Logo

Hukuk Genel Kurulu2019/621 E. 2020/530 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İcra takibinde borçlunun vekili olan avukatın, aynı borçluya karşı ayrı bir takipte alacaklı sıfatıyla ihaleye katılması ve borçlunun bu durumu ihalenin feshi nedeni olarak ileri sürmesi üzerine ihalenin feshedilip feshedilmeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Borçlunun, vekilinin menfaat çatışması yarattığını iddia ettiği avukatı azletme imkanı varken bu hakkını kullanmayıp ihalenin feshini talep etmesinin, Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesi uyarınca hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu ve hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı ilkesi gözetilerek, direnme kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki “ihalenin feshi” isteminden dolayı, bozma kararı üzerine direnme yoluyla İstanbul 11. İcra (Hukuk) Mahkemesince verilen 11.06.2015 tarihli ve 2015/317 E., 2015/441 K. sayılı kararın oy çokluğu ile bozulmasını kapsayan ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulundan çıkan 21.05.2019 tarihli ve 2017/12-2009 E., 2019/587 K. sayılı kararın, karar düzeltme yoluyla incelenmesi ihale alıcısı vekili tarafından verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla Hukuk Genel Kurulunca dilekçe, düzeltilmesi istenen karar ve dosyadaki ilgili bütün belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Hukuk Genel Kurulu bozma kararında yer alan açıklamalara göre 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK)’nun 440. maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirisine uygun olmayan karar düzeltme isteminin İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 366 ve HUMK'nın 442. maddeleri uyarınca REDDİNE, aynı Kanun’un 442/3. ve 4421 sayılı Kanun’un 4/b-1 maddeleri gereğince takdiren 450TL para cezasının karar düzeltme isteyenden alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine; Harçlar Kanunu uyarınca eksik yatırılan 20.80TL harcın karar düzeltme talep edenden alınmasına,

07.07.2020 tarihinde oy çokluğu ile ve kesin olarak karar verildi.

Hukuk Genel Kurulunun bozma kararına konu uyuşmazlık; icra takip dosyası kapsamında borçlunun vekili olarak vekâletnamesi bulunan Av. Volkan Özkan'ın aynı zamanda başka bir icra takip dosyasında borçlu hakkında alacaklı sıfatıyla başlattığı icra takibinde, lehine ihaleye konu taşınmazın tapu kaydına haciz şerhi işlenmesi karşısında, borçlu vekili olarak İcra ve İflas Kanunu'nun 127. ve Tebligat Kanunu'nun 11. maddesine göre yapılan satış ilanı tebliğ işleminin, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 38. maddesi 1. fıkrasının (b) bendi kapsamında usulüne uygun olup olmadığı, borçlunun vekilini azletme imkânı varken bu hakkını kullanmayarak ihalenin feshini talep etmesinin 4721 sayılı TMK'nın 2. maddesinde düzenlenen "... bir hakkın açıkça kötüye kullanılması hukuk düzeni korumaz " kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği burada varılacak sonuca göre ihalenin feshi isteminin kabulüne karar verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) “Dürüst davranma” başlıklı 2. maddesinde; herkesin, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunda olduğu ve bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeninin korumayacağı belirtilmiştir.

Dürüstlük kuralı, hakların kullanılması ve borçların yerine getirilmesinde ahlâka, örf ve adet kurallarına uygun davranmadır. Bir hakkın dürüstlük kuralına aykırı olarak kullanılması suretiyle başkasına bir zarar verilmesi hakkın kötüye kullanımını oluşturur. TMK’nın 2. maddesinin 1. fıkrası hükmü herkesin haklarını, toplumda geçerli doğruluk dürüstlük ve iş ilişkilerinin gerektirdiği karşılıklı güven anlayışına uygun olarak kullanmasını emreder. Hakkın kullanımı ölçütünü Türk Medeni Kanunu'na göre dürüstlük kuralları verir. Bunun yanında ayrıca hak sahibinin başkasını zarara uğratma kastıyla hareket etmiş olup olmadığını araştırmaya gerek bulunmamaktadır. Önemli olan başkasına zarar vermek kastı değil, hakkın, dürüstlük kurallarına aykırı olarak kullanılması sonucunda başkasının zarar görmüş olmasıdır.

Somut olayda, borçlu vekili olarak icra takip dosyasına vekâletname sunan Av. Volkan Özkan'ın daha sonra borçlu hakkında İstanbul 2. İcra Dairesinin 2011/978 E. sayılı dosyasında avukatlık ücret sözleşmesi gereği vekâlet ücreti alacağına dayalı olarak başlattığı genel haciz yoluyla ilamsız takipte borçluya ödeme emri tebliğ edilerek, takibin itirazsız kesinleşmesi üzerine ihale konusu taşınmazın tapu kaydına haciz konulmuş olup, alacaklı Volkan Özkan taşınmazın satışını talep etmiş ise de 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun (İİK) 59. ve 110. maddelerine göre az bir miktar da olsa satış avansı yatırdığına dair icra takip dosyası içerisinde bir belgeye rastlanmadığından geçerli bir satış talebi yoktur (16.02.2018 tarihli ve 2016/4 E., 2018/1 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı). Dolayısıyla İİK'nın 106. ve 110. maddeleri gereğince haciz kalkacağından Av. Volkan Özkan'ın taşınmazın satışıyla, İİK'nın 138. ve devamı maddeleri gereğince alacağına kavuşma imkânı bulunmamaktadır. Borçlunun arasında menfaat çatışması olduğunu iddia ettiği avukatı Volkan Özkan'ı vekâletten azletme imkânı varken bu hakkını kullanmayıp, bu hususu ihalenin feshi sebebi olarak ileri sürmesi açıkça hakkın kötüye kullanılması niteliğindedir. Hiç kimse kendi kusuruna dayanarak hak elde edemez.

TMK'nın 2. maddesi uyarınca bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumayacağı gibi, hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı ilkesi de birlikte gözetildiğinde satış ilanı tebliğ işlemi usulüne uygun olup, istemin reddine yönelik verilen direnme kararının onanması gerekmektedir.

Karar düzeltme talebinin kabul edilerek hükmün onanması gerektiği görüşünde olduğumuzdan, karar düzeltme talebinin reddi yönünde oluşan değerli çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.