"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki “yargılamanın yenilenmesi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Pütürge Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 17.01.2011 gün ve 2009/143 E., 2011/10 K. sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin 23.02.2012 gün ve 2011/7897 E., 2012/1125 K. sayılı ilamı ile;
(... Yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunan davacı Hazine vekili; Pütürge Asliye Hukuk Mahkemesinin 1995/22 Esas-1996/84 Karar sayılı dosyasında Fahri tarafından Orman Bakanlığı (Malatya Ağaçlandırma Müdürlüğü) aleyhine; 54 parsel sayılı taşınmazın güneyinde bulunan yerin kendisinin zilyetliğinde bulunduğu ve idarenin haksız olarak bu taşınmaza elattığı iddiasıyla elatmanın önlenmesi talebinde bulunulduğu, mahkemece davaya konu taşınmazın B harfi ile gösterilen yerinin çay yatağı olduğu, A harfi ile belirlenen yerin ise 8-10 yıl önce çay yatağı olduğu ve davacı lehine kazanmayı sağlayan zilyetlik süresi dolmadığından davanın reddine karar verildiği, kararın taraflarca temyiz edilmeden kesinleştiği, aynı taşınmaza ilişkin olarak Fahri 'nİn aynı mahkemenin 2000/6 Esas-2001/60 Karar sayılı dosyasında tescil talebinde bulunduğu; mahkemece teknik bilirkişi raporunda B harfi ile işaretli 29.000 m2'lik taşınmazın Fahri adına tesciline karar verildiği, kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, tarafları ve konusu aynı olan birbiriyle çelişik iki ayrı karar bulunduğundan mahkemenin 2000/6 Esas- 2001/60 Karar sayılı dosyasında yargılamanın yenilenmesi talebinin kabulü ile davalı Fahri adına tesciline karar verilen taşınmazın tapu kaydının iptaline ve Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Dava dilekçesi davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen davalı cevap vermediği gibi yargılama oturumlarına katılmamış ve vekil ile de kendisini temsil ettirmemiştir.
Mahkemece, her iki dava dosyasında dava konusu edilen yerlerin aynı olduğu, bu hususun her iki dosyadaki teknik bilirkişi raporlarından anlaşıldığı, ancak, meni müdahaleye yönelik ilk davadaki kesinleşen kararın tescil davası sırasında öğrenildiği ve tescile dair karar Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğinden yargılamanın yenilenmesi koşulları oluşmadığından davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Kural olarak, kesin hükme bağlanmış bir davaya yeniden bakılamaz. Bunun en önemli istisnası yargılamanın yenilenmesi yoludur. Yargılamanın yenilenmesi bazı ağır yargılama hataları ve yanlışlıklarından dolayı, maddi anlamda kesinleşen hükmün ortadan kaldırılmasını ve daha önce kesin hükme bağlanan bir dava hakkında yeniden yargılama ve inceleme yapılmasını sağlayan olağanüstü bir yasa yoludur.
Tarafları, dava sebebi ve müddeabihi aynı olan bir dava hakkında birbirine aykırı kesinleşmiş iki hüküm bulunması halinde, birinci hüküm lehine olan taraf kesin hükümden (HMK.m. 114 ve HUMK.m. 237) istifade etmektedir. Bu nedenle, yargılamanın yenilenmesi talebi üzerine, ikinci hükmün iptaline karar verilir ( HMK 380 ve HUMK m.450, II). Bundan dolayı, sadece ikinci hükmün iptali için yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurulabilir; yoksa, birinci hükmün iptali için yargılamanın yenilenmesi istenemez.
Somut olayda, Pütürge Asliye Hukuk Mahkemesinin 1995/22 Esas-1996/84 Karar ve 2000/6 Esas-2001/60 Karar sayılı dosyalarında verilen kararların taraflarının, konusunun ve sebebinin aynı olduğunu, her iki dosyanın yargılaması sırasında keşif sonucu elde edilen 14.06.1996 tarihli teknik bilirkişi raporunda B harfi ile gösterilen yer ile 11.04.2001 tarihli teknik bilirkişi raporunda B harfi ile gösterilen yerin aynı yer olduğu, ilk davanın davacısı Orman Bakanlığı olup Hazine vekili tarafından temsil olunduğu, ikinci davanın davalılarının köy ve Hazine olduğu bu itibar ile tarafları, dava sebebi ve konusu (müddeabihi) aynı olan bir dava hakkında verilen hükme aykırı yeni bir hüküm verilmesine sebep olabilecek bir madde (kanuni dayanak) yokken, aynı mahkeme tarafından önceki (birinci) hükme aykırı ikinci bir hüküm verilmiş bulunması, yargılamanın yenilenmesi sebebidir. Bu halde mahkemece kamu düzenine ilişkin bulunan kesin hüküm nedeniyle yargılamanın yenilenmesi talebinin kabulü ile HMK.nun 380/1. maddesi gereğince mahkemenin teknik bilirkişi raporunda sınırları belirtilen 29.000 m2'lik yere ilişkin 2000/6 Esas-2001/60 Karar sayılı hükmün iptaline karar vermek gerekirken değişik gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru olmamıştır ...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, yargılamanın yenilenmesi istemine ilişkindir.
Yerel Mahkemenin, davanın reddine dair verdiği karar, davacılar vekilinin temyizi üzerine; Özel Daire'ce başlık bölümünde açıklanan gerekçe ile bozulmuş; yerel mahkemece, önceki kararda direnilmiştir.
Direnme hükmünü, davacılar vekili temyiz etmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda 1086 sayılı HUMK'nun 445/10 maddesi (6100 sayılı HMK'nun 375/1-ı) uyarınca yargılamanın yenilenmesi sebebinin gerçekleşip gerçekleşmediği, noktasında toplanmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki; kesin hükme bağlanmış olan bir davaya yeniden bakılamayacağına ilişkin kuralın en önemli istisnası yargılamanın yenilenmesi yoludur.
Buna göre, yargılamanın yenilenmesi, bazı ağır yargılama hatalarından ve noksanlarından dolayı, maddi anlamda kesin hükmün sona ermesini ve daha önce kesin hükme bağlanmış olan bir dava hakkında yeniden yargılama ve inceleme yapılmasını sağlayan, olağanüstü bir kanun yoludur. Yargılamanın iadesi sebepleri, HUMK m.455 (HMK m.375)'te sınırlı olarak sayılmıştır. Bunun dışındaki bir sebepten dolayı, yargılamanın iadesi yoluna gidilemez.
Tarafları, dava sebebi ve konusu (müddeabihi) aynı olan bir dava hakkında verilen hükme aykırı yeni bir hüküm verilmesine sebep olabilecek bir madde (kanuni dayanak) yokken, aynı mahkeme veya başka bir mahkeme tarafından önceki (birinci) hükme aykırı ikinci bir hüküm verilmiş bulunması, yargılamanın yenilenmesi sebebidir (1086 sayılı HUMK.m.445/10; 6100 sayılı HMK 375/ı).
Bir dava hakkında birbirine aykırı iki hüküm bulunması sebebine dayanarak yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurabilmek için, her iki hükmün de kesinleşmiş olması gerekir. Eğer, ikinci hüküm henüz kesinleşmemişse, yargılamanın yenilenmesi yoluna değil, ikinci hükme karşı temyiz yoluna başvurulur(HUMK. m.428/3; HMK. m.361).
Tarafları, dava sebebi ve müddeabihi aynı olan bir dava hakkında birbirine aykırı kesinleşmiş iki hüküm bulunması halinde, birinci hüküm lehine olan taraf kesin hükümden (HUMK.m.237; HMK. m.303) istifade etmektedir. Bu nedenle, yargılamanın yenilenmesi talebi üzerine, ikinci hükmün iptaline karar verilir (HUMK.m.450/II; HMK. m.380). Bundan dolayı, sadece ikinci hükmün iptali için yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurulabilir; yoksa, birinci hükmün iptali için yargılamanın yenilenmesi istenemez.
Fakat, ikinci hükmün yargılamanın yenilenmesi yolu ile iptal edilebilmesi için, ikinci hükmü veren mahkemenin, ikinci hükmü verirken, birinci hükümden haberdar bulunmamış olması gerekir (Prof.Dr.Baki Kuru; Hukuk Muhakemeleri Usulü, Altıncı Baskı, Cilt V, İstanbul 2001, s.5222-5229).Eğer, ikinci davanın görülmesi sırasında kesin hüküm itirazında bulunulmuş, yani gerek mahalli mahkeme (bidayet mahkemesi) gerekse Temyiz Mahkemesi birinci ilama muttali olmuşlar ve bu ilamı ikinci davaya müessir addetmeyerek kesin hüküm itirazını reddetmişlerse, artık HUMK.m.445/10’a istinaden iadei muhakeme talebinde bulunulamaz. Bu durumda artık ikinci hükme üstünlük tanınması gerekmektedir(Prof.Dr.Baki Kuru, Makaleler 2006, s.388,389; Prof.Dr.H.Yavuz Alangoya, Medeni Usul Hukuku Esasları, İstanbul 2003, s.580; HGK'nun 22.11.2006 gün ve 2006/20-711 E., 2006/739 K. sayılı ilamı).
Yukarıda yapılan hukuki saptama ve açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde:
Davacı Fahri tarafından Pütürge Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1995/22 E., 1996/84 K. sayılı dosyası ile Ağaçlandırma Genel Müdürlüğü aleyhine açılan 54 parselin güney doğusunda bulunan taşınmaza yapılan müdahalenin meni için dava açılmış, açılan dava sonunda davanın reddine dair verilen karar 03.04.1997 tarihinde temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
Daha sonra Fahri tarafından 54 parselin güney doğusunda bulunan taşınmaz için Pütürge Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2000/6 E., 2001/60 K. sayılı dosyası ile Mal Müdürlüğü, Ormaniçi Köyü Tüzel Kişiliği ve Taşmış Köyü Tüzelkişiliği aleyhine tescil davası açılmış ve dava sonunda (B) harfi ile gösterilen 29.000 m² lik kısım yönünden davanın kabulüne dair verilen karar Yargıtay 8. Hukuk Dairesi tarafından onanarak 26.04.2002 tarihinde kesinleşmiştir.
Her iki ilamın da aynı taşınmaza ilişkin olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Öte yandan, Pütürge Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2000/6 E., 2001/60 K. sayılı dosyasının yargılaması sırasında 1995/22 E., 1996/84 K. sayılı dosyası getirtilmiş ve keşif mahallinde uygulanmış olup mahkemece kesin hüküm itirazı reddedildiğinden artık HUMK.m.445/10’a istinaden yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulamaz. Bununla beraber; Pütürge Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1995/22 E., 1996/84 K. sayılı dosyasında davalı Malatya Ağaçlandırma Müdürlüğü, Pütürge Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2000/6 E., 2001/60 K. sayılı dosyasında ise davalılar Hazine, Ormaniçi köyü tüzel kişiliği ve Taşmış köyü tüzel kişiliğidir. Her iki davada davalılar farklı olduğundan somut olayda, HUMK m.445/10 (HMK m.375/ı) maddesinde belirtilen tarafların aynı olması şartının da gerçekleştiğini kabul etmek mümkün değildir.
Bu durum karşısında yerel mahkemenin kararının yukarda belirtilen gerekçelerle onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan ilave nedenlerle ONANMASINA, 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanun'un 440. maddesi uyarınca 15 gün içinde karar düzeltme açık olmak üzere, 06.02.2013 gününde oyçokluğuyla karar verildi.