"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ankara 27. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın yargı yolu nedeniyle usulden reddine ilişkin karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı mühendisler odasının üyesi olduğunu, davalı odanın müvekkilinin istifa talebini gerekli şartları taşımadığı gerekçesiyle reddettiğini, davacının bir şirkette fabrika direktörü olarak görev yaptığını, bu durumu belgelendirilmesine rağmen müvekkilinin istifasının kabul edilmediğini ileri sürerek müvekkilinin mühendislik hizmeti vermediğinin tespiti ile oda kaydının silinmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin kamu tüzel kişiliğe sahip olduğunu, davacının istifası ile ilgili sunduğu belgelerin araştırılması sonucunda çalıştığı şirkette mühendislik faaliyeti yürüttüğünün belirlendiğini, bu nedenle istifasının reddedildiğini, ayrıca davacı hakkında yapılan işlemlerin idari işlem niteliğinde olduğunu belirterek yargı yolu nedeniyle görevsizlik kararı verilmesini, esasa girilmesi hâlinde ise davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
6. Ankara 27. Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.03.2015 tarihli ve 2014/136 E., 2015/100 K. sayılı kararı ile; davanın, davalı idarenin davacının verdiği istifa dilekçesini kabul etmeyerek üyelik kaydının silinmemesi işlemine karşı açıldığı, idari eylemden doğan davaya bakmanın idari yargının görev alanına girdiği, görev konusu kamu düzenine ilişkin olup ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemelerce kendiliğinden gözetileceği gerekçesiyle davanın yargı yolu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 23.03.2017 tarihli ve 2017/673 E., 2017/1890 K. sayılı kararı ile;
“…Uyuşmazlık Mahkemesinin 01/05/2006 tarihli 2006/17 esas 2006/55 karar sayılı kararında "Esnaf ve Sanatkarlar siciliyle ilgili yeni kayıt, değişiklik yapılması ve kayıt silinmesi istemleri üzerine tesis edilecek işlemlere karşı Asliye Hukuk Mahkemelerine başvurabileceği sonucuna varıldığı..." belirtilmiştir.
Somut olayda; davacı, bir şirkette fabrika direktörü olarak görev yaptığından mühendislik hizmeti vermediğini ileri sürerek mühendislik hizmeti vermediğinin tespiti ile oda kaydının silinmesini talep etmektedir Bu durumda, uyuşmazlığın çözümünde adli yargı yerinin görevli olması nedeniyle, işin esasına girilip esas hakkında bir karar verilmesi gerekirken, davanın yargı yolu bakımından usulden reddedilmiş olması yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.06.2018 tarihli ve 2017/875 E., 2018/279 K. sayılı kararı ile; önceki karar gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının mühendislik hizmeti vermediğinin tespiti ile oda kaydının silinmesi istemine ilişkin eldeki davanın idari yargıda mı yoksa adli yargıda mı görülmesi gerektiği noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
A. Davalı vekilinin temyizi yönünden:
12. Hukukî yarar dava şartı olduğu kadar, temyiz istemi için de aranan bir şarttır.
13. Davalı vekili, mahkemece verilen ilk kararı temyiz etmediğinden direnme kararına yönelik temyiz isteminde bulunmasında hukukî yararı bulunmamaktadır.
14. O hâlde davalı vekilinin direnme kararına yönelik temyiz isteminin hukukî yarar yokluğundan reddine karar verilmelidir.
B. Davacı vekilinin temyizi yönünden:
15. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konu ile ilgili yasal mevzuatın ve kavramların irdelenmesi gerekmektedir.
16. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın (Anayasa) “Kamu Kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları” başlıklı 135. maddesinin 1. fıkrasına göre; “Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları; belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında, gizli oyla seçilen kamu tüzel kişilikleridir.” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir.
17. 6235 sayılı Türk Mühendisler ve Mimarlar Odaları Kanunu’nun (6235 sayılı Kanun) 1. maddesi;
“Türkiye sınırları içinde meslek ve sanatlarını icraya kanunen yetkili olup da mesleki faaliyette bulunan yüksek mühendis, yüksek mimar, mühendis ve mimarları teşkilatı içinde toplayan tüzel kişiliğe sahip Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği kurulmuştur. Kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olan Birliğin ve Odaların merkezi Ankara'dadır.”
Aynı Kanun’un 33. maddesi;
“Türkiye'de mühendislik ve mimarlık meslekleri mensupları mesleklerinin icrasını iktiza ettiren işlerle meşgul olabilmeleri ve mesleki tedrisat yapabilmeleri için ihdisasına uygun bir odaya kaydolmak ve azalık vasfını muhafaza etmek mecburiyetindedirler.
(Ek: 19/4/1983 - KHK - 66/10 md.) Kamu Kurumu ve Kuruluşları ile İktisadi Devlet Teşekkülleri ve Kamu İktisadi Kuruluşlarında asli ve sürekli olarak çalışan mühendislik ve mimarlık meslekleri mensuplarının meslek ve ihtisaslarıyla ilgili odaya girmeleri isteklerine bağlıdır. Ancak bunlar görevlerinin gereği olan işleri yaparken, mesleki bakımdan, Odaya kayıtlı meslekdaşlarının yetkileriyle haklarına sahip ve onların ödevleriyle yükümlüdürler. Bu konuda Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları ile ilgili hükümler saklıdır.”
Hükümlerini içermektedir.
18. 6235 sayılı Kanun’a dayanılarak hazırlanan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Ana Yönetmeliği’nin 1. maddesinin 3. fıkrası;
“6235 sayılı Kanun ile kurulan ve Türkiye sınırları içerisinde meslek ve sanatlarını uygulamaya yetkili olup da, mesleki etkinlikte bulunan yüksek mühendis, yüksek mimar, mühendis ve mimarları örgütü içinde toplayan, tüzel kişiliğe sahip, kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), bu Ana Yönetmelik hükümlerine bağlıdır.” şeklindedir.
19. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (İYUK) “İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı” başlıklı 2. maddesi ise;
“ İdari dava türleri şunlardır:
a) İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları,
b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,
c) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar.
2. İdari yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. İdari mahkemeler; yerindelik denetimi yapamazlar, yürütme görevinin kanunlarda ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremezler.”
Hükmünü düzenlemektedir.
20. Somut olayda; davacı, bir şirkette fabrika direktörü olarak çalıştığından dolayı mühendislik hizmeti vermediğini ileri sürerek mühendislik hizmetinin verilmediğinin tespiti ile oda kaydının silinmesini davalıdan talep etmiş; ancak davalı odanın bu talebi yerine getirmemesi üzerine eldeki dava açılmıştır.
21. İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/I-a maddesine göre, idari işlemlerin hukuka aykırı olduğunu ileri sürenler idari işlemin iptali davası açabilirler. Yukarıda belirtilen düzenlemeler uyarınca davalı ..., kamu tüzel kişiliğine sahip bir kurumdur. Yasal organları tarafından alınan idari nitelikteki kararların iptalinde idari yargının görevli olduğu tartışmasızdır. Davacı vekilince, davalı tarafından tesis edilen üyelik kaydının silinme talebinin reddi işleminin hukuka aykırılığının ileri sürüldüğü, böyle olunca ilgili kararın yerindeliğinin İYUK’nın 2/1-a maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, bu değerlendirmeyi yapma görevinin de idari yargı yerlerine ait olduğu sonucuna varılmıştır.
22. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında, davacının öncelikle tespit isteminde bulunduğu, tespit istemlerinde adli yargının görevli olduğu, bu nedenle mahkemece yargı yoluna ilişkin olarak verilen direnme kararının bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de; bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
23. Hâl böyle olunca; direnme kararı yerinde olup onanmalıdır.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1) Davalı vekilinin temyiz isteminin oy birliğiyle hukukî yarar yokluğundan REDDİNE (III-A),
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
2) Davacı vekilinin temyiz itirazlarının oy çokluğuyla reddi ile direnme kararının ONANMASINA (III-B),
Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.04.2022 tarihinde karar verildi.