Logo

Hukuk Genel Kurulu2000/1-1664 E. 2000/1795 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Ehliyetsiz bir kişinin vekilinin yaptığı satışı kötüniyetle iktisap eden davalıya karşı açılan tapu iptali ve tescil davasında, davalının Medeni Kanun'un 931. maddesinde düzenlenen iyiniyetli iktisap hükümlerinden faydalanıp faydalanamayacağı.

Gerekçe ve Sonuç: Davalının iyiniyetli olup olmadığının tespiti için gerekli delillerin toplanmamış olması, özellikle de taşınmazın gerçek değeri ile satış bedeli arasındaki farkın araştırılmamış olması ve davalının ilk satıştaki taraflarla ilişkisi hakkında bilgi edinilmemiş olması hususları gözetilerek direnme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Karadeniz Ereğlisi Asliye 1.Hukuk Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 30.4.1998 gün ve 1993/156 E. 1998/146 K.sayılı kararın incelenmesi davalı ve katılan vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1.Hukuk Dairesi'nin 8.12.1998 gün ve 1998/12594-13909 sayılı ilamiyle; (...Dava,ehliyetsiz hukuksal nedenine dayalı tapu iptali,tescil isteğine ilişkindir.)

Hukukumuzda, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları, dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle, alan kişinin iyiniyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir.Bu amaçla Medeni Kanunun 2.maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda 901 ve 902 tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 931.maddesinin özel hükümleri getirilmiştir. Öte yandan bir devleti oluşturan unsurlardan biri insan unsuru ise bunun kadar önemli olan ötekisi topraktır.İşte bu nedenle Devlet,nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş, bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış,iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş, değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarak ta tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyiniyetini korumak zorunluluğunu duymuştur.Belirtilen ilke M.K.nun 931.maddesinde aynen "tapu sicilindeki kayda hüsnüniyetle istinat ederek mülkiyet veya diğer bir aynı hakkı iktisap eden kişinin bu iktisabı muteber olur" şeklinde yer almış aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğinde bulunan 932.maddede başka bir ifade ile tekrarlanmıştır.Söz konusu maddeye göre tapu sicilinde ismi geçen kişinin gerçek hak sahibi olduğuna inanan veya kendinden beklenen tüm özeni göstermesine rağmen gerçek malik olmadığını,tapu sicilinde yolsuzluk bulunduğunu bilmesi imkansız olan kişinin iktisabı geçerlidir.

Ne varki;tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin,iyiniyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır.Gerçekten bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse diğer yanda ise kendisi için maddi, hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunmaktadır. Bu nedenle yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta, şeklen iyiniyetli gözükeni değil, gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima gözönünde tutulması, bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir. Nitekim bu görüşten hareketle "kötüniyet iddiasının def'i değil itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğinden (resen) nazara alınacağı ilkeleri 8.11.1991 tarih 1990/4 esas 1991/13 sayılı İnançları Birleştirme Kararında kabul edilmiş,bilimsel görüşlerde aynı doğrultuda gelişmiştir.

Somut olayda ise, davacıların miras bırakanının satışa da yetkili olmak üzere 27.1.1992 tarihinde torununu vekil tayin ettiği,vekilin murise ait 7 parsel sayılı taşınmazı 28.1.1992 günlü resmi akitle satış suretiyle annesine (murisin kızı Nuran'a) temlik ettiği,Nuran tarafından da 22.10.1992 de yine satış suretiyle davalıya intikal ettirildiği,miras bırakanın vekaletname verdiği tarihte ehliyetsiz olduğu, dolayısı ile vekilin annesine yaptığı satışın geçerli bulunmadığı tartışmasızdır.

Nevar ki, davalı E...l Seven 3.kişi olup yukardaki ilkelere göre durumu bildiğine yada murisin vekili ve vekilin annesi Nuran'la el ve işbirliği içinde olduğuna ilişkin delil bulunmamaktadır.Bir takım varsayımlarla iyiniyet yada kötüniyet hususunda sonuca gidilemiyeceği kuşkusuzdur.

Hal böyle olunca, davalının iyiniyetli olduğu gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken,aksine düşüncelerle kabul edilmesi doğru değildir....) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN : Davalı ve katılan vekilleri

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Davacılar ile davaya dahil edilen N... Çöğendez'in miras bırakanları E... Ra... Sulu'nun, kendisine ait 243 ada 7 parsel sayılı bahçeli kargir ev niteliğindeki taşınmazını satmak üzere N...'dan olma torunu M... T.. Çöğendez'i 27.1.1992 tarihli vekaletnameyle vekil tayin ettiği, adı geçen kişinin çekişmeli taşınmazı 5 milyon TL.bedel göstermek suretiyle 28.1.1992 tarihinde annesi N...'a satış yoluyla devrettiği, onunda diğer oğlu ve vekili olan T... Çöğendez aracılığı ile 22.10.1982 tarihinde 50 milyon TL.bedelle davalı E... Sevene temlik ettiği 5.2.1993 tarihinde ölen E... R... Sulu''nun vekaletname tarihinde temyiz kudretinden yoksun bulunduğu, toplanan deliller, Adli Tıp Kurumunun raporları ve tüm dosya içeriği ile sabittir.Esasen bu yönlerde yerel mahkeme ile özel daire arasında bir uyuşmazlıkta yoktur.Uyuşmazlık ikinci el konumunda olan Erdal Seven'in iyi niyetli olup olmadığı Medeni Kanunun 931.maddesinin koruyuculuğu altında bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

Medeni Kanunun 15.maddesinde belirtildiği üzere kanunlarda belirtilen ayrıcalıklar dışında temyiz kudreti bulunmayan kişilerin tasarrufları hukuki hüküm ifade etmediğinden E... R.. Sulu ile N... Çöğendez arasında yapılan birinci temliki işlemin geçersiz olduğu kuşkusuzdur.Nevarki N... Çöğendez adına oluşmuş tapu kaydına göre iktisapta bulunan ve ikinci el durumunda olan davalı E... Seven'in iyi niyetli bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulmasında zorunluluk vardır.

Bilindiği üzere;Hukukumuzda, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları,dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle,alan kişinin iyi niyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir.Bu amaçla Medeni Kanunun 2.maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda 90l ve 902, tapulu taşınmazların el değiştirme sinde ise 93l.maddesinin özel hükümleri getirilmiştir.Öte yandan bir devleti oluşturan unsurlardan biri insan unsuru ise, bunun kadar önemli olan ötekisi topraktır.İşte bu nedenle Devlet,nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş,bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış,iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş,değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarakta tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunu duymuştur.Belirtilen ilke M.K.nun 93l.maddesinde aynen "tapu sicilindeki kayda hüsnüniyetle istinat ederek mülkiyet veya diğer bir ayni hakkı iktisap eden kişinin bu iktisabı muteber olur" şeklinde yer almış aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğinde bulunan 932.maddede başka bir ifade ile tekrarlanmıştır.Söz konusu maddeye göre tapu sicilinde ismi geçen kişinin gerçek hak sahibi olduğuna inanan veya kendinden beklenen tüm özeni göstermesine rağmen gerçek malik olmadığını,tapu sicilinde yolsuzluk bulunduğunu bilmesi imkansız olan kişinin iktisabı geçerlidir.

Ancak, tapulu taşınmazların intikallerinde,huzur ve güveni koruma,toplum düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen, ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin,iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır.Gerçekten bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse diğer yanda ise kendisi için maddi,hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan, önceki malik bulunmaktadır.Bu nedenle yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı,kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta,şeklen iyi niyetli gözükeni değil,gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima gözönünde tutulması,bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi zorunludur. Nitekim bu görüşten hareketle "kötü niyet iddiasının def'i değil itiraz olduğu,iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğin den (resen) nazara alınacağı ilkeleri 8.ll.l99l tarih l990/4 esas l99l/3 sayılı İnançları Birleştirme Kararında kabul edilmiş, bilimsel görüşlerde aynı doğrultuda gelişmiştir.

Somut olayda ise; taraf tanıkları, sadece E... R... Sulu'nun ehliyetsiz olup olmadığı yönünde dinlenilmiş kendilerinden ikinci el konumunda olan E... Seven'in iyi niyetli, daha açık anlatımla E... R... Sulu'nun ehliyetsizliğini ve birinci temliki işlemin geçersizliğini bilen veya kendinden beklenen özeni göstermesi halinde bilecek konumda kimse olup olmadığı, ilk el N... Çöğendez ve temliklerde vekil olarak görev yapan çocukları ile ilgisi ve yakınlığı hakkında gerekli bilgiler alınmamıştır.

Ayrıca taşınmazın ikinci temlik tarihlerinde gerçek bedeli saptanarak satış bedeli ile arasında fahiş fark bulunup bulunmadığının böylece davalı E... Seven'in çok değerli bir taşınmazı çok ucuz bir fiatla alıp almadığı saptanarak iyi niyetinin takdiri cihetine gidilmemiştir.

Hal böyle olunca, taraf tanıklarının yeniden dinlenerek davalı E... Seven'in ilk el Nuran ve onların çocukları ile ilişkisi ve yakınlığı hakkında bilgi alınması, böylece davalı N... ile el ve iş birliği içerisinde hareket edip etmediği veya E... R... Sulu'nun ehliyetsizliğini ve ilk temliki işlemin geçersizliğini bilip bilmediğinin sorulması, bunun yanında ikinci temlik tarihindeki taşınmazın gerçek değerinin bilirkişi aracılığı ile saptanarak bedeller arasında fahiş fark bulunması halinde öteki delillerle birlikte E... Seven'in iyi niyetinin değerlendirilmesi, Ayrıca E... Seven adına taşınmazı kendisine Nuran Çöğendez'in vekili sıfatıyla satan oğlu T... Çöğendez eliyle tebligat çıkarıldığı, T... Çöğendez'in iş adresinden E... Seven'in ev adresinin tesbit edilerek tebligat yapıldığının gözönünde tutularak T...ayfun Çöğendez ile E... Seven'in ilişkilerinin açıklığa kavuşturulması, yukarıda değinilen ilkeler doğrultusunda tahkikatın tamamlanması hasıl olacak uygun sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekir.O nedenle az yukarıda açıklanan Hukuksal ilkeler doğrultusunda araştırma yöntemleri eksik bırakılarak yazılı olduğu üzere önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Açıklanan nedenlerle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davalı ve katılan vekilleri temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 13.12.2000 gününde oybirliği ile karar verildi.