"İçtihat Metni"
YARGITAY DAİRESİ : 6. Ceza Dairesi
MAHKEMESİ :Ağır Ceza
SAYISI : 446-486
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Sanığın yağma suçundan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 223/2-e maddesi gereğince beraatine ilişkin Çorlu 2. Ağır Ceza Mahkemesince 16.02.2016 tarih, 2-67 sayı ve oy çokluğu ile kurulan hükmün, Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 04.03.2020 tarih ve 1307-1093 sayı ile; ''Sanık ...’nın belinde bıçak olduğu izlenimi yaratarak ve karnındaki yarayı göstererek mağdurun 25 TL parasını aldıktan sonra mağdurun üzerini arayarak cebindeki 5 TL parasını da almak suretiyle mağduru yağmaladığı, mağdurun kovuşturma aşamasındaki beyanlarının sanığı suçtan kurtarmaya yönelik olduğu düşünülmeden, yağma suçundan mahkûmiyeti yerine, yerinde ve yeterli olmayan gerekçe ile yazılı şekilde beraatine hükmedilmesi," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan Çorlu 2. Ağır Ceza Mahkemesince 10.11.2020 tarih ve 121-327 sayı ile; sanığın yağma suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 148/1, 168/3-2, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 3 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba hükmedilmiş, bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 10.11.2021 tarih ve 10309-17610 sayı ile;
"...Sanığın belinde bıçak olduğu izlenimi yaratarak ve karnındaki yarayı göstermek suretiyle mağdurun 25 TL parasını aldıktan sonra mağdurun üzerini arayarak cebindeki 5 TL parasını da alarak mağdura ait toplam 30 TL parayı aldığı anlaşılmakla; suç tarihi olan 05.11.2015 itibariyle paranın satın alma gücü ve günün ekonomik koşulları ile birlikte değerlendirildiğinde, sanığa verilen cezada değer azlığı indiriminin yapılması gerekir.
Açıklanan nedenlerle;
5237 sayılı TCK’nın 150/2. maddesiyle sanığa verilen cezadan değer azlığı nedeniyle indirim yapılması hususunun gözetilmemesi," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Çorlu 2. Ağır Ceza Mahkemesi ise 24.12.2021 tarih ve 446-486 sayı ile;
"...Yargıtay 6. CD.'nin bir çok kararında belirtiği üzere 5237 sayılı TCK'nın 150. maddesinin 2. fıkrasındaki 'malın değerinin azlığı' kavramının, 765 sayılı TCK'nın 522. maddesindeki 'hafif' ve 'pek hafif' ölçütleriyle, her iki maddenin de cezadan indirim olanağı sağlaması dışında benzerliği bulunmadığı, 'değer azlığının' 5237 sayılı Yasa'ya özgü ayrı ve yeni bir kavram olduğu, bunun yalnızca gereksinimi kadar, değer olarak da gerçekten az olan şeyi alma durumunda, olayın özelliği, sanığın özgülenen kastı ve mağdur üzerindeki yansımaları da değerlendirilip uygulanması gerekmektedir. Somut olayda olay günü sanığın önceden hiç bir tanışıklığı bulunmayan mağdurun yanına gelerek yaralı olması nedeni ile paraya ihtiyacı olduğunu söylediği, eli belinde şekilde ve karın bölgesinde bulunan yarasını göstererek mağdurdan para istediği, mağdurun para vermek istemediğini söylemesine rağmen ısrarlı bir şekilde istemeye devam etmesinden dolayı mağdurun cebinde bulunan 25 TL'yi çıkarıp verdiği, ardından sanığın elini mağdurun cebine sokarak mağdurun cebindeki bozukluk 5 TL parayı da aldığı, benzer şekilde Yargıtay 6. Ceza Dairesi'nin 2019/228 Esas ve 2019/3452 karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; suç yılı olan 2015 yılının ekonomik koşulları ve alım gücü dikkate alındığında ve suç tarihi itibariyle yaşları birbirine yakın olan mağdura sanık tarafından eylemin gerçekleştirilmiş olması, sanığın mağdurun verdiği parayla yetinmeyip mağdurun cebini kurcalayıp cebindeki 5 TL'yi de alması karşısında sanığın özgülenen kastının mağdurun üzerinde bulunan tüm parayı almaya yönelik olması, bu amaçla onun ceplerini araması dikkate alındığında, suç konusu olan 25 TL'nin, suç tarihindeki değeri, ekonomik koşullar ve paranın satın alma gücü gözetildiğinde, 5237 sayılı TCK'nın 150/2. maddesinde öngörülen 'değerin azlığı' kavramının üzerinde bir değere sahip olduğunun kabulü gerekmekte olup, bu hâli ile TCK'nın 150/2. maddesinin sanık yönünden uygulanma şartlarının gerçekleşmediği," şeklindeki gerekçe ile bozmaya direnerek önceki hüküm gibi sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de sanık müdafii ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 07.03.2023 tarihli ve 28664 sayılı bozma istekli tebliğnamesiyle dosya 6763 sayılı Kanun'un 36. maddesi ile değişik CMK'nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 6. Ceza Dairesince 13.09.2023 tarih ve 15337-12353 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
II. UYUŞMAZLIK KONUSU
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında TCK’nın 150. maddesinin 2. fıkrasının uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
İncelenen dosya kapsamından;
Sanığın, 05.11.2015 tarihinde saat 15.30 sıralarında telefon ile görüşen mağdurun yanına giderek zorla para istediği, mağdurun 25 TL vermesine rağmen bununla yetinmeyerek ceplerini de arayıp kalan 5 TL bozuk parasını da aldığı, parayı aldığı sırada sanığın elinin belinde olması nedeniyle mağdurun korktuğu ve bu nedenle parayı sanığa verdiği iddiası ile kamu davası açıldığı anlaşılmaktadır.
Mağdur kollukta; 05.11.2015 tarihinde saat 15.30 sıralarında telefonla konuşmak için dershaneden dışarı çıktığını, İroni Kafe civarında telefonla konuştuğu sırada daha öncesinden tanımadığı, 1.70-1.75 cm boylarında, kısa saçlı, esmer tenli ve daha sonradan gösterdiği sol karın boşluğunda yara bulunan şahsın, yanına gelerek saatinin olup olmadığını sorduğunu, saatin 15.30 olduğunu söylemesi üzerine ise kendisini bir arkadaşına benzettiğini söyleyip ardından parasının olup olmadığını sorduğunu, 30 TL’sinin olduğunu, başka parasının olmadığını söylediği şahsın, son parasını istediğini, bu esnada şahsın elinin belinde olduğunu, korkup çekindiğinden dolayı cebindeki 25 TL’yi çıkartıp bu şahsa verdiğini, ardından şahsın, ceplerini arayarak 5 TL bozuk parasını da aldığını ve "Birlikte yürüyelim dershanenin önünde paranı sana vereceğim." dediğini, birlikte dershaneye yürüdükleri sırada bu şahsın yanından ayrıldığını, şahsın para istediği sırada kendisini darbetmediğini ve bu nedenle rapor almak istemediğini,
Mahkemede; olay günü dersaneden çıkıp telefonla konuştuğu sırada daha önceden tanımadığı huzurdaki sanığın yanına gelerek yaralı olduğunu ve paraya ihtiyacı olduğunu söyleyip; "Paran var mı?" diye sorduğunu, olduğunu söylemesi üzerine parayı kendisine vermesini istediğini, vermek istemediğini bildirmesine rağmen birkaç kere ısrarla isteyince hatırladığı kadarıyla 25 TL'yi çıkartıp sanığa verdiğini, ardından sanığın; "Başka paran var mı?" diye sorduğunu, bozuk paralarının olduğunu söyleyip bu paraları da çıkararak sanığa verdiğini, sanığın parasını biraz sonra geri vereceğini söylediğini ve birlikte yürümeye başladıklarını, dershanenin önüne geldikten sonra sanığın farklı bir yere yönelmesi üzerine onun yanında yürümeyi bıraktığını, sanığın para istediği sırada elinde ya da üzerinde herhangi bir cisim görmediğini, karnını açıp gösterdiği yaranın daha önceden müdahale edilmiş bir yara olduğunu, sanığın kendisine herhangi bir tehdit ya da hakarette bulunmadığını, bağırmadığını veya baskı yapmadığını, parayı vermek istemediğini söyleyince de tavırlarında herhangi bir değişiklik olmadığını, parayı normal bir yüz ifadesiyle istediğini, daha önceden tanımadığı sanığın yaşça kendisinden büyük olması nedeniyle çekinerek parayı vermek zorunda kaldığını, çelişki nedeniyle sorulduğunda da şimdiki beyanının doğru olduğunu, sanığın ceplerini aramadığını, 5 TL'yi kendisinin çıkarıp verdiğini,
Beyan etmiştir.
Sanık kollukta; öncesinden tanımadığı mağdur ile İroni Kafe civarında telefonla konuştuğu sırada karşılaştıklarını, mağdurun yanına yanaşıp 30 TL'sinin olup olmadığını sorduğunu, zor durumda bulunduğunu ve ameliyat malzemesi için bu parayı istediğini söylediğini, bunun üzerine mağdurun kendisine 5 TL'si bozuk para olmak üzere toplam 30 TL'yi rızasıyla verdiğini, bu sırada kendisinin mağdura dokunmadığını ve parayı aldıktan sonra mağdurun yanından ayrıldığını, mağdurdan para istemesinin anne ve babasının ayrı yaşaması, kendisinin de sokaklarda kalması nedeniyle yaşadığı maddi sıkıntılar ve uyuşturucu bağımlısı olmasından kaynaklandığını,
Savcılıkta; olay günü saat 15.00 sıralarında Çorlu ilçe merkezinde gezerken telefonla konuşan bir şahıs gördüğünü, aç olduğu için bu şahsa yaklaşarak 30 TL istediğini, karnının aç olduğunu ve ameliyat olması için paraya ihtiyacı olduğunu söylediğini, onun da rızası ile 30 TL verdiğini, bunun 5 TL'sinin bozuk para olduğunu, daha sonra şahsın yanından ayrıldığını, olayın bu şekilde geliştiğini, kendisinin bu şahsa herhangi bir temasta bulunmadığını, kolundan tutmadığını veya tehdit etmediğini, suçlamayı kabul etmediğini, ayrı olan anne ve babasının kendisine bakmadıklarını ve sokaklarda yaşadığını,
Mahkemede; iddianamede anlatılan olayı hatırlamadığını ve böyle bir olayı yaşayıp yaşamadığını bilmediğini, huzurdaki mağduru tanımadığını ancak simasının çok tanıdık geldiğini, mağduru daha önce görmüş olabileceğini, savcılıktaki ifadesi okunup çelişki nedeniyle sorulduğunda da ifade vermeden önce eroin kullandığını ve bunun etkisiyle kriz hâlinde olduğunu, bu nedenle nasıl ifade verdiğini hatırlamadığını,
Savunmuştur.
IV. GEREKÇE
A. İlgili Mevzuat
TCK’nın 150. maddesinin ikinci fıkrasında; "Yağma suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek ceza üçte birden yarıya kadar indirilir." hükmü yer almakta iken, anılan fıkra 29.06.2005 tarihli ve 5377 sayılı Kanun'un 17. maddesi ile; "Yağma suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek ceza üçte birden yarıya kadar indirilebilir." şeklinde değiştirilmiştir.
Fıkranın ilk hâli ile yağma suçlarında, konu değerin azlığı nedeniyle hâkime cezada indirim yapma zorunluluğu getirilmiş, daha sonra yapılan değişiklikte ise indirim yapıp yapmama konusunda hâkime takdir yetkisi tanınmıştır.
TCK'nın 150. maddesinin ikinci fıkrası, yağma suçunun konusunu oluşturan değerin az olmasını temel almaktadır. Değer azlığı ile kanun koyucu tarafından neyin kastedildiği, tereddütleri önleyecek biçimde açıklığa kavuşturulmamış, rakamsal bir sınırlandırma getirilmemiş fakat hâkime, yargılama konusu maddi olayla ilgili olarak takdir ve değerlendirme yetkisi tanınmıştır. Hâkim, yağmalanan veya buna teşebbüs edilen malın değerinin azlığını ceza indirimi yapmakta değerlendirebilecektir.
TCK’nın 150. maddesinin 2.fıkrasının uygulanmasında, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 522. maddesinde öngörülen "hafif" ya da "pek hafif" kavramlarıyla irtibatlı bir yoruma girilmemeli, Yargıtaydan anılan maddenin uygulanması sürecindeki içtihatlarına paralel şekilde yıllık değer ölçülerini belirlemesi beklenmemelidir.
Hâkim, bu değerlendirmenin yanı sıra her somut olayda, olayın özelliklerini dikkate alacak, TCK’nın 3. maddesinde öngörüldüğü üzere "işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı" olacak şekilde ceza adaletini sağlayacaktır. Görüldüğü gibi, madde ile getirilen sistem, sadece malın değerinin objektif ölçütlere göre belirlenerek cezadan indirim yapılmasından ibaret değildir. Olayın özelliği her somut olayda değerlendirmeye konu edilecek, meydana gelen haksızlığa faili iten etkenler ve bu haksızlığın mağdur üzerindeki etkileri de gözetilerek, indirim yapıp yapmama konusunda takdir kullanılacak ve maddenin uygulanıp uygulanmamasına ilişkin gerekçe kararda gösterilecektir.
Buna karşılık maddenin uygulanmasındaki en önemli ölçüt, şüphesiz değer ölçüsüdür.
B. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme
Sanığın, 05.11.2015 tarihinde saat 15.30 sıralarında yanına gittiği mağdurdan eli belinde bulunur şekilde para istediği, mağdurun 25 TL vermesine rağmen sanığın bununla yetinmeyip ceplerini de aradığı mağdurda kalan 5 TL bozuk parayı da aldığı olayda; suça konu paranın değerinin az olduğu hususunda tereddüt bulunmayıp sanık ile mağdurun yaşlarının yakın olması, eylemin işleniş şekli ve söz konusu eylemin mağdur üzerinde ağır bir etki yarattığına dair dosyaya yansıyan herhangi bir bulguya rastlanmaması karşısında, sanık hakkında TCK’nın 150. maddesinin 2. fıkrasının uygulanma koşullarının gerçekleştiği kabul edilmelidir.
Bu itibarla, isabetli bulunmayan Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan üç Ceza Genel Kurulu Üyesi; Yerel Mahkemenin direnme gerekçesinin isabetli olduğu düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1- Çorlu 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 24.12.2021 tarihli ve 446-486 sayılı direnmeye konu mahkûmiyet hükmünün, sanık hakkında TCK'nın 150. maddesinin 2. fıkrasının uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 20.12.2023 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.