"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki "tasarruf yetkisinin sınırlandırılması" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 11. Aile Mahkemesince davanın reddine dair verilen 06.02.2008 gün ve 2007/365 E. 2008/115 K. sayılı kararın incelenmesi, davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2.Hukuk Dairesi'nin 16.11.2009 gün ve 2008/16201 E. 2009/19869 K. sayılı ilamı ile;
(…
…Davacı, Türk Medeni Kanununun 199. maddesine dayanarak davalının dava konusu taşınmaz üzerindeki tasarrufunu kendisinin rızasıyla yapılabileceğine karar verilmesini istemiştir. Dinlenen davacı tanığı, davalının taşınmazını satmak istediğini ifade etmiştir. Ailenin Türkiye'de dava konusu taşınmaz haricinde başka bir ekonomik varlığının bulunmadığı belirlenmiştir. Ailenin ekonomik varlığının korunması gerekiyorsa eşlerden birinin istemi üzerine hakim, belirleyeceği malvarlığı değerleriyle ilgili tasarrufların ancak onun rızasıyla yapılabileceğine karar verebilir.Davacı ailenin ekonomik varlığının korunması için başvuruda bulunduğuna ve bu malvarlığının davalı tarafından elden çıkartılmak istendiği belirlendiğine göre Türk Medeni Kanununun 199. maddesi çerçevesinde önlem alınması gerekirken isteğin reddi doğru bulunmamıştır. )
gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacı Ramazan Bektaş vekili.
HUKUK GENEL KURULU KARAR
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 199. maddesine dayalı, davalı eşin tasarruf yetkisinin sınırlandırılması istemine ilişkindir.
Davacı koca Ramazan Bektaş vekili, halen Almanya'da çalışmakta olan müvekkilinin, mevcut birikimleri ve banka kredisiyle, Ankara ili, Yenimahalle 3.Bölge Tapu Sicil Müdürlüğü'nde, Ergazi Mahallesi, 14641 ada 2 parsel, 3 nolu bağımsız bölüm olarak tapuda kayıtlı dava konusu dubleks evi satın alıp, davalı eşi adına tescilini yaptırdığını, davalının, müvekkili ile birlikte yaşadığı müşterek evi terk ederek müvekkili aleyhine boşanma davası açtığını belirterek, dava konusu evin, davalı tarafından satılma ihtimaline binaen, bu taşınmaz üzerinde davalıya ait tasarruf yetkisinin Türk Medeni Kanunu'nun 199. maddesine göre kısıtlanarak mülkiyet hakkını kısıtlayan her türlü ayni ve şahsi hak tesisi ve mülkiyet devrinin ancak müvekkilinin rızası ile yapılabileceğine karar verilmesi ile kararın tapuya şerhini istemiştir.
Davalı kadın Sevgi Bektaş, yargılamalara katılmamış, cevap dilekçesi sunmamıştır.
Yerel mahkemece, davalının, evlilik birliğinin varlığını eksiltme kastıyla hareket ettiğine dair herhangi bir somut delil bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda açıklanan gerekçeyle bozulmuş, yerel mahkemece önceki kararda ısrar edilmiş; hükmü davacı vekili temyize getirmiştir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, Türk Medeni Kanunu'nun 199. maddesine göre, davalı kadına ait taşınmaz üzerinde önlem alınmasını gerektirir bir durumun ispatlanıp ispatlanmadığı noktasında toplanmakta ise de dosya içinde mevcut Tapu Sicil Müdürlüğü yazılarından dava konusu taşınmazın, 07.08.2000 tarihinde satılmış olduğunun anlaşılması nedeniyle, öncelikle bu hususun, varılacak hükme bir etkisinin olup olmayacağı, ön sorun olarak tartışılmıştır.
İlke olarak her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki sebeplere göre hükme bağlanır. Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir olay nedeniyle dava konusunun ortadan kalkması; eş söyleyişle tarafların, davanın esası hakkında karar verilmesinde hukuki yararının kalmaması halinde, bu olayın hükümde göz önüne alınması ve böyle bir halde mahkemenin, davanın konusuz kalması sebebiyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermesi gerektiği de her türlü duraksamadan uzaktır.
Somut olayda, dava konusu taşınmaz, 07.08.2008 tarihinde davalı kadın Sevgi Bektaş tarafından dava dışı Çetin Dayıveli'ye satılmış; bu belge ve bilgi, bozma ilamından önce dosyaya intikal etmemiş olduğu için Yüksek Özel Dairece bu konu hakkında bir inceleme yapılmamıştır. Bozma sonrası yapılan yargılama sırasında, Tapu Sicil Müdürlüğünce gönderilen tapu kayıtlarıyla dava konusu taşınmazın satıldığı anlaşılmış ise de yerel mahkemece bu konu hakkında herhangi bir karar verilmemiştir.
Dava açıldıktan sonra ortaya çıkan bir olay nedeniyle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir.
Böyle bir durum söz konusu olduğunda da mahkemenin yargılamaya devam etmesine gerek yoktur. Bu durumda mahkemenin bir tespit hükmü niteliğinde olarak esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermesi gerekir.
Eldeki davada da davacı vekili genel olarak değil, sadece dava konusu taşınmaz üzerindeki davalının tasarruf yetkisinin sınırlandırılmasına karar verilmesini talep etmişse de dava konusu taşınmaz yargılama sırasında satılmıştır.
Hal böyle olunca, yerel mahkemece bu durum dikkate alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Açıklanan bu değişik gerekçe ile direnme kararının bozulması gerekmiş; bozma sebebine göre diğer temyiz itirazları inceleme konusu yapılmamıştır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan gerekçelerle,
1-Davacı Ramazan Bektaş vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının açıklanan bu değişik gerekçe ile H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA,
2-Bozma sebebine göre diğer yönlerin incelenmesine yer olmadığına,
06.07.2011 gününde, oybirliğiyle karar verildi.