Logo

Hukuk Genel Kurulu2019/570 E. 2022/103 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı çalışanı olan davacıya ödenen ikramiyenin ilave tediye yerine geçip geçmediği.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı ile davalı Vakıf arasında imzalanan iş sözleşmesinde, Fon Kurulu kararına atıfla ikramiyenin ilave tediye niteliğinde olduğu ve ikramiye ödemesinin ilave tediye yerine geçtiği konusunda anlaşmaya varıldığı, bu nedenle davacıya ödenen ikramiyelerin yıllara göre tespit edilerek ilave tediye ödenmiş sayılması gerektiği gözetilerek direnme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesi

1. Taraflar arasındaki “İşçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Bakırköy 16. İş Mahkemesinin davanın kabulüne ilişkin kararına yönelik davalı Güngören İlçesi Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfının istinaf başvurusu üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesi tarafından verilen davalı Güngören İlçesi Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfının istinaf başvurusunun kısmen kabulüne dair karar davalı Güngören İlçesi Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfının temyizi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davalı Güngören İlçesi Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 11.10.2005 tarihinden itibaren davalı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfında kamu işçisi statüsünde çalıştığını, müvekkiline ilave tediye ödenmesi gerektiği hâlde ödeme yapılmadığını ileri sürerek, ilave tediye alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı Güngören İlçesi Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı (Vakıf) yetkilisi cevap dilekçesi sunmamakla birlikte yargılama sırasında; davacıya yılda iki kez yapılan ikramiye ödemelerinin ilave tediye mâhiyetinde olduğunu, bu nedenle ilave tediye alacağının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesi Kararı:

6. Bakırköy 16. İş Mahkemesinin 26.07.2016 tarihli ve 2015/538 E., 2016/323 K. sayılı kararı ile; davacının 6772 sayılı Kanun kapsamında olan davalı Vakıfta 16.02.2010-16.10.2015 tarihleri arasında çalıştığı ve ilave tediye alacağına hak kazandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:

7. Bakırköy 16. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Güngören İlçesi Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.

8. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesinin 17.11.2016 tarihli ve 2016/76 E., 2016/68 K. sayılı kararı ile; davalı Vakfın 6772 sayılı Kanun kapsamında bulunması nedeniyle ilave tediye alacağından yararlanması gerekirken davacıya çalışmaya başladığı tarihten itibaren yıllık iki ücret tutarında ikramiye ödendiğinin dosya kapsamı itibariyle sabit olduğu, ancak yapılan ikramiye ödemelerinin ilave tediye olarak kabul edileceği hususunda davacının yazılı onayı alınmadığı gibi davalı Vakfın ilave tediye alacağını ödediğini de ispat edemediği anlaşıldığından davalının bu yöndeki istinaf başvurusunun yerinde olmadığı, ancak davalı Vakıf harçtan muaf olduğundan davalı taraftan harç alınmaması gerekirken ilk derece mahkemesince aksi yönde karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılıp yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilerek harç ile ilgili husus düzeltilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

9. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Güngören İlçesi Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı temyiz isteminde bulunmuştur.

10. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 27.11.2018 tarihli ve 2018/9783 E., 2018/21584 K. sayılı kararı ile; davalının sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra “…2-… Sonuç olarak il ve ilçelerde 3294 sayılı yasa uyarınca kurulan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarının devlet bağlı, 6772 sayılı kanun kapsamında sayılan işyerlerinden olduğu ve 21.07.2017 gün ve 30130 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 09.06.2017 gün ve 2016/3 E. 217/4 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının ilave tediye alacağına ilişkin olarak olumsuz bir etkisinin olmadığının anlaşılmasına göre, İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre davacının davalı işyerinde çalışmaya başladığı tarihten dava tarihine kadar ilave tediye ücretinin hesaplandığı anlaşılmaktadır. Oysa ki; Fon kurulu tarafından 2012 yılından itibaren ilave tediye niteliğinde iki maaş tutarında ikramiye ödenmesine karar verilmiştir. Bu nedenlerle Mahkemece, davacının çalıştığı süreye ilişkin sözleşme ve işyeri kayıtları değerlendirilerek, ödenen ikramiye miktarları yıllara göre tespit edilmeli, ikramiye ödemesi yapılan yıllar için ilave tediyenin ödendiği kabul edilmelidir. Mahkemece bu hususta herhangi bir inceleme ve değerlendirme yapılmadan, ikramiyenin dolayısıyla ilave tediyenin ödenip ödenmediği belirlenmeden karar verilmesi hatalıdır.

3- Ayrıca davalı vakfın yargılama harçlarından muaf olduğuna ilişkin yasal bir düzenleme olmadığından, davalı vakfın harçtan muaf olduğuna hükmedilmesi de hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir...” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

11. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesinin 28.02.2019 tarihli ve 2018/3788 E., 2019/498 K. sayılı kararı ile; bozma kararının (3) numaralı bendinde yer alan harçla ilgili bozma nedenine uyulmasına, (2) numaralı bendindeki bozma nedenine direnilmesine karar verildikten sonra 2010 yılında düzenlenen iş sözleşmesinde ücretin net 900,00TL olarak kararlaştırıldığı, bu tarih itibariyle talep edilebilir ücretin dışında kanundan doğan akdi ikramiye alacağı varlığının bozma kapsamı dışında olduğu, 2012 yılı Fon Kurulu kararı sonrasında taraflar arasında düzenlenen 17.07.2012 tarihli iş sözleşmesinin 13. maddesinde, Fon Kurulu tarafından alınan özlük hakları ve çalışma şartlarına ilişkin esasların uygulanacağı düzenlenmiş ise de söz konusu Fon Kurulu kararının sözleşmeye ek olarak davacıya gösterilip imzalatılmadığı, sonrasında da davacıya tebliğ edildiğine ilişkin delil sunulmadığı, ayrıca Fon Kurulu kararı doğrultusunda 17.07.2012 tarihli iş sözleşmesinde ilave tediye ödenmeyeceğinin açıkça kararlaştırılmadığı, Fon Kurulu kararına atıfta bulunulmasının yeterli olmadığı, iş sözleşmesinde sadece ücret dışında yapılacak ödemelerin düzenlendiği, her iki iş sözleşmesinde de ilave tediye alacağı ile ilgili açık bir düzenleme bulunmadığı, iş sözleşmesinde düzenlenmemesine rağmen kanundan doğan alacak olarak hak kazanılan ilave tediye alacağının davacıya tebliğ edilmeyen idari nitelikte Fon Kurulu kararı ile ortadan kaldırılmasının mümkün olmadığı, iş sözleşmesinde ödenmesi kararlaştırılan ikramiye alacağının ilave tediye niteliğinde olduğuna dair bir düzenlemeye yer verilmediği, akdi ikramiye ile ilave tediyenin farklı alacaklar olduğu, tek taraflı idari bir kararla alacağın ortadan kaldırılamayacağı veya yerine başka isimle ödeme yapılamayacağı, aksi durumun 4857 sayılı İş Kanunu’nun 22. maddesine aykırı olduğu, Fon Kurulu kararının çalışanları bağlamayacağı, ikramiyenin sözleşmeden, ilave tediyenin kanundan kaynaklandığını, ödenmemesi hâlinde ayrı ayrı talep edilebileceği, öte yandan ikramiye ödemesinin ilave tediye olarak yapıldığına ilişkin Fon Kurulu kararı ile 6772 sayılı Kanun kapsamında kamu tüzel kişiliğinin bulunmadığına dair davalı Vakfın savunmasının çelişkili olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

12. Direnme kararı süresi içinde davalı Güngören İlçesi Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

13. Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda taraflar arasında düzenlenen iş sözleşmesi ve işyeri kayıtları değerlendirilerek davacıya ödenen ikramiye tutarının yıllara göre tespit edilip ikramiye ödemesi yapılan yıllar için ilave tediye alacağının ödendiğinin kabul edilmesinin dosya kapsamına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

14. İlave tediye alacağının kapsamı, yararlanacaklar, yararlanma şartları, miktarı ve ödeme zamanı 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 sayılı Kanunla 6212 Sayılı Kanunun 2'nci Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun (6772 sayılı Kanun) ile düzenlenmiş olup, Kanun’da ise ilave tediyenin tanımı yapılmamıştır. İlave tediye, yasaca aranan koşullara sahip kamu kuruluşlarında işçi sıfatıyla çalışan personelin çalıştığı iş ve işyerine göre her yıl kanunen gösterilen tutarda ödenmesi gereken ve ayrıca istenirse ödenebilen bir ödeme olarak tanımlanmaktadır (Süzek, Sarper : İş Hukuku, Yenilenmiş 18. Baskı, İstanbul 2020, s. 367; Akyiğit, Ercan : “İlave Tediye ve Sosyal Sigortalar Priminin Kesilmesi”, Legal Hukuk Dergisi,2011, Sayı. 30, s. 549).

15. 6772 Sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 Sayılı Kanunla 6212 Sayılı Kanunun 2'nci Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun’un 1. maddesine göre; “ Umumi, mülhak ve hususi bütçeli dairelerle mütedavil sermayeli müesseseler, sermayesinin yarısından fazlası Devlete ait olan şirket ve kurumlarla belediyeler ve bunlara bağlı teşekküller, 3460 ve 3659 sayılı kanunların şümulüne giren İktisadi Devlet Teşekkülleri ve diğer bilcümle kurum, banka, ortaklık ve müesseselerinde müstahdem olanlardan İş Kanununun şümulüne giren veya girmiyen yerlerde çalışmakta olan ve İş Kanununun muaddel birinci maddesindeki tarife göre işçi vasfında olan kimselere, ücret sistemleri ne olursa olsun, her yıl için birer aylık istihkakları tutarında ilave tediye yapılır”.

16. Yukarıda belirtilen kurumlarca, sermayesinin yarısından fazlasına iştirak suretiyle kurulan kuruluşlar ve bunların aynı nispette iştirakleriyle vücut bulan kurumlar, ticaret ve sanayi odaları, borsalar veya satın alınıp belediyelere bağlanan müesseselerin kanun kapsamında olduğu belirtilmiştir.

17. 5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu’nda, merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri, sosyal güvenlik kurumları ve mahalli idarelerden oluşan genel yönetim kapsamındaki kamu idareleri ekli cetvelde sayılmıştır.

18. Aynı maddede İş Kanunu’nun şümulüne giren veya girmeyen yerlerde çalışmakta olan ve İş Kanununun muaddel 1. maddesindeki tarife göre işçi vasfında olan kimselerin bu alacaktan yararlanacağı belirtilmiş ise de Kanun, 1475 ve 4857 sayılı İş Kanunu’ndan önceki 3008 sayılı İş Kanunu’na atıfta bulunmuştur. 4857 sayılı İş Kanunu’nda ise işçi tanımına 2. maddede yer verilmiş olup, buna göre de bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişiye işçi denilmektedir. O hâlde Devlet ve ona bağlı kurumlarda bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan her işçi ilave tediyeye hak kazanacaktır. Burada bağlı kuruluşun özel hukuk hükümlerine tabi olmasının sonucu yoktur. Sermayesinin %50’sinin kamu kurumuna ait olması yeterlidir.

19. Yine 6772 sayılı Kanun’un sözü edilen 1. maddesinin son cümlesinde ücret sistemleri ne olursa olsun her yıl için birer aylık istihkakları tutarında ilave tediye yapılacağı düzenlenen işçilere, 3. maddede ise her yıl için birer aylık ilave tediye dışında, birer aylık ücret istihkaklarını geçmemek üzere 02.07.2018 tarihine kadar İcra Vekil Heyeti (Bakanlar Kurulu) kararı ile aynı nispette bir ilave tediye yapılacağı daha belirtilmiş, 02.07.2018 tarihli ve 698 sayılı 477 sayılı Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin (698 sayılı KHK) 21. maddesi ile maddedeki “İcra Vekil Heyeti” “Cumhurbaşkanı” olarak değiştirilmiştir.

20. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları, 14.06.1986 tarihinde yürürlüğe giren 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu (3294 sayılı Kanun) ile kurulmuştur. Kanun'un 1. maddesinde, kanunun amacı, yoksul ve muhtaç durumda bulunan vatandaşlara yardım etmek, gelir dağılımında adaleti sağlayıcı tedbirler alarak sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı teşvik etmek olarak belirtilmiş; bu amaca uygun çalışma yapmak üzere de Kanun'un 7. maddesinde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları kurulacağı düzenlenmiştir. Aynı maddede, anılan vakıfların karar organı olan mütevelli heyetlerinin nasıl teşekkül edeceği ayrıntılı olarak ifade edilmiş, maddenin 4. fıkrasında da, vakıf senetlerinin, mahallin en büyük mülki idare amiri tarafından Medeni Kanundaki hükümlere göre tescil ettirileceği öngörülmüştür.

21. 294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu’nun 3. maddesi, “Bu Kanunda öngörülen hizmetlerin gerçekleştirilmesi için Başbakanlığa bağlı ve T.C. Merkez Bankası nezdinde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu kurulmuştur” şeklinde ilk hâli düzenlenmiştir. Ancak Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilmesinin ardından 02.07.2018 tarihli 700 sayılı Anayasada Yapılan Değişikliklere Uyum Sağlanması Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin (700 sayılı KHK) 104. maddesi ile “Başbakanlığın” yerini “Cumhurbaşkanınca görevlendirilen Cumhurbaşkanı yardımcısı veya bir bakanın” aldığı belirtilerek Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası nezdinde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu (Fon) kurulduğu düzenlenmiştir. Sosyal politikaların yerine getirilmesinde büyük önem taşıyan Fon’un kurulmasıyla birlikte sosyal yardımlar alanına önemli kaynak aktarılarak yoksul ve yardıma muhtaç kesimlerin desteklenmesi yönünde kalıcı çözümlerin tesis edilmesi amaçlanmıştır.

22. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu, uzun bir süre Başbakanlığa bağlı şekilde idare edildikten sonra, 09.12.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5263 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun (5263 sayılı Kanun) ile ihdas edilen “Fon Kurulu” tarafından yönetilmesi uygun bulunmuştur. Yine aynı kanun ile fonun idari işlerini yürütmek üzere Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü kurularak fon idaresi kurumsal bir yapıya kavuşturulmuştur.

23. Bugün yürürlükte bulunmayan 5263 sayılı Kanun'un 5. maddesinin 1. fıkrasına göre Fon Kurulunun, Başbakanın görevlendireceği Bakanın başkanlığında Başbakanlık Müsteşarı, İçişleri ve Sağlık Bakanlıklarının müsteşarları ile Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürü ve Vakıflar Genel Müdüründen oluşacağı, 2. fıkrasında da Kurulun sekretarya hizmetlerinin Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğünce yerine getirileceği hüküm altına alınmıştır.

24. Ardından, 08.06.2011 tarihinde yürürlüğe giren 633 sayılı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin (633 sayılı KHK) 35. maddesi ile 5263 sayılı Kanun yürürlükten kaldırılmış, bakanlık merkez teşkilatı KHK’nın ekli (I) sayılı cetvelinde gösterilmiş, bunların arasında sayılan Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü, Bakanlık bünyesinde teşkil edilerek görevleri aynı KHK’nın 11. maddesinin (b) bendinde, “3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununun amaçlarını gerçekleştirmek ve uygulanmasını sağlamak için gerekli idarî ve malî tedbirleri almak” , yine (ç) bendinde, “3294 sayılı Kanun hükümlerine göre kurulan vakıfların harcamalarını, iş ve işlemlerini araştırmak, incelemek, izlemek ve denetlemek, görülen aksaklıklarla ilgili gerekli tedbirleri almak, vakıfların çalışma usûl ve esasları ile sosyal yardım programlarının ölçütlerini belirlemek” olarak belirtilmiştir.

25. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu Kurulu ise, 633 sayılı KHK'nın 34. maddesinde yeniden düzenlenmiştir. Anılan maddenin 1. fıkrasında Kurulun “Bakanın başkanlığında Başbakanlık Müsteşarı, Müsteşar, İçişleri, Maliye ve Sağlık bakanlıklarının müsteşarları ile Sosyal Yardımlar Genel Müdürü ve Vakıflar Genel Müdürü”nden oluşacağı belirtilmiş ve 2. fıkrasında da Kurulun toplanma zamanları düzenlendikten sonra aynı fıkranın son cümlesinde Kurulun sekreterya hizmetlerinin Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü tarafından yerine getirileceği belirtilmiştir.

26. 2012 yılında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevlerine İlişkin Yönerge hazırlanarak Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü bünyesindeki teşkilatlanmalara ilişkin görevlendirmeler ve hizmet alanları belirlenmiştir. Yönergenin 13. maddesinde de; vakıfların personel norm kadroları ile vakıf personelinin çalışma ve esaslarını belirlemek, Fon Kurulu kararları doğrultusunda vakıf personelinin görev, yetki ve sorumluluklarını belirlemek görevi Vakıf Hizmetleri Daire Başkanlığına verilmiştir.

27. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu Kurulu hem vakıfların sosyal yardım hem de personel istihdamı amacıyla istedikleri bütçeye karar veren kuruldur. Bunun yanı sıra vakıflar ihtiyacı olan personel istihdamı için yine aynı fon kuruluna talepte bulunulmaktadır. Ayrıca personellerin maaş, ikramiye ve tazminat ödemelerinde bu Fon dolayısıyla Fon Kurulu yetkilidir.

28. Ardından 633 sayılı KHK’daki ilgili düzenleme 02.07.2018 tarihli 703 sayılı Anayasada Yapılan Değişikliklere Uyum Sağlanması Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (703 sayılı KHK) ile yürürlükten kaldırılmıştır. 09.07.2018 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanan hükümet sistemi ile hali hazırda bir fon kurulu bulunmamaktadır. Fon Kurulunun görevlerinin ise 02.08.2018 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanan 2018/3 Nolu Cumhurbaşkanlığı Genelgesiyle (Genelge) “Cumhurbaşkanı”, “Çalışma, Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanlığı” ile “Cumhurbaşkanlığı Sosyal Politikalar Kurulu” arasında ayrıştırılarak yerine getirilmesi düzenlenmiştir.

29. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı lağvedilerek 2018 yılında Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı kurulmuştur. Ardından 21 Nisan 2021 tarihinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının kurulmasıyla bakanlığın adı “Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı” olarak değiştirilmiştir. 2018 yılında kurulan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığında da Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü ve Vakıf Hizmetleri Daire Başkanlığı aynı isim ve görevleriyle hizmet vermeye devam etmekte iken bakanlığın adının değişmesi ile bu genel müdürlük ve daire başkanlığı Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesinde hizmet vermeye başlamıştır.

30. Öte yandan 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu’nun 8. maddesinde, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarının gelirlerinin, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan aktarılacak miktardan, işletme ve iştiraklerden elde edilecek gelirlerden ve diğer gelirlerden teşekkül edeceği hüküm altına alınmıştır. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları Resmî Senedinin 5. maddesinde ise “Vakfın Gelir Kaynaklarının, 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşmayı ve Dayanışmayı Teşvik Kanunun 8 inci maddesinde sayılan gelirler ile nakdi ve ayni, menkul ve gayrimenkul olmak üzere iktisadi değeri olan halk teberruları” olduğu hükme bağlanmıştır.

31. Vakıfların en önemli, düzenli ve temel gelir kaynağını Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan aktarılan pay oluşturmaktadır. Fon gelirlerine ise 3294 sayılı Kanunu’nun 4. maddesinde yer verilmiştir. Buna göre de Fonun gelirleri; kanun ve kararnamelerle kurulu bulunan ve kurulacak olan fonlardan öncesinde Bakanlar Kurulu sonrasında değişiklikle Cumhurbaşkanı kararıyla %10'a kadar aktarılacak miktardan, bütçeye konulacak ödeneklerden, trafik para cezası hasılatının yarısından, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu reklam gelirleri hasılatından aktarılacak %15'lik miktardan, her nevi bağış ve yardımlardan, diğer gelirlerden teşekkül etmektedir.

32. Fonda toplanan bu kaynaklar ise Fon Kurulu tarafından alınan kararlar doğrultusunda, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü kanalı ile Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarına aktarılmakta ve yardımlar Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları tarafından vatandaşlara ulaştırılmaktadır.

33. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı çalışanlarına ilişkin kanuni düzenlemelere gelince; Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevlerine ilişkin Yönergenin 13. maddesinde Genel Müdürlüğe bağlı Vakıf Hizmetleri Daire Başkanlığının görevlerine yer verilmiştir. Buna göre;

“a)Vakıfların personel norm kadroları ile vakıf personelinin çalışma usul ve esaslarını belirlemeye yönelik çalışmalar yürütmek,

b)Fon Kurulu ilke kararları doğrultusunda vakıf personelinin görev, yetki ve sorumluluklarını belirlemek,

c)Vakıf personelinin eğitimine yönelik programlar hazırlamak,

ç)Vakıf mütevelli heyetinde yer alan üyelerin seçilme ve üyeliklerinin sona ermesine ilişkin usul ve esasların belirlenmesine yönelik çalışmalar yapmak,

d)Vakıf mütevelli heyetinin toplantı, karar, çalışma ile karar defteri usul ve esaslarının belirlenmesine yönelik çalışmalar yapmak,

e)Vakıf denetim raporlarının takibini yapmak ve denetim raporları doğrultusunda gerekli düzeltici işlemleri yürütmek,

f)Genel Müdürlüğe iletilen vakfa ilişkin ihbarların değerlendirme ve inceleme işlemlerini yaparak soruşturma işlemlerinin yürütülmesini sağlamak,

g)Vakıf senetlerine ilişkin görüş yazılarını incelemek ve senetlerde uygulama birliğini sağlayıcı tedbirleri almak,

ğ)Diğer dairelerin görev alanına giren yatırım talepleri hariç olmak üzere, vakıfların yatırım planlarına (menkul, gayrimenkul ve demirbaş) ve hizmet mekânlarının iyileştirilmesine (vakıf modernizasyonuna) yönelik kaynak taleplerini değerlendirmek ve Fon Kurulunun onayına sunmak,

h)Fon Kurulu kararlarına uygun olarak kaynak aktarım talimatlarını düzenlemek ve kararları vakıflara bildirmek,

ı) Bakanlık Hukuk Müşavirliğinin görüşüne ihtiyaç duyulmayan hallerde vakıfların hukuki görüş taleplerini değerlendirmek ve sonuçlandırmak,

i)Vakıfların ve diğer kamu kurumlarının görüş taleplerini içeren, dairenin görev alanına giren hususlara ilişkin yazıları cevaplamak,

j)Diğer daire başkanlıklarının görev alanına girmeyen konularda vakıfların görüş talep yazılarına cevap vermek” olarak sıralanmıştır.

34. Diğer taraftan 3294 sayılı Kanun, vakıf çalışanları ile ilgili bir düzenleme içermemektedir. Buna karşılık 5263 sayılı Kanun ile 633 sayılı KHK hükümlerine göre Fon Kurulunun görevleri arasında vakıflarda çalıştırılacak personelin nitelikleri ile özlük hakları ve diğer hususlarla ilgili belirlenecek kriterleri görüşmek ve karara bağlamak olduğu da belirtilmiştir. Ancak Fon Kurulunun görevleri Genelge ile düzenlendiğinde “Fonda toplanan kaynakların, Bakanlıkça ve il ve ilçe sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları tarafından yürütülecek sosyal yardım proje ve programları ile yatırım programları çerçevesinde dağıtım önceliklerini belirlemek ve dağıtımına karar vermek” ve “İl ve ilçe sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarında çalıştırılacak personelin nitelikleri ile özlük hakları ve diğer hususlarla ilgili belirlenecek kriterleri görüşmek ve karara bağlamak” görevi Fon Kurulundan alınarak Cumhurbaşkanına; “İI ve ilçe sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları ile diğer kurum ve kuruluşlardan gelen sosyal yardım amaçlı talep ve teklifleri değerlendirmek” görevi ise Çalışma, Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanlığına son değişiklikle de Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına verilmiştir.

35. Sonuç olarak Genelge ile vakıf çalışanlarının nitelikleri ve özlük hakları ile diğer tüm hususların belirlenmesi yetkisi Fon Kurulundan alınarak Cumhurbaşkanına verilmiştir.

36. Her ne kadar 2018/3 nolu Cumhurbaşkanlığı Genelgesi ile vakıf çalışanlarına yönelik görevler Cumhurbaşkanına devredilmiş ve Sosyal Yardımlaşma Genel Müdürlüğünün görevleri arasında vakıf personeline dair görevler sayılmasa da uygulamada “vakıf personeli işe alım ilanlarında” görünürde “mütevelli heyetinin” ancak son onay mercii olarak “Sosyal Yardımlaşma Genel Müdürlüğünün” yetkili olduğu anlaşılmaktadır. Sonuç olarak her ne kadar Cumhurbaşkanlığı Genelgesi ile Vakıf Fon Kurulunun görevleri arasında sayılan vakıf çalışanlarının özlük haklarına dair karar verme yetkisi Cumhurbaşkanına devredilmişse de uygulamada hâlen “vakıf mütevelli heyeti” ile “Bakanlığa bağlı Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü” yetkisi devam etmektedir (Ermumcu, Senem: Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Çalışanlarına İlave Tediye Alacağı Ödenmeli midir? Yargıtay Kararları Çerçevesinde bir Değerlendirme, Çalışma ve Toplum Dergisi, 2021/3, s. 2141)

37. Fon Kuruluna yetki devrinden önce verilen bu görev nedeniyle 02.08.2006 tarihli ve 2006/4 sayılı karar ile "Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları Personelinin Norm Kadro Standartları, Nitelikleri, Özlük Hakları ve Çalışma Şartlarına İlişkin Esaslar” (Esaslar) düzenlenmiştir. Bu esaslar Fon Kurulunca 16.02.2012 tarihli ve 2012/l sayılı karar ve 11.12.2014 tarih ve 2014/7 sayılı karar ile önemli değişikliklere uğramıştır.

38. Fon Kurulu 16.02.2012 tarihli ve 2012/l sayılı kararı ile vakıf çalışanlarına 2012 yılından itibaren ilave tediye niteliğinde iki maaş tutarında ikramiye ödenmesine karar vermiştir. Bu karar Fon Kurulunun 11.12.2014 tarihli ve 2014/7 sayılı kararı ile yapılan değişiklikle çıkarılan “Esasların” 11. maddesinde de kurala bağlanmıştır.

39. “Esaslar”ın 11. maddesinde “Personele her yılın Ocak ve Temmuz aylarında birer sözleşme ücreti tutarında ikramiye ödenir. Bu ikramiyeler personelin çalıştığı son 6 aylık hizmeti karşılığında ödenir. Personelin işe başlaması, işten ayrılması veya ücretsiz izinli olması durumunda 6 aylık dönem içerisinde çalışmış olduğu gün sayısına oranlamak suretiyle ikramiye ödemesi yapılır. İkramiyeler ilave tediye niteliğinde olup personele ayrıca ilave tediye ödemesi yapılmaz.” hükmüne yer verilerek vakıf personeline her yılın Ocak ve Temmuz aylarında birer sözleşme ücreti tutarında ikramiye ödeneceği, ikramiyelerin ilave tediye niteliğinde olduğu buna göre personele ayrıca ilave tediye ödemesi yapılmayacağı düzenlenmiştir.

40. Dolayısıyla Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı çalışanlarına ikramiye ödemesi sözü edilen “Esasların” 11. maddesi ile yapılmakta olup, ikramiye ödemesinin ilave tediye niteliğinde olduğu açıkça vurgulanmıştır.

41. Somut olayda Bölge Adliye Mahkemesi ve Özel Daire arasında davalı Vakfın davacıya ilave tediye ödemekle yükümlü olup olmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.

42. Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkiline ilave tediye ödenmesi gerektiği hâlde ödeme yapılmadığını ileri sürerek ilave tediye alacağının davalıdan tahsilini talep etmiş, davalı Vakıf ise; davacıya yılda iki kez yapılan ikramiye ödemelerinin ilave tediye niteliğinde olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

43. Taraflar arasında imzalanan 17.02.2012 tarihli iş sözleşmesinin 13. maddesi; “Personele ödenecek aylık ücret, ikramiye ve diğer sosyal yardımları Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Teşvik Fon Kurulu belirler. Personelin bu belirlemeye itiraz hakkı yoktur. 16.02.2012 tarihli ve 2012/1 sayılı Fon Kurulu kararı uyarınca “Personele her yıl Ocak ve Temmuz aylarında birer sözleşme ücreti tutarında ikramiye ödenir. Personele, bu ikramiyeler dışında Mütevelli Heyetince teşvik amaçlı olarak her ne ad altında olursa olsun ayni veya nakdi ödeme yapılmaz” şeklinde düzenlenmiştir.

44. Bu durumda tarafların Fon Kurul kararına atıf yaparak ikramiyenin ilave tediye niteliğinde olduğu ve ikramiye ödemesinin ilave tediye yerine geçtiği konusunda anlaştıkları iş sözleşmesinde yer alan 13. madde hükmünün tarafları bağladığı kabul edilmelidir.

45. Öte yandan dosya kapsamında bulunan bordrolardan davacıya çalışmaya başladığı tarihten itibaren ikramiye ödemeleri yapıldığı anlaşılmaktadır.

46. O hâlde, davacının çalıştığı süreye ilişkin sözleşme ve işyeri kayıtları incelenerek ödenen ikramiye miktarları yıllara göre tespit edilmeli, ikramiye ödemesi yapılan yıllar için ilave tediyenin ödendiği kabul edilmeli ve sonucuna göre ilave tediye alacağının bulunup bulunmadığına karar verilmelidir.

47. Diğer taraftan dosya kapsamında taraflar arasında 2010 yılında düzenlenen iş sözleşmesi bulunmamasına rağmen direnme kararında “2010 yılında düzenlenen iş sözleşmesinde ücretin net 900,00 TL olduğunun kararlaştırıldığı” ifadesine yer verilmesi maddi hata kabul edilmiş ve işin esasına etkili görülmeyerek bozma nedeni yapılmamıştır.

48. Açıklanan nedenlerle, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

49. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davalı Güngören İlçesi Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfının temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371. maddesi gereğince BOZULMASINA,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

Dosyanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/2. maddesi uyarınca kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 10.02.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.