"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul 23. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 22/03/2012
NUMARASI : 2011/431-2012/71
Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nce davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen 22.04.2010 gün ve 2009/88 E., 2010/193 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 13.06.2011 gün ve 2010/14283 E., 2011/7778 K. sayılı ilamı ile;
“…Davacı vekili, davalılardan Ö. A. ile müvekkili arasında 28.06.2005 tarihli finansal kiralama sözleşmesi imzalandığını, diğer davalının da taşınmazını sözleşmenin teminatını teşkil etmek üzere ipotek ettiğini, kira bedelinin ödenmemesi üzerine 26.03.2003 tarihinde 60 gün içinde borcun ödenmesi için ihtarname keşide edildiğini, ihtara uyulmadığını, alacağın tahsili için ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılan icra takibine itiraz edildiğini iddia ederek itirazın iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili savunmasında, ihtarnamenin tebliğ edilmediğini ve ödemelerin dikkate alınmadığını beyan ederek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacının ödenmeyen kira alacağını talep edebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
TMK’nun 887.maddesi hükmü uyarınca, ipotekli taşınmazın maliki borçtan şahsen sorumlu değilse, alacaklının ödeme isteminin ona karşı etkili olması, bu istemin hem borçluya hem de kendisine karşı yapılmış olmasına bağlıdır.
Somut olayda ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibine konu edilen taşınmazın maliki davalı N.T. olup borçtan şahsen sorumlu değildir.
Davacı tarafından çıkartılan ödeme ihtarının yukarıda açıklanan nedenlerle borçtan şahsen sorumlu olmayan taşınmaz maliki davalı N.T.’ya tebliği gerçekleştirilmeden ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibine başlanılamaz. Mahkemece bu yönler incelenmeden yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulü doğru görülmemiştir...”
gerekçesiyle bozulmuş, bozma gerekçesine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilerek dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
Davalılar vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Davacı vekili, müvekkili ile davalılar Ö. A.ve müteselsil kefil sıfatı ile N. T. arasında 28.06.2005 tarihinde Finansal Kiralama Sözleşmesi aktedildiğini, davalı N. T.adına kayıtlı taşınmazın akdedilen finansal kiralama sözleşmesinin teminatı olarak müvekkili şirket lehine ipotek ettirildiğini, kiracının borçlarını ödeyememesi sebebiyle Beşiktaş 1.Noterliğinin 26.03.2007 tarih ve 26728 yevmiyeli, fesih ihtarı ile 60 günlük yasal sürede borçlarını ödemeleri aksi halde finansal kiralama sözleşmesinin feshedileceği ve teminatların nakde çevrileceğinin ihtar edildiğini, sözleşmenin feshedilmesi ile davalının davacıya olan tüm borçlarının muaccel hale geldiğini, yasal süresi içinde finansal kiralama borçlarının ödenmemesi üzerine müvekkili tarafından finansal kiralama sözleşmesi’nin feshiyle birlikte ödenmeyen kira alacaklarının tahsili için İstanbul 10.icra müdürlüğünün 2008/1473 E.sayılı dosyası ile "ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi" başlatıldığını, davalıların takibe itiraz ettiklerini belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına, müvekkilinin lehine %40 tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili savunmasında, ihtarnamenin tebliğ edilmediğini ve ödemelerin dikkate alınmadığını beyan ederek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacının ödenmeyen kira alacağını talep edebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne ilişkin verdiği karar; Özel Daire’ce metni yukarıda aynen yazılı gerekçeler ile bozulmuştur.
Yerel mahkemece, taşınmaz maliki davalı N.T.’nun finansal kiralama sözleşmesini müşterek müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığı dolayısı ile borçtan şahsen sorumlu olduğu gerekçeleri ile direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararını davacı ve davalılar vekilleri temyize getirmektedir.
Açıklanan maddi olgu, bozma ve direnme kararlarının kapsamları itibariyle Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 28.06.2005 tarihli finansal kiralama sözleşmesini müşterek-müteselsil kefil sıfatı ile imzalayan ipotekli taşınmazın maliki olan davalılardan N. T.’nun borçtan şahsen sorumlu olup olmadığı; burada varılacak sonuca göre bu davalıya TMK’nun 887.maddesi hükmü uyarınca davacı tarafından ödeme ihtarı tebliğ edilmeden ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi yapılabilip yapılamayacağı noktalarında toplanmaktadır.
Davacı ile, davalılardan Ö. A. arasında 28.06.2005 tarihinde finansal kiralama sözleşmesi düzenlendiği, sözleşmeyi davalı N. T.’nun müşterek-müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığı, ayrıca bu davalıya ait taşınmaz üzerinde davacı lehine 1.derecede ipotek tesis edildiği, davacı tarafından 15.05.2008 tarihinde davalı-borçlular hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlatıldığı ve davalı-borçluların takibe itiraz etmeleri üzerine davacının eldeki itirazın iptali davasını açtığı hususlarında taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
4721 Türk Medeni Kanunu (TMK)’nun 887.maddesinde “…İpotekli taşınmazın maliki borçtan şahsen sorumlu değilse, alacaklının ödeme isteminin ona karşı etkili olması, bu istemin hem borçluya, hem kendisine karşı yapılmış olmasına bağlıdır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
İlke olarak ipotek borçlusu borçtan şahsen sorumlu değilse, yukarıda metni verilen madde gereğince kendisine ödeme ihtarı tebliğ edilmeden hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlatılamaz.
Davalı ipotek borçlusuna ödeme ihtarının adresin hatalı yazılmasından dolayı tebliğ edilmeden, hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlatıldığı hususları dosyada bulunan ihtarname örneği ve icra takip dosyasından açıkça anlaşılmaktadır.
Bu noktada, davalı ipotek borçlusunun söz konusu finansal kiralama sözleşmesinden kaynaklanan borçtan dolayı şahsen sorumlu olup olmadığının üzerinde durulması gerekmektedir.
Davalı-ipotek borçlusu N. T.’nun ipoteği kefalet ilişkisinden kaynaklanan borcunu da teminat altına alacak şekilde ipotek tesis etmesi halinde hakkında TMK.'nun 887.maddesi hükmünün uygulanması gerekmez.
Bu hususun çözümü için ipotek akit senedine bakılması gerekmektedir.
01.07.2005 tarihinde davacı-alacaklı ile davalı-ipotek borçlusu N. T. arasında noterde düzenlenen ipotek akit senedinin 2.maddesinde; “İpotek limiti miktarınca borçtan müşterek müteselsil borçlu ve müteselsil kefil olarak sorumlu olduğumu/zu, temerrüdümüz halinde işbu ipotek resmi senedinin temerrüde ilişkin şartlarının uygulanacağını kabul ve taahhüt ederim/z.” denildikten sonra; 3.maddesinde ise, “Adı geçenin, alacaklı kiralayan tarafından üçüncü şahıs ve şirketler lehine yapılmış/yapılacak finansal kiralama işlemlerine ve her türlü borçlara kefaleti nedeniyle doğmuş ve doğacak borçlarının da işbu ipoteğin kapsamında olduğunu kabul ve beyan ederim/z.” hükmüne yer verilmiştir.
Bahsi geçen hüküm gereğince davalı-ipotek borçlusu Nesrin Tuzlu’nun söz konusu ipoteği kendi borcu nedeniyle de verdiği, dolayısı ile borçtan şahsen sorumlu olduğu hususunda tereddüt etmemek gerekmektedir.
Bu durumda, davalı-ipotek borçlusu N. T. borçtan şahsen sorumlu olduğundan TMK’nun 887.maddesi gereğince kendisine ödeme ihtarı gönderilmesine gerek bulunmadığından, mahkemenin bu yöne ilişkin direnmesi yerindedir.
Ne var ki, işin esası yönünden Özel Dairece bir inceleme yapılmadığından, bu yöne ilişkin inceleme yapılmak üzere dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
S O N U Ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle, direnme uygun bulunduğundan, davacı vekili ve davalılar vekilinin işin esasına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 19. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440.maddesi uyarınca hükmün tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 06.02.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.