Logo

Hukuk Genel Kurulu2017/2084 E. 2021/1453 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İdare tarafından memura hatalı yapılan fazla ödemenin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri alınıp alınamayacağı ve ilk direnme kararının hak düşürücü süreye dayalı bir ret kararı olup olmadığı hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: İlk direnme kararının hak düşürücü süreye değil, istirdat talebinin yerinde olup olmadığına yönelik olarak tesis edildiği, önceki direnme kararının incelemesinde de somut olayda idarenin şart tasarrufunun varlığından bahsedilemeyeceğinden, uyuşmazlığın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiği gözetilerek direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

1. Taraflar arasındaki “istirdat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ankara 15. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin karar davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili 31.08.2006 tarihli dava dilekçesinde; müvekkili nezdinde hâlen sözleşmeli müdür yardımcısı olarak çalışan davalının üç yıllık yüksekokul mezunu olmasına rağmen hatalı intibak ile kendisine dört yıllık yüksekokul mezunu çalışanların hesaplama cetveline göre ödeme yapıldığını, davalının bu durumdan mağdur edilmemesi için maaşından kesinti yapılması yönünde Genel Müdürlüğün karar aldığını ancak davalının bu işleme itiraz ettiğini ve fazla yapılan ödemeleri iade etmediğini ileri sürerek 20.05.2002-14.07.2006 tarihleri arasında fazladan ödenen 7.617,42TL nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı vekili; alacak iddiasına konu tutarın müvekkilinin maaşından kesilmesi yönündeki idari işlemin iptali için Ankara 12. İdare Mahkemesine dava açtıklarını, 2006/1937 Esas sayılı bu dosyanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, fazladan ödeme yapıldığı iddiasının da doğru olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

İlk Direnme Kararıyla İlgili Süreç:

6. Ankara 15. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 06.12.2011 tarihli ilk kararla; davalının intibak işlemlerinde davacı idarece yapılan hatada herhangi bir kusurunun bulunmadığı, Danıştay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 1968/8 E., 1973/14 sayılı kararına göre bu durumda ödeme tarihinden itibaren geriye doğru altmış gün içinde kalan sürede yapılan yersiz ödemelerin istirdadının istenebileceği, maaştan kesintiye yönelik idari işlemin idari yargıda iptal edilmesi nedeniyle de idarenin fazla ödemenin iadesi yönündeki isteminin dayanaksız kaldığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.

7. Bu karara karşı davacı vekilinin temyiz itirazlarını inceleyen Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 25.04.2012 tarihli kararla; “…BK.nun 62.maddesinde, borçlu olmadığı şeyi rızası ile ödeyen kimsenin yanlışlığa düştüğünü ispat ettiği takdirde ödediğini geri isteyebileceği düzenlenmiştir. Yine, Hukuk Genel Kurulunun 25.12.1984 tarih ve 1982/13-387 E.,1984/997 K. sayılı kararında herhangi bir şart tasarrufa dayanmayan salt hatalı ödemelerin idare tarafından BK.nun sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri istenebileceği düzenlenmiştir. Danıştay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 22.12.1973 gün ve 1968/8 E. - 1973/14 K. Sayılı kararı ise idarenin "şart tasarrufuna" ilişkindir. O halde somut olayda mevzuata aykırı yapılan hatalı ödemenin iadesi istendiği gözetilerek, alacağın Borçlar Hukukunun sebepsiz iktisap kuralları çerçevesinde istenip istenmeyeceği tartışılarak sonucu uyarınca bir karar verilmelidir” şeklindeki gerekçeyle hükmü bozmuştur.

8. Bozma kararına karşı mahkemece 04.12.2012 tarihli karar ile; ilk karar gerekçesinin yanında Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 1972/6 E.-1973/2 K. sayılı kararı gereği de davalının sebepsiz zenginleşmesinden bahsedilemeyeceği açıklanmak suretiyle direnme kararı verilmiştir.

9. Bahsi geçen ilk direnme kararına karşı davacı vekilinin temyiz isteminde bulunması üzerine Hukuk Genel Kurulu 19.02.2014 tarihli, 2013/3-590 E., 2014/117 K. sayılı kararla; direnme kararında bahsi geçen İBK nın idarenin bir şart tasarrufunun sonradan geri alınması hâlinde idarenin bu şart tasarrufa dayanarak memuruna yaptığı fazladan ödemeyi geri isteyememesine ilişkin olduğu, bu kararın idare tarafından yapılan tüm ödemelere uygulanamayacağı, zira aksini kabulün idarenin hiçbir zaman sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak haksız ödeme yapan veya yapılanlardan hatalı ödemeleri geri alamayacağı sonucunu doğuracağı ve bu durumun hukuken savunulamayacağı, İBK kapsamı dışında kalan ve herhangi bir şart tasarrufa dayanmayan ödemelerin sebepsiz zenginleşme kurallarına dayanılarak geri istenebileceği, somut olayda da memurun atama işlemine ilişkin şart tasarrufun değerlendirmesi değil ücret ödemesine ilişkin yapılan maddi hatanın giderilmesinin talep edildiği, bu durumda ortada bir şart tasarruf bulunmadığından bu konuya ilişkin ilkelerin uygulama yeri bulmayacağı ve hiçbir hukukî dayanağı olmayan hatalı ödemelerin sebepsiz zenginleşme kuralları gereği iadesine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle direnme kararını oy çokluğuyla bozmuştur.

Mahkeme Kararı:

10. Hukuk Genel Kurulu kararı sonrası Mahkemece 20.11.2014 tarihli, 2014/173 E., 2014/683 K. sayılı kararla “Davacının alacak davasına konu ettiği fazla ödenen ücretin iadesi anlamında idari işlemin İdare Mahkemesi tarafından iptal edildiği, davaya dayanak idari işlemin hukuka uygun kabul edilmeyerek iptal edilmesinden dolayı bu işleme konu miktarın talep edilemeyeceği tüm dosya kapsamıyla anlaşıldığından...” şeklindeki gerekçeyle tekrar davanın reddine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

11. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

12. Yargıtay 3. Hukuk Dairesince 05.04.2016 tarihli ve 2015/7570 E., 2016/5254 K. sayılı karar ile; yukarıda belirtilen yargılama süreci aktarıldıktan sonra “Dosyada mevcut ve mahkemenin ret gerekçesine esas aldığı, Ankara 12. İdare Mahkemesi'nin 2011/482 Esas ve 2011/369 sayılı kararı ile, davalının, dava konusu olay nedeni ile maaşından kesinti yapılmasına ilişkin işlemin iptalinin talep edilmiş olduğu, dava konusu talep edilen ödemenin dayanağı olan idari işlemin iptaline dair bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle mahkeme gerekçesinde bir isabet bulunmamaktadır.

Kaldı ki; mahkemeler, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun verdiği kararlara uymak zorundadırlar.

Hal böyle olunca, mahkemece; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2013/3-590 Esas sayılı kararında da belirtildiği gibi, şart tasarrufa konu olmayan dava konusu hatalı ödemelerin, borçlar hukukunun sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri alınmasına karar verilmesi gerekirken, yukarıda açıklanan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararının aksine hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir...” gerekçesi ile karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

13. Mahkemece 18.10.2016 tarihli ve 2016/292 E., 2016/466 K. sayılı karar ile; ilk hükmün ancak dava tarihinden geriye doğru altmış gün içerisindeki ödemelerin istenebileceği gerekçesiyle kurulmuş bir ret kararı olduğu ve bu hâliyle hak düşürücü süre yönünden davanın reddedildiğinin kabul edilmesi gerektiği, esasın ispat edilmediğinden bahisle kurulmuş bir hüküm olmadığı, önceki ısrar kararının da hak düşürücü süre ile ilgili verildiği ve Hukuk Genel Kurulunca bozulduğu, bunun üzerine işin esasının incelendiği ve bu kez davanın ispat edilemediğine yönelik esastan bir ret kararı verildiği, bu durumda Hukuk Genel Kurulu kararına aykırı hareket edildiğinden ve direnme kararı verilemeyeceğinden bahsedilemeyeceği gerekçesiyle önceki gerekçe de tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

14. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

15. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; Mahkemece kurulan son direnme hükmünün, yargılama sürecinde Hukuk Genel Kurulunca yerinde görülmeyerek bozulan ilk direnme hükmü ile aynı mahiyette olup olmadığı, kararların farklı mahiyet taşıdığı sonucuna varılacak olur ise istirdat talebinin haklılığının ispat edilemediği gerekçesiyle verilen direnme kararının usul ve yasaya uygun bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

16. İlk derece mahkemelerinin verdikleri kararlara karşı Yargıtaya başvurulduğunda, Yargıtayın ilgili dairesi, ilk derece mahkemesinin kararını inceler, hukuka aykırı bulursa bu kararı bozar, hukuka uygun bulursa onar. Kararın bozulması durumunda ilk derece mahkemesi, ya bozma kararına uyar ya da direnme kararı vererek ilk hükümde ısrar eder. Direnme kararı Hukuk Genel Kurulunda incelenerek karara bağlanır ve burada verilen karar kesinleştiğinde, direnmeye konu dava dosyasında hem mahkemeyi hem de ilgili Yargıtay Dairesini bağlar (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, m 373/7).

17. Bu temel kural gereği, direnme kararı yerinde görülmeyerek bozulan mahkeme, Hukuk Genel Kurulu kararında gösterilen şekilde işlem yapmak yahut karar vermek zorundadır.

18. Somut olayda Mahkeme, ilk direnme kararının özü itibariyle hak düşürücü süre nedeniyle verilmiş bir ret hükmü olduğu, bu kez ise davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle reddedildiği, bu nedenle Hukuk Genel Kurulu kararına aykırılıktan bahsedilemeyeceğinden bahisle Özel Dairenin 05.04.2016 tarihli, 2015/7570 E., 2016/5254 K. sayılı bozma kararına direnmiştir.

19. Ne var ki taraflar arasındaki ihtilâfa ilişkin olarak yargılama süreci boyunca verilmiş tüm kararlar hak düşürücü süreye değil, istirdat talebinin yerinde olup olmadığına yönelik olarak tesis edilmiş ve önceki direnme kararının incelemesinde de somut olayda idarenin şart tasarrufunun varlığından bahsedilemeyeceğinden, şart tasarruflara uygulanan ilkelerin tatbik edilerek davanın reddedilmesinin haksız olduğuna, uyuşmazlığın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğine işaret edilmiştir. Mahkemenin 06.12.2011 tarihli ilk karar gerekçesinde yer alan süre, eldeki davanın konusu olmayan şart tasarrufların iadesinde uygulanan ve idarenin ilgililere açacağı davalarda, talebin haklı görülebilecek kısmının tespitinde idarî tasarruflarının iptali yönünde açılacak davaların tabi olduğu sürenin esas alınmasına ilişkin olarak içtihadı birleştirme kararıyla oluşturulan bir ilkedir ve buna dayanılarak verilen karar da hak düşürücü süre yönünden verilmiş bir ret kararı değildir.

20. Hâl böyle olunca, mahkemenin ilk kararın hak düşürücü süre yönünden verilmiş bir ret kararı olduğu yönündeki değerlendirmesi dosya kapsamıyla örtüşmediğinden Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire kararına uymak gerekirken direnme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

21. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Geçici Madde 3” atfı uyarınca uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

Aynı Kanun’un 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 18.11.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.