"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bakırköy Tüketici Mahkemesi
TARİHİ : 28/04/2010
NUMARASI : 2010/240-2010/241
Taraflar arasındaki “Ayıplı mal“ davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bakırköy Tüketici Mahkemesince davanın reddine dair verilen 17.03.2009 gün ve 122-110 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 24.12.2009 gün ve 8885-15416 sayılı ilamı ile, "... Davacı, davalıdan 26.2.2006 tarihinde evlilik tarihinde teslim edilmek üzere muhtelif çeyiz eşyalarını satın aldığını, teslim edildikten sonra eşyaların çoğunluğunda gizli ayıpların bulunduğunun ortaya çıktığını ileri sürerek, oturma grubu, yatak odası takımı vs.nin yenisi ile değiştirilmesini istemiştir.
Davalı, ayıp ihbarının zamanında yapılmadığını ve zamanaşımı süresi içinde de dava açılmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, ayıp ihbarından sonra makul sürede dava açılmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalıdan satın aldığı çeyiz eşyalarının en son 17.8.2006 tarihli sözleşme ile teslim edildiğini ve 4077 sayılı yasa gereğince ayıbının bulunduğunu ve süresinde de ihbar ettiği halde bir işlem yapılmadığını ileri sürerek, bu davayı açmıştır. Dosyaya ibraz edilen 22.11.2007 tarihli “ satış sonrası hizmet formu “ başlıklı belgede davalı firma imzası ile bildirilen ayıpların tesbit edildiği anlaşılmaktadır. Bu forma göre davacının ayıbı bildirimine ilişkin başvurusunun 10.11.2007 tarihi olduğu ve eldeki davanın da 5.3.2008 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
4077 sayılı tüketicinin korunması hakkında kanunun 4/4 maddesi, “ayıba karşı sorumlu tutulanlar, ayıba karşı uzun bir süre ile sorumluluk üstlenmemişlerse ayıplı maldan sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile malın tüketiciye teslim tarihinden itibaren iki yıllık zaman aşımına tabidir.” düzenlemesi getirmiştir. Dava konusu eşyalar davacıya 17.8.2006 tarihinde teslim edildiğine ve uyuşmazlık 4077 sayılı tüketici kanuna dayandığına göre, zamanaşımı süresi konusunda anılan yasanın 4/3-4 maddesinde hükmün uygulanması gerekir. Bir başka anlatım ile, süresinde ayıp ihbarında bulunan tüketicinin böyle bir davayı 2 yıllık zamanaşımı süresinde açmasını engelleyen bir hukuki engel yoktur. Davacıya teslim tarihinden itibaren 2 yıllık zamanaşımı süresi tamamlanmadan bu dava açıldığından işin esasına girilerek taraf delilleri toplanmalı ve sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece yanlış değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir..."
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre,Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken,önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 06.10.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.