"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir 3. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 27/09/2007
NUMARASI : 2007/959-2007/1252
Taraflar arasındaki "temerrüt nedeniyle tahliye ve alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 3.Sulh Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 28.12.2006 gün ve 1511-2015 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6.Hukuk Dairesinin 3.4.2007 gün ve 2221-3711 sayılı ilamı ile, (...Uyuşmazlık, temerrüt nedeniyle kiralananın tahliyesi ve 36.000 YTL kira alacağının tahsiline ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya kapsamına, toplanan delillere,mahkemece mevcut deliller takdir edilerek karar verilmiş olmasına, takdirde de bir isabetsizlik bulunmamasına göre temyiz eden davacı vekilinin kira alacağına ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davacı vekilinin tahliyeye ilişkin temyiz itirazlarına gelince;
Davacı vekili, dava dilekçesinde, davalının kiralananda 1.1.2005 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile aylık 6.000 YTL bedelle kiracı olduğunu, sözleşmede muacceliyet şartının bulunduğunu, davalının Temmuz 2006 ayı kirasını süresinde ödememesi nedeniyle dönem sonuna kadar olan kiraların muaccel hale geldiğini, bu konuda davalıya temerrüt ihtarnamesi gönderilmiş ise de sonuç alınamadığını belirterek, davalının temerrüt nedeniyle tahliyesini ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik Temmuz-Aralık 2006 arası aylar kirasının tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili davanın süresinde açılmadığını, sözleşmede kira paralarının peşin ödeneceğine ilişkin bir kaydın bulunmadığını, buna göre Temmuz 2006 ayı kirasının henüz muaccel hale gelmeden istendiğini, buna dayanılarak açılan tahliye ve alacak davasının reddinin gerektiğini, davalının da 12.6.2006 tarihine kadar makbuz karşılığı ve banka hesabına olmak üzere davacıya 36.000 YTL’yi ödediğini, temerrüdün oluşmadığını belirterek, haksız ve kötü niyetle açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Borçlar Kanunu’nun 260. maddesi hükmü uyarınca temerrüt nedeniyle tahliyeye karar verilebilmesi için istenen kira parasının muaccel olması, bu kira bedelinin ihtarname ile verilen 30 günlük süre içinde ödenmemiş bulunması ve ihtarnamede verilen süre içinde kira parasının ödenmemesi halinde akdin feshedileceğinin açıkça belirtilmesi gerekir.
Olayımıza gelince ; davada dayanılan ve hükme esas alınan 1.1.2005 başlangıç tarihli ve üç yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmenin özel şartlar bölümü 13. maddesinde “kiracının herhangi bir kira bedelini vaktinde ödememesi halinde akdin hitamına kadar olan kira bedellerinin muacceliyet kespedeceği ve kiracı tarafından kiralayana ödeneceği” kararlaştırılmıştır. Yine sözleşmede kira paralarının her ayın beşine kadar banka hesabına ödeneceği belirtilmiştir. Bu şartlar geçerli olup tarafları bağlar. Davacı Temmuz 2006 ayı kirasının zamanında ödenmemesi nedeniyle dönem sonuna kadar muaccel hale gelen onyedi aylık kira bedelinin ödenmesi konusunda davalıya 7.7.2006 tarihinde temerrüt ihtarnamesi göndermiş, bu ihtarname davalıya 8.7.2006 tarihinde tebliğ olunmuştur. Davalı ise dava konusu edilen Temmuz – Aralık 2006 ayları kirasını aylık 6.000 YTL üzerinden 25.9.2006-6.12.2006 tarihleri arasında davacının banka hesabına yatırmıştır. Sözleşmede kararlaştırılan muacceliyet şartı gereği Temmuz 2006 ayı kirası sözleşmede belirtilen süre içinde ödenmediğinden 31.12.2007 tarihine kadar olan kiralar muaccel hale geldiğinden bu kira parasının temerrüt ihtarnamesi ile verilen otuz günlük süre içinde ödenmesi gerekir. Davalı tarafından süresinde temerrüt ihtarnamesine konu edilen kira paralarının tamamı ödenmediğinden ve bu şekilde temerrüt olgusu gerçekleştiğinden mahkemece davalının tahliyesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde tahliye isteminin reddine hükmedilmesi doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.” Gerekçesi ile “Yukarıda (1) No'lu bentte yazılı nedenlerle kira alacağına ilişkin hüküm kısmının ONANMASINA, yukarda ( 2 ) No’lu bentte yazılı nedenlerle tahliyeye ilişkin hüküm kısmının BOZULMASINA...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre,Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken,önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ:Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile,direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 5.12.2007 gününde oyçokluğu ile karar verildi.