Logo

Hukuk Genel Kurulu2012/10-292 E. 2012/415 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının 1479 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalılığının sona erdiği tarihten, dava tarihine kadar 2926 sayılı Kanun kapsamında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti talebi.

Gerekçe ve Sonuç: 2926 sayılı Kanun'un 2. ve 3. maddeleri gereğince Tarım Bağ-Kur sigortalılığının devamı için tarımsal faaliyetin kesintisiz sürdürülmesi gerektiği, davacının dava konusu dönemde bu faaliyeti sürdürüp sürdürmediğinin araştırılması gerektiği gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

Taraflar arasındaki “tesbit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 19. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 10.12.2010 gün ve 2010/172 E., 2010/1279 K. sayılı kararın incelenmesinin davalı Kurum vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 01.03.2011 gün ve 2011/1893 E., 2011/2526 K. sayılı ilamı ile;

(…Davacı, 01.11.1986 tarihinden itibaren tarımsal faaliyetinin devam ettiği iddiasıyla, 1479 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalılığının sona erdiği 01.01.1994 tarihinden 30.04.2006 tarihine kadar 2926 sayılı Kanun kapsamında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulü ile davacının 01.01.1994 – 30.04.2006 tarihleri arasında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmiştir.

Davanın yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Kanunun 2’nci maddesindeki “...diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olamayan tarımsal faaliyette bulunan kimseler... Tarım Bağ-Kur sigortalısı sayılırlar” düzenlemesi gereği tescil ya da tevkifata dayalı olarak başlayan Tarım Bağ-Kur sigortalılığının devamı sürecinde devreye giren başka bir zorunlu sigortalılık nedeniyle Tarım Bağ-Kur sigortalılığı sona ermektedir. Ancak, söz konusu zorunlu sigortalılık Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 14.02.2007 gün 2007/21-73-71 sayılı kararında da açıkça belirtildiği gibi, “makul kısa süreyi” aşmıyor ise ve sonrasında tarımsal faaliyetin 2926 sayılı Kanunun 3’üncü maddesi anlamında devam ettiğinin anlaşılması halinde, yeniden tescil, prim ödemesi veya tevkifat aranmaksızın sigortalılığın devam ettiğinin kabulü gerekmektedir.

Somut olayda; davacının 15.04.1993 – 31.12.1993 tarihleri arasında toplam 255 günlük “makul kısa süreyi” aşmayacak şekilde 1479 sayılı Kanun kapsamında Bağ-Kur sigortalılığının bulunduğu anlaşılmakta ise de; davanın yasal dayanaklarından 2926 sayılı Kanunun 2’nci maddesine göre Tarım Bağ-Kur sigortalısı sayılması koşulu 3’üncü maddede belirtilen tarımsal faaliyetin kesintisiz sürdürülmesine bağlı olduğundan, davacının dava edilen süreler itibariyle tarımsal faaliyetinin süregeldiği kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenmelidir. Bu nedenle uyuşmazlığa konu dönemde davacının 2926 sayılı Kanunun 3’üncü maddesi anlamında tarımsal faaliyetinin devam edip etmediğinin tespiti amacıyla, aynı Kanunun 3/b, 6 ve 10’uncu maddeleri çerçevesinde gerekli inceleme ve araştırma yapılarak; 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu uyarınca adres bilgilerini saklamakla görevli ilgili Nüfus Müdürlüğü ve adres alt yapısından sorumlu il özel idaresi ve belediyeler ile adres değişikliğini bildirmekle yükümlü muhtarlıklardan da sorulmak suretiyle davacının 1994 - 2006 yılları arasında nerede oturduğu, ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde tarımsal faaliyette bulunup bulunmadığı, varsa bu ortaklık veya kiralamaya ve arazi miktarına ait delillerinin neler olduğu, icar sözleşmesi bulunup bulunmadığı, tarımsal faaliyete ara verip vermediği, hangi tür ürünler ektiği, ne kadar ürün elde ederek nerelere sattığı, Eldivan ilçe tarım kredi ile pancar, yağlı tohumlar veya davacının ürettiği ürün çeşitlerine göre üyesi olma ihtimali bulunan diğer kooperatif kayıtlarının başlangıç ve bitiş tarihleri, ortalama gelirinin ne kadar olduğu ve geçimini sağlamaya yetip yetmeyeceği, tohum veya gübre alımlarına ilişkin belgeleri ve traktörü bulunup bulunmadığı, müstahsil makbuzları ile özel şirketlere ürün teslim etti ise buna ilişkin belgeler celp edilmeli, ilgili kişi ve kurumlardan sorulmalı, özellikle davacının oturduğu ilçe nazara alınarak ilçe tarım-kredi kaydı araştırılmalı ve hâsıl olacak sonuca göre karar verilmelidir.

Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeksizin, eksik araştırma, inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı biçimde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır…)

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN : Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

S O N U Ç : Davalı SGK.vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 8/3 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 27.06.2012 gününde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.