Logo

Hukuk Genel Kurulu2019/682 E. 2021/1483 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının fazla mesai, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları taleplerinde, aynı işverene bağlı olmayan tanıkların beyanlarının geçerliliği ve işyeri giriş-çıkış kayıtlarının ispat gücü.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı tanıklarının davacı ile aynı işverene bağlı çalışmadıkları ve davacının çalışma saatlerini bilmelerinin mümkün olmadığı, davalı tanığının ise fazla mesai yapılmadığı yönünde beyanda bulunduğu, ayrıca sunulan işyeri giriş-çıkış kayıtlarının saat içermemesi ve çalışma süresinin tespitine elverişli olmadığı gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

1. Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Bakırköy 5. İş Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonunda bozulmuş, mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunun usule ilişkin bozma kararından sonra mahkemece verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda bozulmuş, mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

4. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

5. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

6. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin hurda demir ticareti ile uğraşan davalı şirkete ait işyerinde 06.12.2005-13.07.2009 tarihleri arasında çalıştığını, iş sözleşmesinin haklı neden olmaksızın feshedildiğini, haftanın yedi günü 07:00-24:00 saatleri arasında, ayrıca dini bayramların birinci günü dışındaki tüm ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını ileri sürerek bir kısım işçilik alacaklarının yanı sıra fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

7. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini, günde 7,5 saatten fazla çalışmasının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemenin Birinci Kararı:

8. Bakırköy 5. İş Mahkemesinin 22.11.2011 tarihli ve 2009/605 E., 2011/834 K. sayılı kararı ile; davalı işverenin iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini, davacıya yıllık izinlerini kullandırdığını, 2009 yılı Temmuz ayına ait 13 günlük ücretini ve asgari geçim indirimi alacaklarını ödediğini ispat edemediği, bu nedenle davacının kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti, asgari geçim indirimi alacağı ve 17 günlük aylık ücrete hak kazandığı, haftada 18 saat fazla çalışma yapıp hafta tatilleri ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığı, bu alacaklardan %30 oranında karineye dayalı indirim yapılması gerektiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin, ücret, asgari geçim indirimi, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil çalışma ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

Özel Dairenin Birinci Bozma Kararı:

9. Bakırköy 5. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

10. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 18.03.2014 tarihli ve 2012/7935 E., 2014/8712 K. sayılı kararı ile; davalının sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra “…2-… Somut olayda davacı işçi fazla çalışmaların ispatı konusunda tanık deliline dayanmıştır. Davacı tanıklarının tamamı işyerinde çalışmış kişiler değildir. Davalı işverenle aynı alanda faaliyet gösteren diğer şirketlerin tır şoförleri olup davacının günlük ve haftalık çalışma saatlerini tam olarak bilmeleri mümkün değildir. ... firmasından yükleme ve boşaltma işlemleri yapılırken beraber bekledikleri ve bu arada konuştukları tanıklarca ifade edilmiştir. Davacı tanıklarının sözü edilen açıklamaları fazla çalışmanın ispatı konusunda yeterli değildir. Dosyaya sunulan ... firması giriş kayıtları da saat içermediğinden fazla çalışma hesabına elverişli değildir. Davalı tanığının anlatımına göre davacının fazla çalışması bulunmamaktadır. Bu itibarla davacı işçinin haftalık 45 saati aşan çalışmalarını kanıtlayamadığı kabul edilerek fazla çalışma ücreti isteğinin reddine karar verilmelidir.

3- Davacı işçi, hafta tatili ile bayram ve genel tatil çalışmaları karşılığı ücretlerini talep etmiş, davacı tanıklarının anlatımlarına göre isteklerin kabulüne karar verilmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere davacı tanıklarının belirtilen çalışma düzenini bilmeleri mümkün değildir. Ancak dosyaya ... firmasına ait araç giriş kayıtları sunulmuş olup, davacının kullandığı işverene ait araç plakası saptanarak davacının hafta tatili ile bayram ve genel tatil günlerinde çalışmasının olup olmadığı belirlenmelidir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Mahkemenin İkinci Kararı:

11. Bakırköy 5. İş Mahkemesinin 23.01.2015 tarihli ve 2014/261 E., 2015/14 K. sayılı kararı ile; davacı ile davacı tanıklarının aynı tarihlerde birlikte ... A.Ş.’ye ait fabrikaya dava dışı Çiğdemler Metal Ltd. Şti.’nin hurdalarını taşımaları nedeniyle tanıştıklarının, ayrıca dışarıda hurda toplarken de karşılaştıklarının anlaşıldığı, davacı tanıklarının dava dışı Çiğdem Metal Ltd. Şti’ye karşı açtıkları işçilik alacağı davalarından bu işyeri ile davalı işyerinin benzer nitelikte iş yaptıkları, davacı tanıklarının beyanlarına göre davacının haftada 18 saat fazla çalışma yaptığı, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu Kararı:

12. Bakırköy 5. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen bu kararına karşı süresi içinde davalı vekilinin temyiz isteminde bulunmuştur.

13. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 14.06.2017 tarihli ve 2015/9-2409 E., 2017/1188 K. sayılı kararı ile “…Somut olaya gelince, mahkemece 22.12.2011 gün ve 2009/605 E.-2011/834 K. sayılı ilk kararda "Aşağıda dökümü yapılı 983,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine," karar verilmiş iken, kararın Özel Dairece bozulmasından sonra verilen 23.01.2015 gün ve 2014/261 E.-2015/14 K. sayılı direnme hükmünde " Aşağıda dökümü yazılı 992,40 TL yargılama giderinin karar ve red oranına göre hesaplanarak 982,08 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine," karar verilmiştir.

Bu durumda direnme kararı verildikten sonra mahkemece yapılması gereken HMK'nın 294 ve 297 nci maddelerine uygun şekilde verilen ilk karar gibi yani 22.12.2011 gün ve 2009/605 E.-2011/834 K. sayılı karar gibi hüküm fıkrası oluşturmak ve buna uygun gerekçeli karar yazmaktır.

Şu halde usulüne uygun bir direnme kararından sözetmek mümkün değildir.

Hal böyle olunca usulüne uygun olmayan direnme kararı bozulmalıdır…” gerekçesiyle ve bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığı belirtilmekle karar usulden bozulmuştur.

Mahkemenin Üçüncü Kararı :

14. Bakırköy 5. İş Mahkemesinin 08.10.2018 tarihli ve 2017/425 E., 2018/468 K. sayılı kararı ile; Hukuk Genel Kurulu kararına uyulduğu, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin bozma kararının usul ve yasaya uygun bulunduğundan bozma kararına da uyulduğu belirtildikten sonra yeniden direnme kararı verilmesine gerek olmadığı, bozma kararı doğrultusunda gerekli araştırmanın yapıldığı, davacının 01.08.2011 tarihli dilekçesinde beş ayrı araç plakasını bildirerek bu araçları kullandığını beyan ettiği, işyerinde bulunan araç sayısına göre işyerinde davacıdan başka şoförlerin de çalıştığının anlaşıldığı, dolayısıyla davacının hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını ispatlayamadığı, bu nedenle fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüyle kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ve asgari geçim indirimi ücreti alacaklarının kabulüne, ücret alacağına ilişkin talebin kısmen kabulüne, fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarına ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.

Özel Dairenin İkinci Bozma Kararı:

15. Bakırköy 5. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

16. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 18.12.2018 tarihli ve 2018/10471 E., 2018/23525 K. sayılı kararı ile; “…Mahkemenin direnme kararı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından ".. direnme kararının usulüne uygun olmadığı.." gerekçesi ile bozulmuştur.

1086 sayılı HUMK. nun 429/4 ve 6100 sayılı HMK. nın 373/7. maddeleri uyarınca "Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararına uymak zorunludur. "

Bu emredici düzenleme karşısında Mahkemenin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun bozma kararına uyarak usulüne uygun bir direnme kararı verilmesi yasal zorunluluktur.

Mahkemenin hiçbir hal ve şartta Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararına aykırı bir karar vermesi söz konusu olamaz.

Kaldı ki ilk direnme kararı ile davacı yararına usuli kazanılmış hak oluşturmuştur.

Mahkemece Yargıtay Hukuk Genel Kurulu' nun bozma kararı doğrultusunda usulüne uygun bir direnme kararı oluşturarak direnme kararının temyizi üzerine dosyayı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu' na göndermek yerine 6100 sayılı HMK. nın "Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararına uymak zorunludur. " şeklindeki 373/7. maddesine aykırı ve davalı yararına oluşan usuli kazanılmış hakkı ihlal eder şekilde, yerinde ve yasal olmayan gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi hatalıdır.

Bu bağlamda Mahkemece yapılacak iş, ara kararı ile " ilk kararda direnildiğini " belirtip, ilk mahkeme kararının hüküm fıkrasını aynen koruyarak karar oluşturmak, gerekçeli kararda da direnme gerekçesini yazmaktır.

Yerinde ve yasal olmayan gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesiyle ve bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığı belirtilmekle karar usulden bozulmuştur.

Direnme Kararı:

17. Bakırköy 5. İş Mahkemesinin 20.03.2019 tarihli ve 2018/696 E., 2019/181 K. sayılı kararı ile; Özel Dairenin 18.12.2018 tarihli bozma kararına uyulduğu belirtildikten sonra Hukuk Genel Kurulunun usul bakımından bozma kararı sonrası yeniden yapılan yargılama sonucunda davacının fazla çalışma yaptığı ve hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını davacı tanıklarının beyanları ile ispatladığı, anılan tanıkların davacı ile aynı bölgede sürekli birlikte çalıştıkları dolayısıyla aynı işverenin çalışanları olmamasının çalışma iddialarının ispatı yönünden bir engel teşkil etmeyeceği gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

18. Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olay bakımından başka işveren nezdinde çalışan tanıkların anlatımları ile davacının fazla çalışma ve hafta tatilleri ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığının ispat edip edilemediği, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil çalışmalarının sunulan giriş çıkış kayıtlarına göre belirlenmesinin gerekip gerekmediği; buradan varılacak sonuca göre davacının fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil çalışma ücretlerine hak kazanıp kazanmayacağı noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

19. 4857 sayılı İş Kanunu'nun (İş Kanunu) 63. maddesine göre;

"Genel bakımdan çalışma süresi haftada en çok kırkbeş saattir. Aksi kararlaştırılmamışsa bu süre, işyerlerinde haftanın çalışılan günlerine eşit ölçüde bölünerek uygulanır (Ek cümle: 10/9/2014-6552/7 md.; Değişik cümle: 4/4/2015-6645/36 md.). Yer altı maden işlerinde çalışan işçilerin çalışma süresi; günde en çok yedi buçuk, haftada en çok otuz yedi buçuk saattir.

Tarafların anlaşması ile haftalık normal çalışma süresi, işyerlerinde haftanın çalışılan günlerine, günde onbir saati aşmamak koşulu ile farklı şekilde dağıtılabilir. Bu hâlde, iki aylık süre içinde işçinin haftalık ortalama çalışma süresi, normal haftalık çalışma süresini aşamaz. Denkleştirme süresi toplu iş sözleşmeleri ile dört aya kadar artırılabilir (Ek cümle: 6/5/2016-6715/3 md.). Turizm sektöründe dört aylık süre içinde işçinin haftalık ortalama çalışma süresi, normal haftalık çalışma süresini aşamaz; denkleştirme süresi toplu iş sözleşmeleri ile altı aya kadar artırılabilir.

Çalışma sürelerinin yukarıdaki esaslar çerçevesinde uygulama şekilleri, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından hazırlanacak bir yönetmelikle düzenlenir ".

20. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 63 ve devamı maddelerinde çalışma süresi düzenlenmiş olmakla birlikte "çalışma süresi"nin tanımı yapılmamıştır. Ancak 63. maddenin son fıkrası uyarınca 06.04.2004 tarihli ve 25425 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren İş Kanununa İlişkin Çalışma Süreleri Yönetmeliği’nin 3. maddesinde yer alan, "Çalışma süresi, işçinin çalıştırıldığı işte geçirdiği süredir. İş Kanununun 66 ncı maddesinin birinci fıkrasında yazılı süreler de çalışma süresinden sayılır. Aynı Kanunun 68 inci maddesi uyarınca verilen ara dinlenmeleri ise, çalışma süresinden sayılmaz." şeklindeki düzenleme ile çalışma süresinden ne anlaşılması gerektiği hüküm altına alınmıştır.

21. O hâlde işçinin çalıştırıldığı işte geçirdiği "fiili çalışma süresi" ile İş Kanunu’nun 66. maddesi uyarınca çalıştırıldığı işte fiilen geçmemiş olsa bile çalışılmış gibi sayılan hâller de "farazi çalışma süresi" olarak çalışma süresine dâhil edilmelidir.

22. Yine İş Kanunu’nun 63. maddesi haftalık çalışma süresinin 45 saat olduğunu hükme bağlamıştır.

23. Fazla çalışma ise, İş Kanunu’nun 41 ilâ 43. maddelerinde düzenlenmiştir. Kanunun 41. maddesinin 1. fıkrasına göre, "Ülkenin genel yararları yahut işin niteliği veya üretimin artırılması gibi nedenlerle fazla çalışma yapılabilir. Fazla çalışma, Kanunda yazılı koşullar çerçevesinde, haftalık kırkbeş saati aşan çalışmalardır. 63 üncü madde hükmüne göre denkleştirme esasının uygulandığı hâllerde, işçinin haftalık ortalama çalışma süresi, normal haftalık iş süresini aşmamak koşulu ile, bazı haftalarda toplam kırkbeş saati aşsa dahi bu çalışmalar fazla çalışma sayılmaz ".

24. Bu durumda denkleştirmenin uygulandığı hâller hariç, haftalık kırkbeş saati aşan çalışmaların fazla çalışma sayılarak, normal saat ücretinin %50 yükseltilmesi sureti ile belirlenecek saat ücreti esas alınıp hesaplanarak işçiye ödenmesi gerekir.

25. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 46. maddesinde ise hafta tatili ücretine ilişkin düzenleme yer alırken 47. maddesinde de ulusal bayram ve genel tatil ücretine ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir.

26. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 46. maddesine göre;

“Bu Kanun kapsamına giren işyerlerinde, işçilere tatil gününden önce 63 üncü maddeye göre belirlenen iş günlerinde çalışmış olmaları koşulu ile yedi günlük bir zaman dilimi içinde kesintisiz en az yirmidört saat dinlenme (hafta tatili) verilir.

Çalışılmayan hafta tatili günü için işveren tarafından bir iş karşılığı olmaksızın o günün ücreti tam olarak ödenir.

Şu kadar ki;

a) Çalışmadığı halde kanunen çalışma süresinden sayılan zamanlar ile günlük ücret ödenen veya ödenmeyen kanundan veya sözleşmeden doğan tatil günleri,

b) (Değişik: 4/4/2015-6645/35 md.) Ek 2 nci maddede sayılan izin süreleri,

c) Bir haftalık süre içinde kalmak üzere işveren tarafından verilen diğer izinlerle hekim raporuyla verilen hastalık ve dinlenme izinleri,

Çalışılmış günler gibi hesaba katılır.

Zorlayıcı ve ekonomik bir sebep olmadan işyerindeki çalışmanın haftanın bir veya birkaç gününde işveren tarafından tatil edilmesi halinde haftanın çalışılmayan günleri ücretli hafta tatiline hak kazanmak için çalışılmış sayılır.

Bir işyerinde işin bir haftadan fazla bir süre ile tatil edilmesini gerektiren zorlayıcı sebepler ortaya çıktığı zaman, 24 ve 25 inci maddelerin (III) numaralı bentlerinde gösterilen zorlayıcı sebeplerden ötürü çalışılmayan günler için işçilere ödenen yarım ücret hafta tatili günü için de ödenir.

Yüzde usulünün uygulandığı işyerlerinde hafta tatili ücreti işverence işçiye ödenir”.

27. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 47. maddesinde de ;

“Bu Kanun kapsamına giren işyerlerinde çalışan işçilere, kanunlarda ulusal bayram ve genel tatil günü olarak kabul edilen günlerde çalışmazlarsa, bir iş karşılığı olmaksızın o günün ücretleri tam olarak, tatil yapmayarak çalışırlarsa ayrıca çalışılan her gün için bir günlük ücreti ödenir.

Yüzde usulünün uygulandığı işyerlerinde işçilerin ulusal bayram ve genel tatil ücretleri işverence işçiye ödenir.” hükmüne yer verilmiştir.

28. Bu aşamada fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışıldığı iddiasının ispat koşulları üzerinde durulması gerekmektedir.

29. Gerek mülga 1475 sayılı İş Kanunu, gerekse hâlen yürürlükte bulunan 4857 sayılı İş Kanunu’nda ispat ile ilgili olarak özel bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışma yapıldığının ispatı genel hükümlere tabîdir.

30. Kural olarak herkes iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. Kendisine ispat yükü düşen taraf iddiasını ispat edemezse, kendisine ispat yükü düşmeyen diğer tarafın onun iddiasının aksini ispat etmesine gerek yoktur; o olgu ispat edilmemiş sayılır.

31. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi uyarınca, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür”.

32. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)'nın “İspat yükü” başlığını taşıyan 190. maddesinde de;

“(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.

(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” şeklinde düzenleme mevcuttur.

33. Yukarıda belirtilen maddenin 1. fıkrasında, ispat yükünün belirlenmesine ilişkin temel kural vurgulanmıştır. Buna göre, bir vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran taraf ispat yükünü üzerinde taşıyacaktır. 2. fıkrasında ise, karinelerin varlığı hâlinde ispat yükünün nasıl belirleneceği düzenlenmiştir.

34. Dolayısıyla fazla çalışma yaptığını, hafta tatillerinde, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını iddia eden işçi kural olarak, bu iddiasını ispat etmek zorundadır. Çalışma olduğunun ispatı hâlinde söz konusu ücretlerin ödendiğini ispat yükü ise işverenin üzerindedir.

35. Fiili bir olgu söz konusu olduğundan kural olarak işçi, fazla çalışma yaptığını, hafta tatillerinde, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını her türlü delille ispat edebilir. İspat konusunda en önemli deliller yazılı belgelerdir. İşyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, bu tür belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.

36. Bu kapsamda, iş davalarında sıklıkla başvurulan delillerden biri olan tanık beyanı, takdiri bir delildir; hâkimi bağlamaz ancak hâkim, tanık beyanını serbestçe takdir ederken sadece vicdani kanaati ile karar veremez. Tanık beyanları yönünde ya da aksine hüküm tesis edilmesi durumunda tanık beyanının neden kabul edildiği ya da edilmediği açıklanmalıdır.

37. Somut olayda, davacı vekili müvekkilinin davalı işyerinde yüklenen hurda demirleri tırla taşıyarak dava dışı ... A.Ş.’ye boşalttığını, haftanın yedi günü 07:00-24:00 saatleri arasında, dini bayramların birinci günü dışındaki ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını ileri sürmüş; davalı vekili ise davacının günde 7,5 saatin üzerinde çalışmasının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

38. Yargılama sırasında dinlenen davacı tanıkları işverenleri olan dava dışı Çiğdemler Metal Ltd. Şti.’nin işyerinden ... A.Ş.’nin fabrikasına hurda demir taşıma işi yaptıklarını, davacı ile hurda demirleri boşaltma sırasında birlikte zaman geçirdiklerini, aynı iş kolunda çalıştıkları için davacı ile çalışma şartlarının ve mesai saatlerinin aynı olduğunu beyan etmişlerdir.

39. Görüldüğü üzere aynı işveren nezdinde çalışmayan davacı tanıkları davacıyla sadece dava dışı ... A.Ş.’ye ait fabrikaya hurda demir boşaltma aşamasında sıra beklerken zaman geçirdiklerinden davacı işçinin çalışma şartlarını ve mesai saatlerini bilmeleri mümkün değildir.

40. Ayrıca davalı tanığı ... da davalı işyerinde fazla çalışma yapılmadığını, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil günleri çalışılmadığını beyan etmiştir.

41. Öte yandan davacı tanıklarının dava dışı ... A.Ş.’de araç plakalarının ve bu araçların giriş tarihlerinin kayıt altına alındığına dair beyanda bulunması, davalı vekilinin bahsi geçen kayıtların getirtilmesini talep etmesi ve davacı vekilinin müvekkilinin getirdiği hurda demirleri dava dışı ... A.Ş.’ye ait fabrikaya boşaltma işi yaparken kullandığını iddia ettiği davalı işverene ait beş araç plakasını bildirmesi üzerine mahkemece davacının çalışma süresi olan 01.12.2005-10.07.2009 tarihleri arasındaki beş aracın giriş kayıtlarının getirtildiği, bu kayıtların saat içermediği ancak hangi aracın hangi tarihlerde ... A.Ş.’ye ait fabrikaya giriş yaptığının belirtildiği anlaşılmıştır.

42. Bu itibarla davalı işverenle aynı iş kolunda faaliyet gösteren dava dışı Çiğdemler Metal Ltd. Şti.’de çalışan ve davacı ile sadece ... A.Ş.’de demir hurdalarının boşaltılması sırasında zaman geçiren davacı tanıklarının davacı işçinin çalışma şartlarını ve mesai saatlerini bilmesinin mümkün olmaması, davalı tanığının işyerinde fazla çalışma yapılmadığına dair beyanda bulunması ve dava dışı ... A.Ş. tarafından sunulan kayıtların saat içermemesi nedeniyle çalışma süresine ilişkin tespite elverişli olmaması karşısında davacının fazla çalışma yaptığına dair iddiasını ispatlayamadığı anlaşıldığından fazla çalışma ücreti alacağı talebinin reddine karar verilmelidir.

43. Bununla birlikte dava dışı ... A.Ş. tarafından sunulan kayıtlarda araçların giriş tarihleri belirtildiğinden davacının kullandığı işverene ait araç plakaları belirlendikten sonra bu kayıtlara göre davacının hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışmasının bulunup bulunmadığı araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.

44. Hâl böyle olunca, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

45. Diğer taraftan dava tarihi “21.07.2009” olmasına rağmen direnme kararının başlık kısmında dava tarihinin “28.12.2018” olarak yazılması mahallinde düzeltilebilir bir maddi hata olarak kabul edilmiş ve esasa etkili görülmediğinden bozma nedeni yapılmamıştır.

IV. SONUÇ:

Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 23.11.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.