"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Kadıköy 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 26/02/2008
NUMARASI : 2007/1331-2008/75
Taraflar arasındaki “İşe İade” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kadıköy 2.İş Mahkemesince davanın reddine dair verilen 15.03.2007 gün ve 2006/186 E., 2007/59 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 15.10.2007 gün ve 16035-30210 sayılı ilamı ile; (...İş sözleşmesinin davalı işveren tarafından geçerli neden olmadan feshedildiğini belirten davacı, feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece savunmaya değer verilerek, davacının 4046 sayılı yasa kapsamında kamu kurumuna naklinin yapıldığı, iş sözleşmesinin feshedilmediği, iş sözleşmesi sona ermediği gibi, 4046 sayılı yasa uyarınca özelleştirilen kurum personelinin iş güvencesi kapsamında olmadıkları, işe iade talep edemeyecekleri gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğine göre, davalı işyerinin Kasım 2005 ayında özelleştirilerek, hisse devrinin tamamlandığı, davacının davalı işyerinde kapsam dışı personel olarak iş sözleşmesi ile çalıştığı, özelleştirme ve hisse devri ile davacının 4857 sayılı İş Kanunu'nun kapsamına girdiği, davacının 2006 yılı başında 4046 sayılı yasanın 22.maddesi uyarınca kamu kurumlarına nakil için talepte bulunduğu, ancak nakil olmadan bu talebinden vazgeçtiği ve davalı işveren ile iş sözleşmesi imzalamak istediğini açıkladığı, ancak davalı işverenin iş sözleşmesi ilişkisini devam ettirmemek için, matbu kamu kurumuna nakil dilekçesini tekrar imzalattığı, davacının ihtirazı kayıtla bu belgeyi imzaladığı ve nakil istemine karşı çıktığını açıkladığı, davalı işverenin davacı ile ilişkilerinin 18.04.2006 tarihinde sonlandığını savunduğu, davacının 13.09.2006 tarihinde uzman olarak Milli Eğitim Bakanlığı’na atandığı ve bu tarihte buradaki görevine 657 sayılı yasa kapsamında başladığı anlaşılmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta davacının, 4046 sayılı yasa kapsamında kamu kurumuna nakledilmesi, iş sözleşmesi ilişkisinin sona erdirildiği ve statü hukukuna tabi olma ilişkisinin başladığı anlamına gelmektedir. Bu nedenle mahkemenin, “iş sözleşmesinin feshedilmediği, iş sözleşmesi ilişkisinin sona ermediği” şeklindeki değerlendirmesi yerinde değildir. Ancak bu nakilde önemli olan hangi tarafın istekte bulunduğudur. Dosya içeriğine göre, davacı işçinin isteği dışında nakledildiği ve iş sözleşmesi ilişkisinin davalı işveren tarafından sonlandırıldığı sabittir. Ancak davalı işveren davacı işçi ile iş sözleşmesi ilişkisinin 18.04.2006 tarihinde sona erdiğini belirtmektedir. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 20.maddesi uyarınca, iş sözleşmesi feshedilen işçinin, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde dava açması gerekir. Davalı savunması doğrultusunda, davacının işyeri şahsi sicil dosyası getirtilerek, davacının iş sözleşmesi ilişkisinin sonlandırıldığı ve davalı işverence bildirimde bulunulduğu tarih araştırılarak, öncelikle davanın hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığı belirlenmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir. Yazılı şekilde sonuca gidilmesi hatalıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 8.12.2004 gün 2004/654 Esas, 664 Karar ; 12.4.2006 gün 2006/9-211 Esas, 195 Karar ; 18.10.2006 gün 2006/9-621 Esas, 673 Karar sayılı kararlarında da belirtildiği üzere; 4857 sayılı İş Kanununun 20/3.maddesinde yer alan “mahkemece verilen kararın temyizi halinde Yargıtay ilgili Dairesinin vereceği kararın kesin olması ” hükmünden, Yargıtay Özel Daire kararının kesin olduğu, bunun için de direnme kararına konu edilemeyeceğinin, bir başka ifadeyle, bozma kararına karşı direnme yolunun kapalı bulunduğunun belirtilmiş olması karşısında Özel Dairenin bozma kararına bu nedenle uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup, direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA istek halinde temyiz peşin harcının iadesine 14.05.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.