"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Gürün Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 17/05/2012
NUMARASI : 2012/10-2012/34
Taraflar arasındaki “Tespite itiraz” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Gürün Kadastro Mahkemesi’nce davanın reddine dair verilen 26.10.2010 gün ve 2008/269 E., 2010/210 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 7.Hukuk Dairesinin 08.12.2011 gün ve 2011/1211- 7825 sayılı ilamı ile;
(...Kadastro sırasında dava konusu 131 ada 58 parsel sayılı 28088.84 m2 yüzölçümündeki taşınmaz mahkeme ilamına, tapu kaydına ve 4753 sayılı Yasa kapsamında yapılan çalışmalara dayanılarak davalı S. M.adına tespit edilmiştir. Davacı Hazine tapu kaydına tutunarak dava açmıştır. Mahkemece davanın reddine, dava konusu taşınmazın tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Davacının tutunduğu tapu kaydının dava konusu 131 ada 58 parsel sayılı taşınmazı kapsamadığı, miktarından fazla olarak dava dışı 131 ada 1, 2, 4 ve 6 parsel sayılı taşınmazlara revizyon görüp tespitlerinin de kesinleştiği, dava konusu 131 ada 58 parsel sayılı taşınmazın 4753 ve 5618 sayılı yasalar uyarınca yapılan uygulamada toprak komisyonunca mera olarak dağıtım dışı bırakıldığı, öncesinin mera olduğu anlaşılmaktadır. Meralar üzerinde sürdürülen zilyetliğin hukukça bir değer taşımayacağı dikkate alındığında mahkemece davanın kabulü ile taşınmazın mera niteliği ile sınırlandırılmasına karar verilmesi gerekirken, delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir...)
gerekçesiyle bozulmasına karar verilip dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Davacı Hazine, 131 ada 58 parsel sayılı kadastro sırasında davalı adına tespit edilen taşınmazın tapulu taşınmazı olduğunu ileri sürerek, tespitin iptali ile taşınmazın Hazine adına tescilini istemiştir.
Davalı ise, çekişmeli taşınmazın tapulu yeri olduğunu bildirerek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının tapu kaydına dayandığı ancak dayanak tapusunun dava konusu 58 parsel sayılı taşınmazı kapsamadığı; taşınmazın davalının dayandığı (14.01.1964 Tarih,16 nolu) tapu kaydı kapsamında kaldığı, dayanak tapu kaydının dava dışı davalı adına tescil edilen 6 nolu parsel ile 76 nolu parseli de kapsadığını ancak 76 nolu parselin dava konusu edilmediği, 6 nolu parselin de davalı adına tescil edildiği gerekçesi ile davanın reddine ve taşınmazın tespit gibi davalı adına tesciline karar verilmiştir.
Hükmün davacı Hazine tarafından temyizi üzerine Özel Dairece; davacının dayandığı tapu kaydının 131 ada 58 nolu dava konusu taşınmazı kapsamadığı; miktarından fazla olarak dava dışı 131 ada 1,2,4 ve 6 nolu parsellere revizyon görüp tespitin kesinleştiği, dava konusu 58 parsel sayılı taşınmazın 4753 ve 5618 sayılı yasalar uyarınca yapılan uygulamada toprak komisyonunca mera olarak dağıtım dışı bırakıldığı, öncesinin mera olduğu, mera üzerinde sürdürülen zilyetliğin değer taşımayacağı, taşınmazın mera olarak sınırlandırılmasına karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, bozma sonrası fen bilirkişisinden alınan ek rapor üzerine davalının dayandığı tapu kaydının dava konusu taşınmazı kısmen kapsadığı benimsenerek, taşınmazın (A) ile gösterilen 12. 734,34 m²’ lik kısmı yönünden önceki kararda direnilmesine ve bu kısmın davalı S.M.adına tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline; 15.354,50 m²'lik kalan kısmı yönünden ise, bozma ilamına uyularak mera olarak özel siciline tesciline karar verilmiştir.
Görüldüğü üzere Yerel Mahkemece, ilk kararda davalının tapusunun dava konusu taşınmazı tamamen kapsadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmişken, bozma sonrası fen bilirkişisinden alınan rapor üzerine davalıya ait tapunun dava konusu taşınmazı kısmen kapsadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilerek, yeni bir hukuki olguya dayalı olarak direnme kararı verilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'ndaki görüşme sırasında, işin esasının incelenmesinden önce, direnme kararının gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; dolayısıyla, temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulu'nca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu, ön sorun olarak tartışılıp, değerlendirilmiştir.
Bilindiği üzere;direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için, mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (HUMK. m.429).
Öyleyse,mahkemenin yeni bir delile veya bilgiye dayanması, ilk kararının gerekçesinde dayandığı hukuki olgunun yanında veya dışında yeni bir hukuki olguya dayanarak ve gerekçesini de bu yeni hukuki olgu yönünde değiştirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemeyeceğinden,yerel mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu karar, yeni bir hukuki olguya dayalı, yeni bir hüküm niteliğindedir.
Hal böyle olunca; kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi ise, Hukuk Genel Kurulu’na değil, Özel Daire’ye aittir.
Bu nedenle, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
S O N U Ç : Yukarıda gösterilen nedenlerle davacı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 7.HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı HUMK'un 440. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.01.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.