmediği, duruşmada 03.10.2018 tarihli inceleme raporu, iddianame, Ordu 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 14.02.2018 tarih ve 2017/175-2018/71 sayılı kararı, duruşma tutanakları, hükme esas alınan belgelerin ayrı ayrı anlatıldığı, ilk derece mahkemesinin hüküm vermesinden sonra dosyaya gelen Bylock Tespit ve Değerlendirme Tutanağının okunduğu, beyanları sorulan müdafiin aleyhe olan hususları kabul etmediğini beyan ettiği, mahkemece “CMK'nın 2/1-f maddesinde kovuşturmanın iddianamenin kabulüyle başlayıp hükmün kesinleşmesine kadar geçen evreyi ifade ettiğinin belirtildiği, İlk Derece Mahkemesince sanığın savunmasının alındığı, Dairemizce sanığın yeniden savunmasının alınmasının dosya kapsamına göre gerekli görülmediğinden savunmasının alınması yönündeki ara kararından vazgeçilmesine, önceki savunmasının okunulmasıyla yetinilmesine” karar verilerek sanığın ilk derece mahkemesinde vermiş olduğu savunmasının okunduğu, Cumhuriyet savcısının esas hakkındaki mütalaasını sunmasından sonra diyecekleri sorulan müdafiden savunmasının alındığı ve ardından mahkemenin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verdiği anlaşılmaktadır.
V. GEREKÇE
A. İlgili Mevzuat ve Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Değerlendirmeler
07.10.2004 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun'un 25 ve geçici 2. maddeleri uyarınca kurulan bölge adliye mahkemeleri, 07.11.2015 tarihli ve 29525 sayılı Resmî Gazete'de ilan edilerek 20.07.2016 tarihinde göreve başlamıştır.
Bölge adliye mahkemelerinin Türk yargı sistemine ikinci kez dâhil olmasıyla kanun yolu yargılamasında yeni bir durum ve anlayış ortaya çıkmıştır.İlk derece mahkemelerinden verilen hükümlere karşı başvurulabilen, hatta başvuru olmasa da bir kısmı için re'sen öngörülen bir kanun yolu (CMK madde 272/1) olarak istinafta, hem maddi vakıa denetimi hem de hukuki denetim yapılabilmekte, sebep gösterilmese de ilk derece mahkemesi hükmü, bir bütün olarak incelenmekte, varsa hukuka aykırılıklar re'sen belirlenerek, kural olarak yeniden yapılacak yargılama ile ıslah edilmekte iken, Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin bozma dışında kalan hükümlerini konu edinen temyiz kanun yolu, bir hukuki denetim mekanizması olarak öngörülmüş, temyiz merciinin yetkisi de, kural olarak Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairelerince verilen kararların, maddi ceza hukuku ve muhakeme hukuku normlarının kullanılması bakımından hukuka aykırılık taşıyıp taşımadıklarının incelenmesi ile sınırlanmış (CMK. madde 288/1, 294/2), hukuka aykırılık, aynı yasa maddesinin ikinci fıkrasında; "Bir hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanması" olarak tanımlanmıştır.
CMK'nın "Bölge adliye mahkemesinde inceleme ve kovuşturma" başlıklı 280. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında, bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin dosyayı ve dosyayla birlikte sunulmuş olan delilleri inceledikten sonra verebileceği kararlar; istinaf başvurusunun esastan reddi, düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddi, hükmün bozulması ve davanın yeniden görülmesi olarak sayılmış, davanın yeniden görülmesi kararını veren bölge adliye mahkemesi ceza dairesinin duruşma sonunda ya istinaf başvurusunu esastan reddedeceği ya da ilk derece mahkemesi hükmünü kaldırarak yeniden hüküm kuracağı belirtilmiştir.
İlk derece mahkemesinin kararında usule veya esasa ilişkin bir hukuka aykırılığın bulunduğunu, delillerde veya işlemlerde bir eksiklik olduğunu veya ispat bakımından değerlendirmenin yerinde olmadığını değerlendiren Bölge adliye mahkemesinin, tespit ettiği hukuka aykırılığın mahiyetine göre; ya duruşma açmaksızın mes'eleyi çözerek, düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine ya da davanın yeniden görülmesine ve duruşma hazırlığı işlemlerine başlanmasına karar vermesi gerekecektir. (CMK madde 280/1-g) Duruşma hazırlığı aşamasında bölge adliye mahkemesi daire başkanı veya görevlendireceği üye, 175 inci madde hükümlerine uygun olarak duruşma gününü saptar; gerekli çağrıları yapar. Mahkemece, gerekli görülen tanıkların, bilirkişilerin dinlenilmesine ve keşfin yapılmasına karar verilir. (CMK madde 281/1-2) Duruşma açıldığında 282. maddenin birinci fıkrasında sayılan istisnalar dışında bu Kanunun duruşma hazırlığı, duruşma ve karara ilişkin hükümleri uygulanır. (CMK madde 282/1) Duruşma sonunda bölge adliye mahkemesi istinaf başvurusunu esastan reddeder veya ilk derece mahkemesi hükmünü kaldırarak yeniden hüküm kurar. (CMK madde 280/2)
Kural olarak hukuki denetim yapmakla görevli bir bozma mahkemesi olan Yargıtay'ın aksine, aynı zamanda bir derece mahkemesi olan bölge adliye mahkemesi bir ıslah merciidir. Bu nedenle istinaf incelemesinde aslolan, hukuka aykırılığın duruşma yapılarak ıslah edilmesidir.
Doktrinde farklı görüşler savunuluyor olsa da ( Kaymaz Seydi, Ceza Muhakemesinde İstinaf Seçkin Yayınevi 2. Baskı sayfa 217) bölge adliye mahkemesinde yapılacak duruşmanın hukuki mahiyeti itibariyle ilk derece mahkemesince icra edilen duruşmadan farklı bir hukuki mahiyet taşımadığı açıktır. CMK'nın 282/1. maddesinde bu duruşmada uygulanacak usul kuralları açısından bazı istisnalara yer verilmesi de anılan kurumun bu vasfını değiştirmez.
Bununla birlikte, kendine özgü hususiyetleri olsa da özellikle duruşma açıldığında yapılacak inceleme, araştırma ve değerlendirmeler bağlamında "dar anlamda istinaf" sistemini benimseyen ( Erdem M. Rihan, Ceza Muhakemesinde Yeni Bir Denetim Muhakemesi Yolu olarak İstinaf Seçkin Yayınevi sayfa 13, Birtek Fatih, Ceza Muhakemesinde İstinaf Adalet Yayınevi sayfa 30, Kaymaz age. sayfa 23) ceza yargılama hukukumuz, bölge adliye mahkemesini, ilk derece mahkemelerince verilen hükümlerde bir hukuka aykırılık olduğunu değerlendirip duruşma açılmasına karar verdiğinde, ilk derece mahkemelerince verilen hükümleri ve yapılan iş ve işlemleri tamamen yok sayarak yargılamayı yeniden ve tamamen icra etmeye/yenilemeye mecbur kılmamıştır.
Bölge adliye mahkemesinin, tespit ettiği hukuka aykırılığın mahiyetine göre duruşma açarak davanın yeniden görülmesine karar vermesi ile ilk derece mahkemesince verilen hüküm kendiliğinden ortadan kalkmaz. Fakat hukuki varlığını koruyan hüküm, duruşma sonunda bölge adliye mahkemesinin vereceği karara kadar bir anlamda askıda kalır. Bu cümleden olarak esas itibariyle ilk derece mahkemesince icra olunan ve bölge adliye mahkemesi tarafından hukuken sorunlu görülüp yeniden icrasına karar verilenler dışında kalan yargılama işlemleri de hukuki varlık ve değerlerini korumaya devam ederler. Bu itibarla her ne kadar CMK'nın 282/1. maddesinde bölge adliye mahkemesi tarafından duruşma açıldığında istisnalar dışında bu Kanunun duruşma hazırlığı, duruşma ve karara ilişkin hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmış ise de, bu atfın "dar anlamda" istinaf kanun yoluna ilişkin istisnai hükümleri dahil diğer düzenlemeler doğrultusunda ve fakat bu düzenlemeler bertaraf edilmeden, bölge adliye mahkemesinin takip edeceği usule dair genel bir düzenleme olduğu açıktır. Bu nedenledir ki; bölge adliye mahkemesince duruşma günü tespit edildikten sonra sanık ve müdafii ile varsa katılan ve vekiline duruşma gününü bildirir davetiye tebliğ edilmelidir. Ayrıca gerekli görülen tanıkların, bilirkişilerin dinlenilmesine ve keşfin yapılmasına karar verilir. Ancak çağrılmış olsa da ilk derece mahkemesince usulüne uygun olarak savunması alınan sanığın, yeniden teknik anlamda savunmasının alınmasına, dinlenen tanıkların ve bilirkişilerin tümünün yeniden dinlenmelerine kural olarak gerek yoktur. Doktrin de aynı görüştedir.( Kaymaz age. sayfa 218, Balcı Fidan-Öztürk Seyithan Yargıtay Kararları Işığında Ceza Yargılamasında İstinaf ve Temyiz sayfa 217,218) Mamafih, bölge adliye mahkemesi tarafından hukuken sorunlu görülmesi nedeniyle yeniden icra edilen yargılama işlemlerine ya da ikame olunan delillere karşı hazır bulunan sanıktan diyeceklerinin sorulmasının, özgün anlamında savunma değil ve fakat savunma hakkı kapsamında bir muhakeme işlemi olduğunda şüphe yoktur. Hatta halin icabına göre zaruri görülmesi durumunda hazır olmayan sanığın zorla getirilmesi de gerekebilir. Bütün bunlara rağmen, ilk derece mahkemesince usulüne uygun olarak savunması alınan sanığın, adaletin selameti ve halin icabına göre duruşmada hazır bulunması da mahkemece zaruri görülmüyorsa, duruşma açılmasına sebep olan yargılama işlemlerine ya da ikame olunan delillere karşı diyeceklerinin sorulması için duruşmada hazır olmayan sanığın zorla getirilmesinin mecburi olmadığı kabul edilmelidir. Çünkü savunma için gerekli zaman ve imkanları sağlamakla yükümlü olan mahkemelerin aynı zamanda Anayasanın 141. ve AİHS’nin 6. maddeleri gereğince yargılamanın makul sürede ve en az masrafla icra ve tamamlanmasını sağlamak gibi bir görevi de bulunmaktadır. İHAM'a göre de bu gerekçe, sanığın duruşmada hazır bulunması hakkının sınırlandırılması için meşru bir sebeptir.(Marcello Viola/İtalya p.70)
İHAM de istinaf mahkemesinin sanığın suçlu olup olmadığı konusunda da karar vermek durumunda olduğu hallerde sanık tarafından sunulacak delillerin değerlendirilmesi ve böylece sanığın duruşmada hazır edilip dinlenerek hüküm verilmesi gerektiğini vurgulamakla beraber, sanığın istinaf mahkemesinde dinlenmesinin gerekli olup olmadığının, davanın spesifik özellikleri, istinaf muhakemesinde çözülmesi gereken uyuşmazlığın niteliği, sanığın duruşmada bulunmasındaki menfaat ve haklarının korunması için duruşmada bulunma ihtiyacı gibi hususlar birlikte değerlendirilerek tayin edilmesi gerektiğini belirtmektedir. İHAS'nin 6. maddesi hükümlerinin, istinaf yoluna başvuran sanığın mutlaka duruşmada hazır edilmesi mecburiyeti öngörmediğine işaret eden AİHM (Hermi/İtalya, Başvuru No. 18114/02, 18.10.2006, s. 83), duruşmadan ve duruşma tarihinden usulüne uygun olarak haberdar edildiği halde duruşmaya katılmayan sanığın duruşmada bulunmak ve savunma yapmak hakkından vazgeçtiğini kabul etmiştir.
Nihayet CMK' nın " Duruşma hazırlığı" başlıklı 281/1. fıkrası ," Duruşma hazırlığı aşamasında bölge adliye mahkemesi (daire) başkanı veya görevlendireceği üye, 175 inci madde hükümlerine uygun olarak duruşma gününü saptar; gerekli çağrıları yapar. Tutuksuz sanığa yapılacak çağrıda kendi başvurusu üzerine açılacak davanın duruşmasına gelmediğinde davasının reddedileceği ayrıca bildirilir." şeklinde iken, ikinci cümlesi, özellikle sanık olmasa da müdafiin duruşmada hazır bulunma hakkının engellenmesi suretiyle savunma/ kanun yoluna etkin başvuru hakkının kısıtlandığı gerekçesi ile Anayasa Mahkemesinin 11.8.2017 tarih 30151 sayılı RG de yayımlanan 14.6.2017 tarih 49-113 sayılı kararı ile iptal edilmesi üzerine 20/7/2017 tarih 7035 sayılı Kanunun 16. maddesi ile ilga edilmiştir. Görüldüğü üzere esas itibariyle kanun vazıının ilk iradesi, hiç bir istisnaya mahal bırakmadan meşruhatlı davetiye ile çağrıldığı halde duruşmaya gelmeyen tutuksuz sanığın davasının reddedilmesi gerektiği yönünde tecelli etmiştir.
Keza 17/10/2019 tarih 7188 sayılı Kanunun 28. Maddesi ile, CMK' nın 282/1.fıkrasına eklenen (f) bendine göre; "Sanık, müdafii, katılan ve vekilinin davetiye tebliğ edilmesine rağmen duruşmaya gelmemesi hâlinde duruşmaya devam edilerek sanığın sorgu tutanakları anlatılmak suretiyle dava yokluklarında bitirilebilir. Ancak, 195 inci madde hükümleri saklı kalmak üzere, sanık hakkında verilecek ceza, ilk derece mahkemesinin verdiği cezadan daha ağır ise, her hâlde sanığın dinlenmesi gerekir."
Bu düzenlemeye göre de davetiye tebliğine rağmen duruşmaya gelmeyen sanığın yokluğundan duruşmaya devam edilerek davanın yokluğunda bitirilmesi mümkündür. Ancak istinaf mahkemesinde daha ağır cezaya hükmedilecekse sanığın mutlaka dinlenmesi gerekecektir.
Şu halde, ilk derece mahkemesinde icra olunan öğrenme yargılaması kapsamında, aleni duruşmada savunmasını usulüne uygun olarak yapmış, silahların eşitliği bağlamında, delillere ulaşma, itiraz etme, tanık ve bilirkişileri sorgulama veya yeni delil ikame etme gibi temel savunma argümanlarını kısıtlama olmadan kullanmış olan sanığın, müdafii marifetiyle temsil edildiği bölge adliye mahkemesince yapılacak duruşmaya davet edilmesine rağmen katılmamasının, tek başına yargılamanın icrası ile yokluğunda bitirilmesine, diğer kişilerin dinlenmesine ve delil toplanmasına hukuki bir engel teşkil etmeyeceğinin ve bu cümleden olarak bu yönüyle bir yükümlülük altına sokulmadıkça duruşmalara katılmaktan feragat etmesi nedeniyle savunma hakkının kısıtlanmayacağının kabulü gerekir.
B. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde
Silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan yargılandığı ilk derece mahkemesinde müdafii ile birlikte hazır bulunup usulüne uygun olarak savunmasını yapan,
bu sürece ilişkin olarak savunma hakkının kısıtlandığı yönünde olgusal temellere dayanan iddiası bulunmayan,
müdafii ile birlikte hazır bulunduğu 14.02.2018 tarihli celsede verilen mahkumiyet hükmünün müdafi tarafından istinaf edilmesi üzerine istinaf incelemesini yapan Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Dairesince hükümden sonra gelen Bylock tespit değerlendirme tutanağının okunup tartışılması amacıyla davanın yeniden görülmesi kararı verilerek açılan duruşmaya, usulüne uygun olarak tebliğ edilen davetiyeye rağmen katılmayan
ve fakat müdafii tarafından hükümden sonra gelen Bylock tespit değerlendirme tutanağı ile ilgili savunma yapıldığı belirlenen sanığın yokluğunda yargılamaya devam edilerek "istinaf başvurusunun esastan reddine" karar verildiği anlaşılan olayda savunma hakkının kısıtlanmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, haklı nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 16.10.2024 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.