Logo

Hukuk Genel Kurulu2010/1-517 E. 2010/588 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı tarafından, davacının mülkiyetinde bulunan taşınmaza yapılan taşkın inşaat nedeniyle açılan elatmanın önlenmesi ve yıkım davasında, davalının açtığı temliken tescil davasının dikkate alınıp alınmayacağı hususunda çıkan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkemenin, Yargıtay’ın bozma ilamına uyduğunu belirterek verdiği direnme kararında, ilk kararında değerlendirmediği temliken tescil davasını değerlendirmesi ve gerekçesini değiştirmesi nedeniyle, direnme kararının yeni bir hüküm niteliğinde olduğu ve bu nedenle dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerektiği gözetilerek, Hukuk Genel Kurulu’nun işin esasını incelemeksizin dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ümraniye 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

TARİHİ : 11/05/2010

NUMARASI : 2010/161-2010/175

Taraflar arasındaki “elatmanın önlenmesi ve yıkım” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ümraniye 3.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 25.07.2008 gün ve 2007/579E.- 2008/416 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 14.10.2009 gün ve 2009/7404 E.- 10177 K. sayılı ilamı ile;

(...Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım isteklerine ilişkindir.

Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 1360 parsel sayılı taşınmazın arsa vasfı ile davacı adına kayıtlı olduğu ve davalının tasarrufunda bulunduğu anlaşılmaktadır. Oysa mahkemece davalının haklı ve geçerli bir nedeni bulunmaksızın davacıya ait çaplı taşınmaza taşkın yapı yapmak suretiyle elattığı belirlenerek ve çapa üstünlük tanınarak elatmasının önlenmesine karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik yoktur.

Ancak, davalı Ümraniye 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/65 8 esas sayılı dosyasında temliken tescil davası açtığını bildirmiş, bu dosyanın bekletici mesele yapılmasını istemiştir. Davanın halen derdest olduğu dosya içeriğiyle sabittir.

Eldeki davada, diğer isteklerin yanında yıkım talebinde de bulunulmuş olup, temliken tescil davasında verilecek kararın eldeki davayı doğrudan etkileyeceği kuşkusuzdur.

Hal böyle olunca, HUMK.’nun 45. maddesi hükmü çerçevesinde değerlendirme yapılmak suretiyle her iki davanın birleştirilerek görülmesi ya da temliken tescil davasının eldeki dava için bekletici sorun yapılması ve belirlenerek mülkiyet durumu gözetilmek suretiyle yıkım isteği yönünden bir karar verilmek üzere hüküm bozulmalıdır...)

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN: Davalı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi ve yıkım istemine ilişkindir.

Davacı, kayden maliki bulunduğu taşınmazına, komsu parsel maliki davalının taşkın inşaat yapmak suretiyle tecavüz ettiğini belirterek, elatmanın önlenmesi ve yıkım kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.

Mahkemece; davalıya ait binanın davacıya ait taşınmaza taşkın olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiş; hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.

Özel Dairece, yukarıda açıklanan gerekçeler ile hüküm bozulmuştur.

Yerel Mahkemece; önceki gerekçelerle ve bozulan ilk kararın 25.07.2008 tarihinde verildiği, davalının ise 24.12.2008 tarihinde temliken tescil davasını açıp, bir gün sonra da kararı temyiz ettiği, yani davalının, aleyhine verilen hükümden sonra, temyiz süresinin son gününde temliken tescil davasını açıp, sonra kararı temyiz etmesinin iyi niyetli görülemeyeceği ve ayrıca temliken tescil davasının da, davalının çaplı taşınmaza taşkın yapı yapması ve bu binasının kaçak yapı konumuna düşüp, hakkında yıkım kararının bulunması, ekonomik değerinin olmaması karşısında taşkın kısmının korunmasında davalının ekonomik yararının bulunmadığı gerekçesi ile eldeki kararla aynı günde reddedildiği belirtilerek ve böylece ilk kararın gerekçesi değiştirilerek “önceki kararda direnildiğinden” bahisle hüküm oluşturulmuştur.

Hükmü temyize davalı vekili getirmiştir.

Hukuk Genel Kurulu’ndaki görüşme sırasında, işin esasına geçilmeden önce, direnme kararının gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı hususu, ön sorun olarak incelenmiştir.

Öncelikle belirtilmelidir ki, direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli;gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir(HUMK.429 mad.).

Eş söyleyişle; mahkemenin yeni bir delile dayanarak ve gerekçesini değiştirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.

Yukarıda anlatılan olayların gelişimine göre, yerel mahkemece, ilk kararda direnildiği belirtilmiş ise de; verilen ilk kararda, temliken tescil davasından söz edilmezken, direnme kararında temliken tescil davası değerlendirilerek davanın reddine karar verilmiştir.

Bu durumda, temyize konu kararın, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429/3. maddesi anlamında bir direnme kararı değil; bozma kararından etkilenilerek oluşturulmuş yeni bir hüküm niteliğinde olduğu kabul edilmelidir.

Kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi ise Hukuk Genel Kurulu'na değil, Özel Daireye aittir.

Bu nedenle, dosya bu yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için Özel Daireye gönderilmelidir.

SONUÇ: Davalı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 1.Hukuk Dairesine gönderilmesine 10.11.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.