Logo

Hukuk Genel Kurulu2011/1-857 E. 2012/129 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının, davalıya ait taşınmazın kıyıda kalan kısmının tapu kaydının iptali ve tescili istemiyle açtığı davada, mahkemenin kısmi kabul kararı vermesi üzerine yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin paylaştırılmasına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, dava dilekçesinde taşınmazın kıyıda kalan kısmının tapu kaydının iptali ve tescilini talep ettiği, mahkemenin de yaptığı keşif ve bilirkişi raporu sonucunda kıyıda kalan kısmın tamamını tespit ederek davayı kabul ettiği, bu nedenle davada kısmi kabul veya reddin söz konusu olmadığı, dolayısıyla yargılama giderleri ve vekalet ücretine ilişkin hükmün de buna göre düzeltilmesi gerektiği gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ardeşen(Kapatılan) Asliye Hukuk Mahkemesi

TARİHİ : 18/06/2008

NUMARASI : 2008/59-2008/138

Taraflar arasındaki “tapu iptal, terkin ve yıkım ” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ardeşen Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 24.01.2007 gün ve 2005/646 E-2007/19K sayılı kararın incelenmesi davacı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin 11.12.2007 gün ve 2007/8934 E-10735K sayılı ilamı ile,

( “... Dava 3621 Sayılı Yasadan kaynaklanan tapu iptal ve sicil kaydının terkini ve yıkım isteğine ilişkindir.

Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; kayden davalıların miras bırakanına ait 1683 parsel sayılı taşınmazın kabul kapsamında kalan bölümünün 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca belirlenen kıyı kenar çizgisine göre, tanımı aynı yasanın 4.maddesinde yapılan kıyıda kaldığı saptanmak suretiyle davanın kabul edilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.Davacı Hazinenin bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir.Reddine,

Davacının diğer temyiz itirazlarına gelince; dava dilekçesinin içeriğinden ve iddianın ileri sürülüş biçiminden davacı Hazine taşınmazın tümünün sicil kaydının terkinini istememiş, yapılacak uygulama sonucunda kıyıda kalan bölümün sicilinin terkinini istemiştir. Mahkemece yapılan uygulama sonunda da taşınmazın kısmen kıyıda kaldığı belirlenerek bu kısma ilişkin olmak üzere davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bu durumda; davacının isteğinin kısmen kabul ve kısmen reddedildiğini söyleyebilme olanağı yoktur.

Öyle ise yargılama giderlerinin de kabul ve red oranına göre taraflar üzerinde bırakılması ve davada vekille temsil edilen davalı lehine vekalet ücreti takdiri de doğru değildir...)

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN: Davacı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, 3621 Sayılı Kanundan kaynaklanan tapu iptal ve sicil kaydının terkini ve yıkım isteğine ilişkindir.

Davacı, davalılar adına kayıtlı 1683 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını ileri sürerek, kıyıda kalan bölümün tapusunun iptali ile terkin ve yıkım isteminde bulunmuştur.

Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Davacını temyizi üzerine, Özel Dairece; mahkemece yapılan uygulama sonunda taşınmazın kıyıda kalan kısmına ilişkin davanın kabulünde isabetsizlik bulunmadığı; davacının istediğinin dava dilekçesi kapsamına göre davacının isteğinin tamamının kabul edilip, kısmen kabul ve kısmen reddin söz konusu olmadığı; buna göre, yargılama giderlerinin kabul ve red oranına göre taraflar üzerinde bırakılması ve davada vekille temsil edilen davalı lehine vekalet ücreti takdirinin yerinde görülmediği gerekçeleri ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Yerel Mahkeme; önceki kararında direnmiş; hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık: dava dilekçesinin kapsamına göre eldeki davada reddedilen talep bulunup bulunmadığı ve buna göre hükmün yargılama giderleri ile vekalet ücretine ilişkin bölümünün yerinde olup olmadığı, noktasındadır.

Davacı Maliye Hazinesi adına Ardeşen Mal Müdürlüğü 28.06.2005 tarihli dava dilekçesinde:

“Dava konusu ... parsel sayılı taşınmazın “hududu” nun kıyıda kaldığını, Anayasa nın 43 ve 3621 sayılı Kıyı Kanununun 5. mad. uyarınca kıyıların devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunduğunu, bu yerlerin özel mülkiyete konu olamayacağını” belirterek, sonuç bölümünde aynen:

“… ... parsel numaralı taşınmaz malın, kıyıda kalan kısmına ait tapu kaydının iptali ile tapu sicilinden terkinine ve bu bölümde yapılmış olan yapıların kal’ine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini”

istemiştir.

Mahkemece yapılan keşif sonrası alınan bilirkişi raporunda, bilirkişilerce belirlenen kıyı kenar çizgisi ile İdare tarafından onanmış kıyı kenar çizgisinin çakıştığı ve (A) ile gösterilen 17.41m2 kısmın kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı belirtilmiş ve bu rapor esas alınarak, hüküm kurulmuştur.

Mahkemenin hükmü; kıyıda kaldığı belirlenen kısmın tamamını kapsamakta ve bu haliyle dava dilekçesindeki talebin de tamamının kabulüne ilişkin bulunmaktadır.

O halde, mahkemece reddedilen bir talep olmayıp, kısmen kabulden söz edilemez ve yargılama giderleri ile vekalet ücretine ilişkin hükmün de buna göre oluşturulması gerekir.

Hal böyle olunca, mahkemece talebin reddedilen bölümü varmış gibi davalı lehine de vekalet ücreti takdiri ve yargılama giderlerinin kabul red oranlaması yapılarak, taraflara yükletilmiş olması dosya kapsamına uygun düşmemektedir.

Bu nedenle; mahkemece, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken,önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup; direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ: Davacı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, 07.03.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.