Logo

Ceza Genel Kurulu2023/453 E. 2023/652 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sanığa atılı nitelikli yağma suçunun teşebbüs aşamasında mı kaldığı yoksa tamamlanmış suç mu olduğu hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Sanığın cebir ve tehdit kullanarak yağma suçunu işlemeye başladığı, ancak elinde olmayan nedenlerle (polisin olay yerine gelmesi) mağdurların senetleri imzalamadığı ve sanığın senetleri ele geçiremediği için suçun teşebbüs aşamasında kaldığı gözetilerek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın itirazının reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İtirazname No : 2022/83242

KARARI VEREN

YARGITAY DAİRESİ : 6. Ceza Dairesi

MAHKEMESİ :Ağır Ceza

SAYISI : 137-411

I. HUKUKÎ SÜREÇ

Teşebbüs aşamasında kalan nitelikli yağma suçundan sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 149/1-a-c, 35, 62/1, 53 ve 63. maddeleri uyarınca iki kez 2 yıl 3 ay 15 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin Çorlu Ağır Ceza Mahkemesince verilen 09.05.2008 tarihli ve 190-58 sayılı hükümlerin, sanık müdafii ve katılanlar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 08.09.2015 tarih ve 13205-42629 sayı ile;

"1- Oluş ve dosya içeriğine göre; yağma suçunun konusunu oluşturan senetlerin, sanık ... ...’a ait iş yerinde katılanlara imzalatıldığı ve suçun iş yerinde işlendiğinin anlaşılması karşısında, 5237 sayılı TCK’nın 149/1. maddesinin (a) ve (c) bentlerinin yanı sıra (d) bendi ile de uygulama yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,

2- Cebir veya tehdit kullanılmasından malın alınmasına kadar geçen aşamada eylemin failin elinde olmayan nedenlerle kesilmesi hâlinde yağma suçunun teşebbüs aşamasında kalacağı, malın alınması durumunda ise suçun tamamlanacağı göz önünde bulundurulduğunda, sanıklar tarafından tehdit edilen katılanlara ait cep telefonlarının zorla alındığının anlaşılması karşısında; yağma eyleminin tamamlandığı düşünülmeden, koşulları oluşmadığı hâlde TCK’nın 35. maddesi ile uygulama yapılarak eksik cezaya hükmedilmesi,

3- Sanıkların, TCK’nın 53. maddesinin 2. fıkrası uyarınca hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar aynı maddenin 1. fıkrasında öngörülen hakları kullanmaktan yoksun kılınmalarına, aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca da kendi alt soyları üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından, söz konusu yasaklamanın koşullu salıverilen sanıklar hakkında uygulanmamasına karar verilmesi gerekirken yazılı biçimde uygulama yapılması," isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.

Bozma kararına uyan Yerel Mahkemece 07.12.2018 tarih ve 389-445 sayı ile; sanığın nitelikli yağma suçundan TCK’nın 149/1-a-c-d, 62/1, 53 ve 63. maddeleri uyarınca iki kez 10 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba karar verildiği, söz konusu hükümlerin sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Ceza Dairesince 23.02.2021 tarih ve 2055-3043 sayı ile; "...Dairemizin bozma ilamından önceki dosyada bulunan ve hükme esas alınan soruşturma ve kovuşturma evraklarının aslının ya da onaylı suretlerinin dosya içerisinde bulunmadığı anlaşılmış olup, söz konusu evrakların aslı ya da onaylı suretlerinin Yargıtay denetimine olanak verecek şekilde temini ile karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

Bozma kararına uyan Yerel Mahkemece 24.09.2021 tarih ve 137-411 sayı ile; sanığın nitelikli yağma suçundan TCK’nın 149/1-a-c-d, 62/1, 53 ve 63. maddeleri uyarınca iki kez 10 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba karar verildiği, söz konusu hükümlerin sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Ceza Dairesince 31.05.2023 tarih, 5761-11111 sayı ve oy çokluğu ile; "Suç tarihinde katılanlar ... ve ...'i temyiz dışı sanık ... ...'a ait iş yerine götürmek suretiyle burada katılanlara ait cep telefonlarını ellerinden aldıktan sonra silah zoruyla senet imzalattıkları aşamada katılanların bir arkadaşının ihbarı üzerine olay yerine giden tanık komiserin durumu fark ederek olaya müdahalesi sonucu sanık ve suç arkadaşlarının iş yeri içerisinde yakalandıkları ve eylemin teşebbüs aşamasında kaldığı gözetilmeden tamamlanmış suçtan hüküm kurulması," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

Çoğunluk görüşüne iştirak etmeyen Daire Üyeleri .... ve A. T. Oral; "...Sanık ... temyiz dışı sanıklarla birlikte katılanlara cebir ve tehdit kullanmış, hatta korkutmak amacıyla sanıklara ait olan iş yerinde bir el tabancayla ateş edilmiş, telefonları da alınmıştır. Katılanlar bu şartlar altında suça konu senetleri imzalamak zorunda kalmıştır. Olaylardan bir şekilde haberdar olan aynı ilçede komiser olarak görev yapan tanık .... olay yerine gitmiş suçtan haberdar olunca masanın üzerinde bulunan suça konu senetleri almış ve olay resmî mercilere intikal etmiştir. Suça konu senetlere suçun işlendiği iş yerinde el konulmuş olsa dahi katılanların senetleri geri alma ihtimali ortadan kalkmış olması, senetler üzerinde sanıkların tasarruf hakkının başladığı nazara alındığında yağma suçunun tamamlandığını kabul etmek gerekir.

Ayrıca Yerel Mahkemenin yağmaya teşebbüsten kurduğu hüküm Dairemizin 2012/13205 Esas ve 2015/42629 Karar sayılı ilâmıyla suçun tamamlandığı gerekçesiyle bozulmuştur. Temyiz incelemesi sırasında bu kez suçun teşebbüs aşamasında kaldığını kabul etmek hukuki güvenlik ve belirlilik ilkesini zedeleyecektir.

Bu gerekçelerle suçun tamamlandığına dair ilk derece mahkemesi kararının isabetli olduğu," düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.

II. İTİRAZ SEBEPLERİ

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 14.07.2023 tarih ve 83242 sayı ile; "...Sanık ...'in iştirak iradesi içerisinde temyiz dışı sanıklardan ....'a ait iş yerine gelerek burada katılanları silah zoruyla tehdit ve cebir uygulamak suretiyle cep telefonlarının ve bahsi geçen senetlerin alındığı, sanığın katılanlara karşı eylemlerinin birden fazla kişi ile birlikte, iş yerinde, silahla yağma suçunu oluşturduğu, gerçekleştiği iddia ve kabul edilen eylemde telefon ve senetlerin alınmasıyla suçun tamamlandığı, teşebbüs aşamasında kalmadığı," görüşüyle itiraz yoluna başvurmuştur.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 6. Ceza Dairesince 20.09.2023 tarih, 17593-12525 sayı ve oy çokluğu ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

III. UYUŞMAZLIK KONUSU VE KAPSAMI

İtirazın kapsamına göre inceleme sanık hakkında nitelikli yağma suçundan kurulan mahkûmiyet hükümleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.

Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık ...'e atılı nitelikli yağma suçunun teşebbüs aşamasında kalıp kalmadığının belirlenmesine ilişkindir.

IV. OLAY VE OLGULAR

İncelenen dosya kapsamından;

Katılanların Yiğit Kuyumculuk Otomotiv Mobilya Ltd. Şti'nin ortağı oldukları, inceleme dışı sanık ...'in de Azim Mobilya Ltd. Şti'nin ortağı ve müdürü olduğu, inceleme dışı sanık ...'in ise Mobet Mobilya isimli şirketin müdürü olduğu, 2006 yılının Mart ayında ... ile katılanların, ...'in vereceği 146.000 TL'lik malzeme karşılığında katılanların da ...'e SS Yoncalı Konut Yapı Kooperatifi'nden iki adet daire vermesi konusunda sözlü olarak anlaştıkları, bu anlaşmaya istinaden ... ile yanında çalışan ... isimli kişinin söz konusu Kooperatifin iki dairesi için üye oldukları, katılanların aidatları ödemeye başladıkları ve karşılığında da ...'in katılanlara bir aralıklarla malzeme verdiği ancak katılanların iddiasına göre bir süre sonra ...'in işlerinin bozulması nedeniyle yaklaşık 36.800 TL'lik malzemeyi kendilerine teslim edemediği, bunun üzerine ... ile katılan ...'in tekrar görüşerek ... adına olan dairenin geri kalan ödemelerinin ... tarafından yapılması konusunda konuştukları, bu arada ...'in yine mobilya işiyle uğraşan inceleme dışı sanık ...'e 140.000 TL kadar borcunun olduğu, bu borcuna karşılık katılan ...'ten aldığı daireleri ...'e devretmek istediği, bunun üzerine ...'in devreye girerek söz konusu daireleri devralmak amacıyla katılanlarla görüşmeye başladığı, suç tarihinde de dairelerle ilgili işlemleri yapmak üzere SS. Yoncalı Konut Yapı Kooperatifi'nin bürosuna gittiği, burada katılanlarla birlikte inceleme dışı sanıklar ..., ..., ... ve ... ile tanıklar Mazlum, Suat, Ersin ve Saim'in de bulundukları, ...'in öncelikle ...'e dönerek kooperatifteki daireleri kendisine devredip devretmeyeceğini sorduğu, ...'in de daireleri ...'e devrettiğini söylediği, bunun üzerine ...'in katılanlara daireye karşılık gelen miktarı nakit olarak ödemelerini, ödemedikleri takdirde kan kokacağını söylediği, aralarındaki tartışmanın büyümesi üzerine kooperatif görevlilerinin şahıslardan dışarı çıkmalarını istemeleri sebebiyle ...'in katılanlara bağırarak Çerkezköy'deki kendisine ait iş yerine gideceklerini söylediği, bunun üzerine inceleme dışı sanıkların iki ayrı otomobile binerek katılanların bindiği otomobili de aralarına almak suretiyle birlikte ...'in Çerkezköy'deki iş yerinin yazıhanesine gittikleri ve birlikte iş yerine girdikleri, içeri girdiklerinde ...'den onay alan ...'ın mahkeme kurduklarını, kimsenin dışarı çıkamayacağını, burada kendi kurallarının geçerli olduğunu söyleyerek katılanları sandalyelere oturttukları, ...'in, ...'e söz konusu daireleri kendisine verip vermediğini tekrar sorarak ...'den olumlu cevap alması üzerine belinden çıkardığı ve ağzına mermi sürdüğü emanete kayıtlı ruhsatsız tabanacayı masanın üstüne koyduğu ancak ...'in uyarısı üzerine tekrar beline taktığı, ...'e talimat vererek katılanların cep telefonlarını almasını istediği, onun da katılanların cep telefonlarını aldığı, ...'in daha sonra katılanlara söz konusu dairelerin ...'den çıkarak kendisine geçtiğini, ancak daireleri istemediğini, onların yerine parasını istediğini, bedel olarak da 146.000 TL daire parası, 14.000 TL de kendi adamları için olmak üzere toplam 160.000 TL istediğini, aksi takdirde dışarı çıkamayacaklarını söylediği, katılan ...'in karşı çıkması üzerine de tabancayla yere doğru bir el ateş ederek katılan ...'in üzerine yürüdüğü, bu sırada ...'ın katılanlara senet imzalayacaklarını söylediği, ...'in de senet imzalamadıkları takdirde kimsenin dışarı çıkamayacağını, katılanları ve ailelerini kaldıracaklarını söylediği, bunun üzerine ...'in ...'den tabancayı alarak katılan ...'in üzerine yürüdüğü, ...'in de katılan ...'e; "Ben seni buraya getiririm, seni ve aileni kaldırırım demedim mi?" dediği ve bu sırada içeri giren sanık ... ile ...'e talimat vererek katılanları götürmesini söylediği, katılanların itiraz etmesi üzerine de sanık ...'nin katılan ...'e; ...'in de katılan ...'e darp cebir izi oluşturmayacak şekilde yumrukla vurdukları, bunun üzerine katılanların senet imzalamayı kabul ettikleri, senetlerden birinin ön yüzünü 73.000 TL olarak ... lehine düzenledikleri ancak imzalamadıkları, arka yüzüne ise dairelerin tapusunun ...'e verilmesi hâlinde senedin hükümsüz olacağını, verilmemesi hâlinde ise senedin bedelini ödeyeceklerini belirten yazıyı yazarak birlikte imzaladıkları, diğer senedin de arka yüzünü benzer şekilde yazarak birlikte imzaladıkları ancak ön yüzüne hiçbir ibare yazmadıkları, bu sırada katılan ...'in iş yerine gelirken yolda haber vermesi nedeniyle olay yerine polislerin geldiği ve olayın bu şekilde son bulduğu iddiası ile kamu davası açıldığı,

26.06.2007 tarihli olay ve yakalama tutanağına göre; saat 20.00 sıralarında Makasçı Sokağa gelmelerinin anons edilmesi üzerine kolluk görevlileri tarafından olay yerine intikal edildiği, burada olayın zorla senet imzalatma olayı olduğunun anlaşıldığı, ilk görünüş itibariyla olay yerinde suç ve suç unsuruna rastlanılmadığı, olay yerinde inceleme dışı sanıklar ..., ..., ...ve ... ile sanığın yakalandıkları,

Katılan ...'in kullandığı 0532 ... 0240 numaralı hatta ait HTS kayıtları incelendiğinde; söz konusu hat ile olay günü 12.01, 13.35, 15.42, 16.43, 18.02, 20.19, 20.22, 20.41, 21.01, 21.05 ve 21.40 saatlerinde toplam 11 adet görüşme yapıldığı, bu görüşmelerde söz konusu hattın 35135....88..40 İMEİ numaralı aynı telefonda kullanıldığı,

Katılan ...'in kullandığı 0532 ... 5054 numaralı hatta ait HTS kayıtları incelendiğinde; söz konusu hat ile olay günü 09.36, 09.43, 10.40, 11.05, 11.43, 12.12, 12.47, 13.05, 14.03, 14.13, 14.53, 16.02, 16.12, 16.25, 16.27, 17.06, 20.16, 20.31, 20.58, 21.02, 21.09 ve 21.52 saatlerinde toplam 22 adet görüşme yapıldığı, bu görüşmelerde söz konusu hattın 520....1361..00 İMEİ numaralı aynı telefonda kullanıldığı,

Anlaşılmaktadır.

Katılan ... kollukta; katılan ... ile ortak olduklarını ve inceleme dışı sanık ...’in işlettiği Azim Mobilya Ticaret AŞ ile ticari ilişkilerinin bulunduğunu, ...’e Yoncalı Konut Yapı Kooperatifine ait C blokta bulunan iki daireyi verdiklerini, ...’in kendilerine mal vereceği kendilerinin de ...'e borçsuz şekilde bu daireleri teslim edecekleri hususunda anlaştıklarını, ancak ...’in kendilerine 36.800 TL’lik kalan malı göndermediğini, olay günü saat 12.00 gibi Kooparatifte bulunduğu sırada katılan ...’in kendisini arayarak Azim Mobilyadan inceleme dışı sanık ... ile ismini bilmediği bir kişinin geldiğini ve kendisini beklediklerini söylediğini, bu esnada ismini sonradan öğrendiği inceleme dışı sanık ...’in; "Niye gelmiyorsun lan? Seni bekliyoruz." diye bağırdığını, kendisinin de "Sizin işlerinizi hâlletmeye çalışıyorum, sizi buraya bekliyorum." diye karşılık verdiğini ancak yine de kendisini iş yerine çağırdıklarını, bunun üzerine iş yerine gittiğinde burada katılan ... ile inceleme dışı sanıklar ... ve ...’in olduğunu, katılan ...’in, inceleme dışı sanıkların dairenin kredisinden 36.800 TL’lik kısmının düşürülmesini istediklerini söylediğini, kendisinin de; "Tamam biz hazırlığımızı yaptık, hadi bankaya geçelim, yapalım." şeklinde cevap verdiğini, katılan ...’in bu esnada; "Abi az önce burada ... ... vardı, ... ...’ın adına ait olup da vefatı ile sonuçlanan ve kredinin sigorta tarafından ödenerek kapanan kısmının da kendisine verilmesini istiyor, aksi taktirde ben daha buraya gelmem, sizi ve ailenizi kaldırtırım diye tehditte bulundu." dediğini, bahsedilen tutarın 65.000 TL olduğunu, ... ve ...’in de bu parayı istediklerini ve saat 14.00'te Yoncalı Kooparatifi'nde buluşmak üzere sözleştiklerini, saat 14.00'te buraya gittiğinde karşıda ...’in, sağ tarafında da inceleme dışı sanıklar ... ile ...’ın bulunduğunu, kendisinin ...’a; "Abi paranız hazır mı, 36.800 TL getirdiniz mi? Bizim üzerimize düşen miktar hazır, gidelim bankaya ... ... adına ait olan krediyi kapatalım, ben Aziz Mobilyaya vermiş olduğum taahhütnamenin aslını almak istiyorum." dediğini, ...’in ise evrakın asıllarının kendisinde olduğunu ve dairelerin kendisine geçtiğini söylediğini, buna karşılık ...’a muhatabının ... olduğunu, onun gelmesini ve hesaplarını görüp helalleşileceğini bildirdiğini, onun da ...’in 1-2 saat içerisinde yanlarında olacağını, ..., ... ve kendisinin oturup bu işi hâlletmelerini söylediğini, bunun üzerine bankaya gideceğini ve 36.800 TL’lik farkı ödemeleri gerektiğini söyleyerek yanlarından ayrıldığını, saat 16.00-16.30 gibi geri döndüğünde ofiste inceleme dışı sanıklardan sadece ...’ın olduğunu, ...'ın inceleme dışı sanıklara telefon etmesi üzerine yanlarına ..., ..., ...ve aracın şoförü olan ...’in de geldiklerini, ...’in, ...’e kapıyı kapattırdığını ve ...’den alacağının olduğunu beyan ettiği 146.000 TL ile baktığı adamların masrafı olan 14.000 TL’yi nakit olarak talep ettiğini, bu para ödenmez ise kan kokacağını bildirip kendisi ve katılan ...’i kasdederek inceleme dışı sanık ...’e hitaben; "Al bunları götür, ailelerini de istiyorum." dediğini, ...’in, kendisini ve katılan ...’i kollarından tutarak kaldırdığını, bu şahsa karşı gelerek konuşup anlaşabileceklerini söylediklerini, ...’in ise sürekli kendisine, katılan ...'e ve ailelerine hakaret ettiğini, ...’e hitaben; "Ya bu parayı vereceksiniz ya da bu işi burada bitireceğim, burada kuralları ben koyarım." dediğini, ...’ın da ayağa kalkarak üzerine yürüyüp; "Yeter lan, bu borç senin, hepsini ödeyeceksin lan!" diyerek tehdit ettiğini, bu sırada orada bulunan Kooparatif yetkililerinin buranın ciddi bir kurum olduğunu ve burada böyle konuşmaların uygun olmadığını belirtip dışarı çıkmalarını istediğini, inceleme dışı sanık ...’in ise; "Çağır lan jandarma gelsin, burada kanun da benim Devlet de benim." diye karşılık verdiğini, kendisine de; "Senin bir ay önce dükkânına araba ile ben girdim. Çerkezköy ilçesinde benden başka senin iş yerine kim bu şekilde girebilir, hatta kamera kayıtların var ne için gidip şikâyetçi olmadın? Benim daha önce silahımı polisler aldılar, daha sonra bir saat içerisinde silahım belime konuldu, burada Devlet de benim kanun da benim." diyerek tehdit ettiğini ve ...’e "Adamlara söyleyin tetikte olsunlar, benden haber beklesinler." diye talimat verdiğini, Kooparatif yetkilileri kendilerini istemeyince ...’in; "Kalkın lan geçin arabanıza, yazıhaneye gidiyoruz." diyerek kendilerini kaldırdığını, katılan ... ile kendi araçlarına bindiklerini, bir araç önde bir araç arkada olmak üzere kendilerini iş yerlerine götürdüklerini, bu esnada ...’i tanıyan tanık ... komiseri arayarak ...’in kendilerini zorla iş yerine götürdüğünü bildirdiğini, onun da; "Bu adam ne yapmaya çalışıyor, oraya gitmeyin, bırakın siz iş yerine gidin." diye cevap verdiğini, kendisinin ise bir aracın önlerinde birinin de arkalarında olduğunu, yapacak bir şeylerinin bulunmadığını söyleyip telefonu kapattığını, ...’in bürosuna girdikten sonra buranın kapısını kapattıklarını, içeride kendisi yanı sıra katılan ...’in, ..., ..., ..., ..., ... ve ...’ın olduklarını, ...’ın; "Burada mahkemeyi kuruyoruz, herkes bu mahkeme kararına uyacak." dedikten sonra ...’in, belinin sol tarafından silah çıkartarak masaya koyduğunu, bu sırada ...’ın ...’a dışarı çıkması yönünde talimat verdiğini ve onun da dışarı çıktığını, ...’in talimatıyla ...’in, ceplerinden zorla telefonlarını aldığını, ...’in daire bedelleri olan 146.000 TL’yi, adamları için harcadığı 14.000 TL’yi ve ayrıca ... adına olup da sigorta dolayısıyla kapanan 65.000 TL’yi ödemesi gerektiğini, aksi taktirde oradan çıkamayacağını söylediğini, silahı eline alarak ağzına mermiyi verip bir el ateş ettiğini ve yerinden kalkıp elinde silah ile üzerine yürümesi üzerine tanık...’nın araya girerek; "Sen ne yapıyorsun, manyak mısın?" diyerek elindeki silahı almaya çalıştığını, bu sırada herkesin sağa sola dağıldığını, ...’in önüne düşen boş kovanı alıp cebine koyduğunu, ...’ın da; "Rahmetli ...’in çoluk çocuğunun hakkını vereceksiniz, kimseye yedirmem, 65.000 TL’lik senet imzalayacaksınız." diye kendilerini tehdit ettiğini, kendisinin de ...’e dönerek; "Abi bizim seninle ticaretimiz var, biz sen ve elemanların ile anlaştık, bu rakamlar nereden çıkıyor, bizim böyle bir borcumuz yok." dediğini, onun da; "Benim yapacağım bir şey yok, benim ...’e borcum var, buna karşılık bana vermiş olduğun iki dairenin hakkını ve senin bana vermiş olduğun borçsuz tapu teslim kağıdını da Bahaeetin'e verdim." diye karşılık verdiğini, kendilerinin de dairelerin tapularının hazır olduğunu, istediği an tapularını alabileceğini, ancak mesai saatleri bittiği için bunu ertesi gün hâlledebileceklerini söylemelerine rağmen ...'in bunu kabul etmediğini, ya dairelerin parasının masaya konulacağını ya da bunun karşılığı olan senetlerin imzalanacağını, aksi hâlde kimsenin bu mekânı terk edemeyeceğini, ayrıca kendileri ile işinin bitmediğini, kendilerini ve ailelerini kaldıracağını sürekli tekrarladığını, sonra ...'e; "Bu akşam bu işi bitirin, çocuklardan bir tanesi bu işi üstlensin." dediğini, tepki gösterip senetleri imzalamayı reddedince de ...'in ...'in talimatıyla silahı belinden çıkartarak mermiyi ağzına verip üzerine yürüdüğünü ve kendisine vurmaya yeltendiğini, araya tanık...'nın girdiğini, ...'in ...'e kendilerini yalnız bırakmalarını, biraz konuşacaklarını ve gereken ne ise yapılacağını söyleyip ...'i dışarı yolladığını, o esnada ...'in de ...'e dışarı çıkmasını söylediğini ancak onun dışarı çıkmak istemediğini, bu sırada ...'in kendilerine bu senetleri imzalamaları gerektiğini ve bu işin tatlılıkla hâllolabileceğini söylediğini, bu esnada ...'in tekrar içeri girerek katılan ...'in üzerine yürüyüp; "Ben seni buraya getiririm demedim mi, seni ve aileni kaldırırım demedin mi?" diye tehdit ettiğini, bu sırada ...'in mekândan ayrıldığını, ...'in, ...ve içeriye giren sanığa hitaben; "Alın bunları götürün, ben saat 24.00 gibi gelip ifadelerini alacağım." diye talimat verdiğini, ailelerini de kastederek; "Bunları tam takım istiyorum." dediğini, bunun üzerine ...ve sanığın kendisini ve katılan ...'i zorla ayağa kaldırıp kapıya doğru götürdüklerini, bu sırada ...'e "Böyle mi olacak?" anlamında baktığında, sanık ...'nin kendisine; "Ne kafa sallıyorsun?" deyip yumruk attığını, ...'in de katılan ...'i darbetmeye başladığını, bunun üzerine başka çarelerinin olmadığını görünce senetleri imzalamak üzere ...'in masasının önüne getirildiğini, bu esnada silahın ...'in elinde ağzına mermi verilmiş şekilde olduğunu, sağ tarafında bulunan sanığın yumruğunu sıkmış bir vaziyette; "Çabuk imzala lan, dayak yemeyi ne kadar seviyorsun." diyerek kendisini darbetmeye başladığını, sol tarafında bulunan ...'in de; "Oğlum kurtuluşun yok, bunları imzalayacaksın." dediğini, ...'in söylediklerini yazmasını belirtip senedi yazdırmaya başladığını, ilk senedi ...'in söylediğini kendisinin de yazdığını, tarihi 23.02.2007 olarak yazması gerektiğini söylediğini, bu tarihe itiraz ettiğinde sanığın kendisine yumrukla vurmaya başladığını, ...'in de; "Ben keriz miyim? Siz buradan çıkınca Emniyete gidip beni şikâyet edeceksiniz, o yüzden eski tarih attırıyorum." dediğini, sonra ikinci senedin arka yüzünü yazdırmaya başladığını, ikinci senedin arka yüzü bitince üçüncü senedin önlerine konulduğunu ve 65.000 TL olarak doldurmalarının istendiğini, ...'in, bu senedin ...'in dairesine karşılık hamiline yazılmasını istediğini, bu senedi ...'in ailesine vereceklerini ancak hamiline yazmasını söylediğini, senetlerin ön yüzlerini doldurmakta iken içeri tanık ...'in girdiğini ve masanın üzerindeki senetleri aldığını, kendilerini de dışarı çıkardığını,

Savcılıkta; inceleme dışı sanık ...'in iş yerinde bulundukları sırada ...'in inceleme dışı sanık ...'e katılan ... ile kendisinin telefonlarını almasını söylediğini, ...'in de kendisinin elinden, İbrahim'in de cebinden telefonları aldığını, ...'in silahla üzerine yürüdüğü sırada sanığın odaya girdiğini ve bu olaya müdahil olarak kendisine vurduğunu, bu sırada ...'in de katılan ...'e vurmaya başladığını, bunun üzerine başka çaresinin olmadığını anlayınca senetleri imzalamayı kabul ettiğini, senetleri bu şekilde yazıp imzalarken sanığın sağ tarafından yumrukla kafasına vurduğunu, sol tarafındaki ...'in de senetleri imzalamak zorunda olduğunu söylediğini, daha sonra da olay yerine tanık ...'in geldiğini,

Mahkemede; sağ tarafında bulunan sanığın sürekli kendisine yumruk ile vurduğunu, sol tarafında da inceleme dışı sanık ...'in olduğunu,

Katılan ... kollukta; mutfak mobilyası işiyle uğraştığını, inceleme dışı sanık ...’in işlettiği Azim Mobilya Ticaret AŞ ile ticari ilişkisinin bulunduğunu, ...’e Yoncalı Konut Yapı Kooperatifine ait C Blokta bulunan iki adet daireyi verdiğini, ...’e daireleri borçsuz olarak vereceğine dair yazılı taahhüdünün bulunduğunu, bu taahhüdden kaynaklı 40.600 TL kredi borcunun kaldığını, ...’den toplam alacağının da 36.800 TL olduğunu, dolayısıyla 3.800 TL borcunun kaldığını, 26.06.2007 tarihinde saat 11.00 sıralarında iş yerinde bulunduğu sırada sekreterinin misafiri olduğunu söylediğini, bunun üzerine yazıhaneye geldiğinde içeride çalışmış olduğu firmayı temsilen inceleme dışı sanıklar ... ve ...'ın, ayrıca firma ile ilişkisi olmayan inceleme dışı sanık ...’in olduğunu gördüğünü, ...’in kendisine Azim Şirketine toplam 140.000 TL borcunun olduğunu, bunu ödemesi gerektiğini, aksi hâlde kendisini ve ailesini kaldıracağına dair tehditte bulunduğunu ve iş yerinden çıkıp gittiğini, o çıktıktan sonra iş yerine inceleme dışı sanık ...’in geldiğini, kendisini ...’in adamı ve ...’ın ortağı olarak tanıttığını, ... ile anlaştıkları rakamın doğru olmadığını, daha farklı rakamların olduğunu söylediğini ve saat 14.00'te Yoncalı Konut Yapı Kooparatifinde buluşmak üzere sözleştiklerini ve onun da iş yerinden çıkıp gittiğini, saat 14.00'te dedikleri yerde buluştuklarını, buradan katılan ... ile birlikte bankadaki işleri halletmek üzere ayrıldıklarını, daha sonra saat 16.00 gibi aynı yerde tekrar buluştuklarını, bu buluşmalarında iş yerinde ..., ..., ...ve ...’ın olduğunu, daha sonra ...’in de geldiğini, ...’in, adamı olan ...’e kapıyı kapattırdığını ve ...’den alacağı olarak beyan ettiği 146.000 TL ile baktığı adamların masrafı olan 14.000 TL’yi nakit olarak talep ettiğini, bu para ödenmez ise orada kan kokacağını söylediğini, kendisi ve katılan ... için inceleme dışı sanık ...’e; "Al bunları götür, ailelerini de istiyorum." diye talimat verdiğini, bunun üzerine ...’in kendisinin ve katılan ...’in kolundan tutarak kaldırdığını, ona karşı gelerek konuşup anlaşabileceklerini söylediklerini ancak ...’in sürekli kendisine ve katılan ...’in ailesine hakaretler ettiğini, bu sırada ...’ın ayağa kalkarak katılan ...’in üzerine yürüyüp; "Yeter lan bu borç senin, hepsini ödeyeceksin lan." diyerek tehdit ettiğini, Kooperatif yetkililerinin ise buranın ciddi bir kurum olduğunu ve burada böyle konuşmaların uygun olmadığını söyleyip dışarı çıkmalarını istediğini, ...’in ise; "Çağır lan jandarma gelsin, burada kanun da benim Devlet de benim." diye karşılık verdiğini, kendisine de; "Senin bir ay önce dükkanına araba ile ben girdim, Çerkezköy ilçesinde benden başka senin iş yerine kim bu şekilde girebilir, hatta kamera kayıtların var ne için gidip şikâyetçi olmadın? Benim daha önce silahımı polisler aldılar, daha sonra bir saat içerisinde silahım belime konuldu, burada Devlet de benim kanun da benim." diyerek tehditte bulunduğunu, ardından ...’e; "Adamlara söyleyin tetikte olsunlar, benden haber beklesinler." diye talimat verdiğini, Kooperatif yetkilileri kendilerini istemeyince ...’in; "Kalkın lan geçin arabanıza, yazıhaneye gidiyoruz." diyerek kendilerini kaldırdığını, katılan ... ile kendi araçlarına bindiklerini, bir araç önde bir araç arkalarında olmak üzere kendilerini iş yerlerine getirdiklerini, bu esnada ...’i tanıyan tanık ... komiseri arayarak ...’in kendilerini zorla iş yerine götürdüğünü bildirdiklerini, onun da; "Bu adam ne yapmaya çalışıyor, oraya gitmeyin, bırakın siz iş yerine gidin." diye cevap verdiğini, katılan ...’in ise bir aracın önlerinde birinin de arkalarında olmak üzere kendilerini takip ettiklerini, yapacak bir şeyin olmadığını söyleyip telefonu kapattığını, ...’in bürosuna girdikten sonra buranın kapısını kapattıklarını, içeride kendisi, katılan ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...’ın olduğunu, ...’ın; "Burada mahkemeyi kuruyoruz, herkes bu mahkeme kararına uyacak." dedikten sonra ...’in belinin sol tarafından silah çıkartarak masaya koyduğunu, bu sırada ...’ın ...’a dışarı çıkması yönünde talimat verdiğini ve onun da dışarı çıktığını, ...’in talimatıyla ...’in ceplerinden zorla telefonlarını aldığını, ...’in daire bedelleri olan 146.000 TL’yi, adamları için harcadığı 14.000 TL’yi ve ayrıca ... adına olup da sigorta dolayısıyla kapanan 65.000 TL’yi ödemesi gerektiğini, aksi taktirde oradan çıkamayacağını söylediğini, silahı eline alarak ağzına mermiyi verip bir el ateş ettiğini, boş kovanın masanın kenarına düştüğünü, ...’in bu boş kovanı alarak cebine koyduğunu, daha sonra ...’in elindeki silahla katılan ...’in üzerine yürümesi üzerine tanık...’nın araya girerek ...’in ateş etmesini engellediğini, ...’in elinde silah olduğu için herkesin sağa sola kaçıştığını, bu esnada ...’ın da; "Rahmetli ...’in çoluk çocuğunun hakkını vereceksiniz, kimseye yedirmem, 65.000 TL’lik senet imzalayacaksınız." diyerek kendilerini tehdit ettiğini, katılan ...’in de ...’e dönerek; "Abi bizim seninle ticaretimiz var, biz sen ve elemanların ile anlaştık, bu rakamlar nereden çıkıyor, bizim böyle bir borcumuzun olmadığını söylesene!" dediğini, onun da "Benim yapacağım bir şey yok, benim ...’e borcum var, buna karşılık bana vermiş olduğun iki dairenin hakkını ve senin bana vermiş olduğun borçsuz tapu teslim kağıdını da ...’e verdim." dediğini, kendilerinin de dairelerin tapularının hazır olduğunu, istediği an tapuları alabileceğini, ancak mesai saatleri bittiği için bunu yarın halledebileceklerini söylemelerine rağmen ...’in bunu kabul etmeyerek; "Ya bu dairelerin parası masaya konacak ya da bunun karşılığı olan senetler imzalanacak, aksi hâlde ... dahil kimse bu mekanı terk edemez." dediğini, ayrıca sürekli kendisiyle ve katılan ... ile işinin bitmediğini, kendilerini ve ailelerini kaldıracağını söylediğini, katılan ...'in senedi imzalamayı reddetmesi üzerine ...'in talimatıyla ...'in belinden silahı çıkartarak katılan ...'in üzerine yürüdüğünü, ...'in ...'e kendilerini yalnız bırakmasını, biraz konuşacaklarını, sonra gerekenin yapılacağını söylediğini ve ...'i dışarı yolladığını, ...'in ise dışarı çıkmak istemediğini, bu arada ...'in bu senetleri imzalamaları gerektiğini, bu işin tatlılıkla hâllolabileceğini söylediğini, bu esnada ...'in içeri girerek üzerine yürüyüp; "Ben seni buraya getirtirim demedim mi? Sen haddini aştın." dediğini, bu esnada ...'in mekândan ayrıldığını, bu sırada sanığın içeri girdiğini, ...'in, ...ve içeriye giren sanığa hitaben; "Alın bunları götürün, ben saat 24.00 gibi gelip ifadelerini alacağım." diye talimat verdiğini, ailelerini de kastederek; "Bunları tam takım istiyorum." dediğini, bunun üzerine ...ve sanığın kendisini ve katılan ...'i zorla ayağa kaldırıp kapıya doğru götürdüklerini, bu sırada katılan ...'in ...'e; "Böyle mi olacak?" diye bakması nedeniyle sanığın; "Ne kafa sallıyorsun?" deyip ona yumruk attığını, ...'in de kendisini darbetmeye başladığını, bunun üzerine senetleri imzalamaktan başka çarelerinin olmadığını görünce katılan ...'in senetleri imzalamak üzere ...'in masasının önüne getirildiğini, bu esnada silahın ...'in elinde ağzına mermi verilmiş şekilde olduğunu, ...'in sağ tarafında bulunan sanığın da yumruğunu sıkmış bir vaziyette; "Çabuk imzala lan, dayak yemeyi ne kadar seviyorsun." diyerek onu darbetmeye başladığını, Bahattin'in kardeşi ve aynı zamanda işletme müdürü olan Selahattin'e senetleri getirme talimatı verdiğini ve katılan ...'e; "Söylediklerimi yaz lan!" diyerek senedi doldurtmaya başladığını, katılan ...'in yanında sanık ve ...'in bulunduğunu, arka tarafında ise elinde silah olan ...'in beklediğini, senedi ...'in söylediğini, katılan ...'in de yazdığını, tarihi 23.02.2007 olarak yazması gerektiğini söylediğini, bu tarihe itiraz ettiğinde ...'in de; "Ben keriz miyim? Siz buradan çıkınca Emniyete gidip beni şikâyet edeceksiniz, o yüzden eski tarih attırıyorum." dediğini, sonra ikinci senedin arka yüzünü yazdırmaya başladığını, ikinci senedin arka yüzü bitince üçüncü senedin önlerine konulduğunu ve 65.000 TL olarak doldurmalarının istendiğini, ...'in bu senedin ...'in dairesine karşılık hamiline yazılmasını istediğini, bu senedi ...'in ailesine vereceklerini ancak hamiline yazmasını söylediğini, senetlerin ön yüzlerini doldurmakta iken içeri tanık ...'in girdiğini ve masanın üzerindeki senetleri aldığını, kendilerini de dışarı çıkardığını,

Mahkemede; 73.000 TL’lik senedin ön yüzüne de imza atıldığını hatırladığını, diğer senedin arka yüzünde imza olup olmadığını hatırlamadığını,

Tanık ... Şişman savcılıkta; Çerkezköy İlçe Emniyet Müdürlüğünde Tem Güvenlik Büro amiri olarak görev yaptığını, 26.06.2007 tarihinde saat 18.00 sıralarında katılan ...'in kendisini arayarak inceleme dışı sanık ... ve adamları ile ...'in iş yerine gittiklerini, Büyükyoncalı'da bir kooperatifte ... ve adamları ile aralarında olaylar yaşandığını, katılan ... ile kendisini Çerkezköy'e götürdüklerini söylediğini, sorması üzerine de ayrı arabalarla geldiklerini, önünde ve arkasında araba olduğunu bildirdiğini, kendisinin de onlarla gitmemesini, iş yerine geçmesini söylediğini, ancak katılan ...'in iki arabanın arasında olduğu için başka çaresinin olmadığını belirttiğini, aradan bir iki saat geçtikten sonra tanık İsmail'in kendisini arayarak tanık...'nın kendisini arayıp ...'in bürosunda işlerin karıştığını, silah atıldığını, içerisinin kalabalık olduğunu söylediğini bildirdiğini, bunun üzerine ...'in iş yerine tek başına gittiğini, içeri girdiğinde ...'in kapının karşısında bulunan masada oturduğunu, sağ tarafında katılan ...'in, sol tarafında da katılan ...'in oturduklarını, katılan ...'in başında ismini olay nedeniyle öğrendiği inceleme dışı sanık ...ile isimlerini hatırlamadığı iki kişinin daha olduğunu, katılanın başında ise sanığın olduğunu, içeriye girdiğinde katılanların korkmuş durumda olduklarını, kendisini görünce rahatladıklarını, ne olduğunu sorduğunda ...'in, hesap kitap işleri yaptıklarını, aralarında konuştuklarını söylediğini, bu sırada katılan ...'in söz alarak alacak verecek meselesi olmadığını, kafasına silah dayayarak zorla senet imzalattıklarını beyan ettiğini, katılan ...'in de aynı şekilde kendisine vurulduğunu ve senet imzalatıldığını söylediğini, içeri girdiğinde katılanlarla birlikte sekiz kişinin olduğunu, bu sırada herhangi bir silah görmediğini, katılanların oturduğu yerdeki masanın üzerinde iki tane senet gördüğünü ve bunları alarak kapının önüne çıktığını, ekipleri aradığını ve ekiplerin beş dakika sonra olay yerine geldiklerini,

Mahkemede; olay yerinde tanık...'nın giriş kısmında bulunduğunu, sekreter odasında iki kişinin olduğunu, içerde de katılanlar İbrahim ve ... ile birlikte beş kişinin daha olduğunu, ancak hangi şahısların nerede olduğunu bilmediğini,

Bozma sonrası; 2003-2011 yılları arasında Çerkezköy'de Başkomiser olarak görev yaptığını, inceleme dışı sanık ... ile sanığı Çerkezköy'de esnaf olmaları nedeniyle tanıdığını, kapıdan içeri girdiğinde ...'in masada oturduğunu, önünde de katılanların bulunduğunu, ortamda zorla tutulma veya telefon toplanması gibi bir durum görmediğini, o gün öyle bir iddia da olmadığını,

İfade etmişlerdir.

Sanık soruşturma aşamasında; Alperen İnşaatta işçi olarak çalıştığını, çalıştığı iş yerinin mobilya işlerini inceleme dışı sanık ...'e yaptırdığını, 26.06.2007 tarihinde saat 20.00 sıralarında mobilya siparişi vermek için inceleme dışı sanık ...ile birlikte ...'in iş yerine gittiklerini, o sırada içeride beş altı kişinin olduğunu, kendisinin bu kişilerin hiç birini tanımadığını, burada zorla senet imzalatıldığını veya silahla ateş edildiğini görmediğini,

Mahkemede; olay günü daire sattığını ve iş görüşmelerinin olduğunu, atölyeye dolap siparişi vermek için gittiğini, ancak büroya girmediğini, inceleme dışı sanık ...'in olduğu bölüm ile diğer bölümün ayrı olduğunu, kendilerinin dışarıdaki kısımda olduklarını, katılanların bulundukları kısma girmediğini, kapının bir ara açık olduğunu, sadece ...'i tanıdığını, katılanları tanımadığını,

Bozma sonrası; olay yerine polis gelmeden bir iki dakika önce geldiğini, taraflardan hiçbirini tanımadığını, tanık ...'ın yanında sigortalı olarak çalıştığını, olayın olduğu tüm gün ... Öge ve ... Öge isimli şahısların yanında olduğunu, çünkü tanık ...'ın inşaatlarından bir dükkân ve bir daire satışı yaptığını, olay saatine doğru tanık ...'ın aracına onunla birlikte bindiklerini, tanık ...'ın inceleme dışı sanık ...'in atölyesine uğramaları gerektiğini söylediğini, atölyeye geldiklerinde tanık ...'ın kendisini arabadan indirerek müsait bir yere arabayı park edip geleceğini söylediğini, kendisinin de ...'in iş yerine girdiğini, içerinin kalabalık olduğunu ve belli ki bir mevzu konuşulmuş olacak ki içerdekilerin sinirlerinin gergin olduğunu, tam bu sırada ofisin kapısı açılarak içeri daha sonradan ismini öğrendiği tanık ...'in girdiğini, ... ve katılanlarla selamlaşıp bir şeyler konuştuğunu, daha sonra telefonla bir yerleri arayıp; "İçerdekilerin hiçbirisi dışarıya çıkmasın." dediğini, tam bu sırada tanık ...'ın yazıhaneye doğru yürüdüğünü gördüğünü, hatta tanık ...'in tanık ...'a; "... abi sen içeriye girme, burada dur, ben içeride olanların hepsini karakola götüreceğim." demesi üzerine tanık ...'ın; "... benim çalışanım, az önce onu ben gönderdim, peşi sırada ben geliyordum. Onu hangi suçlama ile karakola götürüyorsun?" şeklinde itiraz ettiğini, onun ise "Az önce Savcı ile görüştüm, Savcı iş yerinin yazıhane kısmında bulunan herkesin ifadesine başvuracağını söylediği için Sami'yi ayırıp bırakamam." diye karşılık verdiğini, esasen karakola götürüldükten sonra kimin kimden ne diye şikâyetçi olduğunu öğrendiğini, dosyada anlatıldığı biçimde bir suç işlenip işlenmediğini bilmediğini, atılı suçları işlemediğini,

Savunmuştur.

V. GEREKÇE

A. İlgili Mevzuat ve Öğretide Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Görüşler

TCK'nın 148. maddesinde yağma suçu; "Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır." şeklinde hüküm altına alınmıştır.

Madde gerekçesinde; "Hırsızlık suçundan farklı olarak yağma suçunun oluşabilmesi için mağdurun rızasının cebir veya tehdit kullanılarak ortadan kaldırılması gerekir. Yağma suçunun tamamlanabilmesi için kullanılan cebir veya tehdidin etkisiyle mağdur malı teslim etmeli veya alınmasına karşı koyamamalıdır. Malın teslim edilmesi veya alınması, suçun konusunu oluşturan mal üzerinde mağdurun zilyetliğine son verilmesini, mağdurun bu eşya üzerinde zilyetlikten doğan tasarruf haklarını kullanmasının olanaksız hâle gelmesini ifade eder. Mal, zilyedin tasarruf olanağı ortadan kalktığı anda alınmış olacağından, bu ana kadar yapılan cebir veya tehdit, hırsızlığı yağmaya dönüştürür. Örneğin evin içindeki eşyayı alıp kapıdan çıkarken mal sahibi ile karşılaşan hırsız, ona karşı cebir veya tehdit kullanacak olursa, yağma suçu oluşur. Mal alındıktan yani hırsızlık suçu tamamlandıktan sonra, bunu geri almak isteyen kişiye karşı cebir veya tehdide başvurulması hâlinde, yağma suçundan söz edilemez. Hırsızlık suçuna konu malın geri alınmasını önlemek amacına yönelik olarak kullanılan cebir veya tehdit ayrı suçların oluşmasına neden olur. Bu durumda gerçek içtima hükümlerinin uygulanması gerekir." açıklamasına yer verilmiştir.

Aynı Kanun'un 149. maddesinde de yağma suçunun birden fazla kişi tarafından birlikte, iş yerinde ve silahla işlenmesi hâlleri de nitelikli hâl olarak kabul edilmiş, aynı maddenin ikinci fıkrasında yağma suçunun işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hâllerinin gerçekleşmesi durumunda, kasten yaralama suçuna ilişkin hükümlerin de uygulanacağı belirtilmiştir.

Yağmanın temel şeklinin düzenlendiği TCK'nın 148. maddesinin birinci fıkrası uyarınca; kişinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştirileceği ya da malvarlığı bakımından büyük bir zarara uğratılacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya alınmasına karşı koymamaya mecbur bırakılması yağma suçuna sebebiyet verir. Suç, anılan değerlere yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit veya cebir kullanılması suretiyle oluşur.

Yağma; başkasının zilyetliğindeki taşınabilir malın, zilyedin rızası olmadan faydalanmak amacıyla cebir veya tehdit kullanmak suretiyle alınması olduğundan zor yoluyla hırsızlık, bir kişiye karşı kullanılan icbar araçlarıyla haksız bir menfaat elde etmek şeklinde de tanımlanmıştır. Hırsızlık ile yağma suçları aynı ortak unsurlara sahip olup ayrıldıkları tek nokta ya da başka bir deyişle yağmanın, hırsızlığa oranla sahip olduğu ilave unsur, malı almak için cebir veya tehdit kullanılmasıdır.

Yağma suçu amaç ve araç hareketlerden oluşan bir suçtur. İlk önce almayı gerçekleştirmek için araç hareketler olan cebir veya tehdit kullanılır, sonrasında bu cebir ve tehdidin etkisiyle malın alınması veya tesliminin sağlanması ile suç tamamlanır.

Yağma, tehdit veya cebir kullanma ile hırsızlık suçlarının bir araya gelmesiyle oluşmuş bileşik bir suç olduğundan birden çok hukuki değeri korumaktadır. Kendisini oluşturan suçların korudukları hukuki değerler olan kişi hürriyeti, vücut dokunulmazlığı, zilyetlik ve mülkiyet yağma suçunun da koruduğu hukuki değerlerdir.

Bu aşamada konumuza ilişkin olarak teşebbüs hükümleri üzerinde de kısaca durulmalıdır.

TCK'nın 35. maddesinin birinci fıkrası; "Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur." şeklindedir.

Teşebbüsün varlığından söz edilebilmesi için;

1- Fail ya da faillerde kasıtlı bir suç işleme kararı olmalı,

2- Elverişli hareketlerle suçun doğrudan doğruya icrasına başlanmalı,

3- Failin elinde bulunmayan nedenlerle suç tamamlanamamalı veya amaçlanan sonuç gerçekleşmemelidir.

Teşebbüste fail, eylemini tamamlamak amacıyla hareket etmesine karşın, elinde olmayan nedenlerden dolayı fiilini gerçekleştirememekte, bu durumda kişiye tamamlanmış suça oranla daha az ceza verilmektedir.

Bu açıklamalardan sonra yağma suçunda teşebbüs hükümlerinin uygulanabilme koşullarına değinilmesinde fayda bulunmaktadır.

Neticesi hareket ile bitişik bir suç olan yağma teşebbüse elverişli bir suçtur. Failin, cebir veya tehditle suçun icra hareketlerine başladıktan sonra elinde olmayan nedenlerle malı alamadığı hâllerde, yağma suçu teşebbüs derecesinde kalmış sayılır. Yağma suçunda almanın gerçekleşmesi hırsızlık suçunun aksine, failin malı egemenlik alanına sokmasına bağlı değildir. Madde gerekçesinde de açıklandığı üzere, yağma suçunun tamamlanabilmesi için kullanılan cebir veya tehdidin etkisiyle mağdur malı teslim etmeli veya alınmasına karşı koyamamalıdır. Malın teslim edilmesi veya alınması ise suçun konusunu oluşturan mal üzerinde mağdurun zilyetliğine son verilmesini, mağdurun bu eşya üzerinde zilyetlikten doğan tasarruf haklarını kullanmasının olanaksız hâle gelmesini ifade etmektedir. Başka bir anlatımla, cebir veya tehdidin etkisiyle mal teslim edildiğinde veya alındığında suç tamamlanmış sayılacaktır. Bu nedenle mağdurun malı alıp giderken yakalanması hâlinde suça teşebbüs değil, tamamlanmış suç söz konusu olacaktır. Yağma suçunun tamamlanması için malın zilyedinden alınması yeterlidir (Nur Centel-Hamide Zafer-Özlem Çakmut, Kişilere Karşı İşlenen Suçlar, Cilt:1, 4. Baskı, Beta Yayınevi, Ankara 2017, s. 405-406).

B. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme

Olay günü katılanlar ve inceleme dışı sanıkların, inceleme dışı sanık ...'in bulunduğu araba önde, katılanların bulunduğu araba ortada, inceleme dışı sanıklar ..., ..., ... ve ...'ın bulunduğu araba ise arkada olmak üzere inceleme dışı sanık ...'in iş yerine gittikleri, vardıklarında inceleme dışı sanık ...'ın; mahkeme kurduklarını, kimsenin dışarı çıkamayacağını ve bulundukları yerde kendi kurallarının geçerli olduğunu söyleyerek katılanları sandalyeye oturttuğu, inceleme dışı sanık ...'in, söz konusu daireleri kendisine verip vermediğini sorduğu inceleme dışı sanık ...'den olumlu cevap alması üzerine belinden çıkarttığı ve ağzına mermiyi sürdüğü emanete kayıtlı ruhsatsız tabancayı masanın üstüne koyduğu, ancak inceleme dışı sanık ...'in uyarısı üzerine tekrar beline taktığı, daha sonra katılanlara; söz konusu dairelerin inceleme dışı sanık ...'den çıkarak kendisine geçtiğini, ancak daireleri istemediğini, onların yerine para istediğini, bedel olarak da 146.000 TL daire parası ile 14.000 TL kendi adamları için olmak üzere toplam 160.000 TL belirlediğini, aksi takdirde dışarı çıkamayacaklarını söylediği, katılan ...'in karşı çıkması üzerine belinden çıkardığı emanete kayıtlı tabancayla yere doğru bir el ateş ederek katılan ...'in üzerine yürüdüğü, bu sırada inceleme dışı sanık ...'ın katılanlara senet imzalayacaklarını söylediği, inceleme dışı sanık ...'in de; senet imzalamadıkları takdirde kimsenin dışarı çıkamayacağını, katılanları ve ailelerini kaldıracaklarını söylediği, bunun üzerine inceleme dışı sanık ...'in inceleme dışı sanık ...'den aldığı tabancanın ağzına mermi sürüp katılan ...'in üzerine yürüdüğü, inceleme dışı sanık ...'in de katılan ...'e; "Ben seni buraya getiririm, seni ve aileni kaldırırım demedim mi?" dediği ve bu sırada içeri giren sanık ile inceleme dışı sanık ...'e talimat vererek katılanları götürmelerini söylediği, katılanların itiraz etmesi üzerine de sanığın katılan ...'e, inceleme dışı sanık ...'in ise katılan ...'e darp cebir izi oluşturmayacak şekilde yumrukla vurdukları, bunun üzerine katılanların senet imzalamayı kabul ettikleri, senetlerden birinin ön yüzünü 73.000 TL olarak inceleme dışı sanık ... lehine düzenledikleri ancak imzalamadıkları, arka yüzüne ise dairelerin tapusunun inceleme dışı sanık ...'e verilmesi durumunda senedin hükümsüz olacağını, verilmemesi hâlinde ise senedin bedelini ödeyeceklerini belirten yazıyı yazarak birlikte imzaladıkları, diğer senedin de arka yüzünü benzer şekilde doldurarak birlikte imzaladıkları; ancak ön yüzüne hiçbir ibare yazmadıkları, bu sırada emniyet görevlisi olan tanık ...'in olay yerine gelmesi nedeniyle sanığın ve inceleme dışı sanıkların eylemlerinin son bulduğu anlaşılan olayda; tanık ...'in, ortamda zorla telefon toplanması gibi bir durum görmediğini ve böyle bir iddianın da olmadığını beyan etmesi, olay ve yakalama tutanağında suça konu cep telefonlarının inceleme dışı sanıklardan veya olay yerinden alınarak katılanlara iade edildiğine dair bir tespitte bulunulmaması, HTS kayıtları incelendiğinde de suça konu telefonların olaydan hemen sonra katılanlarca kullanılmaya devam edildiğinin anlaşılması, katılanların beyanları dışında da telefonların inceleme dışı sanık ...tarafından alındığına dair dosyaya yansıyan delile rastlanmaması ve katılan ...'in kollukta cep telefonunun cebinden alındığını beyan etmesine rağmen savcılıkta elinden alındığını ifade ederek çelişkiye düşmesi hususları göz önünde bulundurulduğunda, inceleme dışı sanık ...'in, katılanların cep telefonlarını aldığı iddiasının şüphe boyutunda kaldığı, alındığının kabulü hâlinde dahi söz konusu telefonların katılanların kolluk görevlilerini aramalarını engellemekten ziyade faydalanma kastıyla ele geçirildiğinin kanıtlanamadığı, suça konu belgelerin ise tanık ...'in olay yerine gelmesi üzerine katılanlar tarafından imzalanmaması nedeniyle senet vasfını kazanmadığı anlaşılmakla, sanığın inceleme dışı sanıklarla birlikte cebir ve tehditle icra hareketlerine başladıktan sonra elinde olmayan nedenlerle senetleri alamadığı ve yüklenen yağma suçunun teşebbüs aşamasında kaldığı kabul edilmelidir.

Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.

VI. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,

2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 06.12.2023 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.