Logo

Hukuk Genel Kurulu2012/19-462 E. 2012/728 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı tarafından takibe konulan çeklere karşılık davacı tarafından yapılan ödemelerin mahsubu ve davacının borçlu olup olmadığının tespiti.

Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkemenin, direnme kararında bozma ilamına uymayıp yeni bir delile dayanarak ve yeni bir gerekçe ile hüküm kurması usule aykırı olduğundan, Hukuk Genel Kurulu, direnme kararının yeni hüküm niteliğinde olduğunu kabul ederek dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar vermiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Kadıköy 4. Asliye Hukuk Mahkemesi

TARİHİ : 20/12/2011

NUMARASI : 2011/473-2011/634

Taraflar arasındaki “menfi tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kadıköy 4. Asliye Ticaret Mahkeme’since davanın kısmen kabulüne dair verilen 02.03.2010 gün ve 2008/278 E., 2010/81 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 23.05.2011 gün ve 2010/11795 E., 2011/6787 K. sayılı ilamı ile;

(…Davacı vekili, müvekkili ile davalının mülkiyeti müvekkiline ait olan arsanın satılması ve inşaat yapmak için anlaştıklarını, ancak arsanın satılmadığını, bu ticari ilişkiden dolayı davalı tarafından müvekkiline ödenen paraların teminatı olarak verilen çeklerin davalı tarafından takibe konulduğunu, oysa davalıdan alınan paraların davalının banka hesabına ödendiğini bildirerek takibe konu çekler nedeniyle müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine ve %40 tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili davacının iddialarını yazılı delille ispatlaması gerektiğini, banka dekontları üzerindeki tek yanlı beyanın yeterli olmadığını bildirerek davanın reddi ile %40 tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre, davalının davacı tarafından yapılan ödemelerin elden verilen borca karşılık yapıldığı yönündeki iddiasını ispat için delil sunmadığından davacı tarafından yapılan tüm ödemelerin takibe konu çeklere mahsuben yapıldığı, davacı tarafından verilen 11.000 TL tutarlı çekin de davalı tarafından tahsil edildiği gerekçeleriyle davanın kısmen kabulü ile davacının takip dosyasına 86.405,60 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı tarafından dava konusu çeklerin ödendiğine delil olarak banka dekontu sunulmuş ise de, sunulan dekontlar 2001/2004 yıllarına ait olup çeklerin keşide tarihleri 01.04.2008 ve 25.03.2008’dir. Bu durumda keşide tarihinden önceki ödemelerin çeklere ilişkin bir ödeme olarak kabul edilip yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir...)

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN: Davalı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.

Yerel mahkemece, keşide tarihi itibari ile çeklerin bağlı olduğu hesap 24.06.2006 tarihinden itibaren aktif olmadığından yapılan tüm ödemelerin bu çeklere ilişkin olduğu kabul edilerek direnme kararı verilmiştir.

Hükmü davalı vekili temyize getirmiştir.

Hukuk Genel Kurulu’ndaki görüşme sırasında, işin esasının incelenmesinden önce, temyize konu kararın gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; dolayısıyla, temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulu'nca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu, ön sorun olarak değerlendirilmiştir.

Bilindiği üzere; direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için, mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 429. maddesi).

Eş söyleyişle; mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenerek gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.

Somut olayda ise; bozma öncesi ileri sürülmeyen ve mahkemece bozma aşamasından sonra dosyaya celp edilen dava dışı bankanın cevabi yazına dayalı olarak “…keşide tarihi itibari ile çeklerin bağlı olduğu hesabın 24.06.2006 tarihinden itibaren aktif olmağı…” şeklindeki gerekçe; Özel Daire bozma ilamından sonra mahkemece kabul edilerek, direnme olarak adlandırılan temyize konu kararın gerekçesi olarak açıklanmıştır.

Mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın bu haliyle, bozmadan esinlenerek oluşturulmuş, Özel Daire denetiminden geçmeyen tamamen yeni gerekçeye dayalı yeni bir hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.

Hal böyle olunca; bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi, Hukuk Genel Kurulu’na değil, Özel Daireye aittir.

Bu nedenle, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.

S O N U Ç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 19. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen "Geçici madde 3" atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı HUMK’nun 440/III. maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.10.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.