Logo

Hukuk Genel Kurulu2008/11-417 E. 2008/425 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İhtiyati haciz kararı verilirken, taraflar arasında teminat konusunda sözleşmesel bir düzenleme bulunması halinde, mahkemenin teminat şartını nasıl değerlendirmesi gerektiği ve yerel mahkemenin direnme kararının niteliği.

Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkemenin, bozma kararından sonra verdiği kararında, bozma kararında belirtilen sözleşme maddesini değerlendirerek yeni bir gerekçe ortaya koyması ve ilk kararındaki gerekçesinden farklı bir gerekçeyle karar vermesi nedeniyle direnme kararının değil, yeni bir hükmün oluştuğu gözetilerek dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi

TARİHİ : 20/03/2008

NUMARASI : 2006/28/28

Taraflar arasındaki “İhtiyati Haciz” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Asliye 13. Ticaret Mahkemesince “Talebin %15 teminatla kabulüne” dair verilen 20.01.2006 gün ve 2006/28 D. İş sayılı kararın incelenmesi İhtiyati haciz isteyen/alacaklı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 14.03.2006 gün ve 2006/1828-2652 sayılı ilamı ile;

(...İhtiyati haciz isteyen alacaklı banka vekili, müvekkilinin alacaklı olduğu genel kredi sözleşmesi uyarınca borçluların yatırması gereken taksitleri yatırmadığını ileri sürerek, teminatsız olarak borçluların menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerinde ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece; % 15 teminatla isteminin kabulüne karar verilmiştir.

Kararı, ihtiyati haciz isteyen vekili temyiz etmiştir

Uyuşmazlık, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisine dayalı ihtiyati hacizde teminat istenilip istenilemeyeceği hususuna ilişkindir.

HUMK'nun 96/2 maddesinde, bir sözleşmede, teminata ilişkin bir düzenleme bulunduğu takdirde, teminata ilişkin hususların sözleşme hükmüne göre kararlaştırılması öngörülmüştür.

Somut olayda, ihtiyati hacze konu genel kredi ve teminat sözleşmesinin 48 nci maddesinde, müşteriye karşı ihtiyati haciz veya ihtiyati tedbir kararı alınmasına gerek görülürse, "bankanın bu takdirde teminat göstermekten vareste tutulmasını.... kabul eder" şeklinde düzenleme bulunmaktadır.

Bu durumda, mahkemece, anılan yasa hükmüne göre, taraflar arasındaki sözleşme uyarınca, teminat hususunun değerlendirilmesi gerekirken, sözleşmedeki bu husus üzerinde durulmadan yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN: Davacı (İhtiyati haciz isteyen) vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

İstek, genel kredi ve teminat sözleşmesine dayalı ihtiyati hacze ilişkindir.

Mahkemenin, “Alacaklının ihtiyati haciz talebinin %15 teminatla kabulüne” dair verdiği karar, Özel Daire’ce yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuştur. Yerel Mahkemece bozmadan sonra yine aynı karar kabul edilip önceki hükümde direnildiği belirtilmiş, hükmü ihtiyati haciz isteyen/alacaklı Banka vekili temyiz etmiştir.

Hukuk Genel Kurulu’ndaki görüşmeler sırasında; öncelikle, temyize konu kararın direnme kararı mı yoksa yeni bir hüküm mü olduğu, dolayısıyla temyiz incelemesinin Özel Dairece mi Hukuk Genel Kurulunca mı yapılacağı ön sorun olarak ele alınmıştır.

Direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için bozulan ilk kararda yer verilmiş olan hususların direnmeye konu edilmesi ve gerekçenin ancak yine ilk kararda yer alan ana çerçeveden çıkmadan, ilk gerekçeyi güçlendirmeye yönelik yasal sınırlarda genişletilmiş olması, bozmadan sonra bozma içeriğinden esinlenilerek bir araştırma yapılmaması veya karar verilmemesi gerekmektedir.

İlk kararda hiç yer verilmemiş değerlendirmelerin bozmadan esinlenilerek ve bozmada işaret olunduğu şekilde yapılmış olması durumunda ortada bir direnme kararının bulunduğundan da söz edilemez.

Yerel mahkemece, alacaklının isteminin İcra ve İflas Kanununun 257/1. maddesine uygun bulunduğu gerekçesiyle “talebin %15 teminatla kabulü ile borçlunun menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine” dair verilen ilk karar, Özel Daire’ce “teminat hususunun, ihtiyati hacze konu genel kredi ve teminat sözleşmesinin 48 inci maddesinde yer alan, müşteriye karşı ihtiyati haciz veya ihtiyati tedbir kararı alınmasına gerek görülürse ‘bankanın bu takdirde teminat göstermekten vareste tutulmasını... kabul eder’ şeklindeki düzenleme çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğine” işaretle bozulmuştur.

Bozmadan sonra mahkemece yine, “talebin %15 teminatla kabulüne” dair ilk karar kabul edilmiştir. Ne var ki bu yeni kararda, bozma kararı içeriğinden esinlenerek, taraflar arasındaki genel kredi ve teminat sözleşmesinin 48 inci maddesi değerlendirilmiş ve bu maddede, ihtilaf halinde bankanın başka bir bankadan teminat mektubu alması halinde bunun masraflarının borçlu tarafından karşılanacağının kararlaştırılmış bulunduğu, dolayısıyla anılan sözleşme hükmünün yanlış değerlendirildiği belirtilmiştir.

Bu durumda, ortada varlığından söz edilebilecek bir direnme kararı mevcut olmayıp, bozmadan önce verilen ilk kararda dayanılmayan, bozmadan sonraki kararda dayanılan, genel kredi sözleşmesinin 48. maddesinin irdelendiği yeni bir hükmün bulunduğunun kabulü gerekir.

O itibarla dosya yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için Özel Daireye gönderilmelidir.

S O N U Ç: Yukarıda açıklandığı üzere, ihtiyati haciz isteyen/alacaklı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 11. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 04.06.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.