"İçtihat Metni"
DİRENME
KARARI VEREN
YARGITAY DAİRESİ : 9. Ceza Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Ceza
SAYISI : 530-714
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Cinsel taciz suçundan sanık ...'ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 105/1, 43/1 ve 53. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin İzmir (Kapatılan) 22. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 10.06.2014 tarihli ve 805-749 sayılı hükmün, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 10.04.2019 tarih ve 8745-8989 sayı ile; "...Sanık haklarında düzenlenen iddianamede 5237 sayılı TCK'nın 105/1,43 maddesinin tatbiki istemi yer almadığı halde 5271 sayılı CMK'nın 226. maddesi gereğince ek savunma hakkı verilmeden anılan maddenin uygulanması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan İzmir 21. Asliye Ceza Mahkemesince 02.10.2019 tarih ve 511-638 sayı ile sanığın önceki hüküm gibi mahkûmiyetine karar verilmiştir.
Bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 18.05.2021 tarih ve 6509-3470 sayı ile; "Sanığın işlediği cinsel taciz suçunun üst sınırının iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektirmesi ve mahkemece mahkumiyet hükmü kurulmasının ardından 17.10.2019 tarihinde yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanunla yeniden düzenlenen 5271 sayılı CMK’nın 251. maddesindeki basit yargılama usulüne dair kanuni düzenlemeden sonra 7188 sayılı Kanunun geçici 5. maddesinin 1/c bendine yönelik olarak 19.08.2020 günlü, 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 25.06.2020 tarih ve 2020/16 Esas-2020/33 sayılı Kararı ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununa 7188 sayılı Kanunun 31. maddesiyle eklenen geçici 5. maddesinin (d) bendinde yer alan 'kovuşturma evresine geçilmiş' ibaresinin, aynı bentte yer alan 'basit yargılama usulü' yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmesi karşısında, anılan karara istinaden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan İzmir 21. Asliye Ceza Mahkemesince 28.09.2021 tarih ve 526-633 sayı ile önceki hüküm gibi sanığın mahkûmiyetine karar verilmiştir.
Bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 29.03.2022 tarih ve 27015-2956 sayı ile; "...Sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğundan bahisle kararın bozulması üzerine söz konusu ilama uyan mahkemece esasen ceza miktarı itibarıyla sanığın lehine olan basit yargılama usulünün tatbiki suretiyle hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde uygulama yapılması," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 19.10.2022 tarih ve 530-714 sayı ile bozmaya direnerek önceki hüküm gibi sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir.
Bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 01.12.2022 tarihli ve 145285 sayılı onama istekli tebliğnamesiyle dosya kararına direnilen daireye gönderilmiş, inceleme yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesince 03.05.2023 tarih ve 15736-2698 sayı ile direnme kararı yerinde görülmeyerek Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
II. UYUŞMAZLIK KAPSAMI VE KONUSU
Sanık hakkında kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan verilen mahkûmiyet hükmü Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup direnmenin kapsamına göre inceleme sanık hakkında cinsel taciz suçundan kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 251. maddesine 7188 sayılı Kanun'un 24. maddesiyle getirilen basit yargılama usulüne ilişkin düzenlemenin lehe olduğundan bahisle cinsel taciz suçundan sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi gerekip gerekmediğinin belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 27. maddesi uyarınca öncelikle; dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespit edilmesi gerekmektedir.
III. OLAY VE OLGULAR
İncelenen dosya kapsamından;
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca 08.10.2013 tarihli ve 34598-15037 sayılı iddianame ile sanığın, 19.07.2011 tarihinde katılanlara yönelik hakaret suçunu işlediği iddiası ile kamu davası açıldığı,
Yerel Mahkemece sanığın sorgusunun 16.01.2014 tarihinde yapıldığı, yargılama sonunda 10.06.2014 tarih ve 805-749 sayı ile cinsel taciz suçundan mahkûmiyetine karar verildiği, hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 10.04.2019 tarih ve 8745-8989 sayı ile ek savunma hakkı verilmeden cinsel taciz suçundan hüküm kurulmak suretiyle sanığın savunma hakkının kısıtlandığı gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verildiği, Yerel Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda 02.10.2019 tarih ve 511-638 sayı ile sanığın cinsel taciz suçundan mahkûmiyetine hükmedildiği, bu hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 18.05.2021 tarih ve 6509-3470 sayı ile; sanık hakkında verilen mahkûmiyet hükmünün basit yargılama usulü yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması isabetsizliğinden bozulmasından sonra bozmaya uyan Yerel Mahkemece 28.09.2021 tarih ve 526-633 sayı ile sanığın cinsel taciz suçundan mahkûmiyetine karar verildiği, bu hükmünde sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesince 29.03.2022 tarih ve 27016-2956 sayı ile sanığın lehine olan basit yargılama usulü uygulanarak hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına, bozma sonrası yapılan yargılamada Yerel Mahkemece 19.10.2022 tarih ve 530-714 sayı ile bozmaya direnerek önceki hüküm gibi sanığın cinsel taciz suçundan mahkûmiyetine karar verildiği,
Anlaşılmaktadır.
IV. GEREKÇE
A. İlgili Mevzuat
Uyuşmazlığa konu cinsel taciz suçu, suç tarihi itibarıyla TCK'nın 105. maddesinde;
"(1) Bir kimseyi cinsel amaçlı olarak taciz eden kişi hakkında, mağdurun şikâyeti üzerine, üç aydan iki yıla kadar hapis cezasına veya adlî para cezasına hükmolunur.
(2) Bu fiiller; hiyerarşi, hizmet veya eğitim ve öğretim ilişkisinden ya da aile içi ilişkiden kaynaklanan nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle ya da aynı işyerinde çalışmanın sağladığı kolaylıktan yararlanılarak işlendiği takdirde, yukarıdaki fıkraya göre verilecek ceza yarı oranında artırılır. Bu fiil nedeniyle mağdur; işi bırakmak, okuldan veya ailesinden ayrılmak zorunda kalmış ise, verilecek ceza bir yıldan az olamaz" şeklindeki düzenlenmiştir.
Diğer taraftan, TCK’nın "Dava zamanaşımı" başlıklı 66. maddesinde ise;
"(1) Kanunda başka türlü yazılmış olan hâller dışında kamu davası;
a) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda otuz yıl,
b) Müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi beş yıl,
c) Yirmi yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıl,
d) Beş yıldan fazla ve yirmi yıldan az hapis cezasını gerektiren suçlarda on beş yıl,
e) Beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlarda sekiz yıl,
Geçmesiyle düşer.
(2) Fiili işlediği sırada on iki yaşını doldurmuş olup da on beş yaşını doldurmamış olanlar hakkında, bu sürelerin yarısının; on beş yaşını doldurmuş olup da on sekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında ise, üçte ikisinin geçmesiyle kamu davası düşer.
(3) Dava zamanaşımı süresinin belirlenmesinde dosyadaki mevcut deliller itibarıyla suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâlleri de göz önünde bulundurulur.
(4) Yukarıdaki fıkralarda yer alan sürelerin belirlenmesinde suçun kanunda yer alan cezasının yukarı sınırı göz önünde bulundurulur; seçimlik cezaları gerektiren suçlarda zamanaşımı bakımından hapis cezası esas alınır…" hükümlerine yer verilmiştir.
TCK'nın 66. maddesinde, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça kamu davasının maddede yazılı sürelerin geçmesiyle ortadan kalkacağı düzenlenmiş, aynı maddenin birinci fıkrasının (e) bendinde beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlarda bu sürenin 8 yıl olacağı hüküm altına alınmıştır.
Zamanaşımını kesen sebepler de TCK'nın 67. maddesinin 2. fıkrasında sayılmıştır. Buna göre, bir suçla ilgili olarak;
a) Şüpheli veya sanıklardan birinin savcı huzurunda ifadesinin alınması veya sorguya çekilmesi,
b) Şüpheli veya sanıklardan biri hakkında tutuklama kararının verilmesi,
c) Suçla ilgili olarak iddianame düzenlenmesi,
d) Sanıklardan bir kısmı hakkında da olsa, mahkûmiyet kararı verilmesi,
Hâlinde, dava zamanaşımı kesilecektir.
TCK'nın 67. maddesinin 3. fıkrası gereğince kesen bir nedenin bulunması hâlinde zamanaşımı, kesilme gününden itibaren yeniden işlemeye başlayacak, dava zamanaşımını kesen birden fazla nedenin bulunması hâlinde ise son kesme nedeninin gerçekleştiği tarih esas alınacak, dördüncü fıkrası uyarınca da kesilme hâlinde, zamanaşımı süresi ilgili suça ilişkin olarak kanunda belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzayacaktır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun süreklilik gösteren birçok kararında açıkça vurgulandığı üzere, yargılama yapılmasına engel olup davayı düşüren hâllerden biri olan zamanaşımının yargılama sırasında gerçekleşmesi hâlinde, mahkeme ya da Yargıtay, resen zamanaşımı kuralını uygulayarak kamu davasının düşmesine karar verecektir.
B. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme
Suç tarihi itibarıyla sanığa atılı cinsel taciz suçunun yaptırımı TCK’nın 105. maddesinin 1.fıkrasında 3 aydan 2 yıla kadar hapis cezası veya adlî para cezası olarak öngörülmüş olup TCK'nın 66/1-e maddesi uyarınca bu suça ilişkin asli dava zamanaşımı süresi 8 yıl; aynı Kanun’un 67/4. maddesi göz önüne alındığında kesintili dava zamanaşımı süresi ise 12 yıldır.
Daha ağır cezayı gerektiren başka bir suçu oluşturma ihtimali bulunmayan ve 19.07.2011 tarihinde gerçekleştirilen eylemlerle ilgili olarak, TCK'nın 66/1-e ve 67/4. maddelerinde öngörülen 12 yıllık kesintili dava zamanaşımı süresinin, 19.07.2023 tarihinde dolduğu anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün, dava zamanaşımı nedeniyle bozulmasına ancak yeniden yargılama gerektirmeyen bu konuda, 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi gereğince karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 322. maddesi uyarınca karar verilmesi mümkün bulunduğundan, TCK'nın 66/1-e, 67/4 ve CMK'nın 223/8. maddeleri uyarınca sanık hakkındaki kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verilmelidir.
V. KARAR
1- İzmir 21. Asliye Ceza Mahkemesinin 19.10.2022 tarihli ve 530-714 sayılı direnme kararına konu mahkûmiyet hükmünün, dava zamanaşımının gerçekleşmesi nedeniyle BOZULMASINA,
Ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, 1412 sayılı CMUK'nın, 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi gereğince hüküm tarihi itibarıyla uygulanması gereken 322. maddesine göre karar verilmesi mümkün bulunduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının 5237 sayılı TCK'nın 66/1-e ve 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 18.10.2023 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.