Logo

Hukuk Genel Kurulu2005/2-655 E. 2005/622 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının tamamen kusurlu olduğu bir boşanma davasında, davalının kusurunun olmaması nedeniyle boşanmaya karar verilip verilemeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Türk Medeni Kanunu'nun 166. maddesi uyarınca boşanma davası açılabilmesi için davalının en azından az da olsa kusurlu olması ve evlilik birliğinin devamının eşlerden beklenemeyecek derecede temelinden sarsılmış olması gerektiği, somut olayda davalının hiçbir kusurunun bulunmadığı gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

Mahkemesi

:

Osmaniye Asliye 1.Hukuk (Aile ) Mahkemesi

Günü

:

17.3.2005

Sayısı

:

10-124

Taraflar arasındaki “nafaka-boşanma” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Osmaniye Asliye 1. Hukuk ( Aile ) Mahkemesince Boşanma Davasının kabulüne, Nafaka davasının reddine dair verilen 6.5.2004 gün ve 2003/147 E. 2004/336 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 11.10.2004 gün ve 2004/10579-11620 sayılı ilamı ile,

(...Boşanmaya neden olan olaylarda eşini kovan ve ona şiddet kullanan koca tamamen kusurludur.

Türk Medeni Kanununun 166.maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir. Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer. Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonrada mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir.

Öyle ise Türk Medeni Kanununun 166.maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz yada az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır.

Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır. (TMK.md. 166/2)

Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki, bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle isteğin reddi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.

Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan gerekçeye istinaden bozulmasına, bozma kararı dikkate alındığında diğer temyiz itirazların şimdilik incelenmesine yer olmadığına...)

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN: Davacı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre,Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken,önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile,direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA,istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 16.11. 2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.